Dolar $
32.48
%-0.11 -0.03
Euro €
34.72
%-0.72 -0.25
Sterlin £
40.75
%-0.43 -0.17
Çeyrek Altın
3985.41
%-0.17 -6.73
SON DAKİKA
Tarım ve hayvancılık Perşembe 04 Haziran 2020 02:51

"TAKLİT EDEN YANACAK"

Gıdada hile yapana 500 bin liraya kadar para, 5 yıla kadar hapis, 10 yıla kadar meslekten men cezası geliyor. Ceza alan, yeni şirket kurup işine devam edemeyecek. Medyada bilimsel dayanağı olmayan bilgileri verenler 50 bin lira, gerekli uyarıları yapmayan yayıncılar ise iletişim gelirlerinin bir bölümünü ceza olarak ödeyecek. Medyada konuşanların bir bölümü çeşitli kurum ve kuruluşların hatta ülkelerin sözcülüğünü yapıyor. Hangi sektöre ne kadar zarar verdiklerini de çok iyi biliyorlar.

"Taklit eden yanacak"
Gıdada hile yapana 500 bin liraya kadar para, 5 yıla kadar hapis, 10 yıla kadar meslekten men cezası

Galip Umut ÖZDİL

TBMM’nin yasama faaliyetlerine yeniden başlaması ile önemli gündem maddeleri arasında gıda sektörü de olacak.

Tarım ve Orman Bakanlığının talepleri doğrultusunda hazırlanan ve son hali verilecek yeni düzenlemelerle, gıdada taklit ve tağşişin ve medyada bilimsel dayanaktan yoksun konuşmalarla halk sağlığının riske atılmasının engellenmesi amaçlanıyor.

TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç ile TBMM’nin gıda ile ilgili yeni gündemini konuştuk.

- Denetimlere ve cezalara rağmen neden taklit ve tağşişli gıda sorunu neden çözülemiyor?

Çünkü insanlar korkmuyor. Markalaşmış bir ürünün kendisini, ambalajını, görüntüsü, rengini, ismini taklit ediyor. Yetmiyor, ürünün içeriğini ya değiştiriyor ya da muhtevasından çalıyor. Daha çok para kazanma hırsı insana her şeyi yaptırıyor.

Taklit ve tağşişli gıdalar toplumun sürekli gündeminde. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanununda bir takım yaptırımlar var ama kötü niyetli insanların iştahlarını kesmekte yetersiz. Yıllardan beri önü alınamayan,  hatta artarak devam eden bir süreci yaşıyoruz ne yazık ki.

Tarım ve Orman Bakanlığı 7 bin personel ile yılda 1 milyon 250 bin denetim yapıyor ve uygun olmayan gıdalar ve markalar kamuoyuna duyruluyor. Bu da aslında ağır bir cezadır ama haksız yüksek kâr ve kazanç hırsını dindirmiyor.

Bunun temel nedeni şu; yakalıyorsunuz, 20 bin lira ceza kesiyorsunuz. Akşam olunca hesaba bakılıyor, 'Bugün bu taklit veya tağşişli gıdadan 50 bin lira kazanmışım, 20 bin lira ceza ödemişim. 30 bin lira kârdayım. O zaman devam.'

Kars'ta yakaladığımız kişi Edirne'de tekrar karşımıza çıkıyor. Suçun devamı halinde artarak devam eden bir yaptırım şu anda yok, yeni düzenleme ile bu sorunları çözeceğiz.  

-Yeni yaptırımlar neler?

Taklit ve tağşişli gıda ve yem üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı ile piyasaya arz eden gıda ve yem işletmecilerine 50 bin liradan, bu ürünleri satanlara ise 5 bin liradan az olmamak şartıyla ceza verilecek.

Ayrıca bu işletmelere yıllık gayri safi gelirlerinin %1'inden az olmayacak ve 500 bin lirayı geçmeyecek şekilde idari para cezası verilmesi de gündemde.

Kanun tasarısında ilk kez yer alan bir başka konu ise şu; aynı suç iki yıl içinde tekrarlanırsa bir ila üç yıl hapis cezası, bin ila 3 bin gün arasında idari para cezası, 5 ila 10 yıl süreli sektörden men cezası birlikte verilecek.

- Ceza alan kişi ertesi gün başka bir işletme açıp, işine devam edebiliyor. Bu durum nasıl önlenecek?

Biz bu cezaları işletmelere vermeyeceğiz. Yeni düzenleme ile ceza alan kişi aynı faaliyet alanında başka işletme kuramayacak.

İşin başka bir boyutu daha var; doğrudan insan hayatına mâl olan, ya da sağlığı çok büyük tehlikeye sokacak ürünler var. Örneğin sahte alkol üretimi.  Bu artık taklit ve tağşişi de aşıyor, çok daha ağır bir suç. Sonucunun ölüm olduğu belli. Kasten adam öldürmek gibi.  Bu ürünler piyasaya sürülürse, işletmecisine  bir ila beş yıl hapis, bin ila 5 bin gün arası idari para cezası ve iki yıl içinde tekrarı halinde 5 ila 10 yıl sektörden men cezası öngörüyoruz.

- Bildiğiniz gibi gıda konusu medyanın da sürekli gündeminde. Konuşan kişilerin birinin doğru dediğine, diğeri yanlış diyor. Toplumun zihni karışıyor...  

Ben bu durumun önlenmesi için yıllardır mücadele veriyorum. Artık doğru veya yanlış bilgiyi çok hızlı şekilde yayma olanağı var. Yıllardır pek çok insan bilimsel veriye ve deneye dayalı olmayan şeyler konuşuyor ve topluma büyük zarar veriyor. Bu kişiler, tüketicilerin sağlığı ile oynuyor, toplumu yanlış yönlendiriyor, ilgili sektörleri de zan altında bırakıyor, kısaca herkese zarar veriyor.

Hiçbir yaptırım ile karşılaşmıyor. Neden? Çünkü mevzuatı yok. Bu durum böyle süremezdi.  

Bu konuda, Türkiye'yi mevzuatta ilk kez tanımlanacak yeni bir kavram ile tanıştırıyoruz; yanıltıcı yayın... 5996 sayılı kanuna ''yanıltıcı yayın'' maddesi eklemeyi planlıyoruz.

- Yanıltıcı yayın nedir?  

Her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği konusunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketim alışkanlıklarını olumusuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlara yanıltıcı yayın diyeceğiz.

Yanıltıcı yayın yapan kişiye, suçun ağırlığına göre 20 ila 50 bin lira arası para cezası verilecek.  

Açıkça ifade etmeliyim ki; bu kişilerin bir bölümü çeşitli kurum ve kuruluşların hatta ülkelerin sözcülüklerini yapıyorlar. Biz bunun farkındayız. Bunlar hangi sektöre ne kadar zarar verdiklerini de çok iyi biliyor.

Ayrıca doktorası olmayanlar, profesörüm diye yayına çıkıyor. Yine bazıları kelle-paça çorbası ile Koronavirüs tedavi ediyor. Yediği tavuğun kemiği çabuk kırıldı diye 'tavuk kanser yapar' diyenler var. Et yemeyin, meyve yemeyin diyenler var. Bunları engelleyeceğiz.

- Yanıltıcı yayının vermiş olduğu zararı kim tespit edecek?

Tarım ve Orman Bakanlığı içinde tüm paydaşlardan oluşan bir heyet kurulacak. Bu konularda bilirkişilik yapacak.

Sadece yanıltıcı yayın yapan kişi değil, yaptıran yayıncının da sorumluluğu olacak. 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Kanununa bir fıkra eklemeyi planlıyoruz.

Yayın kurumuna,yayının yapıldığı aydan bir önceki aya ait iletişim gelirinin %2 ila 5'i arasında ve/veya 5 programa kadar yayından kaldırma cezası vermeyi öngörüyoruz. Programı tamamen yayından kaldırmak da söz konusu olabilir.

Yayıncı kuruluşun şöyle bir sorumluluğu olacak; yayıncı, konuğunu önceden uyaracak. 'Elinizde bilimsel veri varsa dilediğiniz gibi bilginizi aktarın.' diyecek. Kimse yanlış anlamasın, bu bir sansür değil. Biz bilimsel veriler ışığında konuşulmasından mutlu oluruz.  

- Yine de özellikle canlı yayınlarda kimin ne diyeceğini kestirmek zor değil mi?

Çok doğru. Bu nedenle yayını yönetenler, konuklarının gündeme getirdiği iddialar için 'Elinizde bilimsel veri var mı?' diye de sormalı. Böylece hem konuğu zorlayacaklar hem de sorumlulukları azalacak.  

- Bu yaptırımlar yetecek mi?

Aslında iki konu için de daha ağır yaptırımlar öngörebiliriz. Bu taslak yasalaşırsa, mevcut durumu takip edeceğiz, istediğimiz sonuçları alamazsak, caydırıcılığı yeterli olmaz ise, gerekirse başka formüllerle oluşturulmuş, daha ağır cezaları da gündeme getirebiliriz.


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR