MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; şeker fiyatında yaşanan artışı pis bir kumpastır diyerek; “fiyat artış beklentisi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birden bire şekeri tartışmalı hale getirmiştir. Şu anda şeker eksiği değil fazlası vardır” dedi.

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken; akaryakıt fiyatlarının, nakliye masraflarının arttığına dikkat çekerek, yerinde üretimin desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı ve ekledi; “kazmayı vurduğunuz her alanda yeşil filizler açacak topraklarımız var.”

Trabzon kıyılarına ölü yunuslar vurmaya başladı. Mersin’de denizanaları ve kaykay gibi istilacı hayvan türleri yüzünden av sezonu erken kapanıyor, “balık ta yok zaten” diyen balıkçılar, bu maliyetlerle balıkçılık yapılamaz dedi.

 İklim krizinin sonuçları ve bazı ihmalkarlıklar nedeniyle; “Akdeniz’de balıkçılık yıldan yıla azalıyor.” Hani şu herkesin bereket diye dua ettiği 2022 kış balıkçılara mutluluk getirmedi.

Marmara Denizi hala hasta 

Marmara denizi geçen yıl komaya girdi, musilaja neden olan sorunlara çözüm üretilmedi. Musilaj şimdilik uyusa da her an görülebilir, üstüne bir de “oksijensizlik” sorunu çıktı. ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, Marmara’da oksijensizlik 25-35 metreye dayanmış durumda. 1950’li yıllarda 1200 metrede bulunan oksijenin, günümüzde, azot ve fosfor yükü nedeniyle 30 metrelere kadar sıkışmış durumda. Biyoçeşitliliğin en önemli unsuru olan balıklar Marmara’da sadece 35 metreye kadar inebiliyor.

Şeker tartışmaları devam ederken Türk Şeker fiyatlara %80 oranında zam yaptı. Milli Gazete’den Saadettin İnan’ın haberine göre Tarım ve Orman Bakanlığı Şeker ithalatı için kolları sıvadı. Uygun fiyatlı şeker bulundu. Şeker ithalatçısı olmak bu ülkenin tarımı için yıllarca çaba vermiş Prof. Dr. Vahit Kirişçi’ye nasip olacak çok yazık. Liyakatsızların yaptıkları, liyakatlılara eksi puan olarak yazılıyor.

Ekoiklim umut dolu

30-31 Mart tarihlerinde Ankara’da Ekoiklim Zirvesi yapıldı. Yüzlerce kişi, onlarca bilgiyi aktardı. İklimin geldiği hal, çeşitli uzmanlar tarafından anlatıldı. Siyasiler, ekonomistler, Sivil Toplum Kuruluşları, belediyeler, basın herkes 2 gün boyunca “iklim krizinin çeşitli alanlarla olan ilişkisini, sonuçlarını” anlatmaya çalıştı.

Okulların iklim ve tarım konusunda yaptıkları deneysel çalışmalar oldukça önemliydi. Özel okullardan devlet okullarına onlarca okul programa katıldı. Çok katılımcı olmasalar da iklimle ilgili bir etkinliğe gitmek bile tek başına farkındalık yaratacaktır.

Başa dönersek, sadece Cumhurbaşkanımız mı yanlış bilgilendiriliyor;  tarım bu aralar pek tutuyor "iki lafın belini de biz kıralım" diyen irili ufaklı siyasi partiler, konunun popülaritesinden faydalanmaya çalışan sivil toplum kuruluşları, basın, yerel yönetimler. Gün geçmiyor ki tarımla ilgili bir açıklama yapmasın ya da proje üretmesinler. İyi niyetli olsa da dağınık ve satretejiden yoksun çalışmalar tarımın geleceğine faydadan çok kaynakların etkin kullanılmaması noktasında zarar veriyor.

Ezcümle; denizler hasta, toprak hasta, tarım hasta. Gezegenin sözde ebeveyni “insan türü” o hepsinden hasta. Akıl tutulması yaşıyor, elinde binlerce veri, on binlerce yıllık deneyim ve kadim bilgi varken kulaktan dolma bilgilerle tarımı yönetmeye çalışıyor.