Bununla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin  sosyal hukuk devleti hüviyetine bürünmesi akabinde, vatandaşın konut edinme hakkı devletimizin  öncelikleri arasında yer almıştır.

İlk başlarda imece usulü ile bireysel anlamda konut edinme gayretlerini ilaveten, zamanla devletin; arsa, kredi gibi teşvik araçlarıyla kooperatifçilik uygulaması hayata geçirilmiş böylece artan nüfusla eş zamanlı oluşan konut ihtiyacına çözüm aramaya gayret gösterilmiştir.

Kısmen uzun yıllara yayılan, davalara konu olabilen kooperatif tartışmaları yaşansa da, bu yöntem sayesinde küçük tasarruflarla birçok ailenin kendi evine sahip olması önemli bir algı dönüşümü sayılabilir.

Devletin çalışanlarını konut sahibi yapmaya yönelik önemli bir girişimi ise hafızalarda “KEY- Konut Edindirme Yardımı” olarak kalan, çalışanlardan her ay bir miktar zorunlu kesinti yapılması uygulamasıdır. Maalesef, ekonomide yaşanan, hiperenflasyon da denilebilecek, enflasyon sarmalı ve devalüasyonlar, birikimleri zaman içinde anlamsız kılmıştır.

2000'li yılların sonuna doğru ekonomide dengelerin oluşmasıyla yine devlet ciddiyetine uygun şekilde hak sahiplerine KEY kapsamında geri ödemeler yapılmıştır.

Uzun yıllardır ağır aksak yürüyen yapı kooperatifçiliği uygulamaları veya müteahhit girişimleri konut ihtiyacını karşılamaktan uzak kalınca, doğru bir kararla TOKİ aktif olarak devreye sokulmuş ve sosyal devlet anlayışına uygun şekilde gaziler, şehit aileleri, öksüz ve yetimler öncelikli olarak gözetilmek suretiyle, ihtiyaç duyulan bölgelerde farklı gelir sınıflarında on binlerce konut inşa edilmiştir.

Öğrencilerin barınma ihtiyacı yönüyle; Ülkemizde yükseköğrenim alanında şehirler arasında artan öğrenci hareketliliğine bağlı olarak barınma alanında farklı çözümlere ihtiyaç duyulması ile özellikle öğrenci evleri ve yurt uygulamaları gündeme gelmiştir.

Evinden, ailesinden yüksek tahsil için başka şehirlere taşınan ve bu ülkenin geleceği kabul edilen gençlerimizin barınma meselesi en güncel konular arasında yerini almış durumdadır. Öğrenciler kalacak yer olarak ilk yıllarda genellikle devlet veya özel yurtları tercih ederken ilerleyen yıllarda ve yüksek lisans doktora öğrenimleri süreçlerinde ev ortamlarında yaşamayı yeğlemektedirler.

Döviz kuru başta olmak üzere birçok etkenin rol oynadığı enflasyon etkisiyle öğrencilere hitap eden konut fiyatları ve kira miktarlarında önemli yükselmeler yaşanmaktadır.

Arz- talep dengesinin belli bir zaman diliminde oluşabilmesi, girişimcilerin piyasa işaretlerini zamanında ve yeterince öngörememesi gibi nedenlerle, 5 yıl öncesine kadar yapılan konut arzı fazlası girişimcilerin kar beklentisi seviyelerinin düşmesine sebebiyet vermiştir.

Fiyat aralıklarına göre talep farklılığı söz konusu olmakla birlikte, orta gelir seviyesine hitap eden konutlar için piyasasındaki durgunluk, devreye sokulan düşük faizli kredi uygulamasıyla belli ölçüde giderilmiştir. Bununla birlikte salgın sürecindeki ekonomik belirsizlikler ve uzaktan eğitime zorunlu geçiş uygulamaları gibi nedenlerle girişimciler, birkaç yıl süreyle konut ve yurt binası üretiminden uzak durmayı tercih etmişlerdir.

Yerinde bir karar olarak, öğrencilerin en güvenli yeri okuldur mantığıyla, yüz yüze eğitime bu eğitim öğretim yılı itibariyle geçilmesiyle birlikte İki yılı aşkın süredir öğrenim gördükleri şehirleri boşaltmış olan öğrencilerin bir anda yeniden üniversiteye dönüş yapmalarına bağlı olarak barınma yeri bulma konusunda ani bir panik havası kaçınılmaz olmuştur.

Kiracı öğrenciler ile evini kiraya veren insanların kısmen de olsa arz- talep kapsamında tam olarak  buluşamamış olmalarının getirdiği panik havasının fiyatlarda ani yükselmelere sebebiyet verdiği kanaatindeyim.

Gelecek hafta yükselen konut fiyatları ve kiralardan bahsedeceğiz.