Dolar $
32.52
%-0.06 -0.02
Euro €
34.89
%0.21 0.07
Sterlin £
40.72
%0.19 0.07
Çeyrek Altın
3982.26
%0.62 24.1
SON DAKİKA
Son Yazıları

Çiftçiye destek değil teknoloji verin…

19 May 2021

Tahıllarda kuraklık kaynaklı verim kaybı %10'ları geçti. Tahıl üretimi 18.5 milyon ton öngörülüyor.

Güneydoğu’da buğday arpa, kırmızı mercimekte verim kaybı %20 – 40 arasında. İç Anadolu’da tahılda kayıplar %20 civarında. Olmayan suyumuz planlı bir ürün deseni yapılmadığından “ata tohumu popülaritesi” ile yapılan ekimlerle bitti.

Plan olmayınca gerçek çiftçi toprağına uygun, tanıdığı ve satabilme garantisi olan ürünü üretiyor. Sözleşmeli çiftçi oranı oldukça düşük, onda da parayı büyük markalar kazanıyor, çiftçi her durumda kaybeden. Yaş sebze meyvede Avrupa ülkeleri ve Rusya’ya karnabahar, pırasa, arpacık soğanı ihracatı %100 üzerinde arttı. Çoğu ürün serada üretiliyor yani yağmur duası beklemeden.  

Türkiye’nin en çok yağış alan Doğu Karadeniz bölgesi bile son 6 ayda toplamda 10 gün yağmur görmedi. Geçmişte 4 sürüm olan çay hasadı şimdilerde 3 sefer zar zor yapılıyor. Fiyatlar açıklandı, organik çay 8, normal çay 4 TL destekler dişin kovuğuna yetmiyor.  

Tarıma destek paketleri bekleniyor. Mesele destek değil köstek olma yeter kıvamında. Yıllarca ölçek ekonomisi yok diye dertlenirken şimdilerde çiftçilerin ortalama ekim yaptığı alan 70 dekar giderek yükseliyor. Uluslararası şirketler, holdingler tarım arazileri topladılar. Üretim maliyelerini düşürüp ürünlerini yüksek karla satabiliyorlar. 

Pazar büyük alıcıların elinde oyuncağa dönmüş durumda. Küçük çiftçi tesadüfen yaşıyor.  Yağış bekler, fiyatı bekler, alıcı bekler, destek bekler, bankadan kredi bekler hayatı beklemekle geçer. 

Tarım sektörünün algısı; yardıma muhtaç yoksul kıvamında. 

Neden?

Çünkü çiftçinin sağlıklı, sürdürülebilir, onurlu bir yaşam sürmesi için gerekli tarımsal altyapı yok.

Oysa ne güzel başlamıştık. Malazgirt ile Orta Asya’dan getirdiğimiz ziraatçilikteki deneyim ve maya kelamıyla kısa sürede Anadolu’yu yeşertmiş, tarımdaki gücümüzle cihana bedel imparatorluklar kurmuştuk. 

Osmanlı kahve, buğday gibi tarımsal ürünleri elinde bulundurduğu sürece askeri beslemiş dünyaya korku salmıştı. Tarımdaki gücünü kaybettiğinde, teknolojisini yenileyemediğinde çöküş başladı. 

Genç Türkiye Cumhuriyeti öncelikle, tarım konusunda dünyanın en önemli bilim insanlarını ülkeye davet ederek, belirlenen tarım stratejilerini oturtmak için Tigem gibi tarımsal kurumları kurdu.

Araştırma enstitüleri; tarım teknolojileri, tohum ve kaliteli ürün çalışıyordu. Tigem;  kova ile su taşıyarak; vahada cennet nasıl yaratılır onu gösteriyordu köylüye.

Ziraat okuyan gençler dünyanın en iyi okullarında eğitiliyordu.

Nitekim onlar dünyanın en iyi atlarını yetiştirdiler, en iyi tohumları ıslah ettiler, zamanında traktör bile yaptılar. Hatta modern gen bankalarını bile o kurumlar inşa etti.

Gelinen nokta sosyal medya çiftçiliği ile tarımı yönetmek, tarımı desteklere mecbur bırakmak.

Halbuki doğru planlanmış tarım sektörünün paydaşlarının desteğe ihtiyacı olmaz, ihtiyaç varsa stratejiniz yanlış demektir. Diğer taraftan ülkede enflasyon varsa, mazot pahalıysa, gübre pahalıysa, domates pahalıysa sorun sadece tarımla ilgili değil tüm sektörlerin ortak sorunu olan pahalılıktır, konu sosyal adaletsizliktir.

Velhasıl stratejiniz yanlışsa yol boyu yapacağınız hiçbir taktik sonucu değiştiremez.  Çiftçiye destek vereceğinize ona balık tutmayı öğretin, teknolojiyle donatın, doğru stratejiyle altyapı oluşturun, sistem kurun, desteğe ihtiyaç duyulmaz.


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları