Hâlâ birçok kişi ve zümre anlamasa da ve istiklal idrakinden uzak da kalsa bugün “Necip Türk Milleti”, Türkiye ve İslam coğrafyasının bekası için fevkalade mühim 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü aşk ve şevkle kutluyor. Zirâ o gün bu “Necip Millet”, büyük bir düşman işgalini bozguna uğrattı, istikbalini kurtardı.

Darbe girişimini milletçe bastırdıktan sonra belki ikinci bir İstiklal Marşı yazmadık ama, “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” diyerek İstiklal Marşımızı gönüllerimize, zihinlerimize perçinledik ve yepyeni bir tarih yazdık.

15 Temmuz niçin önemli?..

Çünkü bu direniş; genç Türkiye Cumhuriyeti için ikinci istiklal savaşı, bağımsızlık mücadelesi… Milli iradeyi, ülküsünü, vatanını necata erdiren kutlu bir kalkış… Öyle bir kalkış ki, son ocak, son hanesine kadar vatan – millet sevdalısı her fert sokağa indi… semt semt, ilçe ilçe, vilayet vilayet her yerde düşmanı ayaklarının altında ezdi, avuçlarıyla boğdu.

***

Maalesef, Türkiye olarak ittifak dairesinde bulunduğumuz NATO ve Batı güruhu terör örgütlerini de yanlarına alarak aynen 1920 yıllarında olduğu gibi istikbalimizi, istiklalimizi hedef aldı, bağımsızlığımıza kastetti, ancak müstevlilerin diğer bir ifadeyle O’nların bedbaht ve hain çocukları kazanamadı, kaybetti.

O gece, O’nların çocukları sapır sapır dökülürken Türk milleti Temmuz zaferlerine bir yenisini daha ekledi… Türk’ün ve Türkiye’nin ne olduğunu ve ne olacağını dünyaya gösterdi.

Bazıları hâlâ “15 Temmuz darbe girişiminin yurtdışı ile ne bağlantısı olabilir” gibi çarpık bir düşünceye sahip.. Böyle mantık taşıyanların yetiştikleri toprağa, ortama ve fikriyatına bakmak lazım…

Bahsettiğim kesimlerin ortak özelliğini söyleyeyim…

İçimizdekiler; sürekli Türkiye’yi kötülüyorsa, geçmişine, tarihine, atasına sövüyorsa, milli bir duruşu yoksa, ikbalini, geleceğini Mehmet Akif Ersoy’un “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar…” diye tarif ettiği yabancılarda arıyorsa, “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli” ülküsüne dudak burkuyorsa, neticede “Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl” inancını taşımaktan imtina ediyorsa, biliniz ki bu kesimlerin vatan sevgisi zaafiyeti ve yurtdışına aşk ile aşırı hayvanlığı ve bağlılığı vardır.

***

Gelelim yurtdışına… Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Yunanistan, adalar ve diğer politik gelişmelerde Türkiye düşmanlığı iyice ayyuka çıkmış, darbe girişimine en büyük destek ABD ve Batılı ülkelerden geldi…

Delilleri de ortada…

15 Temmuz darbe girişimi akşamı FOX televizyonuna çıkan ABD eski ulusal güvenlik danışmanı ve Donald Trump’ın adamı John Bolton, “…DARBELERİN PLANLAMASINA YARDIM ETMİŞ BİRİ OLARAK…” diye başlayan mel’un ifadelerini takiben “Eğer darbe başarılı olursa Erdoğan’ın yeniden Osmanlı hilafetini geri getirme, Ortadoğu’da baskın bir güç olma ve Türkiye’yi İslamî bir yöne götürmesi engellenecek” demiş ve Türkiye’nin bağımsızlığını kimlerin hedef aldığını aslında açıkça beyan etmişti.

Dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın 15 Ağustos 2016 / 10:09 PM tarihli twitini de unutmamak lazım. Trump’ın önce twittlenen ve ardından apar topar silinen mesajında, “I've got fresh evidence 13 CIA senior officers helped in Turkey Failed Coup I will divuige the names in the caming days” yani “Elimde taze kanıtlar var. Türkiye’de Başarısız Darbe’ye yardım eden 13 CIA üst düzey yetkilisinin isimlerini önümüzdeki günlerde açıklayacağım” ifadelerine ne demek gerekiyor!

***

Yine CIA eski danışmanı Henri Barkey’in darbe girişiminde İstanbul’da olması, Büyükada’da 17 kişilik bir heyetle bir araya gelmesi olayı, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimindeki bağlantısıyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyasına girmesi tesadüf olmasa gerek. İfade dosyasına göre; bu Henri Barkey, İstanbul’a 3 kez geliyor… İlkinde HSBC bombalanıyor, ikincisinde Gezi Parkı eylemleri oluyor ve üçüncü gelişinde de 15 Temmuz darbe girişimi…

Ayrıca diğer Batılı ülkelerin terör örgütlerine verdiği desteklerden ve ticari engellemelerden başlayarak Türkiye düşmanlığını yazmaya kalksak herhalde kitap olur.

Çok iyi biliyoruz ki, “O’nların çocukları” geldikleri gibi gidecekler, belki de yakında tarih sahnesinden silinecekler.

Fakat bu “Necip Millet” ilelebet payidar kalacak.