Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA
Son Yazıları

Neden kendi uçağımızı üretmiyoruz?

30 Aðu 2019

Son dönemde ABD ile en önemli krizlerimizden birisini Rusya'dan aldığımız S-400 hava savunma sistemi sebebiyle yaşadık. Washington'a göre Türkiye NATO üyesi bir ülke olduğu için ittifakın tehdit değerlendirmelerini de dikkate alarak hava savunması altyapısını oluşturmalıydı. Ankara ise ABD'nin daha önce Patriot bataryalarının satışlarında ayak sürüdüğünü, ayrıca S-400'lerin daha iyi ve ucuz bir sistem olduğunu öne sürerek görüşünde ısrar etti ve neticede Rus silahları Türkiye'ye ulaştı.

Kimilerine göre S-400’ler üzerinden yaşanan gerilim aslında başta Suriye olmak üzere tüm bölgedeki anlaşmazlıklarda kullanılan pazarlık pozisyonlarıyla ilgiliydi. Sebebi her ne olursa olsun son noktada ABD, Türkiye’yi neredeyse yirmi yıldır içerisinde bulunduğu beşinci jenerasyon savaş uçağı F-35 programından çıkardı. Rus hava savunma sisteminin radara yakalanmayan uçaklara ait radar sinyallerini çözeceği ve uçağın hayalet özelliğinin riske gireceği bu iptalin gerekçesi olarak gösterildi. Fakat aynı zamanda Amerikan savunma sanayiinin rekabetten rahatsızlığının da bu kararda payı olması muhtemeldir. Her halükârda Türkiye’nin savunması, yetmişlerdeki Kıbrıs çıkartmasını takip eden ambargodan sonra bir kez daha, müttefiklerinin insafına kalmış gibi bir görüntü ortaya çıktı. Nasıl kırk beş yıl önce Türkiye ambargoyu aşmak için yerli üretim modeline döndüyse bu defa da benzer sesler duyulmaya başlandı. Türkiye kendi tankını, uçağını ve bilhassa hassas teknolojik aletlerde kullanılan yazılımı üretmeliydi. Aksi takdirde kendi güvenliğini başkalarının insafına terk etmiş oluyordu.

Sloganlar ve gerçekler

Her ne kadar ilk bakışta yerli üretime yönelik talepler makul gözükse de iş uygulamaya geldiğinde ciddi kısıtların olduğunu tespit etmek gerekiyor. Savunma sanayiinde dışa bağımlı olmak doğal olarak güvenlik ihtiyacınızı gidermede de yabancı kaynakları kullandığımız anlamına gelmektedir. Nitekim sadece Soğuk Savaş sırasında altında bulunduğumuz NATO şemsiyesi değil aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında Almanya ile kurulan yakın askeri ilişkiler de bu bağımlılığın örnekleri arasında sayılabilir. Bu haliyle bir yüzyılı aşan askeri ve teknolojik entegrasyonun bir gerekçesi olması gerektir. Kendi silahlarını üretme hedefinin çekiciliği bir yana, neden bu çok mantıklı gözüken yolun bunca zamandır tutulmadığı şöyle açıklanabilir.

Silah sanayii de teknolojik gelişmelerle birlikte giderek daha sofistike, sermaye ve bilgi yoğun metotların kullanılmasına ihtiyaç duymaktadır. Eğitim ve organizasyonun yanında teknoloji de savaşlarının kaderini giderek daha fazla belirlemekte, ülkelerin güvenliği etkin olarak kullanma becerisi gösterdikleri modern silah sistemleriyle sağlanmaktadır. Yüksek araştırma geliştirme maliyetleri, sabit sermaye yatırımı gereksinimleri orta büyüklükte ulus devletlerin böyle büyük ekonomik yüklerin altına girmesini imkansız hale getirmektedir. En son gündeme gelen F-35 savaş uçakları ABD gibi dünyanın en büyük gücü tarafından bile tek başına üretilmemekte, uçak parçaları yirmiye yakın müttefik ülkede üretilip bir araya getirilmekte böylece en ucuz ve kaliteli şekilde imalat yapılmaktadır. Bu silahların dünyada birçok ülkeye satılması yoluyla yüklü sabit maliyetler, araştırma geliştirme giderleri parça başına aşağıya çekilebilmektedir. Tedarik zincirinde yer alan ülkelerden birinin kendi başına böyle bir yükün altına girmesi halinde ne kalite ne de fiyat olarak aynı düzeyi yakalaması mümkün olmayacaktır. Eve eşya alırken ulusal sanayii korumak için daha düşük kaliteli ve daha maliyetli ürünlerin tercih edilmesi gibi fedakarlıklar anlaşılabilir ama ülkelerin güvenliği söz konusu olduğunda bu tür kararların maliyeti çok yüksek olacaktır. Çevremizdeki ülkeler beşinci jenerasyon son model uçaklar kullanırken Türkiye’nin eski ve düşük teknolojili bir hava filosuna kalması büyük sakıncalar doğuracaktır. Yerli malı yurdun malı romantizmi bu kadar hassas dengelerin oluştuğu konularda çok pahalıya mal olabilir.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları