Evet tehlike,  ateş topu hızıyla yaklaşıyor… Hem de yakıp kavurmak için… Mevcut konjonktürde enflasyonları en zirveye çıkararak fakir fukaranın elinde iğne bırakmamayı hedefleyenleri tek durduracak şey de zaten resesyondu. O da geliyor…

Dili damağı kuruturcasına enflasyon çığırtkanlığı yaparak haksızca servetlerine servet katmak isteyenlerin yakında resesyon çukurunda nefes alamayacaklarını göreceğiz.

“Dinsizin hakkından imansız gelir” atasözü bu dönem için biçilmiş, tornadan çıkmış bir söylem olsa gerek. Dimyat’a pirince giderken bulgurdan olacaklar,  Avrupa’ya ve Rusya’ya çökemeden tası tarağı toplayıp köylerine dönmek mecburiyetinde kalacaklar.  

Çünkü her zaman zor, oyunu bozuyor… Göktaşı gibi yaklaşan resesyon da tüm hesapları rafa kaldıracak.

***

Halen dünya ekonomisinin en itici gücü olarak görülen ABD’nin, yükselen enflasyon bahanesiyle faiz artırma kanalına görmesi, esasen resesyonun başlangıcıydı. Hayret nasıl hesap edemediler! Politika faizini yüzde 6’lara yükseltmeyi planlayan FED, ne akla hizmet ediyorsa bir yandan ekonomiye fren yaptırmaya çalışırken diğer yandan politikalarıyla doları değerlendiriyor.  

Dolar endeksi (DXY) an itibariyle 103’e dayanmış.  Geçen yılın Nisan sonunda 90 olan endekste yüzde 15’e yaklaşan bir değerlenme söz konusu. Böylece ABD, kur savaşında da Çin’e karşı yenilmiş görünüyor. Dolar/yuan paritesinde 7’yi koruyan hatta doları 6,2’lere kadar baskılayan Çin, kurla beraber dış ticarette de ezici gücünü sürdürüyor. Şu an dolar/yuan kuru 6,5’ten işlem görüyor.

Resesyon uyarısı boşuna ortaya atılmış bir tez değil, gerçeğin kendisi görüntüsü veriyor… Deutsche Bank ekonomistleri hazırladıkları ekonomik görünüm raporunda FED’in faizleri artırma patikasına girmesiyle birlikte 2023 yılında resesyona gireceğini kesin dille ifade ediyor.

Aynı ekonomistler, sıkılaşma ve buna eşlik eden finansal çalkantıların ABD ekonomisini durgunluğa götüreceğini ve işsizliğin pandemi günlerini aratmayacak şekilde artacağını raporluyor. Resesyonu sadece Deutsche Bank değil, kendi kuruluşları Goldman Sachs da yazdığı notlarda doğruluyor.

***

Ukrayna’yı Rusya’ya karşı yem olarak kullanan, bütün dünyayı Rusya’ya karşı ambargoya zorlayan ancak karşı müeyyidelerle zokanın tutmadığını gören ABD, şimdi bataklıktan kurtulmanın çarelerini arıyor. Çin’e karşı verdiği cephe savaşlarını kaybettiğine mi yansın… Gelen resesyona ve işsizliğin yeniden tırmanışa geçeceğine mi, yoksa müeyyidelerin bir işe yaramadığına mı?

Görünen köy kılavuz istemiyor… Ruble silahı ilginç bir şekilde Rusya’nın lehine işliyor da işliyor.

Rusya’nın önceki gün Polonya ile Bulgaristan’ın gazını tamamıyla kesmesiyle doğalgaz fiyatları bir anda yüzde 25 arttı. Nisan ayı içinde bu en yüksek seviye… Avrupa’da doğalgazın megavat saati 127,50 euro oldu. Avrupa’nın yüzde 45 seviyelerinde olan Rusya’ya gaz bağımlılığı Bulgaristan’da yüzde 90, Polonya’da yüzde 40’ların üzerinde.

Diğer taraftan Avrupa’nın en büyük Rusya’dan gaz tedarikçileri Almanya ve İtalya. Mezkur ülkeler şu anda diken üstünde, ne yapacaklarını bilemiyor. Hatta 4 Avrupalı gaz ithalatçısı Rusya’nın karşı ambargosuna dayanamadı ve ödemelerini Rus Gazprom’a Ruble ile yaparak gaz akışının devamını sağladı.

***

Avrupa Birliği Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’nın Polonya ve Bulgaristan’a doğalgaz sevkiyatını durdurmasını haksız ve kabul edilemez bir şantaj olarak nitelendirse de böyle giderse Avrupa’nın gazsız kalacağı kanaati yüksek. AB’nin doğalgaz açığına karşı ortak müdahale planlarının olduğunu söyleyen Leyen, sorunu çözecek müspet bir öneri de ortaya koyamıyor. Şu anda Avrupa için tek çıkış yolu gazı Ruble ile satın almak.

Rusya’nın doğalgaz hamlesi, petrol fiyatlarını da yukarı çekti. Hafta başı yüzde 3 seviyesinde yükselerek 106 dolar seviyesine gelen brent petrolde fiyat yükselişlerinin devam edeceği yönünde görüşler ağır basıyor. ABD Batı Teksas tipi petrolün varili dahi 102 doları geçmiş durumda.

Bir başka olumsuzluk da euro/dolar paritesi… Euronun dolara karşı 1.0613 ile son 5 yılın en düşük seviyesine inmesi, ekonomi yönetimlerini düşündürüyor. Euronun aşırı değer yitirmesinin iki sebebi var: İlki Rusya’nın Polonya ve Bulgaristan’ın gazını kesmesi, ikincisi FED’in faiz artışlarıyla sıkılaşma adımlarını hızlandırması. Ekonomistler söz konusu olumsuz gelişmeler karşısında Avrupalı yöneticilerin bağımsız karar almalarının gerekliliğine vurgu yapıyor.

Özetle; gerçekler gizlenmek istendikçe daha çok aşikar olmadı mı?