Normal olarak, oruçluyken 16 saati aşkın bir süre aç kalınmasından ötürü İftarda yemek yenilmesinin abartılması, çok da sağlıklı olmayan asitli içeceklerin ramazanda çok içiliyor olması ve karantinadan kaynaklı oluşan hareketsizlik bence fazla kiloların alınmasına neden oldu diyebilirim.

Ama ramazan, insan hayatını tüm bir yıl içinde dengeleyebilen bir aydır ve bu süreçte alınan kilolar henüz vücuda tam yerleşmeden bayram sonrası kolaylıkla verilebilir.

Diğer sağlık açısından da bakacak olursak, fevkalade faydalı olan bir orucun ardından, metabolizmanın fazla kilolarla baş etmesi vücut açısından da hiç iyi olmadığını uzmanların görüşlerinden öğreniyoruz. Ayrıca bu ani kilo değişimlerinden dolayı şeker, hipertansiyon gibi kronik hastalığı olan kişilerin sağlığı da riske girebiliyor.

Bunun bence tam tersi olarak ramazan ayını hiç kilo almadan ve sağlıklı beslenmeden ödün vermeden geçirenler için de bayram ertesi, bu mevcut durumlarını korumaları açısından büyük bir önem taşıyor.

Aslında bir yönüyle ramazanda 2 öğün yemeye alışan bünye, bayramda da yüksek kalorili tatlı, sarma vb. yiyecek ve şekerlemelerle de sarsılmamış ise bu dönem sağlıklı bir vücut için tam bir fırsat sunuyor bizlere. Yani 1 ay gibi uzun bir süre açlığa alışan vücut bu alışkanlığını devam ettirebilirse kilo verimi inanılmaz hızlanıyor.

Bana göre temelde kilo almanın en başlıca nedenlerinden biri acıkmadan yemektir. İbn-i Sina gibi alimler de 2 yemek arasında en az 5-6 saat ara verilmesini gerektiğini söylüyor. İşte bundan dolayı da oruç diyetlerinin sayısının günden güne artmış olması da bunun bir sonucu olsa gerek.

Peki, ramazan sonrası nasıl beslenilmeli?

Beslenme uzmanlarının önerileri eşliğinde bu dönem neler yapılması gerektiğini maddeler halinde sıralamaya çalıştım umarım faydalanırsınız.

Öncelikle bu dönem hemen bir spor programı yapılmalı. İster yürüyüş yapmak, ister spor merkezine gitmek, ya da yüzmek vs. ama mutlaka günlük yarım saat ile 1 saat arasında egzersiz planlanmalı.

Sabahları yapılan kahvaltı öğünü atlanılmamalı. Kahvaltıda makul besinler olarak peynir, zeytin, yumurta, domates, salatalık, yeşillik ve tatlı olarak da ev tipi sağlıklı reçeller ve hakiki bal tercih edilmeli. Yanında da tam buğday ya da çavdar ekmeğinden 1-2 dilim yenilebilir.

Ramazanda iftarlar akşam geç vakte denk geldiğinden bu zamanda yenilen yemeklerin hazmı epey zor oluyordu. Şimdi ise akşam yemeklerini biraz daha erkene alıp sabahları da geç kahvaltı yaparak günde 2 öğün yeme alışkanlığımızı devam ettirebilirsek şahane olur.

Ramazan ayında yeterince su tüketilemediği de bir gerçek, bunun acilen telafisi yapılmalı ve kesinlikle günlük yaktığımız kaloriye denk su içilmeli. Ancak su dahil çay, kahve vb. sıvı içeceklerin içilmesi en az yemeklerden 2 saat sonra olmalı.

Sahur dolayısıyla oluşan gece yemek alışkanlığı hemen terkedilmeli ve ramazanda bozulan uyku düzeni tekrar eski rutinine dönmeli.

İşlenmiş, katkı maddeleri içeren, paketli ürünlerden kaçınılmalı bunların yerine yaz mevsimsel taze meyve ve sebzeler tüketilmeli.

Sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlık gibi problemlerinin yaşanmaması için yemeklerde yüksek lif içeriğine sahip kuru baklagillere ağırlık verilmeli.

Besin değeri düşük fakat kalorisi yüksek, sucuk, salam, sosis gibi yağlı besinlerden, börek ve hamur işi gıdalardan uzak durulmalı.

2 öğün ana yemek arasında ara öğün olarak çiğ badem, çiğ fındık gibi ve yanında da kuru incir, kaysı ve kara üzüm gibi yemişler tercih edilmeli.

Yemeklerde ölçülü yemek alışkanlığı oluşturulmalı, sürekli porsiyon kontrolü yapılmalı ve besinler iyi çiğnenerek yavaş yavaş yenilmeli.

Son olarak, geçen yazımda da bahsettiğim üzere fazla kilolardan kurtulmak için madem yaz mevsimi bir fırsat, tüm bu söylenilenleri de birleştirince birkaç ay için de ideal kilolara kavuşabilmek aslında hiç de zor değil.