Pandemide Ramazan günleri
Önümüzdeki hafta Salı günü hayırlısıyla 2021 yılının Ramazanı başlıyor. Bu pandemi döneminde geçireceğimiz ikinci Ramazan. Görülen o ki bu yıl da ramazana COVID-19'un gölgesi altında giriyoruz. Camilerde büyük bir coşku ile kılınan o eski teravihler ancak kısıtlamalarla mümkün olabilecek ve belki de eski kaynaştığımız birbirimize gidip geldiğimiz o iftar ve sahur programları hiç olmayacak.
Ancak Ramazanın tüm akşamları, herkesin evinde ailesiyle birlikte iftarını yapacak olması çok güzel. Belki aile içi kaynaşmaya daha çok vesile olacak. Kim bilir?
Hatırlarım bir zamanlar iftarları hep yolda açtığımız, dışardaki programlardan evde iftar yapamadığımız ve zaman darlığından dini vecibelerimizi yerine getiremediğimiz günleri.
İşte bu ramazan bu anlamda bir fırsat sunuyor.
Zorunluluk dolayısıyla bu dönem, belki insanların kendilerine vakit ayırıp dinleme fırsatı verir, ne dersiniz? İsterseniz gelin buna zorunlu “uzlet” diyelim. Uzlet ’in ıstılahı manası ise, “belirli bir ruhsal olgunluğa ulaşmak amacıyla dünya hayatından ve sosyal çevreden uzaklaşarak arzuları sınırlamaya çalışma, münzevi bir yaşam sürme” demek.
Ayrıca ramazan bir ibadet ayı ve bu dönemde oruçlu halimizle evimizde bir köşeye çekilip sadece ibadet ile haşir neşir olmak ve “aktif dinlenme” yapmak şahsen bana da güzel bir fikir gibi geliyor.
“Oruç tutun ki sıhhat bulasınız”
Ramazan ayında oruç tutmak, dini bir ibadet olmasının yanında yeme içme açısından da insan vücudu için çok sağlıklı bir hareket olarak görülmeli bence.
Şeker gibi bazı hastalığı olanlar için doktor tavsiyesi üzerine oruç tutmama söz konusu olsa bile genel eğilim orucun insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğudur. Kendimi bildim bileli küçüklüğümden beri oruç tutarım ve kendimden biliyorum, oruç bana çok iyi geliyor, ilaç kullanan bir şeker hastası olduğum halde
Bence oruç tutarak duygularını kontrol altına alan kişi, stres, anksiyete ve depresyon gibi problemlere karşı zihnî açıdan dayanıklı bir hâle gelir ve bünye açısından da vücudu dinlendirdiği için de sıhhat bulur.
Bu dönem tüm dünyada ve ülkemizde artan obezite, sağlığımızı ciddi tehdit ediyor. Yaygın olarak tüketilen abur cubur yiyecek ve asitli içeceklerin çoğu insan vücuduna birçok yönden zarar veriyor.
Gün içinde sürekli tüketilen bu yiyecekler normal yemeklerden alınması gereken vitaminlerin ve sayısız faydaların da önüne geçiyor. Eskiden annem yemekten önce bir şeyler atıştırıyor olmama çok kızardı ve “yeme onları yoksa yemek yiyemezsin” derdi. Ne kadar da haklıymış.
Devamlı yiyeceklerle dolu mideler hastalıklara davetiye çıkarıyor. İşte tam bu noktada bana göre vücudun belirli zaman aralıklarında dinlendirilmesi sağlımızı korumak için büyük önem taşıyor.
Oruç konusunda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yılda bir ay bu şekilde vücudun yeme içme açısından dinlendirilmesi vücudun yenilenmesi anlamı taşıyor.
Aslında oruç tutmak sadece aç kalmak değildir, bilakis iradeyi kontrol altına alarak yapılmış bedensel bir sağlık hareketidir. Normal zamanlarda 5-6 saat aç kalamayan bünye Ramazan ayında 15 saatin üstünde açlığa dayanabiliyor. Çoğu zaman yapılan diyetlerin bozulması hep irademize hakim olamayışımızdan kaynaklanmıyor mu?
Ramazan, dengeli beslenme için bir fırsat ayıdır.
Bazı bilim adamları, ramazanda olduğu gibi günde iki öğün yemeğin, vücudun rahatlamasına, kendini toparlamasına imkân tanıdığını söylüyor. Aslında insan organizması fizyolojik olarak günde iki öğün yemeye programlanmış. İbn-i Sina’da yıllar öncesinden sağlık için günde 2 öğünü tavsiye ediyor.
Ramazanda dikkat edilmesi gereken bazı konulara gelince
Ramazanda bünye kesinlikle susuz kalmamalı, iftar ve sahurda yemeklerden 1-2 saat sonra veya önce yeterince su içilmeli.
İftara hafif bir kahvaltıyla başlanmalı biraz ara verilmeli sonra ana yemeklere geçilmeli. Tatlı ve meyve en az yemekten 2 saat sonra yenmeli.
Sahura kalkmadan oruç tutmanın sağlık açısından riskleri olabilir. Sahurda taze ceviz, çiğ fındık, çiğ badem, yumurta, yarım yağlı peynir gibi yiyecekler yemek uzun süre tokluk sağlar ve enerji verir.
Yine sahurda, salam, sosis, sucuk gibi ürünler tüketmek içeriğindeki yoğun tuz ve katkı maddeleri yönünden sakıncalı olabilir ve çabuk acıktırır.