Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA
Son Yazıları

Bilinçli sulama bilinçli tarım demek

29 Aðu 2021

Tarım konusuna değinirken, özellikle ülkemizde sektöre yatırımın kârlı bir tercih olabileceğini, bu kârlılığın pazarlama zincirindeki gelir dağılımını daha hakkaniyetli yaparak gerçekleştirilebileceğini ifade etmiştik.

Zaman zaman belirttiğimiz üzere; her insanın sağlıklı beslenme talebi nedeniyle, tarım ürünlerine halen çok yüksek seviyede ihtiyaç duyulduğu, boş arazilerinin ekimi ile önemli miktarda ürün artışı sağlanabileceği, bu artışın hem yurt içinde gıdaya bağlı hayat pahalılığını aşağıya çekerek hem de uluslararası alanda ihracat seviyesini yükselterek tarımın Türkiye'yi şaha kaldırabileceği aşikâr bir durumdur.

Esas itibariyle, Anadolu coğrafyası dünyanın tarım ambarı gibidir. Anadolu ve Mezopotamya bölgesi hariç, çevre kuşakların boydan boya, kum ve taşla kaplı çöllerden ibaret olduğu dikkate alındığında, Anadolu tarımının önemi daha net anlaşılmış olacaktır.

Bu nedenle, geniş kapsamlı etkili tarım uygulaması, sulama verimliliğinden tohum ıslahına, makine sanayinin atağa geçmesinden istihdam alanlarına ve enflasyonla mücadeleye kadar birçok hususta öngörülerin çok daha ötesinde ülkemiz adına fayda sağlayacaktır.

Tarım ve su ilişkisine gelince; günümüzde dünyanın kıtlığını çektiği kullanılabilir yeraltı ve yer üstü su kaynaklarının temel tüketim alanlarından biri de tarım faaliyetleridir. Bu nedenle girişimciler tarafından tarım arazilerinin birleştirilerek işletilmesi sonucu suyun verimli kullanılması, milli bir mesele olarak en önemli kazanımlarımızdan biri olacaktır.

Mevcut kaynakları en iyi şekilde değerlendirebilmek adına devletimiz, nehirlerimize barajlar kurarak, kanallar ve tüneller açarak ulaşılamaz denilen yerlere can suyu götürmek için yıllardır gayret göstermektedir.

GAP Projemiz, sayıları 203'ü bulan Keban, Karakaya, Atatürk gibi büyük ölçekli barajlarımız, Dicle Projesi kapsamında sulama amaçlı yapılan ve Urfa'dan Mardin'e uzanan 218 kilometrelik yapay nehir ve daha nice eserler, Anadolu çiftçisinin göğsünü kabartırken devletimizin de alandaki kararlılığını ve heybetini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte özellikle kurak mevsimlerde su ihtiyacının üst seviyeye çıktığı ülkemizde, sulamanın uygun tekniklerle ve bilinçli bir şekilde yapılması hayati önem taşımaktadır.

Yer üstü su kaynaklarının yetersiz olduğu arazilerde başvurulan alternatif kaynak, yeraltı sularıdır. Tarım arazilerinin bölünmesiyle, küçük toprak parçalarına vurulan sondajların sayısı artmakta, bunların yapım ve enerji masrafları da yükselmektedir.

Daha da önemlisi ise, bu sondajların yetkililer tarafından kontrolü ve ruhsatlandırma işlemlerinin imkânsız hale gelmesidir. Sahip olduğu kuyu sayesinde, tarlasına, bahçesine daha fazla su verme düşüncesi oluşan birçok çiftçi, hem toprağın doğal yapısını bozmakta hem de milletin ortak kaynağı yeraltı sularını haksız yere tükettiğinin farkında olmamaktadır.

Birçok yeraltı suyu kullanıcısı, su pompasını her gelen yıl onlarca metre daha derinliğe salmak zorunda kalmasının ne anlama geldiğini belki de bilmemektedir. Özellikle Tuz Gölü gibi havzaları besleyen, tabiatın harikulade bir dengesi olan yeraltı su kanallarında su bırakılmaması nedeniyle, bir zaman sonra geri basınç yapan tuzlu suyun kendi arazisinde çıkabileceğini, gölün bu nedenle kuruyup yok olabileceğini çiftçilerimizin bir kısmı öngörememektedir.

Diğer taraftan, yer üstü su kaynakları bölünmüş arazilere ayrı ayrı ulaştırılırken ne kadar su kaybının yaşandığı göz ardı edilemez bir hakikattir. Bu durumun önüne geçmek ve özellikle ürün çeşitliliği de dikkate alındığında, her bir ürün için uygun miktar ve metotlarla sulama bilinci oluşturmak yine birleştirilmiş arazilerle kendini daha iyi gösterecektir.

Devletimizin tüm hibe, kredi ve benzeri teşviklerle sağlamaya çalıştığı bilinçli sulamaya geçiş girişimleri, birçok zaman çiftçi ve muhatap oldukları yetkililer arasındaki iletişim zayıflığı, bürokratik işlemlerin fazla oluşu gibi nedenlerle arzulanan sonucu verememektedir.

Uygun olmayan zamanlarda uygun olmayan sistemlerle ve gereğinden fazla miktarda sulama işleminden kaynaklı ürün zayiatının hesabını uzmanlara bırakmakta fayda vardır.

Yine de belirtmeliyim ki, güneşli zamanlarda yapılması halinde fıskiye yöntemiyle sulamanın ışık kırılması nedeniyle ürünlerde yanmaya sebebiyet vermesi, sıcak vakitlerde toprakla buluşan yeraltı soğuk sularının bitki köklerini tahrip etmesi, vahşi sulamanın toprak alüvyonlarını başka yönlere taşıması ve bunlardan oluşabilecek kayıpların önüne geçilmesi ancak geniş çaplı bilinçli tarım uygulamalarıyla mümkün olacaktır.

Önümüzdeki hafta İnşallah, yine tarım diyeceğiz, tarım alanında oluşturulacak işbirliklerinin diğer sanayii alanlarına, tohum ıslahına ve istihdama yönelik etkilerini ele alacağız.

Saygı değer okuyucularıma hayırlı hafta sonları dileklerimle…

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları