Dolar $
32.48
%-0.11 -0.03
Euro €
34.72
%-0.72 -0.25
Sterlin £
40.75
%-0.43 -0.17
Çeyrek Altın
3985.41
%-0.17 -6.73
SON DAKİKA
GÜNDEM Pazartesi 03 Ağustos 2020 09:22

"TEDARİK ZİNCİRLERİ YERELE DÖNECEK"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Kovid-19 döneminde e-ticaretin toplam perakende içindeki payının hızla yükseldiğini, normalleşme döneminde de bu eğilimin hız kesmeden devam edeceğini söyledi.

"Tedarik zincirleri yerele dönecek"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Kovid-19 döneminde e-ticaret

Neşe BERBER

Pandemi ekonomide nasıl değişim yapacak? 

TOBB olarak ekonomideki destek paketlerine katkı sağladığımız gibi, şimdi de normalleşme sürecinin planlanmasına da katkı sağlıyor ve bu konuda analizler, araştırmalar yapıyoruz. Üyesi olduğumuz bütün uluslararası iş örgütleri ile sürekli iletişim ve istişare içindeyiz. Zira Kovid-19 hayatımızın örgütlenme biçiminde, iş hayatında ve iş yapma şekillerinde kapsamlı bir değişiklik getirecek. Ticaret de eskisi gibi olmayacak, alıştığımız rutinler değişecek. 

- Kovid-19 döneminde e-ticaretin toplam perakende içindeki payı hızla yükseldi. Normalleşme döneminde de bu eğilim hız kesmeden devam edecek. İnternetten alışveriş yapmaya başlayan tüketici için e-ticaret bir alışkanlık haline gelecek. Bu nedenle işletmelerin ürün ve hizmetlerini dijital ortama taşımak için bir strateji geliştirmeleri gerekiyor. 

- Şirketler tedarik zincirlerini kısaltıp ve dijitalleşmeye yönelecek. 

- Sabit ofislerin ve büyük binaların önemi azalırken, video konferansların önemi artacak, bazı insanlar evlerinden çalışmaya devam edecek. 

- Esnek çalışma, uzaktan çalışma, istisna değil bir nevi norm olacak. İş yerleri seyahat yerine, video konferansa ağırlık verecek. 

- Harcama ve tasarruf alışkanlıkları değişeceğinden artık firmalarımız için yatırım harcamalarında daha dikkatli ve tedbirli hareket etmek gerekecek.

- Evden çalışma, kısmi zamanlı çalışma, akıllı otomasyon teknolojileri ve e-ticaret öne çıkacak. Dolayısıyla kamu ve özel sektör için dijitalleşmenin hızlanması gerekecek.

- Ürünlerinin hikayeleri olan şirketler başarılı olacak. 

- Dijital teknolojilere erişim kolay ama organizasyonunu bu teknolojilere adapte edebilen şirketler öne geçecek.

- Üretim zincirinin devamlılığına sağlamak üzere, ‘insansız karanlık fabrika’ sisteminin yaygınlaşması, üretim sürecine otonom araçların dahil edilmesi,  tedarik zincirinin teknolojiyle takip ve yönetimi hız kazanacak. 

- Global tedarik zincirleri yerele geri dönecek. Artık ürünü Çin’de yaptırmak yerine satılacağı pazara yakın yerlerde üretmek esas olacak. Bu sayede üç boyutlu yazıcılar ve katmanlı üretim önem kazanacak. Bu sistemde bir üründen çok yapıp ölçek ekonomisi sağlamak değil, esnek ve atik olmak, tasarım ve pazarlamayla öne çıkmak rekabet avantajı sağlayacak.

- Tüm sektörlerde hijyen standartları yeniden ele alınacak. Hijyenin kaygılarıyla seyahat etmek eskisinden çok zaman alacak ve daha pahalı olacak. Bu da uluslararası iş ilişkilerinin gelişmesini yavaşlatacak. Dijital araçlarla yeni iş yapma biçimleri öne çıkacak. Ancak aşı bulunana kadar mevcut ilişkileri güçlü olanlar avantaj kazanacak.

Pandemi sonrası TOBB ve oda-borsalar neye odaklandı?

