Dolar $
32.5
%0.35 0.11
Euro €
34.76
%0.55 0.19
Sterlin £
40.45
%-0.09 -0.03
Çeyrek Altın
4070.14
%0.37 14.67
SON DAKİKA

Değerlerimiz böyle mi korunuyor?

Hem doğası hem de tarihi çok özel olan ve birçok önemli tarihi eser ile doğal güzellik barındıran ülkemizde maalesef hiçbir güzelliğin kıymeti bilinmesi gerektiği gibi bilinmiyor, canla başla korumamız gereken değerlerin hepsi zaman geçtikçe harap oluyor. Göz göre göre yok olan ender güzelliklerimiz için ise korumaya yönelik gereken adımlar atılmadığı gibi atılan yanlış adımlarla yok oluşları hızlandırılıyor.

Dünya’da oksijen oranı en fazla olan bölgelerden biri olan, birçok endemik bitkiyi bulunduran ve eşi benzeri olmayan Kaz Dağlarında madencilik uğruna binlerce ağaç kesildi. Vatandaş elinden gelen çabayı gösterdiğinde gerekli adımlar atılmayıp bir süre sonra madenin Bakanlığa devredildiği ve gereken rehabilitasyon çalışmalarının yapılarak bölgede yeniden ağaçlandırma yapılacağı açıklandı. Ancak birçok çevre kuruluşu bilimsel olarak madencilik yapılan bir alanın eskisi gibi verimli olmayacağını belirtmişti. Uyarılara rağmen bile isteye önemli bir oksijen kaynağımızın büyük bir bölümüne verilen zarardan madem dönülecekti neden binlerce neden ağaç katledilmeden uyarılara kulak asılmadı?

Korunması gereken ve eşsiz bir diğer alan ise Salda Gölü ancak yapılan paylaşımlardan gördüğümüz kadarıyla Salda Gölü de her sene turizm sezonunda birçok kirliliğe maruz kalıyor. Son günlerde bataklık haline geldiğine dair görüntüler paylaşılan göl ile ilgili yetkililer tarafından yapılan açıklamada bu mevsimde yaşanan çekilme sebebiyle bu görüntülerin ortaya çıktığı, gölün bataklık haline gelmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı açıklandı. Ancak nesli tükenme tehlikesi altında olan birçok hayvana ve bitkiye ev sahipliği yapan, geçtiğimiz sene NASA tarafından yapılan paylaşım sebebiyle önemi Dünya çapında bilinen gölün korunması için daha fazla adım atılması gerektiği de ortada. 

Hasankeyf ile Dipsiz Göl’ün şu anki durumlarına bakıldığında tarihi veya çevresel olarak önemli alanların korunmasının ne kadar önemli olduğu aslında açık bir şekilde görülüyor. Hasankeyf yapılan çalışmalarla kültürel dokusunu kaybetti, Dipsiz Göl ise yapılan define aramasından sonra eski haline döndürülmeye çalışılsa da çamur halini aldı. Uzmanlar doğal ekolojik yapının yapay olarak sağlanamayacağı uyarısında bulunsa da geç kalındı ancak henüz korunabilir olan güzellikler için bunlar bir örnek olmalı. 

Tarihi olarak Dünyaca önemi olan Ayasofya ile ilgili ise her gün başka bir haber duyuyoruz. İmparatorluk Kapısının parçalandığı iddiaları, tarihi su haznesinin kapağının kırılması ve son günlerde bazı ziyaretçilerin duvardan parçalar aldığı iddiası konuşuluyor. Paylaşılan görüntülerde iddialar doğru gibi gözükse de henüz resmi bir açıklama gelmedi ancak gerçek olan şu ki Ayasofya’nın müze veya cami vasfından önemli olan tarihi niteliği ve esas önemli olan tarihimizin korunması. 

Ne tarihi eserlerimize ne de doğamıza gereken özeni gösteriyoruz, korumak istesek de başarılı olamıyoruz. Hatalarımızdan hangi noktada ders çıkarırız veya ders çıkarabilir miyiz bilinmez ama gerçek şu ki kaybettiğimiz değerlerimiz için pişman olduğumuzda hiçbirini geri getiremeyeceğiz.