Dolar $
32.52
%-0.07 -0.02
Euro €
34.79
%-0.13 -0.04
Sterlin £
40.44
%-0.3 -0.12
Çeyrek Altın
3947.61
%-0.67 -26.23
SON DAKİKA
Son Yazıları

İlle de faiz mi arttırmalı!

21 Nis 2022

Nisan'ı beklerken Mart ayı enflasyonuna göre üretici fiyatlarındaki artışı ne kadar kademelendirirsek o kadar üzücü bir tablo ile karşılaşıyoruz. Aylık bazda yüzde 7,29 artan ÜFE, oniki aylık süreçte yüzde 59,47, bir önceki Mart'a göre yüzde 105,82'lik bir sıçrayış yapmış. Yani yıllık üç hanedeyiz.

Girdi maliyetlerinin yüksekliğinden bahsettiğimiz sanayi grubunda petrol ürünleri ve kok kömürü yüzde 240,52 fiyat artışıyla zirvede. Madencilik ve taşocakçılığında yüzde 109,63 olan ÜFE, imalatta yüzde 105,74’e merdiven dayamış.

Tabii yükselen fiyatlar elbette her yere yansıyacak... Ara malında fiyat artışı yüzde 122,84, dayanıklı tüketimde yüzde 95,55, dayanıksız tüketim malında yüzde 87,04 ve sermaye malında yüzde 87,08.

Sektörlere bakıldığında ana metallerde yüzde 147,57, kimyasal ürünlerde yüzde 123,21, tütün ürünlerinde yüzde 79,35, basım ve kâğıt hizmetlerinde yüzde 75,44 ve giyim eşyasında fiyat artışları yüzde 70,63. Tabii bunlar yıllık yurtiçi rakamlar. Bizde ise faiz artışı yok, alternatif seçenekler var…

***

Yurtiçinden geçelim Avrupa’ya… Öyle ya zenginlikler bölgesinde üretici fiyat artışları ne durumda! Bir yandan Rusya – Ukrayna savaşının yeniden hararetlenmesi, yaptırımlar eşliğinde Avrupa’da enerji açığının giderek artması ve Çin’de yayılma istidadı gösteren koronovirüs vakalarının seyri ister istemez Avrupa’yı vuruyor.

Evet Almanya’da üretici enflasyonu Mart itibariyle yıllık yüzde 30,9. Aylık bazda bu oran yüzde 4,9. Şubat ayında üretici fiyat endeksi yıllık yüzde 25,9 artmıştı. Rekor seviyeler devam ediyor. Bizde olduğu gibi Almanya’da da üretici fiyatlarındaki artışın ana nedeni enerji fiyatları.  

Tek haneli enflasyonları arayan Almanya giderek yükselen ve tüketici fiyatlarını da etkilemesi beklenen üretici fiyatlarındaki yükselişlerden tedirgin. Avrupa’nın lider ülkesi, işin nereye varacağını henüz kestirebilmiş değil.

***

Avrupa’da doğalgaz fiyatları savaş döneminin en düşük seviyesinde ama, enerji fiyatlarının enflasyona yansıması büyük.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekatına başlamasının ardından, Avrupa’da gaz fiyatları 227 euroya çıkmıştı. Şu anda ise gaz 84 eurodan işlem görüyor. Rusya, Ruble ile gaz satmasa belki bu rakam daha aşağıları görebilir.

Almanya gaz fiyatlarından düşmesinden çok sürdürülebilir tedarik konusunda sorun yaşıyor ve ekonomisinin zarar görmemesi için farklı bağlantılara imza atıyor. Bloomberg kaynaklarına göre Deutsche Bank’ın enerjide açığa düşmemek için LNG ithalatıyla ilgili tedarikçilerle sürekli temas halinde olduğu belirtiliyor.

***

Dolayısıyla Almanya ve İtalya başta birçok Avrupa ülkesinin enerji krizi sebebiyle enflasyonlardaki yükselişe tedbir aldıkları ancak Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) oluşan fiyat artışları risklerine karşı Temmuz ayından itibaren faiz artışına başlayabileceği haberleri yayılıyor.

Euro Bölgesi’ndeki yıllık yüzde 7,5 tüketici enflasyonuna karşı ECB’nin 25 baz puanlık bir faiz artışını düşündüğü, kademeli olarak önce sıfıra çıkarılacak faizlerin daha sonra artışlarla pozitif alanda devam edebileceği vurguları yapılıyor.

Belirsiz ortam elbette var. İşte böyle bir fotoğrafta para politikası açısından hakikaten ciddi sıkışan merkez bankalarının gevşemeden ziyade faiz artışıyla birlikte hangi alternatif adımları atacağı merak konusu! TCMB ise bu konuda daha sakin. Politika faizini yüzde 14’e sabitleyen banka, alternatif sıkılaştırıcı yöntemlerle fiyat istikrarında ilerleme sağlamak çizgisinde.

***

Enflasyona karşı faiz artırmak belki en kolay seçenek olsa da ECB henüz o tünele girme niyetinde değil. Dördüncü çeyrek başı itibariyle varlık alımlarını durduracağını açıklayan ECB, ABD Merkez Bankası’nın (FED) Mayıs’ta muhtemel 50-75 baz puanlık faiz artışına karşı nasıl tavır alacak, göreceğiz.

Çünkü devletler sadece enflasyondan değil, IMF ve Dünya Bankası’nın da ikaz ettiği bir resesyon sarmalına girmekten korkuyor. Almanya zaten bu konuda ilk alarmı veren ülkelerden… Enflasyonla durgunluğun bir arada yaşandığı stagflasyonda yürümenin zorluğunu bilen merkez bankaları kriz ortamında faiz artırırken yoğurdu üfleyerek yiyor, desek yanlış olmaz.

Başta ECB şimdilik gevşek olmak yerine temkinliliği seçerken FED’in gazına gelmeden farklı seçeneklere yönelmek istiyor. Ciddi enerji krizi yaşayan Avrupa, faiz artırarak şirketlerin yatırımlarını frenleme yolunu tercih etmiyor. İç ve dış talebi düşünerek istihdam ve üretimde el freni çekmektense jeopolitik krizde beklemeyi yeğliyor.

Sıkılaşma ve enflasyonun büyümeye vereceği zararı düşünen Avrupa, ABD’nin tersine ilk etapta ille de faiz artırma yoluna gitmeyi düşünmüyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları