Dolar $
32.54
%0.08 0.02
Euro €
35.01
%-0.1 -0.03
Sterlin £
40.84
%-0.1 -0.04
Çeyrek Altın
3992.3
%0 0.09
SON DAKİKA
Son Yazıları

Kadınlara yer vermeli miyiz?

12 Nis 2021

Bu aslında bir toplu taşıma sorusu. Tıklım tıklım toplu taşıma araçlarında kimlere yer verilip verilmeyeceğine dair fikir ayrılıklarını sosyal medyada gözlemliyoruz.

Hamilelere veya çocuklu ebeveynlere bile yer vermeyeceğini söyleyecek kadar koltuk sevdalısı olanlar kadar, bu konuda çok daha yardımsever olanlar da mevcut. Genellikle koltuğuna yapışan gençlerin yüzünden çıkan kavgalara alışığız ama bu defa benzer bir kriz Avrupa’dan gelen üst düzey misafirlerin Ankara ziyaretinde yaşandı. AB’nin yürütme örgütü Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, iki koltuğa Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel yerleşince, ayakta kalıverdi. Böylelikle, diplomatik bir skandal yaşanırken Avrupa kamuoyundaki Türkiye ve Erdoğan imajı bir kez daha yara aldı.

Diplomatik protokol hakkında çok bilgili olmadığımı itiraf ederek burada kusurlu tarafın kim olduğunun tespitini uzmanlara bırakayım. Herhalde daha önce İsrail’deki büyükelçimizin alçak koltuğa oturtulmasına benzer bir kasıt yoktur. Öte yandan bu hadise üzerinden kopan fırtına, AB-Türkiye ilişkilerindeki tatsızlığın boyutunu anlamak ve sembolik olayların bile ne tür etkiler yaratabileceğini göstermek açısından önemli. Türkiye’nin Avrupa kamuoyundaki imajı üyeliğe aday, İslam dünyasını temsil edebilecek örnek bir ülkeden çok çok uzakta. Türk tipi başkanlık sisteminin hayata geçmesiyle daha da pekişen algıya göre Türkiye, Rusya gibi otoriter bir yönetime sahip, Avrupa değerlerinden uzak bir ülke. Zaten gelen heyetin bize getirdiği paket de bu algının bir ürünü gibi duruyor.

AB Türkiye’ye ne dedi?

Geçtiğimiz ay Mart ayında yapılan Liderler Zirvesi’nin bir devamı olarak düşünülebilecek ziyaret eğer çok dar bir perspektiften bakacak olursak Ankara açısından olumlu olarak görülebilir. Neticede Ekim ayından beri Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlık sebebiyle tepemizde sallanan yaptırım tehdidini, en azından şimdilik, bir kenara kaldırdılar. Bu olumlu adımda Türkiye’nin Oruç Reis sondaj gemisini limana çekme ve tansiyonu düşürme kararı etkili oldu. Yunanistan’ın deniz yetki alanlarına ilişkin maksimalist taleplerinin kabul edilmesi elbette mümkün değil ama en azından kılıç şakırdatmayı askıya almak sıkıntılı durumu çözdü. AB’nin de, benzer bir durumun tekrarlanması halinde tekrar aynı noktaya geri döneceğimizi işaret ettiğini söyleyelim. 

Brüksel’in pozitif gündem dediği şeyin aslında birkaç konu başlığında al ver ilişkisine dayanan bir ilişki olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin ne zamandan beri yenilemek istediği Gümrük Birliği’nde görüşmeler başlayabilirmiş. 1996 yılında yürürlüğe giren anlaşmanın tam üyeliğe giden yolda bir adım olarak görüldüğü, bundan dolayı Ankara tarafından onaylandığı ancak halihazırda giderek sorunlu hale geldiği düşünülünce bu önemli bir gelişme.  Uzun zamana yayılacak olsa da Gümrük Birliğinin yenilenmesi için şimdiden harekete geçilmesini artılar hanesine yazalım.

AB’nin Ankara’ya iş birliği önerdiği bir diğer başlık mülteci meselesi. Suriye savaşından kaçan milyonlarca insan Avrupa’ya geçmeden bizim sınırlarımız içinde tutuluyor. Bunun karşılığında 2016 yılında yürürlüğe giren anlaşma ile AB’den 6 milyar Euro’ya yakın bir meblağ alınmıştı, lakin bu tutar söz verilenin çok altında. Görünen o ki işler yolunda giderse Brüksel söz verdiği paraların bir kısmını daha ödeyecek. Bunun Türkiye’ye yapılan bir iyilik olmadığını AB’nin yabancı sığınmacıların kapısına yığılmasını engelleyen Ankara’ya ihtiyacı olduğunu not edelim.

Ayrıca vize serbestisi ve mobilite konusunda da bazı sözler verildiği anlaşılıyor. Yılan hikayesine döndüğü için Türk kamuoyunda pek alıcısı kalmadı ama hükümet becerebilirse topluma böyle bir müjdeyi vermek isteyecektir.

İnsan hakları, özgürlükler ve demokrasi konusunda ise bir paragraf halinde sıralanmış eleştiriler söz konusu ancak bu kısım daha çok formalite icabı gibi. Keza AB’nin hiç dile getirmediği ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha vurguladığı adaylık süreci de dostlar alışverişte görsün izlenimi yarattı. Aslına bakarsanız günün sonunda Leyen’in iğreti biçimde bir ucuna iliştiği kanepeyle ortaya çıkan resim AB-Türkiye ilişkilerinin hüzünlü durumunu tek karede özetlemekteydi.  

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları