Kenya polisi Cumartesi günü yaptığı açıklamada, ülkeyi dehşete düşüren çöplükteki son ürkütücü keşifle, parçalanmış kadın cesedi parçalarıyla dolu daha fazla torba bulduklarını söyledi.

Cezai Soruşturmalar Müdürlüğü (DCI) Cumartesi günü yaptığı açıklamada, terk edilmiş taş ocağından beş çuvalın daha çıkarıldığını, bunlardan üçünde kesik bacaklar ve iki gövde de dahil olmak üzere kadın cesedi parçaları bulunduğunu söyledi.

Müdürlükten yapılan açıklamada, "Kamuoyunu soruşturmalarımızın kapsamlı olacağı ve tarikatların olası faaliyetleri ve seri cinayetler dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere geniş bir alanı kapsayacağı konusunda temin etmek istiyoruz" denildi.

Kenya geçen yıl Hint Okyanusu kıyısındaki bir ormanda, korkunç tarikat bağlantılı katliamlarından biri olan, kıyamet günü tarikatının yüzlerce müridinin cesetlerinin bulunduğu toplu mezarların bulunmasıyla sarsılmıştı.

Geçen ay hükümet karşıtı gösteriler sırasında onlarca kişinin öldürülmesinin ardından ülkenin kolluk kuvvetleri de mercek altına alınırken, hak örgütleri polisleri aşırı güç kullanmak ve protestocuları kaçırmakla suçluyor.

Cuma günü polis Mukuru'da en az altı kadın cesedi bulduğunu bildirirken, devlet tarafından finanse edilen polis gözlemcisi yedisi kadın dokuz ceset bulunduğunu söyledi.

Mukuru bölgesinde tansiyon yükselirken, yerel basında polisin öfkeli kalabalığı dağıtmak için havaya ateş açtığı yönünde haberler yer aldı.

DCI, dedektifler ve adli tıp uzmanlarından oluşan bir ekibin "öfkeli halk üyeleri tarafından olay yerine erişiminin engellendiğini" söyledi.

Bağımsız Polis Gözetim Kurumu (IPOA) Cuma günü yaptığı açıklamada bu korkunç olayda polisin herhangi bir dahli olup olmadığının araştırıldığını belirtmişti.

"Çuvallara sarılmış ve naylon iplerle sabitlenmiş cesetlerde gözle görülür işkence ve sakatlama izleri vardı" diyen kurum, çöplüğün bir polis karakoluna 100 metreden daha az mesafede olduğuna dikkat çekti.

Ipoa ayrıca ölümcül hükümet karşıtı protestolardan sonra kaybolan göstericilerin kaçırıldığı iddialarını araştırdığını söyledi ancak kaybolanlarla atılan cesetler arasında bir bağlantı kurmadı.

Sosyal medyada bazı kişiler bu kişileri kadın cinayeti kurbanları olarak tanımladı.

Kenya Devlet Başkanı William Ruto Cumartesi günü yaptığı açıklamada hiçbir Kenyalının hayatını kaybetmesi için "hiçbir gerekçe" olmadığını söyledi.

"Biz hukukun üstünlüğü tarafından yönlendirilen demokratik bir ülkeyiz. Nairobi'de ve ülkenin herhangi bir yerinde gizemli cinayetlere karışanlardan hesap sorulacaktır" dedi.

Kenya'nın korkulan polis gücü sık sık yargısız infazlar ve diğer hak ihlalleriyle suçlanıyor ancak mahkumiyet kararları nadiren çıkıyor.

Sivil toplum ve hak gruplarından oluşan bir koalisyon, Mukuru keşiflerinin, özellikle vergi karşıtı protestolardan sonra gizemli kaybolma ve kaçırılma vakalarında "rahatsız edici bir artış" ortasında geldiğini söyledi.

Koalisyon, "Bu, insan haklarının ciddi bir ihlalini temsil ediyor ve ülkemizde hukukun üstünlüğü ve güvenlik konusunda ciddi endişelere yol açıyor" dedi.

Ulusal polis şefi Japhet Koome, protesto ölümleri nedeniyle kamuoyunda büyük öfkenin hedefi olmasının ardından Cuma günü istifa etti.

Ruto, son derece popüler olmayan vergi artışları planları nedeniyle iktidarının en kötü krizini kontrol altına almak için çabalıyor.

Cuma günü çöplükte toplanan kalabalıklar "Ruto gitmeli" sloganı atarak, şimdi başkana, yolsuzluğa ve polis şiddeti iddialarına karşı daha geniş bir kampanyaya dönüşen gösterilere öncülük eden Gen-Z Kenyalıların sloganını attı.

Pazartesi günü, kıyamet günü tarikatı lideri Paul Nthenge Mackenzie, İsa ile buluşmak için açlıktan ölmeye teşvik etmekle suçlandığı 400'den fazla takipçisinin ölümüyle ilgili olarak 94 sanıkla birlikte yargılanmaya başladı.

Kendisi ve diğer sanıklar ayrıca "Shakahola orman katliamı" olarak adlandırılan olayla ilgili ayrı davalarda cinayet, adam öldürme ve çocuklara zulüm suçlamalarıyla karşı karşıya.