Kındap, yazılı açıklamasında, gelişmiş ülkelerin enerjide dışa bağımlılığını azaltma stratejilerinde önemli paya sahip olan jeotermal enerjinin karbonsuzlaştırma ve temiz enerji geçişi politikalarında da kritik rol üstlendiğini kaydetti.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların değerlendirmelerinde jeotermal enerjinin öne çıktığını belirten Kındap, dünyanın bu alanda zengin kaynaklara sahip ülkesi Türkiye'nin, bu alanda dönüşümün öncülerinden biri olmaya aday olduğunu belirtti.

Kındap, jeotermal kaynaklı enerji üretiminde dünyanın 4'üncü, Avrupa'nın ise lider ülkesi olan Türkiye'nin taşıdığı büyük potansiyele dikkati çekerek, "Jeotermal enerjiye yapılan yatırımlar ülkelere çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından uzun vadeli fayda sağlayacak. Bugün dünyada 20 bin megavat seviyesinde olan jeotermal kaynaklı elektrik enerjisi kurulu gücünün 2050'ye kadar beş kat artarak 100 bin megavat seviyesine ulaşması öngörülüyor." ifadelerini kullandı.

- "Jeotermalde Türkiye lider olabilir"

IEA'nın öngörüsünün 2050'ye kadar küresel elektrik talebindeki artışın yüzde 15'ini karşılayabileceği yönünde olduğunu belirten Kındap, şöyle devam etti:

"Bugün jeotermal enerjinin yüzde 42'si ısı pompaları aracılığıyla, yüzde 26'sı bölgesel ısıtma sistemlerinde, yüzde 21'i elektrik üretiminde, yüzde 7'si doğrudan konut ve ticari kullanımlarda, yüzde 4'ü tarım ve balıkçılık sektörlerinde, yüzde 1'den azı ise sanayi uygulamalarında tüketiliyor. Jeotermal enerjinin teknik potansiyeli, mevcut küresel elektrik talebini 140 kat karşılayabilecek düzeyde. Türk jeotermal sektörünün temsilcileri olarak ülkemizin bu alanda dünyanın açık ara lider ülkesi olmaması için hiçbir neden göremiyoruz."

Kındap, bu yıl jeotermal kaynaklı kurulu elektrik enerjisi gücünün küçük bir artış ile yaklaşık 1715 megavat seviyesine yükseldiğini kaydederek, "Potansiyelimizin çok altında bir üretime imza atsak da Avrupa'da lider, dünyada 4'üncü sıradayız. 2024, sektörümüzün uzun süren uykudan uyandığı bir yıl oldu diyebiliriz. 2026'dan itibaren sektörümüzde önemli bir sıçrama beklemekteyiz. Özellikle de demir çelik gibi enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin jeotermale ilgisinde artış gözlemliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.