2 MİLYON KONUT AÇIĞI VAR
"Konut üretiminin yavaşlamasıyla yaklaşık 1,5-2 milyon konutluk bir açık oluştuğunu söyleyebiliriz. Benzer döngüleri daha önce de yaşadık. Konuta ilgi tekrar yükselince, piyasada yeterli konut olmadığını daha iyi göreceğiz. Yeni projeler devreye girene kadar bu talep baskısı devam edecek ve fiyatların artış eğiliminde olması da muhtemel" diyor, Haluk Sert...

Şehnaz DEMİRDAL
AS Yapı’nın faaliyetlerinden, mevcut ve gelecek projelerinden bahseder misiniz?
AS Yapı’yı 1990 yılında proje mühendisliği, yapı ve taahhüt alanlarında hizmet vermesi amacıyla kurdum. Geride bıraktığım 34 yılda tarihi eser yenileme, kamu, otel ve konut, AVM ve ofis inşaat projeleri gerçekleştirdik, özel sektörün uluslararası markalarına ve ülkenin önde gelen eğitim kurumlarına projeler kazandırdık. Geçmişten bugüne 450’den fazla şantiyede çeşitli ölçeklerde inşaat projesi tamamladık.
Yaklaşık 7 sene önce AS Yapı, 21. yüzyılın modern, fonksiyonel ve çevreci yapılarını tasarlarken, kent dokusuna sahip çıkarak insanın değişen yaşam koşullarına uyumlu, yaşanabilir mimari temelli, katma değer yaratan projelerle gelişme hedefiyle AS Grup’un iştiraki konumuna geçti.
Şu an halihazırda devam eden ve proje aşamasında olan işlerimiz söz konusu. Son dönemde gördüğü ilgiden dolayı devam eden işlerimiz arasından Basın Ekspres yolundaki As Concept’i burada özellikle anabilirim.
Toplam 13 bin 839 metrekarelik bir alanda yükselen AS Concept, farklı yaşam ihtiyaçlarına yönelik 1+1’den 4+1’e kadar 605 daire ve 21 ticari ünite barındırıyor. Projemizin sosyal olanakları arasında: açık yüzme havuzu, fitness ve spor alanları, sinema odaları ve etkinlik alanları, cafe ve restoranlar yer alıyor. Titizlikle tasarladığımız mimari detaylar ve yüksek kaliteli malzemelerle inşa ettiğimiz AS Concept, şehir merkezinde modern yaşamla huzuru bir araya getiriyor. AS Concept'te daire teslimlerine Haziran 2026'da başlamayı planlıyoruz.
Düşük faizli konut kredisi gündemde
Bugünlerde faizlerin düşüş eğilimine girmesiyle beraber, düşük faizli konut kredisi de tekrar gündemde. Oturmak için konut almayı düşünen pek çok kişi de bu düşük faiz oranlarını bekliyor. Fakat sektör uzmanları böylesi bir kredinin aynı zamanda fiyatları yukarı da çekeceğini savunuyorlar. Sizin bu konudaki fikirleriniz ne yönde?
Aslında düşük faizli konut kredisi yerine ilk evini alacaklara yönelik uygun krediler ve finansman desteği daha çok gündemde. Bu imkanların ilk defa ev sahibi olacaklar için bir fayda sağlayacağı düşünülebilir. Fakat bu avantajlar aynı zamanda konut arzını da azaltacağından, bir fiyat artışı da beklenmeli. Piyasadaki mevcut fiyatların halihazırda makul olduğunu söyleyebilirim. Hatta pek çok konut tipinde şu anki fiyatlardan almak daha sonraki olası artışlarla kıyaslandığında daha avantajlı olacaktır. Bu nedenle örneğin kenarda birikimi olan ya da sınırlı bir kredi alacak birisi için bekleyecek bir durum yok aslında. Bunun farkında olan çoğu kişi şimdiden ev almayı daha doğru buluyor.
Talebi karşılayacak konut arzı yok
Kimi uzmanlar Türkiye’de konut fazlalığı olduğunu savunuyorlar. Bu konuyla ilgili neler söylenebilir?
Küresel ekonomik konjonktür dolayısıyla konuttaki arz ve talep dengesinin bozulmasının yanı sıra, üreticilerin maliyetleri fiyatlara yansıtması da mümkün olmadı. Bu nedenle sanıldığının aksine potansiyel talebi karşılayacak bir konut arzı söz konusu değil. Başta yeni evlenen çiftler olmak üzere, toplumun önemli bir konut ihtiyacı var. Yani yeni haneler oluşuyor ancak ya ekonomik koşullar ya da kararsızlık gibi nedenlerle henüz ev sahibi olamayan bir kesim oluştu. Buna karşılık, konut üretiminin yavaşlamasıyla yaklaşık 1,5-2 milyon konutluk bir açık oluştuğunu söyleyebiliriz. Benzer döngüleri daha önce de yaşadık. Konuta ilgi tekrar yükselince, piyasada yeterli konut olmadığını daha iyi göreceğiz. Yeni projeler devreye girene kadar bu talep baskısı devam edecek ve fiyatların artış eğiliminde olması da muhtemel.
Son zamanlarda konut üretimi ilçe merkezlerinden daha iç kısımlara doğru kayıyor. Bunun nedenini nasıl açıklayabiliriz?
Etiler, Ulus, Beşiktaş ve Nişantaşı gibi merkezi denilen semtlerdeki konut stoğunun büyük kısmı (%80’i) riskli yapılardan oluşuyor ve bu yapıların hızlı bir şekilde dönüştürülmesi gerekiyor. Bununla beraber bu semtlerde belirgin bir sıkışma söz konusu. İstanbul merkezindeki bu yoğunlaşma şimdi daha rahat olan kuzeye doğru kayıyor. Böylece yeni projelerle, şehirdeki sıkışıklığın hafiflemesi daha sağlam zeminlere doğru yönlendirilmesi sağlanıyor. Bu şekilde, şehirde daha dengeli ve sağlıklı bir büyüme sağlanacaktır. Ayrıca, mevcut riskli yapıların dönüşümüyle birlikte, şehirdeki gelişim hızlanacak ve bu bölgeler de modern yaşam sahalarına kavuşacaktır.