Dolar $
32.56
%0.03 0.01
Euro €
34.85
%0.02 0
Sterlin £
40.66
%0.16 0.06
Çeyrek Altın
3963.5
%-0.27 -10.53
SON DAKİKA
Son Yazıları

Düşmanları azaltmak, dostları çoğaltmak

15 Mar 2021

Bu sözü 2016'daki seçim zaferinden sonra Başbakan Binali Yıldırım söylemişti. Türkiye'nin dış politikada önemli bir yön değişikliği aşamasında olduğu işaret ediliyor, bölge ülkeleriyle daha uyumlu bir siyaset biçimi tutturmak istediğimiz beyan ediliyordu. Ya da biz o zamanlar öyle anlamıştık.

Bir yanıyla Türk dış politikasında bir kırılma yaşandığı doğruydu ancak bu daha çok Batılı müttefiklerimize mesafe almak, onların yerine Rusya ve bir miktar da İran’la eşgüdüm yakalamak şeklinde gerçekleşti. Bu politikaların neyi ne kadar başarabildiğini daha önceki yazılarımda tartıştığım için tekrar detaylandırmaya gerek görmüyorum.

O beyandan anlaşılan, bölge ülkeleri ile yakınlaşma ise, bu pek başarılamadı. Böyle bir niyet tam olarak var mıydı bilinmez ama öyle olsa bile, bilakis, bölgesel anlaşmazlıkları son beş yılda daha da yoğun yaşamaya başladık. Suriye’de rejim değişikliği fikrinden belki vaz geçildi ancak Şam’la resmi ilişki tesis edilmedi. Libya’yla yapılan deniz yetki alanı sınırlandırması ve Mavi Vatan konsepti ise içeride güzel pazarlandıysa da bölge ülkeleriyle gerilim de arttı. Bu anlaşmadan en çok rahatsız olan ülke Yunanistan, arkasına önce Fransa’yı sonra tüm Avrupa Birliği’ni de alarak Ankara’nın karşısına dikildi. İlk başlarda yüksek perdeden salvolarımız AB’nin net tutumuyla sönümlendi. Oruç Reis’in limana çekilmesi, istikşafı görüşmeler derken Türkiye, karşısındaki ittifakın ağırlığı karşısında yalnız kaldığını, daha dengeli gitmesi gerektiğini anlamaya başladı.

Libya ve Doğu Akdeniz sadece Yunanistan’la değil Akdeniz’in karşı kıyısındaki Mısır’la da ilişkilerimizin daha da sorunlu hale gelmesine yol açtı. Bilhassa Libya’da Türkiye destekli hükümet güçlerinin Trablus’tan hareketle ülkede kontrolü yeniden ele almaya girişmesiyle Mısır’la gerilim artmıştı. Hatta hükümet güçlerinin Sirte-Jufra hattına ilerlemesi halinde Mısır’ın da silahlı müdahalede bulunacağı konuşuluyordu. Böylelikle, ilk baştaki barışçı niyet beyanlarına rağmen bölge ülkeleriyle sorunlarımızın üstesinden kolay gelemeyeceğimiz görülmüş oldu.

Yeni dış politika girişimi

Türkiye’nin Irak’tan Suriye’de oradan doğu Akdeniz’e ve Libya’ya uzanan coğrafyada askeri açıdan çok hareketli olduğu bir dönemi arkada bırakmakta olduğu söylenebilir. İç politikada da pek cengâver bir söylemle pazarlanan bu aktivizmin siyaseten neler başarabildiğini ise ancak serinkanlı bir analizle okuyabiliriz. Türkiye’nin neredeyse tüm güney sınırı boyunca, terörle mücadele gerekçesiyle gerçekleştirmek istediği tampon bölge, hem bölgesel hem de küresel güçlerin tepkisine sebep oluyor. Henüz bu konuda Ankara’nın hamlelerinin tükendiği söylenemez; öte yandan bugüne kadar ki kılıç sallamaların, bu emeğe koşut bir siyasi sonuç ürettiği söylenemez.

Doğu Akdeniz’deki güç gösterisiyse, daha çok Ankara’nın bölgeden dışlanmış olmasına yönelik bir reaksiyonu olarak okunabilir. Enerji alanında Doğu Akdeniz Gaz Forumu olarak cisimleşen bu Türkiye karşıtı ittifak, bir yönüyle bir süredir bölge ülkeleriyle sorunlu ilişkilerimizin sonucu oldu. İsrail’le on yılı aşan bir süredir yaşanan anlaşmazlığa, Mısır’la 2013’teki darbeyle başlayan olumsuzluklar eklenince doğu Akdeniz’in iki önemli ülkesi ile ciddi bir soğukluk süregelmekteydi. Özellikle Erdoğan’ın Sisi yönetimine tepkisi, iki ülke arasındaki eski uyumdan eser kalmadığını açıkça gösterdi. Jeopolitik kaygıların da ötesinde, ideolojik gerekçelerden beslenen bu gerilimden de Türkiye’nin bölgedeki rakipleri Yunanistan ve Güney Kıbrıs ustalıkla istifade etti. Türkiye’nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmasına Atina ve Kahire kendi anlaşmaları ile cevap verdi.

Türkiye, son haftalarda Mısır’la yaşadığı soğukluğu sona erdirme, onları Yunanistan’la olan işbirliklerinden vaz geçirme çabaları gösteriyor. Aslında bu politika da Kasım ayında Biden’ın ABD Başkanı seçilmesiyle hızlanan manevranın da bir uzantısı olarak görülebilir. Öte yandan neredeyse on yıldır Türkiye’nin alternatiflerine bunca yatırım yapan Mısır’ı tekrar yanımıza çekmek, güven telkin etmek kolay olmayabilir. Nihayet dostlarımızı artırmaya karar verdiysek, dış politikada yönümüzü de söylemlerimizi de baştan kurgulamamız gerekecek.


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları