Teknolojik belirlemeciliğin savunucularından Marshall Mcluhan’ı böbürlendirecek tarzda hayatın her alanına nüfuz eden teknolojik  dönüşüm diğer bir çok sektörde olduğu gibi  perakende piyasasını da etkisi altına aldı. Modern yaşamın getirdiği bu baş döndürücü değişim ve dijitalleşen evren sayesinde, neredeyse her ülkeden tüketiciler artık çevrimiçi işlemlerin avantajlarından yararlanıyor. 

Kimi çocuğuna oyuncak, kimi eşine gömlek, kimi kendisine ayakkabı alıyor. Yani teknoloji ürünlerinden, giyime, çiçekten kitaba reel ortamda bulabileceğimiz her şeyi  online Pazarda bulmak mümkün 

İnternet erişimiyle birlikte bu yeni pazar ortamında dünya çapında dijital alıcıların sayısı her yıl artmaya devam ediyor. 

2019'da tahmini 1,92 milyar kişi çevrimiçi olarak ürün veya hizmet satın alırken aynı yıl e-perakende satışları dünya çapında 3,5 trilyon ABD dolarını aştı ve son hesaplamalara göre e-ticaret büyümesi gelecekte daha da hızlanacak. Bakanlığın verilerine göre Türkiye'nin e-ticaret hacmi yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64 artarak 91 milyar 700 milyon lira oldu. Yani bu yeni küresel pazarda Türkiye’de yerini almış durumda. 

Özellikle koronavirüs salgını, dünya çapında tüketici davranışını daha da etkiledi.  Ekim 2020'de süpermarket segmentindeki online trafik, Ocak 2020 referans dönemine göre yüzde 34,8 arttı. Buna karşın dünyadaki Turizm sektöründe online ziyaretler ölçülen dönemde yüzde 43,7 azaldı.

Online alış veriş pazarının sınır ötesi boyutları da ilginç rakamlar içeriyor. 

Dünyadaki en büyük 11 küresel pazarda çevrimiçi giyim alışverişi yapanların% 67'si son altı ay içinde sınır ötesi alışveriş yaptı. Bu pazarın önde gelen aktörleri ise ABD ve Çin . Çin'deki gelirlerin 2024'e kadar% 11,6'lık YBBO (Yıllık Bileşik Büyüme Oranı) ile en büyük büyüme oranına sahip olması bekleniyor. Benzer şekilde ABD pazar gelirlerinin 2024'e kadar 490,9 milyar doları aşacağını tahmin ediyor. Avrupa'daki gelirler aynı zaman diliminde 516,2 milyar dolara ulaşacağı da beklentiler arasında . Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte, bu iki büyük ekonomi, dünya çapında üretilen toplamın yüzde 70'inden fazlasını oluşturan 2,5 trilyon ABD Doları değerindeki çevrimiçi e-ticaret satışından sorumludur.

Öyle ki girişimcilerin iştahını kabartan bu yeni satış yöntemi yeni keşiflerle saatlik ürün satışına kadar indi. Kurye marketler aracılığıyla bugün özellikle büyük şehirlerde bu sanal dünyanın ortaya çıkardığı ticaret ağında bir yerden bir yere mal yetiştirmeye çalışan kuryeleri görebilirsiniz. 

Bu ticaret şeklinin doğuşuyla ilgili olarak da Aldrich, evde kullandığı modifiye ettiği televizyonu, telefon hattı üzerinden gerçek zamanlı şekilde 1979 çok kullanıcının işlem yapabileceği bilgisayara bağladı. Aldrich’in sistemi başlarda seyahat, yedek parça, banka kredisi ve kredi derecelendirmesi gibi işlemler gerçekleştiriliyordu. Aldrich o zamanlar  bu küçük deneyinin gelecekte multi milyar dolarlık bir endüstri yaratacağını düşünmüş müydü acaba? 

Ancak bugün online alışverişte dünya lideri olan Amazon’un kurulduktan sonra ilk yedi yılı karsız kapatması tuhaf bir anekdot olarak e ticaret gelişim tarihindeki yerini aldığını söyleyebilirim. “Sabreden derviş muradına ermiş” misali bugün dünya e ticaretinin lideri olmak o dönem için bir beklenti miydi ya da umutsuz bir vaka mıydı bilinmez bilinen tek gerçek bu sistemin girişimcilere yeni kapılar açtığı.

Bu pazarın en önemli özelliklerinden birisi de yaygın bir işletim mekanizmasına sahip olması nedeniyle toplumda yeni para kazanma yöntemi olarak tercih edilmesi. 

Bazen evinde ürettiği organik bir ürünü satmaya çalışan bir girişimci, bazen var olan sistemler üzerinden mağaza açan bir vatandaş. Kısacası herkes pazarda payına düşeni alma telaşında.  

Kendi mağazalarını açmaya çalışan ev ahalisi şimdilik belirlediği ürünleri satarken bir gün her markanın satıldığı bir pazar yerine sahip olmak hayali taşıyor. 

Çevremizde insanların e ticaretle uğraştığını görmek bile bu tarz bir para kazanma yönteminin her geçen gün toplumun kendi yarattığı bu gücün bir parçası olabilme çabasını benimsendiğini gösteriyor. Önümüzdeki süreç neyi gösterir bilinmez ancak öyle ya da böyle insanlar bu cazip döngü içinde yer almak için çaba göstermekte ya da en azından merak etmekte. 

Bu yazdıklarımdan sonra başlıktaki soruyu neden sorduğumu da açıklamış oluyorum sanırım.

Saygılarımla…