Belki de bana linç yedirtecek bir yazı
SOSYAL medya platformlarına getirilen kısıtlamalardan sonra en çok konuşulan konulardan birisi de son zamanlarda sokak röportajları…
Aslında bununla ilgili tartışma Dilruba Y. isimli kadının röportaj videosunun yayılımından önce başladı. Ama o röportaj da bu konunun alevlenmesinde büyük etki yarattı.
Sanıyorum bu sokak röportajlarını ilk başlatan “Sarı Mikrofon”du.
Çok eğlenceli röportajlara rastladığımı, pek çoğuna da kahkahalar atarak güldüğümü anımsıyorum.
Ama tadında kalmadı elbette. Sonra eline her mikrofon alan sokağa çıktı. Halkı aşağılayan, küçük düşüren röportajlar yapılmaya başlandı.
Sonrasında ülkenin mevcut ekonomik durumuyla birlikte bu röportajlarda siyasallaştı.
Kutuplara ayrılan halkımda bir kesim iktidarı körü körüne adeta bir takım gibi tutarken; bir kısım insan da muhalif söylemlerle yerden yere vurdu.
Halk arasındaki ayrışma artık o kadar netleşti ki adeta düşman kuvvetler gibi davranmaya başladı insanlar birbirine. Birbirlerine aşağılayıcı bakışlar, hedef göstermeler, bizden değilse ölsün mantığıyla yaklaşımlar yükseldikçe yükseldi…
* * *
Sokak röportajları şimdilerde “Yasaklandı mı?” sorularıyla gündeme geliyor. CNN TÜRK canlı yayınına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sokak röportajlarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu önceki gün. Sokak röportajlarına herhangi bir yasaklama olmadığını söyleyen Bakan Tunç, “Halkı kin ve düşmanlığa teşvikte cezai yaptırımlar var” ifadelerini kullandı.
Neyse ki yasak değil. Çünkü Instagram yasağının ardından bir de bunun yasaklanması halkı iyice kışkırtabilirdi.
* * *
Dönelim Dilruba Y. mevzusuna… Elbette insanlar fikirlerini açık yüreklilikle söyleyebilmeli.
Elbette insanlar kendilerine ters gelen konularda özgürce konuşabilmeli.
Hiç kimse attığı tweet, verdiği röportaj, siyasal fikirleri nedeniyle tutuklanmamalı ama!
Dilinin de bir ayarı olmalı değil mi?
İnsanları savundukları değerler üzerinden hakaret kullanarak yargılamak hiç kimsenin fikir özgürlüğü olmamalı.
Bu dili en üst makamdan en alt katmana kadar kimse kullanmamalı!
Fikir özgürlüğüne müdahaleden değil ama kullanılan hakaret dili kimi hedef alırsa alsın elbette cezalandırılmalı.
* * *
Şu sözle bitiriyorum:
Benim özgürlüğümün sınırı, senin özgürlüğünün başladığı yere kadar!