Filmlerde varlıklı baba çocuğuna artık şirketi devir alma zamanının geldiğini söyler. Ama şimdiye dek der alın terimle kurduğum 'imparatorluğumun' kıymetini bilmeli, beni onurlandırmalı, yüzümü kara çıkarmamalısın ! İşte o filmlerdeki evlat biziz. Emanet bırakılan ise vatanımız. Bu kıymetli varlığı daha yükseklere taşımak, gelecek nesillere en iyi şekilde aktarmak da görevimiz. Asıl olan ise gelecek neslin nasıl bir emanete sahip olduğunun bilincine varmasıdır.
Savaşın tarafı değilseniz hariçten gazel okumak kolay. Mazluma üzülüp intikam naraları atmak kolay. Oysa ki savaşı devam ettirmekten başka neye yarar ki kısas. İnsan hayatı her şeyden değerlidir. Tüm acımasızlığına rağmen olan bitenin durmadan dinlenmeden barışı dillendirmek gerek.
150 yıl kadar yaşamak isteyenler el kaldırsın. Bu mümkün mü derseniz Amerikalı bir kardiyoloğa göre tıptaki son gelişmeler ışığında önümüzdeki yıllarda bu hiç de imkansız değil.
Karadeniz'in yağışı bol olur bilirsiniz. Çocukluğumda hiç sevmezdim yağmuru. Tuhaf bulabilirsiniz ama öyle. Hani öyle gençliğimde de durum değişmedi.
Okulllar açılıyor. Pazartesi itibariyle ders zili çalacak ve yeni eğitim öğretim yılı başlayacak.
Eylül ayına merhaba dedik. Eylül bir başlangıç ayı. Sonbaharın başlangıcı.
Annem ve babam 50 li yıllarda ben ve kardeşlerim 80 lerde ilkokulu okuduk. Tarih bilgisi öylesine güzel işlenmiş ki hafızamıza hiçbir milli günü unutmayız. Şimdi durum biraz farklı. Peki neden öyle.
Akaryakıt fiyatlarına zam üstüne zam gelirken sonunda kimsenin evden çıkamayacağını düşünmeye başlıyorum. Çalışanlar malum bir şekilde ulaşıma para harcamak zorundalar. Ama geri kalanlar için ulaşım ücretleri gelen zamlarla birlikte bütçeyi zorluyor.