Bir gün, sıradan bir kahve zincirinin önünden geçerken içeriden gelen kahve kokusuna kapılıp içeri girdim.
Bir restorana gittiniz. Menüde "el yapımı burger" yazıyor. Sipariş verdiniz, lezzetini merak ediyorsunuz. Ama mutfağın kapısı aralık ve içeride donmuş köftelerin sıralandığını görüyorsunuz. O an ne hissedersiniz?
Günümüz perakende dünyasında müşteriler artık yalnızca fiyat ve ürün kalitesine değil, markaların etik duruşuna da büyük önem veriyor. Şeffaflık ve güven, rekabet avantajı sağlayan unsurlar olmaktan çıkıp, müşteri sadakatini inşa eden temel taşlar haline geldi.
Geleneksel ekonomik model olan "al, yap, at" yaklaşımı uzun yıllardır dünya ekonomisini şekillendiriyor. Ancak bu modelin sürdürülebilir olmadığı artık çok açık. Doğal kaynakların hızla tükenmesi, atık yönetimi sorunları ve çevresel tahribat, döngüsel ekonomiyi kaçınılmaz bir gereklilik haline getirdi.
Günümüzün hızla değişen pazarında, tüketiciler yalnızca ürünlerin kalitesine değil, aynı zamanda üretim süreçlerinin çevresel etkilerine de dikkat etmeye başladılar.
Dünya hızla sürdürülebilirlik odaklı bir dönüşüm geçiriyor ve perakende sektörü de bu değişimden en fazla etkilenen alanlardan biri.
Günümüzün dijital dünyasında tüketiciler, bir markayla ya da bir ürünle uzun uzun zaman geçirmek yerine kısa, etkili ve hızlı kararlar veriyor. Bu kararlar genellikle "mikro anlar" olarak adlandırılan, anlık etkileşimlerle şekilleniyor.
Bir müşteri ile, gerçekten bağ kurmak istiyorsanız, ürününüzün ya da hizmetinizin teknik özelliklerinden öteye bakmanız gerekiyor.