Dolar $
32.59
%0.18 0.06
Euro €
34.79
%0.09 0.03
Sterlin £
40.32
%-0.7 -0.28
Çeyrek Altın
4098.22
%0.76 30.53
SON DAKİKA
Son Yazıları

Döviz bağımlılığından kurtulabilir miyiz?

26 May 2022

Merkez bankaları kaynaklarıyla kamu açıklarının finanse edilmesi enflasyonu doğuran nedenlerin başında geliyor. Yüksek borçluluk da enflasyon oluşturan diğer bir sebep. Piyasadaki döviz hareketlerinin enflasyon paralelinde korelasyon oluşturduğu zaten ortada.

Mamafih fiyat istikrarı merkez bankalarına bırakılmış birincil görev olarak görülse de enflasyonla mücadele sadece para politikalarının görevi değil, maliye politikaları, yani hükümet politikalarının da para politikalarına net destek vermesi önemi haiz.

Türkiye’de 1980’den bu yana para politikaları ilk yıllarda piyasalarda liberalleşmeyi sağlarken kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasıyla ekonomi daha büyüdü. Ancak sonraki yıllarda TCMB’nin Hazine marifetiyle kamu iktisadi teşekküllere (KİT) kullandırdığı kredileri artırması ekonomik göstergelerde bozulmaları beraberinde getirdi.

1994 krizinin en önemli nedenlerinden biri söz konusu politika olarak gösterilir. Bugün ise bunların üzerine enflasyonu doğuran çok daha farklı sebepler var…

***

Tabii yazımızda gayemiz; iktisat tarihini anlatmak değil, o günlerden bugünlere nasıl bir ekonomi köprüsü kurulduğunu gözler önüne sererken enflasyon ve döviz bağlantısına vurgu yapabilmek…

Dolayısıyla dövizin kur korumalı mevduat (KKM) ve liraizasyona rağmen niçin yeniden yukarı yönlü hareketlendiğine bir nebze projeksiyon tutmak istiyoruz.

20 Aralık 2021 tarihinde 18 lirayı geçen doları hatırlamayanımız yoktur. Ardından alınan tedbirlerle 11 liranın altına düşürülen kur yeniden yukarı yönlü bir ivmelenmeye başlamıştı. 2022 Mart’ın ilk haftasında 14,30 liralardan işlem gören dolar/TL kuru 2,5 aylık kısa sürede yüzde 14 artışla 2 lira yükselerek bugün 16,30 lirayı geçti. Euro kuru da dolardan farksız. Euro’nun TL’ye karşı 2,5 ayda yüzde 11,5 değerlendiğini görüyoruz.

Aynı döneme ilişkin Mart aylık tüketici enflasyonu (TÜFE) yüzde 5,46, yıllık yüzde 61,14, Nisan aylık TÜFE yüzde 7,25 ve yıllık yüzde 69,97 olarak gerçekleşti. İki aylık TÜFE toplamı 12,71… Mayıs’ın bir kısmını da üzerine koyduğunuzda dolar kurundaki yüzde 14’lük artışla aşağı yukarı kafa kafaya geliyor. Yani ne kadar enflasyon, o kadar döviz kurunda yükseliş… Fotoğraf bu.

***

TCMB Piyasa Katılımcıları Mayıs Anketi’ne göre, TÜFE Mayıs’ta aylık yüzde 3,97, Haziran’da yüzde 2,97 ve Temmuz’da yüzde 2,54 olacak. Bunun anlamı yıllık olarak TÜFE Mayıs’ta yüzde 75,16, Haziran’da yüzde 76,93 ve Temmuz’da yüzde 78,21’i görecek.

Bu hesaba göre Temmuz’un sonunda da dolar kurunun 17,8 lira olacağı öngörülüyor. TCMB anketinden yılsonu kuru tahmini 17,57 lira, 12 ay sonrası için de 18,47 lira olarak çıkmıştı.

Yükselen enflasyon, yılsonu düşünüldüğünde büyümedeki yavaşlama sinyalleri, cari denge ve bütçe açığının büyümesi ile yürütülen para politikası etkisiyle bozulan dış finansman pozisyonu, diğer taraftan jeopolitik riskler, TL üzerinde değer kayıplarını artırıyor. Turizm gelirleri TL’yi ne kadar destekleyecek hep birlikte göreceğiz.

Tabii rezervler tarafını unutmamak lazım… TCMB net rezervlerinde geçen hafta 3,5 milyar dolarlık bir erime gözlendi. Halen swap hariç net rezervler eksi 52,2 milyar dolar seviyesinde. Dolayısıyla net değer olarak ekside bulunan TCMB rezervlerinde toplam 5,7 milyar dolarlık düşüş ve KKM benzeri kur korumalı farklı bir piyasa enstrümanının çıkarılacağına dair çalışmaların gecikmesi de kuru yukarı çekiyor.

***

HSBC’nin bu haftaki raporunda, Türkiye’de enflasyonun henüz tepe yapmadığı bir ortamda reel faiz dinamiğinin giderek artan bir şekilde TL aleyhine seyrettiği, söz konusu durumu iyileştirme adına adımların gerekliliği vurgulanıyor.

Dolayısıyla bugünkü Merkez Bankası (TCMB) PPK toplantısından geçen oturumlarından farklı ne tür bir karar çıkar, merak etmiyor değilim.

Genel hatlarıyla bakıldığında; Türkiye’nin finansal ve fiyat istikrarı için TL’nin sürekli değer kaybetmesine dayalı ekonomiden bir an önce kurtulması elzem olduğu ortaya çıkıyor. Zannediyorum bunun ana yolu, ekonomiyi döviz bağımlılığından ve dış finansman zorunluluğundan kurtaracak hamleler.

Kur korumalı mevduatın (KKM) enflasyona elbette olumsuz etkisi var. Şimdi ardından yine kur korumalı başka bir finansal enstrümanla çözüm aramaya devam etmek fiyat istikrarını sağlamada ne kadar etkili olur diye iyi öngörüler yapmalı, demek istiyorum.

Ezcümle; dijital paranın üst seviyede tartışıldığı bu dönemde, Türkiye’nin baskın ihracat ürünleri veya kömür, buğday gibi yerli emtiasına endeksli dijital bir para sistemi oluşturulabilir mi, düşünmek hatta çok düşünmek lazım.


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları