Şırnak'ta ters laleler açıyor
Efsane bu ya Nuh'un Gemisi'nin Cudi dağının eteklerine indiği düşünülüyor. Gemi'nin adı birçok kaynakta "Tennur" olarak geçiyor. Tennur, ateş çıkan yer, fırın, yeniden başlamak, aydınlanmak anlamlarına geliyor.
Tıpkı bu gün olduğu gibi; sadece tarımda değil farklı alanlarda Türkiye’nin değerlerine kıymet verenler, elini taşın altına koyanlar değer üretmeye, Türkiye’nin geleceğine katkı sunmaya devam ediyor. Kimi bilim de kimi sanat da kimi Şırnak’ta. Eskiden Mülkiyeli olmak, memlekete değer katmak çocukların hayaliydi. Onlardan biri Şırnak Valisi Ali Hamza Pehlivan. Onun çocukluğu Vali Recep Yazıcıoğlu’nun yeri asla doldurulamayacak rol modellerin olduğu zamana denk geliyor.
Çocuklar bilim insanı, doktor, mülkiyeli olmak için çalışırlardı. Hayalde de hedefte de hep memleket vardı. Onlar sahaya indiler, şimdi memleketin dört bir tarafına izlerini bırakıyorlar. Gittikleri yerlere eğitim, sağlık, ticaret gibi pek çok alanda değişimi getiriyorlar.
Şırnak son yıllarda terörden arındırılması ve Covid 19 konusundaki başarılı yönetimiyle sıkça adından söz ettiriyor. Sadece Covid 19 ile mücadelede değil, yaptıkları projelerle “güneş doğudan yükselir” dedirten cinsten çalışmalarla her dem gündemde.
Şırnak medeniyetin başladığı yer. Ocaklar yanıyor, toprak bereketini paylaşıyor kıymet bilenlerle şimdilerde. Şırnak’ta Tennur yanıyor, ocakta pişenler aşa, işe dönüşüyor, sokaklarında çocukların umut dolu kahkahaları yükseliyor, fırın pişiriyor tarihin mutfağında pişen gelenekleri, binlerce yıllık değerleri.
Şal Şepik kumaşı ile bayramlık kıyafetler dikiliyor. Zamana meyan okuyan Şal Şepik kumaşları; kadınların öpülesi ellerinden dokuma tezgâhlarından çıkıyor.
Fırında pişenler sofraya geliyor, fırın zenginleştiriyor, fırın çoğaltıyor.
Futbol takımının başarısı, yapılan seralarda büyüyen domatesler, mantarlar evlere mutluluk umut taşıyor. Kurulan tavuk çiftliği hepsi sadece başlangıç.
Bilenler bilir Şırnak Uludere üzümü aroması ile doğunun tadını barındırır içerisinde.
Cudi dağının eteklerinde ters laleler açıyor, umudun, başlangıcın habercisi olarak.
Zor zamanlardan geçiyoruz. Şimdi bize çocuklarımıza umut olacak, yapabilirsin dedirtecek örnekler lazım. Tıpkı bizim çocukluğumuzda sahip olduğumuz örnekler gibi. Hepimizin Nobel ödülü alması ya da Oskar kazanması, ya da dünyanın en zengini olup Amazon’a kafa tutmamız gerekmiyor. Onlara öğretmemiz gereken “çalışarak istedikleri her şeyi yapabilecekleri…”
Vatan sevgisinin lafla değil çalışarak, üreterek, değer katarak mümkün olduğu. Nerede olursak olalım, robotik biliminin babası Şırnaklı Cezeri gibi kendimize inanalım, gelecek için çalışalım.
Bugün Arefe, bayrama bir kala heyecanına yenilip, bayramlık kıyafetlerini giyen çocuklara Arife çiçeği denilirmiş Osmanlı’da. Arife çiçeği gibi heyecanlı ve umutluyum, yarın bayram güzel günler gelecek, ailelerimizle sağlıkla kucaklaşacağız.
Kim bilir bir gün belki başka bir dağda çiçek açtırırsınız önemli olan değerlerimize sahip çıkmak istikrarlı bir şekilde çalışmak. Daha düne kadar terörle anılan Şırnak’ta açan çiçekler gibi biz de olduğumuz yerde çiçek açtırabiliriz.
Türkiye’nin değerlerine kıymet verenler, elini taşın altına koyanlar, fırını yakmaktan vazgeçmeyenler hepsi aynı fırının başında buluşup yemek yapıyor, sofra kuruyor, değerlerine, geleceğine sahip çıkıyor Şırnak’ta, Hemşin’de umudun olduğu her yerde.
Ezcümle; Şırnak’ta ters laleler açıyor, fırından sıcacık ekmekler çıkıyor, değerler sofrada buluşuyor, babalara iş, yuvalara aş getiriyor emeğini esirgemeyenlerin çabaları ile…