ABD başkanı Biden hafta içi yaptığı konuşmasında yaşadıkları enflasyonun sorumlusunun Rusya olduğunu beyan etti. Biden; “Enflasyon konusunda suçlu ben değilim. Enflasyonun suçlusu Putin” şeklinde açıklama yaptı. Dolayısıyla dünyada yaşanan bütün ekonomik sıkıntıların sebebini de Putin’in üzerine attı. 

ABD'de Şubat ayına ilişkin enflasyon verileri açıklandı. Ocak ayında %7,5 seviyesinde olan yıllık enflasyon Şubat'ta %7,9'a yükselerek 40 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Benzin, barınma ve gıda endekslerindeki artışlar en büyük artışlar oldu. 

İki yıl önce tam da bu zamanlarda koronovirüs salgını gerekçe gösterilerek, Trump tarafından 2 Trilyon dolarlık Amerika tarihinin en büyük ekonomik teşvik paketi onaylandı. Tabi bu teşvik paketi için gerekli olan dolarlar para basılarak üretildi. Yani ABD piyasaya ve dünyaya çok yüklü miktarda dolar sürdü. Herkes o gün aslında bu para basma işinin enflasyona sebep olacağını biliyordu. Ama dünya öyle bir hal almıştı ki üreticisinden tüketicisine herkesin nakit paraya ihtiyacı vardı. En başta da tabi ki ABD’nin. 

Çünkü dünyada Covid pandemisi öncesi para bitmiş durumdaydı. Gelir dağılımında adaletsizlikler olmaya başlamıştı. Tüm dünya ülkelerinde halk, bu olanları görüyor ve harcamalardan kaçınıyordu. Çoğunluk en güvenli liman neresiyse parasını oraya yatırıyordu. Piyasada para artık dönmüyordu yani çarkın dişlilerinde sorun olmaya başlamıştı. 

Dünya genelinde hayat; para varsa akıcı hale kavuşur. Yani ülkelerin parası biterse hayat biter. Ülkeler de bu para miktarını Merkez Bankaları ile finanse ederler. Koronovirüs salgını öncesi işte tam da böyle bir durum yaşanmasından dolayı, öncelikle büyük ülkeler Merkez Bankalarını kullanarak para bastılar ve piyasalarını balon gibi şişirdiler. En başta tabi ki ABD…

Şimdi çıkmış ABD Başkanı Covid döneminde bastığı paralardan kaynaklı yaşanan enflasyonun suçunu Putin’e atıyor. Gerçekten bu uydurma tiyatroya Amerika halkı inanacak mı? İnanılacak türden bir durum değil bu. Enflasyon, Amerika yönetimini bekleyen bir tehlike olarak görünüyor. İlerleyen zamanlarda ABD’de işler karışırsa şaşırmamak lazım. 

Rusya Devlet Başkanı Putin’in geçen yıl Temmuz ayında, sanki başına gelecekleri biliyormuş gibi yaptığı açıklama gerçekten çok manidar. Putin, “ABD iki yıldır yüzde 15 bütçe açığı veriyor. Peki bu betçe açığını nasıl kapatıyorlar? Para basarak. Bu da enflasyona neden oluyor. Küresel ekonominin salgının etkilerinden kurtulduğunu ancak enflasyon risklerinin sürdüğünü ve doların rezerv para olarak önemi göz önünde bulundurulduğunda, ABD’nin bütçe açığını kapatmak için dolar basması tüm küresel ekonomiyi etkiliyor” demişti. 

Koronovirüs salgını artık gündem olmaktan çıkmaya başlamıştı. Dünyayı oyalayacak yeni bir gündem lazımdı. Ya da ABD’nin bastığı paraların yaratacağı enflasyonu gölgede bırakacak bir haber. İki yıllık süreçte ısıtılan Rusya-Ukrayna savaşı tam da Dünya’yı dizayn edenler için çok güzel bir malzemeydi. 

ABD ilk başta Rusya’ya karşı çok sert açıklamalar yapmasına rağmen, bir gece Başkan Biden; “Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşmayacağız, asker göndermeyeceğiz” söyleminin sabahında Rusya Ukrayna’ya işgaline başladı.  

Savaş başlamasının üzerinden sadece 20 gün geçmesine rağmen, Dünya’da gündem çok hızlı değişmeye başladı. Petrol fiyatlarında yaşanan yükseliş mi dersiniz, altın fiyatlarındaki yükseliş mi dersiniz yoksa buğday fiyatlarındaki yükseliş mi dersiniz? Neredeyse tüm emtialarda ciddi yükselişler yaşandı. 

Tüm dünyayı bir anda fakirleştirdiler. Basmış oldukları paraların faturalarını şu anda tüm dünyada hane halklarına ödetiyorlar. Neredeyse çoğu ülke enflasyon belası ile karşı karşıya kaldı. Koronovirüs döneminde paraları saçtılar, şimdi ise savaşı öne sürerek dünyada korku yaratıyorlar. 

Bu savaş kolay bitecek gibi gözükmüyor. Olabildiğince uzatacaklardır. İnsanların şu anki emtia fiyatlarına alışmasını bekleyeceklerdir. Bu gerilimler geçtiğinde ise fiyatlar yavaş yavaş geri gelmeye başlayacaktır. 

Yani 20 TL’ye almaya alışacağımız benzini 15 TL’ye aldığımızda mutlu olacağız. Ya da geçen sene 100 TL’ye satılan bir ürüne pahalı gözüyle bakarken, şimdi ürünün fiyatının 200 TL’ye geldiğini görüp, ileriki zamanlarda 150 TL’ye düştüğünde ucuz olduğunu düşünüp satın alacağız. 

Özetle; ABD oynadığı tiyatro oyununa tüm dünyayı seyirci olmaya zorluyor. Yaptığı parasal genişleme neticesinde yaşayacağı enflasyonist baskıyı, bu şekilde tüm dünyaya yaşatıyor.