Dolar $
32.51
%-0.09 -0.03
Euro €
34.97
%0.42 0.14
Sterlin £
40.71
%0.15 0.06
Çeyrek Altın
3981.85
%0.61 23.69
SON DAKİKA

Hayvanlara ve Doğaya Verilen Zararın Bedeli Bu Mu?

Bir yanda ormanı kundaklayanlar, bir yanda sel felaketi öngörülmesine rağmen barınaktaki canları bırakanlar diğer tarafta ise Fırat Nehri'ne siyanür karışmasına sebep olanlar…

Doğaya ve hayvanlara verdiğimiz zarar bitmiyor hatta göz göre göre artıyor. Öncesinde önlem alınıp bu tarz felaketlerin önüne geçilebilecekken her seferinde sonrasında üzülüyor, bir süre sonra ise unutup hayatımıza devam ediyoruz. Sebep olanlara ceza verilmesine karşılık verilen zararların geri dönüşü olmuyor. Caydırıcı yasalar getirilmediği, fabrikalar denetlenmediği ve tüm canlılara gereken önem verilmediği sürece de bu böyle devam edecek. 

Bartın’da yaşanan katliam ve görüntüler biraz vicdan sahibi herkesi kahretti. İlk uyarı yapıldığı anda bu canların güvenliği neden düşünülmedi de 56 canın ölümüne göz yumuldu? Sonrasında uygulanan 434 bin liralık ceza ne işe yarayacak? Bir işe yaraması isteniyorsa alınacak bu cezayla bir şekilde hayatta kalan hayvanlar için daha düzgün bir barınak yapılsa ceza amacına hizmet etmiş olmaz mı? Son yıllarda cinayet davalarında bile trajikomik cezalar verilirken hayvanların düşünülmesi tabi ki beklenemez ancak vicdani yönü gelişmiş bir millet olarak ne zaman bu tür olaylara alıştık da iki gün konuşup üçüncü gün unutmaya başlıyoruz buna da anlam veremiyorum. Görüntülerin hayvan haklarına gereken önem verilene kadar unutulmaması, gündemde tutulması ve hayvanları korumak için daha fazla adım atılması gerekiyor. 

Erzincan’da ise başka bir doğa felaketi yaşanıyor. Altın madeni işletmecisi Anagold Madencilik siyanür borusunun patladığı iddiasını yalanlayarak dökülen solüsyonun miktarının sadece 8 kg olduğunu iddia etse de konuyla ilgili henüz kesin bir veri yok. TCK’nın 182’inci maddesine göre “çevreyi taksirle kirletme” suçundan şirkete 16 milyon TL ceza kesilmiş olsa da siyanürün yol açabileceği sorunlar kesilen bu cezayla önlenemeyecek. Elbette sosyal medyada abartılı paylaşımlar yapanlar ve olayları saptıranlar var ancak siyanürün miktarı ne olursa olsun bir hasar bırakacağı kesinken ortada abartılan bir durum olduğunu düşünmüyorum.

Siyanür, toprağa veya suya karışması halinde kolay bir şekilde kaybolan bir zehir olmadığı gibi toprağa karışan siyanür bölgede bitkilere ve tarımsal alanlara yayılarak hem doğaya hem de insanlara zarar veren bir zehir. Akarsu ve göllere karışması halinde tüm canlıların ölümüne sebebiyet verebilir, havaya karışması halinde ise solunum yoluyla alınarak çok fazla zarara yol açabilir. Bu denli zararlı bir zehir söz konusuyken sekiz kilogram bile önemli bir miktar. 

Maalesef sadece Türkiye’de değil, Dünya’da da madencilik alanında kullanımına devam edilen siyanürün kullanımının bitirilmesi gerekiyor ancak küresel ısınmaya önem verdiğini söyleyen ve bu konuda projeler yürüten devletler bu gibi uygulamalara devam ettiği sürece doğa yok olmaya devam edecek, sonrasında duyulan hiçbir pişmanlık fayda getirmeyecek.