200 MİLYARLIK PAZAR ELİMİZDE
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, dünyada coğrafi işaretli 10 bin ürünün 200 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahip olduğunu söyledi. Baran, ticaret savaşları dışında kalan tescillenmiş yerli ürünlerle Türkiye'nin dev pazardan 20 milyar euroluk bir pay alabileceğini söyledi.
Sedat YILMAZ
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, Türkiye’nin coğrafi işaretli ürünleriyle ihracata yıllık 20 milyar euroluk katkı sağlayabileceğini söyledi. Coğrafi işaretli ürünlerin 12 ay boyunca satışının yolunu açtıklarını belirten Gürsel Baran, Anadolu’nun yöresel ürünlerini Ankara’dan dünyaya açmak için çalışmalarını hızlandırdıklarını kaydetti.
ATO Başkanı Gürsel Baran, 19-21 Eylül tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilecek Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi ile ilgili Analiz Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.
“II.Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi” öncesinde, coğrafi işaret tescilli ürün konusuna dikkat çekmek, Ankara’nın coğrafi işaret tescili almış ürünlerini tanıtmak ve ATO’nun Ankara’yı coğrafi işaret tescilli ürün pazarı haline getirmeye yönelik çalışmaları hakkında bilgi veren Gürsel Baran, yöresel ve geleneksel ürünlerin coğrafi işaret tescili almasının öneminden bahsederek, üreticiyi ve tüketiciyi koruyan coğrafi işaretin ürüne katma değer sağladığını, üretimi ve istihdamı artırarak kırsal kalkınmayı desteklediğini söyledi.
Ankara’nın 12 tecilli ürünü var
Ankara’nın coğrafi işaret tescili alan 12 ürününü anlatan Baran, bunlardan Ankara simidi, Ankara tavası, Ankara döneri ve Ankara erkeç pastırması için tescil işlemlerinin Ankara Ticaret Odası tarafından gerçekleştirildiğini kaydetti. Başkent’in ünlü Çubuk Turşusu’nun eskiden evlerde yapıldığını hatırlatan Baran, Coğrafi işaret tesciliyle birlikte üretim ve pazar ağının genişlediğini ve ABD başta olmak üzere AB ülkeleri ile Güney Amerika, Dubai, Katar gibi ülkelere ihraç edildiğini ve 6 bin kişiye de istihdam sağladığını dile getirdi.
Çubuk’un diğer tescilli ürünü Agat Taşı’na da değinen Baran, insan sağlığına zararsız bir iç dekorasyon malzemesi olarak kullanılabilecek bu taşın, 2 milyon ton rezervi bulunduğunu ve dünya piyasasında ton başına 5 bin dolar değere sahip olduğunu söyledi.
Cİ markalı ürünlerimizle dünya pazarına çıkıyoruz
Türkiye’nin dört bir yanından toplam 436 ürününün hâlihazırda coğrafi işaret (Cİ) tescili aldığını kaydeden ATO Başkanı Baran, “Bunlardan üçü, Malatya Kayısısı, Gaziantep Baklavası ve Aydın İnciri, Avrupa Birliği’nden de tescil aldı. 15 ürün için de tescil almak üzere AB’ye başvuru yapıldı. Bu gayretler çok önemli. Coğrafi işaret tescili sayesinde yerel ürünler marka değeri ve pazarlama gücü kazanıyor. Dünyada bu şekilde yaklaşık 10 bin ürünün 200 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahip olduğu belirtiliyor. Ticaret savaşlarının giderek şiddetlendiği günümüzde savaş konusu olmayacak ürünlerle uluslararası ticaretten aldığımız payı artırmak mümkün” dedi.
İtalya’nın coğrafi işaretli parmesan peynirinin yıllık 2,5 milyar avroya sahip olduğunu ve 50 bin kişiye istihdam imkânı oluşturduğunu bildiren Baran, “Türkiye neden bu alandan fayda sağlamasın? Ayvalık zeytinyağından Gemlik Zeytini’ne, Pervali Balı’ndan Kars Kaşarı’na kadar Türkiye’nin dört bir yanında 436 ürünümüz coğrafi işaret tescili almış durumda. Bu ürünlerimizin dörtte biri Avrupa Komisyonu tarafından tescil alsa, yıllık 20 milyar avro civarında bir ihracat katkısı sağlayacağı hesaplanıyor. Ülkemizin tarım ürünleri ihracatının 6 milyar dolar civarında olduğu düşünülürse bu rakamın önemi daha da ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, coğrafi işaretli ürünler pazarında yer alabilmemiz için sistematik bir çalışmayı hayata geçirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
En iyi örnek Hollanda Aaslsmeer çiçek borsası
Ankara Ticaret Odası olarak Coğrafi İşaretli ürünler Zirvesi’ni neden düzenledikleri konusunu da anlatan Baran, Hollanda’nın Aaslsmeer şehrinde bulunan çiçek borsasını örnek vererek, dünyanın pek çok bölgesinden getirilen çiçeklerin burada satıldığını ve dünya ihtiyacının yüzde 60’ının bu borsada karşılandığını bildirdi ve “Ortak hareketten nasıl bir gücün ortaya çıkacağının en iyi örneği Aaslsmeer’deki bu çiçek borsasıdır” dedi.
ATO olarak yerel değerlerin ekonomiye kazandırılması için çalıştıklarını belirten Gürsel Baran, başkent Ankara’dan coğrafi işaretli ürünlerin tamamını Erzurum’daki, Kars’taki veya Bingöl’deki bir üreticinin coğrafi işaret tescilli ürününü dünya pazarına sunmasından daha kolay olduğunu söyledi. Ankara’nın tüm yolların kesişme noktası olduğuna dikkat çeken Baran, “Üç yıldır yurt dışına direkt uçuşların artması için uğraşırken amacımız sadece turistik seyahat değildi. Ulaşım geliştikçe ticaret de gelişiyor. Anadolu’nun en ücra köşesinde üretilen bir ürünü Ankara üzerinden dünyaya pazarlamak mümkün. Ülkemizin tamamının üretimini geliştirecek bu gelişme Ankara ve Ankara Ticaret Odası üyelerinin de ticaretlerini ve ticaretteki rollerini değiştirecek. Bu çalışma bizim üyelerimize yeni iş alanı açma vizyonumuzun da bir kanalı durumunda. Bu zirve ve zirvede yer alacak fuar, coğrafi işaretli yöresel ürünlerimizin yüksek ekonomik değere kavuşması ve uluslararası pazara sunulması adına atılmış önemli bir adımdır. Coğrafi İşaretli Ürünlerin vatandaşa 12 ay boyunca satılabilmesi için gerekli alanla ilgili çalışmamız var. Bu satış merkezini oluşturduğumuzda Ankara ‘Anadolu’nun Dünyaya Açılan Kapısı’ misyonuna ulaşacaktır” ifadelerini kullandı.
Zirvenin açılışımı Emine Erdoğan yapacak
ATO Başkanı Baran, 19 Eylül’de başlayacak ve üç gün sürecek “2. Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi”nin açılışının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından yapılacağını bildirdi. Baran, zirvenin “Anadolu’dan Dünyaya” temasıyla gerçekleşeceğini kaydetti.
Evrensel tanımlamaya göre coğrafi işaretlerin; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri yönünden kökeninin bulunduğu yöre, alan, bölge ya da ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaret olduğunu belirten Baran, bir fikri mülkiyet hakkı ve resmi bir kalite işareti olan coğrafi işaretin ürüne pazarlama gücü kattığını söyledi. Türkiye’de en bilinen coğrafi işaretli ürünlerden başlıcalarının Çorum leblebisi, Isparta halısı, Afyon kaymağı olduğunu ifade etti.
Coğrafi işaretlerin diğer sınai mülkiyet haklarından farkının tek bir üreticiyi değil belirli şartlar altında üretim yapan kişilerin tümünü birden koruması olduğunu belirten ATO Başkanı Baran, “Bir başka ifadeyle bunlar bir firmaya ya da kişiye ait olmayan, yerel özelliklerinden dolayı bir yöreye, bölgeye, ülkeye ait anonim ürünler” dedi.
Türkiye coğrafi işaretli ürünlerde ne durumda?
Türkiye’de halen başvurusu yapılmış ve tescil almak için işlemleri süren 429 ürün olduğunu hatırlatan Baran, “Türkiye’nin toplamda 440 coğrafi işaretli ürünü var. Adana Kebabı’ndan, Adıyaman Besni Üzümü’ne, Afyon Kaymağı’dan, Akçaabat Köfesi’ne, Amasya Beji Mermeri’nden, Antakya Künefe’sine, Avanos Çömleği’nden, Ayancık Keten Bezi’ne (Sinop), Bayat Türkmen Kilimi’nden (Afyonkarahisar), Bergama Tulum Peyniri’ne, Bursa Bıçağı’ndan, Devrek Bastonu’na, Diyarbakır Karpuzu’ndan Finike Portakalı’na, Gördes El Halısı’ndan (Manisa), Kastamonu SiyezBulguru’ndan, Kırkağaç Kavunu’na, Mut Zeytinyağı’ndan, Nizip Sabunu’na, Pervari Balı’ndan Safranbolu Safranı’na kadar çok sayıda coğrafi işaretli ürünümüz halen hayatiyetini sürdürüyor” diye konuştu.
Baran, coğrafi işaretli tescili almış ürünlerden Gaziantep Baklavası, Aydın İnciri ve Malatya Kayısısı’nın Avrupa Birliği’nden (AB) de tescil aldığını belirterek, “Milas Zeytinyağı, Afyon Sucuğu, Afyon Pastırması, İnegöl Köfte, Aydın Kestanesi, Edremit Yeşil Çizik Zeytini, Bayramiç Beyazı, Kayseri Pastırması, Kayseri Sucuğu, Kayseri Mantısı, Antep Fıstığı, Antep Lahmacunu, Taşköprü Sarımsağı, Giresun Tombul Fındığı, Antakya Künefesi olmak üzere 15 ürün için de yine AB’den tescil almak için başvuru yapılmış, işlemleri devam ediyor” diye konuştu.
2 bin 500 coğrafi işaretli ürünümüz belirlendi
Türk Patent ve Marka Kurumu’nun envanterlerine göre, Türkiye’de coğrafi işaret alabilecek ürün sayısının 2 bin 500’e ulaştığını belirten Gürsel Baran, Ankara’nın da 12 adet tescil aşamasında ürünü bulunduğunu hatırlattı. Baran, “ATO olarak Ankara Simidi, Ankara Döneri, Ankara Tavası ve Erkeç Pastırması olmak üzere dört ürün için coğrafi işaret tescili başvurusunu yaptık ve aldık. Başvurusunu yaptığımız beşinci ürün olan Ankara Tiftiği için de çalışmalarımız devam ediyor. Beypazarı Kurusu, Gölbaşı Sevgi Çiçeği, Kızılcahamam Bazlaması, Nallıhan Örtmesi, Nallıhan İğne Oyası, Çubuk Agat Taşı, Çubuk Turşusu, Kalecik Karası Üzümünün de coğrafi işaret tescili bulunuyor” dedi.
19-21 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek II. Uluslar arası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ndeki amacı ve hedeflerini de anlatan ATO Başkanı Gürsel Baran, “Coğrafi işaret tescili sayesinde yerel ürünler marka değeri ve pazarlama gücü kazanıyor. Dünyada bu şekilde yaklaşık 10 bin ürünün 200 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahip olduğu belirtiliyor. Ticaret savaşlarının giderek şiddetlendiği günümüzde savaş konusu olmayacak ürünlerle uluslararası ticaretten aldığımız payı artırmak mümkün. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı ankete göre, coğrafi işaretli ürünler, yer ve üretim metodunu, kökenini ve kalitesini garanti etmesi nedeniyle tüketiciler tarafından tercih ediliyor. İtalya’nın parmesan peyniri Fransa’nın comtepeyniri milyarlarca avro gelir getirip binlerce kişiye istihdam sağlıyor. Türkiye neden bu alandan fayda sağlamasın” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de yerel ve geleneksel ürünlerin Avrupa Birliği’nden tescil alarak uluslararası pazara açılabilmesi durumunda Türkiye ekonomisine yıllık 20 milyar euroluk bir katkı sağlayacağının hesaplandığını belirten Baran, coğrafi işaretli ürünler pazarında yer alabilmek için sistematik bir çalışmayı hayata geçirmek gerektiğini söyledi.
Organizasyonu niçin Ankara Ticaret Odası düzenliyor?
Geçen yıl 28 Nisan’da ilk kez Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ni yaptıklarını ve zirveye 15 bin kişinin katıldığını anlatan Baran, “Zirvede 23 ana konferans gerçekleştirildi. 44 konuşmacı dünya ve Türkiye gelişmelerini katılımcılara aktardı. Eğitim programları düzenlendi. Tüm bunların yanında coğrafi işaretli 200 ürünün sergilendiği bir de fuar gerçekleştirildi. Bu fuar sırasında ürünlerin pazarlamasına yönelik 160 ayrı ikili iş görüşmesi yapıldı. Bu yıl da zirvenin ikincisini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde gerçekleştireceğiz” dedi.
Ankara Ticaret Odası’nın böyle bir görevi üstlenmesinin gurur verici olduğunu dile getiren Gürsel Baran, “Biz bu görevi niçin üstlendik, bunu bir örnekle açıklamak istiyorum… Dünyanın en büyük çiçek borsası Hollanda’nın Aalsmeer şehrinde yer alıyor. 19 milyon çiçeğin, 2 milyon saksı bitkisi ve ağacı satılıyor. Dünyanın 7 binden fazla satıcısı ile yaklaşık bin beş yüz alıcısı bu borsada buluşuyor. Borsada yer alan ürünlerin tamamı da söz konusu şehirde ve Hollanda’da yetiştirilmiyor.
Afrika ülkelerinden bile çiçek getirilip bu borsada satılıyor. Dünyanın çiçek ihtiyacının yüzde 60’ı buradan karşılanıyor. Borsanın doğrudan çalışanı 4 bin 500 ancak dolaylı yoldan 25 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Üretilen günlük ciro 6 milyon euro. Bu örneği vermemdeki gaye birlikten, ortak hareketten nasıl bir gücün ortaya çıkabileceğini göstermek. Türkiye’nin ikinci büyük odası ve sivil toplum kuruluşu olarak, yerel değerlerimizin ekonomiye kazandırılmasını kendimize dert edindik. Çünkü Başkent Ankara’dan coğrafi işaretli ürünlerin tamamını dünya pazarına sunmak, Erzurum’daki, Kars’taki veya Bingöl’deki bir üreticimizin coğrafi işaret tescilli ürününü bulunduğu noktadan pazarlamasından çok daha kolay ve etkili. Odamızın 2017 yılında ilkini düzenlediği Zirve’de, Türkiye’nin 7 bölgesinden gelen üreticiler, ürünlerini sergileyip ülkemizin perakende zincirleri ile ikili iş görüşmeleri yapma imkânı bulmuştu. İlk zirvenin üreticilere verdiği katkı ve ticaret hacmi zirvenin ikincisini düzenleme konusunda bize cesaret verdi” bilgisini verdi.
İlk zirveye göre bu yılki etkinlikte ne fark olacak?
19 Eylül’de başlayacak zirvede yerli üretici ve perakende zincirlerinin yanı sıra yabancı üreticiler ve satın alma heyetlerinin de bulunacağına dikkat çeken ATO Başkanı Gürsel Baran, “Ankara hem Türkiye’nin başkenti olması, hem haritanın ortasında yer alması nedeniyle coğrafi işaretli ürünler pazarı kurulması için uygun bir yerleşim yeri. Tüm yolların kesişme noktası, hızlı trenin merkezi. Üç yıldır yurt dışına direkt uçuşların artması için uğraşırken amacımız sadece turistik seyahat değildi. Ulaşım geliştikçe ticaret de gelişiyor. Anadolu’nun en ücra köşesinde üretilen bir ürünü, Ankara üzerinden dünyaya pazarlamak mümkün” diye konuştu.
Türkiye’de üretim mantalitesini değiştirmeyi ve ürün çeşitliliğini artırmayı hedefleyen zirvenin, ATO üyelerinin ticaretlerini ve ticaretteki rollerini de değiştireceğini belirten Gürsel Baran, “Bu çalışma bizim üyelerimize yeni iş alanı açma vizyonumuzun da bir kanalı durumunda. Bu zirve ve zirvede yer alacak fuar, coğrafi işaretli yöresel ürünlerimizin yüksek ekonomik değere kavuşması ve uluslararası pazara sunulması adına atılmış önemli bir adımdır. Ankara’da bütün yıl açık olan bir coğrafi işaretli ürünler pazarı kurma yönünde de bir gayretimiz var. Bu satış merkezini oluşturduğumuzda Ankara ‘Anadolu’nun Dünyaya Açılan Kapısı’ misyonuna ulaşacak. Yerli ve milli ekonomi hamlesi başlatılan ülkemizde yerel ve yöresel değerlerimizi ekonomiye kazandırma, üretimi artırarak katma değer sağlamak da milli ekonominin gelişmesine hizmet etmektir. Birlikten kuvvet doğacağını biliyor ve konuyla ilgilenen tüm kesimlerle ortak hareket etme arzumuzu bir kez daha dile getiriyoruz” ifadelerini kullandı.
Konferanslar zirveye renk katacak
Bu yılki Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi konferansının ana başlığı; “Coğrafi İşaretlerde Uluslar arası Yaklaşımlar, 360 Derece Coğrafi İşaretler, Coğrafi İşaretlerde Türkiye Nasıl İlerlemeli?, Kırsal Kalkınmada Coğrafi İşaretlerin Rolü ve Önemi, Ankara’nın Coğrafi İşaretleri, Coğrafi İşaretlerde Yönetişim ve Denetim Sistemi, Coğrafi İşaretlerde Ulusal ve Uluslararası Başarı Örnekleri, Fikri ve Sınai Haklar Açısından Coğrafi İşaretler, Coğrafi İşaretler ve Üretici Örgütleri, Coğrafi İşaretlerin Gastronomi ve Yerel Turizmin Gelişmesindeki Etkisi, Coğrafi İşaretlerde Ticarileştirme ve İnovasyon Uygulamaları ve Yerel Yönetimlerin Coğrafi İşaretlerin Korunmasındaki Rolü” olacak. Zirveye üreticiler, coğrafi işaretler ile ilgili çalışmalar yürüten kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile kanaat önderleri yer alacak.
Zirvenin olmazsa olmazı eğitim kampları
Zirvenin eğitim kamplarında, katılımcılar Coğrafi İşaretlerin tescili, denetimi ve ticarileştirilmesi konusundaki bilgi ve becerilerini geliştirme fırsatını yakalayacak. Zirve boyunca, fuar alanında oluşturulacak ikili iş görüşmeleri alanlarında, yabancı heyetler, oda & borsa, birlik gibi kuruluşlar ile perakende sektörü temsilcileri, bürokratlar ve iş insanları, Türkiye’nin coğrafi işaretli ürün üreticileri buluşturulacak. Katılımcılar 3 gün süreyle devam edecek eğitim programlarından ücretsiz yararlanma imkanına sahip olacak. Zirvedeki eğitim programları başlıkları şöyle belirlendi: Coğrafi İşaretlerde Markalaşma ve Marka Yönetimi, Marka Mutfağı Atölyesi, Coğrafi İşaretlerde E-ticaret Uygulamaları, Coğrafi İşaretlerin Ulusal ve AB Tescil Süreci, Coğrafi İşaretler Denetim Çalıştayı, Kariyer Yolculuğum Atölyesi, Gıda Güvenliği, Ticarileşme ve Ticarileşme Modelleri.