Bir katliam; Milas İkizköy Mahallesinde yaşanıyor. Muğla 3. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermiş olmasına rağmen iddiaya göre yeni bir maden sahası açma çalışmaları bölgede devam ediyor. Bu çalışmaların arkeolojik alanlara da zarar verdiği iddialar arasında. Hem mahkeme kararına uyulmuyor hem korunması gereken başka bir değer olan tarihi eserlere zarar veriliyor ki bu da yasalara aykırı. Hem doğaya karşı hem tarihimize karşı böyle bir kıyım yaşanırken hukuk dikkate alınmayıp çalışmalar devam ediyorsa yasalar ve mahkeme kararları ne işe yarıyor? 

Bir yandan da hayvanların yaşam hakkına yapılan saygısızlık devam ediyor. Antalya’da bir otelde sahildeki ahşap yürüme bantları sebebiyle 62 yavru caretta caretta öldü. Nesli tehlike altında olan zararsız bu canlılar için otele para cezası kesileceği konuşuluyor olsa da para cezası bu canları geri getirmeyecek. En başta neden korunmaları için gereken adımlar atılmadı da bile bile lades dendi? Ve neden her konuda hep geç kalınıyor?

Çoğu konuda maalesef geç müdahale edilir hale gelindi. Verilen cezalar hiçbir şeyi yerine getirmediği gibi bazı cezaların veya mahkeme kararlarının uygulanmıyor oluşu da göze batacak dereceye ulaştı. 

Afetler için yeni bir bakanlık kurulması da gündemde. Bu gerekli ve doğru bir adım olsa da alınacak yeni kararlar ne kadar uygulanır veya ne kadar yeterli olur noktasında insanı düşündürüyor. Ancak belirgin olan bir şey varsa o da şu ki afetler dışında bitki örtüsünün ve hayvanların korunması için daha fazla önlem ve daha caydırıcı kanunlar gerekiyor. Hayvanların korunmasıyla ilgili Belçika’da alınan kararlar caydırıcılık konusunda örnek teşkil edici. Ormanlara zarar verecek ihalelere ve yeni maden ruhsatları verilmesine karşı adımlar da atılması gerekiyor ki en azından kalan yeşilimizi koruyalım.