Şimdiye kadar yaşanan hiçbir küresel krizde ekonomik ve sosyal bakımdan tüm dünya böylesine felç olmadı. Elbette bu da geride kalacak. Bizim TOBB olarak bu dönemde benimsediğimiz ana fikir; yaşatmak. 

Yani firmalarımızı girişimcilerimizi üretim ve ticaret kapasitemizi hayatta tutmak. Böylece bu süreç geride kaldığında yeniden ve hızla ayağa kalkabilmek. 

TOBB ve Oda/Borsa camiası olarak buna odaklandık. Hep birlikte iş dünyası ile hükümet arasında köprü olarak sahadaki sıkıntıları en hızlı şekilde iletmeyi hedefledik. 

Yeni normale hazırlık için çalışmaya başladık. Zira bu krizi bir tünele benzetirsek tünele girdiğimiz noktadaki ortamla tünelden çıkacağımız noktadaki ortam aynı olmayacak. Çıkışta bizi yeni bir dünya bekliyor. 

Tüm dünya salgın öncesi dönemde var olan eski üretim ve tüketim zincirlerini eski alışkanlıkları ve yaşam biçimlerini sorgulayacak.

Sonrasında da ciddi bir paradigma değişimine 'yeni normal'e doğru yol alacak. Üretim ve hizmet kalıpları değişecek. İşte tüm bunlara zamanında hazırlık yapanlar için yeni fırsatlar doğacak.

Dolayısıyla bundan sonra bu virüsle yaşamayı ve çalışmayı öğrenmek zorundayız. Dijitalleşme, e-ticaret ve uzaktan erişime çok daha fazla odaklanmalıyız. 

Öte yandan salgın tedarik zincirinin tek bir coğrafyaya bağlı olmasının sakıncalarını da tüm dünyaya göstermiştir. ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ekonomiler alternatif tedarik merkezlerinin arayışındadır. Tek pazara bağımlılığı azaltmak kaynak çeşitliliğine gitmek istemektedir. 

Mesela bakın yanı başımızda Avrupa 2 trilyon avro ithalat yapıyor. Biz bundan sadece 70 milyar avro yani yüzde 3,5 pay alıyoruz. Şu an burada fırsat var. 

Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Türkiye üretim kapasitesi güçlü insan kaynağı hızlı sevkiyat performansı ve dinamik girişimci yapısı sayesinde bu civardaki tüm ülkelerden olumlu yönde ayrışıyor. Tüm bu avantajlarımızla küresel tedarik noktası olma konumumuzu güçlendirebiliriz.

Bu süreçte İş dünyasına önerileriniz neler olacak?

rifat-iTürkiye bu durumu yeni bir fırsata da çevirebilir. Zira rakamlarda gösteriyor ki eskiden yaptıklarımızı yapmaya devam ederek 10 bin dolar kişi başına gelirden 30 bin dolar kişi başı gelire yükselemiyoruz. 3 bin dolardan 10 bin dolara gelmek için yaptıklarımızla yetinirsek aynı seviyede kalıyoruz.  

Dün mevcut iş planına kitlenmiş kalmış ve hatta bir miktar rehavet içindeydik. Bugünse artık yeni bir iş planları tasarlamak zorundayız. 

Geleneksel sektörlerimizi terk etmek değil çağ atlatmak ve küresel değer zincirlerinde yer edinmek gerekiyor. Mesela en geleneksel sektörlerimizden biri olan tekstilde nanoteknoloji kullanımıyla yeni ve talep görecek ürünler çıkartabiliriz. 

Özel sektörümüz dinamik yapısı ve hızlı tedarik kapasitesiyle uzak doğu’nun ihracat pazarlarından pay kapabilir. 

Sermaye piyasalarını kullanarak ama daha da önemlisi ortaklık kültürünü geliştirerek kaynakları daha etkin kullanmak mümkün. Küçük olsun benim olsun anlayışını bırakıp birlikte büyüme modelini öğrenmeliyiz. Tedbirli olup morali yüksek tutmak gerekiyor.

Bu süreçte, alınması gereken dersler de var. En önemli ders ise dayanışma ruhunu güçlendirmek. Koronavirüs sınır tanımıyor, adres sormuyor, dil-din-gen ayrımı yapmıyor.  Bütün bir insanlık birlikte aynı düşmana karşı aynı cephede. Ya hep birlikte kaybedeceğiz, ya da bütün ülkeler ortak bir amaçta birleşip bu belanın üstesinden geleceğiz.

Dijitalleşme konusunda TOBB olarak birçok çalışma yapıyorsunuz. En son Trendyol ile KOBİ Destek Programı başlattınız.

Evet birçok çalışma yürütüyoruz. En son, daha çok sayıda KOBİ’nin e-ticarete başlamasını sağlamak için “Trendyol ile İşini Büyüt” KOBİ destek programını başlattık. Program ile KOBİ’lerin milyonlarca müşteriye ulaşarak işlerini büyütmeleri hedefleniyor. Program kapsamında KOBİ’ler için Trendyol’da nasıl satış yapılacağının anlatılacağı çevrimiçi eğitimler düzenlenecek. Destek programından yararlanmak için başvuran Oda ve Borsa üyesi şirketler, bir ay süreyle, 30 bin liraya kadar, sıfır komisyonla Trendyol’da satış yapabilecekler. Bir aylık süre satıcı platformda ürünlerini satışa hazır hale getirdikten sonra başlayacak. Dünde kalanı düne bırakıp, yeninin peşinde koşmamız gereken bir dönemdeyiz. E-ticaretle milyonlara ulaşma fırsatını iyi değerlendiren işletmelerimiz önümüzdeki dönemin kazananları olacak. Trendyol ile başlattığımız bu destek programı ile Oda ve Borsa üyelerimize e-ticaretin püf noktalarını öğreteceğiz ve KOBİ’lerin Trendyol’da e- ticarete sıfır maliyetle başlamasını sağlayacağız. İnternette satılabilecek ürünü olan tüm işletmelerimizi bu fırsatı değerlendirmeye çağırıyorum. Destekten faydalanmak isteyen şirketlerin www.trendyol.com/saticiformu adresinde yer alan formdaki referans numarası bölümüne 00-00-081 yazması gerekiyor. Başvurular 08 Temmuz - 22 Temmuz tarihleri arasında yapılabilecek.    

Bankaların iş dünyasına desteği için yapılan çalışmalar nelerdir?  

Türkiye'de salgından en fazla etkilenen kesim KOBİ’ler. İstihdamın yüzde 75'ini toplam üretimin yüzde 65'ini ihracatınsa yarıdan fazlasını KOBİ’ler gerçekleştiriyor. Tüm bu veriler ekonominin Kobi’ler üzerinden yürüdüğü net bir şekilde gösteriyor. 

Bu nedenler salgın sonrası Hükümet ve ekonomi yönetimi KOBİ’lerin ayakta kalması adına Ekonomik İstikrar Kalkanı destek paketi kapsamında çeşitli tedbirler aldı. 

Kredi Garanti Fonu (KGF) kefalet kapasitesi 250 milyar liradan 500 milyar liraya yükseltildi. Pek çok yeni kredi paketi hayata geçirildi.  

KOBİ'lere ilave limit açma, kredi yapılandırması, taksit ertelemesi, uygun kredi koşulları, Bu sayede sadece ikinci çeyrekte Kobi kredileri 150 milyar lira arttı. Böylece bankacılık sektörünün Kobi kredileri bakiyesi 807 milyar liraya ulaştı. 

Kur etkisinden arındırılmış toplam kredi büyümesi ise yüzde 27 gibi gayet yüksek bir seviyeye ulaştı. Özetle özellikle kamu bankalarının öncülüğünde sağlanan kredi artışı firmaların nakit sorununu ve piyasadaki nakit akışı sıkıntısını önemli ölçüde çözmüş oldu.

NEFES Kredisinin etkileri nasıl oldu?

Nefes kredisi 81 ilin tamamında uygulanmış durumda. Krediyle ilgili olarak 2020’de hiçbir anapara ve faiz ödemesi olmayacak. Tüm ödemeler 2021’de başlayacak. 

Bu sayede firmalarımıza nefes aldırmış ve ayakta kalmalarını sağlamış olduk. Ayrıca kredinin teminatını da TOBB’un kurucu ortağı olduğu Kredi Garanti Fonu sağladı. 

Bu sayede firmaların işletme sermayesi ihtiyacı giderilerek, ticari ödemelerini yapmaları, yurtiçinde ödemeler sisteminin dönmesi mümkün kılındı.

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR