Dolar $
32.59
%0.12 0.04
Euro €
34.89
%0.22 0.07
Sterlin £
40.8
%0.28 0.11
Çeyrek Altın
3963
%0.13 5.07
SON DAKİKA
Son Yazıları

Bu rotaya bu mürettebat olur mu?

08 Þub 2021

Osmanlı'dan beri böyledir: Devlet-i Ali, dış politikasında bir yön değişikliğine gitmeye karar verirse ona göre bir Sadrazam görev başına getirilir. İngiltere ile daha dostça ilişkiler mi kurulmak istenmektedir, o zaman Londra'yla arası iyi bir bürokrata görev tevdi edilir. Fransızlarla mı uzlaşılacaktır, Fransız kültüründen etkilenmiş bir devlet adamı bulmakta zorluk çekilmez. Hatta Ruslarla iyi geçinmek istediğimiz kısa dönemlerde bile, o yönelime göre insanlar elimizin altında mevcuttur.

Cumhuriyetten sonra da devlet, dış politika yönelimlerini içeriye uyarlamakta mahir olduğunu göstermiştir. Örnek vermek gerekirse, 1943’e kadar çok revaçta olan Türkçü Turancı siyasi akımlar, Naziler Stalingrad’da tokadı yiyince yavaşça kenara çekilmiş, durum belli olduktan sonra enikonu baskı altına alınmıştır. Ta ki Soğuk Savaş yıllarında işe yarayabilecekleri görülüp ihtiyat kuvveti olarak yeniden sahaya sürülene kadar.

İki binli yıllarda siyasetimizin seyrini de bunun dışında düşünmemek gerekir. AK Parti’nin ilk yıllarındaki Batı yönelimli, daha özgürlükçü, demokrasi yanlısı bir söylemle uyumlu kadroların göreve geldiğini, başta AB olmak üzere geleneksel müttefiklerimizle iletişime daha açık bir tutum sergilediğimizi söyleyebiliriz. Sürecin tavsamasıyla başlayan hayal kırıklığı hem iktidar partisinin hem de lideri Erdoğan’ın beyanlarında gözlemlenebilmektedir ancak kırılma daha yakın zamanlarda gerçekleşecektir. Suriye’nin geleceği üzerindeki anlaşmazlıkların giderek derinleşmesine bir de içeride Gülen Cemaati’nin iktidarla olan çatışmaları eşlik edince ipler kopmuştur. Dış politika yönelimindeki kaymaya, iç politikadaki koalisyonlar eş zamanlı ayak uyduracaktır.

Darbe girişimi ve Suriye

Suriye politikasındaki açmazlar, Başbakan Davutoğlu’nun koltuğundan olmasına neden olacaktır. Esad rejimi üç, bilemediniz altı ayda tepetaklak olacak derken iç savaşın uzaması, Suriye Ordusunun çekilmesi ile Türkiye sınırında PYD’nin kontrolü sağlaması, Ankara’da sinirlerin gerilmesine neden olur. 2016 yılı, bütün bu çaresizliğin içerisinde Türkiye’nin beka kaygılarıyla önemli bir rota değişikliğine sahne olacaktır.  Ama dış politikadan önce, 15 Temmuz’la beraber içerideki ittifaklarda, iktidarın kimyasında önemli bir kayma yaşanır. Baştan beri Cemaat destekli olduğu ifade edilen darbe girişimi sonrası, sadece Silahlı Kuvvetlerde değil tüm devlet kademelerinde ciddi bir kan değişikliği yaşanacaktır. Bu dönüşümün Cemaat’in temizlenmesinin ötesine geçtiği, Atlantik eğilimli kesimlerin yönetimden dışlandığı ara ara ifade edilse de olaya ilişkin hakim hikaye bu değildir. Ancak bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la ikili ilişkilerinden dolayı, doğrudan ABD’yi hedef alan açıklamalardan kaçınılır. İktidarın Avrasyacı kanadındaki ateşli ABD karşıtlığı devlet politikasına dönüşene kadar yumuşatılır, kulak memesi kıvamına gelir. Erdoğan yönetimi bu dönemde de ABD’yi doğrudan karşısına almamaya özen gösterecektir.

2020 Kasım’ında ABD Başkanlık seçimleri bu bakımdan iktidarın hem dış politikasında hem de içeride kurduğu ittifaklar çatısının kimyasında değişiklik yaratmaya namzettir. Biden’ın zaferi kesinleştikten sonra iktidar mahfillerinde belirgin hale gelen Batı’ya meyilli söylemleri bu gelişmelerle açıklayabiliriz. Cumhurbaşkanı’nın AB üyeliği hedefi vurgusu ve Biden’le görüşmeye çalışması, AK Parti sözcülerinin söylemindeki değişiklik buna işaret etmektedir. Biden’la beraber Rusya karşıtlığı daha keskin ve Avrupalı müttefikleri ile çalışmaya daha kararlı bir ABD yönetiminin göreve gelmesi, Ankara’nın da bir balans ayarı yapma ihtiyacı duymasına sebep olmuş olabilir. 

Ancak bu dış politika yöneliminin henüz içerideki ittifak yapısına etkisini görememekteyiz. Bilakis Bahçeli’nin HDP kapatılsın çıkışları ve ardından İçişleri Bakanı’nın doğrudan 15 Temmuz’u ABD’ye fatura etme çabaları Erdoğan’ın manevra alanını kısıtlayıcı etkenlerdir. Zira ABD ile iyi ilişkiler geliştirmek isteyen bir iktidarın son beş yıldaki politikalarında, özellikle de Suriye’de belirli ölçülerde esnemesi gerekebilecektir. Böyle bir gelişme, kurulu düzen ve ona yakın siyasetçiler açısından sorun yaratacaktır. İçinde bulunduğumuz senenin temel sorusu iktidarın yeni dış politika uygulamalarıyla içeride şahin ortakları arasında nasıl bir denge sağlayacağı üzerinedir. Benim gibi, bu çelişkinin kolay çözülemeyeceğini düşünüyorsanız 2021 yılı için kemerleri bağlamanın zamanıdır.  


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları