tag:gazetebirlik.com,2015:cid-33 Analiz Gazetesi Analiz Gazetesi 2024-02-23T09:24:51+03:00 'KE ÇOCUK' DERGİSİNİN 11. SAYISI ÇIKTI https://analizgazetesi.com.tr/haber/ke-cocuk-dergisinin-11-sayisi-cikti-2560/

Okurlarını sayfalarına davet eden ve onların ürettiklerine yer veren derginin yeni sayısında; Öykü Eyüboğlu, Derya Urun Akbaba, Mualla Işık, Elif Ersoy Öztürk, Ecenur Mutlu, Ü. Sena Sarı, Gülay Pamuk, Simay Erva Çiftçi, Rüzgâr Ali Güder, Gaye Dinçel, Aslı Pınar Zorba, Bilge Öngöre, Zeynep Hüma Çalık, Derin Abul, Cansu Selçuk Çağlar, Sonnur Özban Karapınar, Elif Çelebi, Mehmet Salih Ergün, Asya Toğaç’ın öykü, yazı ve şiirleri yer alıyor.

Kapak çizimini Özlem Acar’ın gerçekleştirdiği derginin çizerleri ise Ebru Canlı, Özlem Açar, Hakan Sümer, Meltem Çiçek. Sayfalara renk katan resimler ise Azra Cırıkoğlu, Zeynep Aksoy, Elif Gazel, Bilge Yıldırım, Elzem Hifa Güleşçe, Orçun Arıkan, Burcu Sönmez, Mehlika Cemre Aydoğdu ve Alara Gökçen Sevgi’ye ait.

Derginin her sayısında yer alan “7 Farkı Bulun” sayfası Meltem Çiçek,  “Boyama Sayfası” Gamze Güller, “Akıl ve Zekâ Oyunları” ile “Haydi Resim Yapalım” sayfaları ise Gönül Ayar Ünal imzalarını taşıyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
ÖDÜLLÜ YAZAR BETÜL FIRAT'TAN BİR ESER DAHA MÜJDESİ https://analizgazetesi.com.tr/haber/odullu-yazar-betul-firattan-bir-eser-daha-mujdesi-6597/

Ay Işığında Hikâyeler Kitabı arka kapak yazısının da Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ tarafından kitabın değerlendirmesi olarak hazırlandığı öğrenildi. 

 

Ay Işığında Hikâyeler Kitabında, yine yazar Fırat’ın tarzını görmek mümkün. Fantastik bir dünya, büyülü gerçeklik, polisiye ve dramatize hikâyeleri ile okurlarına yine farklı bir dünyanın kapılarını aralamış olmakta. “ Hikâye yazmak nedense diğer tarzlardan daha farklı bir haz veriyor insana. Hem daha kısa zamanda okurla buluşuyor hikâyeler hem de roman gibi uzun sürmediğinden daha kısa sürede okunabiliyor. Bazen aynı şeyi okumayı sevmez okur, çapraz okuma yapıyorum; ben de bu türdenim. O yüzden aynı kitap içinde de olsa farklı şeyler görmek ister okur.” dedi.

 

Betül Fırat 2020 yılında ilk kitabı “Mavinin Fecri” isimli kitabıyla çıkakken 2021 yılında ise “Mihrinin Hicranı” isimli şiir kitabı ile okuyucuların kısa sürede takdirini toplamayı başardı. Edebiyat alanında sürekli çalışan FIRAT aynı anda 2022 yılında “Heybemden Dökülen Öyküler” isimli öykü kitabı ve “Siyah Şapkalı Adam” isimli polisiye roman kitabı ile tekrar okuyucularıyla buluşmuştu. 2022’nin sonunda da “Derin Mevzu Konuşacaklarımız Var” ve çocuk romanı olan “Kayıp Lapis Lazuli” ile okuyucunun karşısına tekrar çıktı. 7. Kitabı olan “Öykü Muhiti” öykü kitabıyla okurlarının karşısına çıktı. Şimdi de 8. Kitabı olan “Ay Işığında Hikâyeler” adlı öykü kitabıyla okurunun karşısına çıktı. Ortaokuldan itibaren tüm öğrencilere, gençlere ve kitapseverlere hitap ediyor. 

 

Fırat, "Fantastik, büyülü gerçeklik, polisiye ve dram türünde öykülerle tekrar okuyucu karşısında olmaktan mutluyum. Öyküler genelde okunması en rahat ve en zevkli kısım olarak bilinir. Okuyucu sürekli değişen öyküleri sürükleyici ve seri okunur olarak niteler. Çalışmalarıma devam ediyorum. Önümüzdeki zamanlarda farklı eserlerle çıkabilirim karşınıza." dedi.

 

Kısa zamanda 8 kitaba birden imza atan Fırat, aynı zamanda köşe yazarlığına devam etmekte. Diğer yandan da güfte yazarlığı yaparak güftelerini besteletmekte ve kanalında yayınlamakta. Çok yönlü olan Ödüllü Yazar ve Şair Betül FIRAT’ın gerekse aldığı ödüller gerekse eserleri büyük ilgi topladı. Giderek büyük bir okuyucu kitlesine ulaşan Fırat, yeni projelerle edebiyata katkı sunmaya devam etmek istemekte.

 

 

Yazar ve Şair Betül FIRAT

 

 

 

13 Ekim 1984 yılında Amasya İli Taşova İlçesi doğdu. Liseyi Diyarbakır İlinde Diyarbakır Anadolu Öğretmen Lisesi’nde tamamladı. 2010 yılında lisansını Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde, 2018 yılında da Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisansını tamamladı. 2012 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde Samsun’da başladığı ziraat mühendisliği görevine halen Ankara’da devam etmektedir. %40 bedensel engellidir. 

 

Çeşitli basılı ve web gazeteleri ve de web edebiyat sayfalarında köşe/deneme/öykü yazarlığına devam etmektedir. Sosyal Medyada ‘Paradoks Okur Yazar’ olarak bilinen yazar çeşitli platformlarda kitap tanıtımları yapmaktadır. Aynı zamanda yazar, Yazar Betül Fırat youtube kanalında şiirleri seslendirilmekte ve güfteleri besteleterek yayınlamaktadır. 'Edebiyat Sanat Meltemi' Web sayfası Genel Yayın Yönetmenliğini ve yazarlığı da yapmaktadır. Ankara Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Avrasya Basın ve Yayın Birliği İç Anadolu Bölgesi Başkan Yardımcısı, Yazşader’in Yenimahalle Temsilcisi ve Yazarlar Birliği Ankara Şubesi Üyesidir. Bir Başarı Öyküsü olarak anılmaktadır.

 

 

 

Betül Fırat'ın Eserleri:

 

Mavinin Fecri (Deneme Kitabı, 2020)

 

Mihrinin Hicranı (Şiir Kitabı, 2021)

 

Heybemden Dökülen Öyküler (Öykü Kitabı, 2022)

 

Siyah Şapkalı Adam (Polisiye Roman, 2022)

 

Derin Mevzu Konuşacaklarımız Var (Deneme, 2022)

 

Kayıp Lapis Lazuli (Çocuk Romanı, 2023)

 

Öykü Muhiti (Öykü Kitabı, 2023)

 

Ay Işığında Hikâyeler (Öykü Kitabı, 2024)

 

 

Katıldığı Antolojiler:

 

Sisli Gece (Antoloji kitabı, 2022)

 

Yürekten Kaleme Öykü Senfonisi (Antoloji kitabında derleyen ve yazar, 2022)

 

Yürekten Kaleme Şiir Senfonisi (Antoloji Kitabında derleyen ve şair, 2022)

 

Şah-ı Şiirler 5 (Antoloji, 2022)

 

Edebiyat Yolculuğu (Antoloji, 2022)

 

Edebiyat Bahçesi (Antoloji, 2023

 

Yaşam Ezgileri (Antoloji, 2023)

 

Cumhuriyetin 100. Yılında İz Bırakan Kalemler Antolojisi (Antoloji kitabında derleyen ve yazar, 2023)

 

Hemera (Antoloji, 2023)

 

 

 

Bestelenen Şiiri:

 

Kimine Sevdadır, Kimine Cezadır. (Bestelenen Şiiri, 2021)

 

Yalan mı? (Bestelenen Şiiri, 2022)

 

Bendim Ben (Bestelenen Şiiri, 2023)

 

Gönlüm (Bestelenen Şiiri, 2023)

 

Alnımın Yazısı (Bestelenen Şiiri, 2023)

 

Gurbetimsin (Bestelenen Şiiri,2023)

 

Aşkımın İsyanında Ahım (Bestelenen Şiiri,2023)

 

 

Aldığı Ödüller:

 

2022 Altın Kalemler Mansiyon Ödülü (Şanlı Bayrağım)

 

Yılın En Başarılı Fark Yaratan Yazar Ödülü, 3. Kariyer Gümüş  Ödülleri, 2022 By Medya Protokol

 

Yılın En Başarılı Yazarı Ödülü, Kristal Çam Ödülleri, 2022 Kristal Çam Ödülleri Yönetim Gurubu

 

Bir Başarı Öyküsü, 4. Uluslararası Türkiye Şair Zihni Kariyer Ödülleri, 2023, Uluslararası Bayburtlu Sanatçılar Derneği

 

Oyuncu, Yönetmen Mehmet Ali Gündoğdu’nun 50. Yıl Onur Ödülü, 2023, Nupel Yapım

 

Yılın En Başarılı Yaratıcı Yazarı Ödülü, 1. Uluslararası Ödül Töreni, 2023, Mimoza Global Medya

 

 

Plaket:

 

2022 Ferhat ve Şirin Öykü Yarışması Jüri Başkanlığı

 

 

Genel Yayın Yönetmeni Olduğu Platform;

Edebiyat Sanat Meltemi

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
"Osmanlı Kültürünü Cumhuriyet'e Taşıyan Köprü Şahsiyetler" kitabı Bursa'da tanıtıldı https://analizgazetesi.com.tr/haber/osmanli-kulturunu-cumhuriyete-tasiyan-kopru-sahsiyetler-kitabi-bursada-tanitildi-3493/

Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fethi Yıldız, İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer ve İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Alireisoğlu’nun katıldığı törende konuşan kitabın yazarı Prof.Dr. Mustafa Kara, Osmanlı’dan günümüze kültür aktarımının nasıl sağlandığını anlattı.

Kitabında Osmanlı Kültürünü Cumhuriyet nesline aktaran mühim şahsiyetlerden bahsettiğini dile getiren Prof.Dr. Kara, “Özellikle harf inkılabından sonra bu iki kültür birbirinden ayrıldı ve koptu. Bu köprünün yeniden yapılması lazımdı. Osmanlı kültürüne aşina olan, Osmanlı Kültürünü okuyan, Osmanlı arşivlerine inebilen insanların bu köprüyü kurması lazım. O eski harflerle okudukları bilgileri bu yeni nesle aktarmaları lazım. İşte bu mühim görevi yapan insanlara bendeniz köprü şahsiyetler diyorum.” dedi.

Medeniyetin temeli insandır

Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Özer de medeniyet ve kültürün temelinin insan olduğunu vurgulayarak, “İnsan varsa her şey var. İnsan yoksa hiçbir şey yok. O zaman onu oluşturan insanın kim olduğu, nasıl yetiştiği, nasıl insan yetiştirdiği de çok önemli. Bizim görevimiz de bunu geleceğe aktarmaktır. Dolayısıyla bu bir devinim halinde devam ediyor. Şu anda da bir kültür ve medeniyetin oluşumundaki bir şehirde yaşayanlar olarak aslında bu sorumluluğumuz belki de birçok şehirden, birçok insandan daha fazla omuzlarımızdadır diye düşünüyorum.” diye konuştu.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
"Spor Nasıl Markalaşır?" kitabı sektör paydaşlarının hizmetine sunuldu https://analizgazetesi.com.tr/haber/spor-nasil-markalasir-kitabi-sektor-paydaslarinin-hizmetine-sunuldu-7399/

Nobel Akademik Yayıncılık tarafından basılan çalışmanın editörlüğünü yapan Doç. Dr. Selçuk Bora Çavuşoğlu, kitabın amacının, "Ülkemizdeki spor paydaşlarının markalaşma konusunda neden profesyonel destek almaları gerektiğini göstermek ve bunun nasıl gerçekleştirilebileceğini açıklamak" olduğu söyledi.

Çavuşoğlu, 'marka' ve özellikle de 'sporun markalaşması' konusunda her yıl farklı çevrelerce çeşitli paneller, oturumlar düzenlendiğine dikkati çekti.

Panellere katılan uzmanların konuyu açıklama çabalarının yetersiz kaldığını belirten Çavuşoğlu, “Sporun markalaşması konusu, sanıldığı kadar basit ve yüzeysel geçiştirilecek bir konu değildir. Yapılan işler, spor markalarından elde edilen gelirler, özellikle spor kulüplerinin ve çeşitli spor branşlarının marka değerleri, dünyadaki benzerleri ile karşılaştırıldığında, ülke olarak bu konuda ne kadar geride olduğumuzu ortaya çıkarmaktadır." dedi.

Spor bilimleri alanına katkı sağlamayı amaçlayan, "Spor Nasıl Markalaşır? kitabında; iletişim, halkla ilişkiler, reklam, sosyoloji, psikoloji, pazarlama, turizm, yönetim gibi birçok farklı disiplin ile ilişkili olan marka ve spor markalaşması kavramlarına açıklık getiren akademisyenler ve konu başlıkları şöyle:

İletişim ve Spor: Doç. Dr. Selçuk Bora Çavuşoğlu - İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa

Halkla İlişkiler ve Spor: Prof. Dr. Ebru Özgen - Marmara Üniversitesi

Reklam ve Spor: Prof. Dr. Nazlım Tüzel Uraltaş - Marmara Üniversitesi

Spor ve Medya: Gazeteci/Spor Yorumcusu Haldun Domaç

Spor ve Pazarlama: Araştırma Görevlisi Cemal Güler - İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa

Ekonomi ve Spor: Dr. Ataman Tükenmez - İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa

Spor ve Yönetim: Prof. Dr. Hakan Sunay - Ankara Üniversitesi

Liderlik ve Spor: Dr. Yusuf Taze

Turizm ve Spor: Dr. Öğretim Üyesi Cemile Nihal Yurtseven - İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa

Felsefe ve Spor: Dr. Öğretim Üyesi Barış Şentuna - Balıkesir Üniversitesi

Etik ve Spor: Dr. Neslihan Filiz - İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa

Spor ve Psikoloji: Doç. Dr. Gözde Ersöz - Fenerbahçe Üniversitesi

Spor ve Nörobilim: Gazeteci/Spor Yorumcusu Metin Tükenmez

Spor ve Sağlık Yönetimi: Prof. Dr. Eray Yurtseven - İstanbul Üniversitesi

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
ÜLKENİN KALBİNE YOLCULUK: BUGÜNÜN RÜZGÂRINDA TÜRKİYE YAYIMLANDI https://analizgazetesi.com.tr/haber/ulkenin-kalbine-yolculuk-bugunun-ruzgarinda-turkiye-yayimlandi--4748/

Samet Altıntaş’ın yeni kitabı Bugünün Rüzgârında Türkiye, ülkenin bir günlüğü gibi de okunabilecek metinlerden oluşuyor. Yazar, altıncı kitabında Şeyh Bedrettin’den Evliya Çelebi’ye, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Orhan Pamuk’a, Teoman’dan MFÖ’ye değin bu coğrafyada iz bırakmış kişilerle ilgili kaleme aldığı makaleleri okuyucuyla buluşturuyor. 

“Abdülhamit Yaşasa Hangi Partiye Oy Verirdi?”, “Erkin Koray Hep Tek Başına”, “Orada Bir Cumhuriyet Var Uzakta”, “Bursa Bülbülü Bize Ne Söyledi?” gibi başlıklarıyla merak uyandıran ve her biri günümüze bağlanan yazılar, Türkiye’nin kalbine yolculuk etmek isteyenlere içtenlikle rehberlik ediyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Uzaklar II – Antarktika https://analizgazetesi.com.tr/haber/uzaklar-ii-antarktika-7100/

Güney Okyanusu… Denizlerin Everest’i Horn Burnu arkamızda kaldı. Uzaklar II bir hayalin peşinde Antarktika’ya doğru iniyor. Vardiyayı Sibel’e devredip günlerdir üzerimden çıkarmadığım fırtına giysileri ve ıslak çizmelerle kamaranın tabanına uzanıyorum. Teknenin üzerinden aşan dalgaların sesi top atılmış gibi kulaklarımda yankılanırken düşünüyorum, “Tanrım bu yol böyle biter mi? Haydi bitti diyelim. Bunun bir de dönüşü var!” Ama koruyucu meleğimiz bu yolda da bizi yalnız bırakmıyor. Uzaklar II ve mürettebatı Antarktika’ya giden ilk Türk teknesi ve denizcileri oluyor. Dönüş yoluna yeni bir hayalle yelken basıyoruz: Türkiye’nin Antarktika’da bir bilim üssü olmalı! Bu hayal de gerçekleşirken bir gün yolumuz bir şamanın seremonisine düşüyor. Şaman davulunu çalmaya başlıyor. O gece öleceğimi düşünüyorum. Uyandığımda şaşkınım. “Meğer zihnimizin yarattığı bir rüyanın içindeymişiz; münasebetsiz ama bazen güzel bir rüya…” diyorum Sibel’e. Her şey gibi bu kitap da o rüya âlemine ait. Onu okurken, aslında rüyanızın içinde beliren bir başka rüyayı izliyor olacaksınız. Ama güzel bir rüyayı.

Uzaklar II – Antarktika

Yazar: Osman Atasoy

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 560

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Bay Pond'un Paradoksları https://analizgazetesi.com.tr/haber/bay-pondun-paradokslari-4106/

Chesterton’ın 1936 yılındaki ölümünden hemen sonra yayımlanan Bay Pond’un Paradoksları, sekiz dedektiflik öyküsünden oluşuyor. Sıradan bir devlet memuru olan Bay Pond, başta dostları Yüzbaşı Gahagan ve Sir Hubert Wotton olmak üzere çevresindekileri çileden çıkaran paradokslarıyla, ilk bakışta anlamsız görünen çelişkili ifadeleriyle ünlüdür. Ne var ki “kafasında bir anlığına yüzeye çıkıp sonra dibe batan” bu “canavarlar” Bay Pond’a, karşılaştığı gizemli olayları çözecek müthiş bir sezgi gücü kazandırmıştır. Sherlock Holmes’ta temsilini bulan İngiliz polisiye geleneğinin hem devamı hem de yöntemsel bir eleştirisi sayılan Bay Pond’un Paradoksları, hiciv ile akılcılığın çarpıcı bir bileşimi olarak dünya klasikleri arasında yerini almıştır.

Bay Pond’un Paradoksları

Orijinal Adı: The Paradoxes of Mr. Pond

Yazar: Gilbert Keith Chesterton

Çevirmen: Çiçek Öztek

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 168

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Ankara Rahmi M. Koç Müzesi koleksiyonuna yeni kitap https://analizgazetesi.com.tr/haber/ankara-rahmi-m-koc-muzesi-koleksiyonuna-yeni-kitap-6701/

Başkentin ilk sanayi müzesi Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nin zengin koleksiyonu ve büyüleyici atmosferi kitaba taşındı. 2005 yılından bu yana tarih, sanat ve koleksiyona meraklı yerli ve yabancı misafirlerini ağırlayan müzeye kapsamlı bir bakış sunan “Rahmi M. Koç Müzeleri – Ankara” isimli kitap, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’tan çıktı.

Türkiye’nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi, külliyatını genişletmeye devam ediyor. Rahmi M. Koç Müzeleri’ni anlatan üç ciltlik serinin ikinci cildi olan “Rahmi M. Koç Müzeleri - Ankara” isimli kitap yayınlandı. 2005 yılından bu yana tarih, sanat ve koleksiyona meraklı yerli ve yabancı misafirlerini ağırlayan Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nin ana koleksiyonunun çeşitliliği ve niteliği hakkında bilgilerin yer aldığı kitabın görselleri de müzenin büyüleyici atmosferini yansıtıyor.

Başkentin ilk sanayi müzesi olan Ankara Rahmi M. Koç Müzesi 2005 yılında ziyarete açıldı. Ankara Kalesi ana giriş kapısının hemen karşısında, eskiden At Pazarı olarak anılan mevkide yer alan müze iki ana binadan oluşuyor: Çengelhan ve Safranhan.

Müzenin kurucusu Rahmi M. Koç, kitabın önsözü için kaleme aldığı yazıda, müzenin ilk binası Çengelhan’ın kendisini iki konuda ilgilendirdiğini şu sözlerle anlatıyor: “Bir tanesi babam rahmetli Vehbi Koç’un iş hayatına atıldığı büyükbabamın dükkanının bu binada yer alıyor olması, ikincisi de İstanbul’daki Rahmi M. Koç Müzesi’ni doğum yerim olan Ankara’nın müstesna bir yerinde halkın hizmetine sunmak isteğim idi.” Çengelhan’ın ardından Çukurhan ve Safranhan’ı da restore ederek müzenin üç handan oluşan bir kompleks haline geldiğini anlatan Koç, bölgenin yaşadığı değişimi de şu sözlerle ifade ediyor:

“Ankara Kalesi, zengin tarihine yakışır bir görünüme kavuştu”

“Yaptığımız her yatırım Ankara Kalesi’ne değer kattı ve hareketlendirdi. Çengelhan’da çalışmalarımızın başladığı dönemde kalede tiftikçi, derici, nalbur, bakırcı esnafı dışında kimseler yok iken zamanla sanat atölyeleri, antikacılar, sevimli kafe lokantalar ve hatta özel müzeler açılmaya başladı. Velhasıl müzemizin hayata geçmesi ve genişlemesiyle birlikte hem esnafın ve yatırımcıların hem de yerli yabancı turistlerin, öğrencilerin kaleye ilgisi misliyle arttı. Kale Ankara’nın en cazip yerlerinden birisi haline geldi ve zengin tarihine yakışır bir görünüme kavuştu.”

10 binin üzerinde objeden oluşan zengin koleksiyon

18 ayrı bölümden oluşan Ankara Rahmi M. Koç Müzesi, denizcilikten karayolu taşımacılığına, havacılıktan tıbba kadar pek çok sanayi kolunun geçmişini gözler önüne seren 10 binin üzerinde obje ile ziyaretçilerini ağırlıyor. “Atatürk ve Ankara” isimli bölümde Atatürk’e ait objeler sergileniyor. Koleksiyon, daha çok Kurtuluş Savaşı’nda önemli rol oynayan ve daha sonra Atatürk’ün yakınları ve çalışma arkadaşları arasına katılan Albay Halil Nuri Yurdakul tarafından bir araya getirildi.

Mustafa V. Koç Galerisi’nde, merhum Mustafa V. Koç’a sunulmuş olan plaketler, saatleri, kol düğmeleri, aile fotoğrafları ve benzeri kişisel eşyaları ile safari, golf, binicilik, dalış gibi ilgi duyduğu alanlara dair objeler sergileniyor. Müzenin kurucusu Rahmi M. Koç’a verilen madalyalar, plaketler ve diğer hediyelerin görülebildiği galerinin yanı sıra Safranhan binasındaki “Eski Ankara Yazıhanesi” bölümünde Rahmi M. Koç’un silikon mankeni, kendi mobilyası ve aksesuarlarıyla çalışma odasının bir canlandırması da bulunuyor.

Sanatçı ve sanatseverlerin vazgeçilmez adresi

Müze içerisinde konumlanan ve Divan tarafından işletilen Safranhan Brasserie, Ankara’nın seçkin davetlerine ev sahipliği yapan, tarihi ve sanatı içinde barındıran ender mekânlar arasında yer alıyor. Safranhan’ın zemin katında bulunan “Sergi Salonu” ise dönem dönem düzenlenen resim, fotoğraf, heykel vb. sergilerle sanatçı ve sanatseverlerin vazgeçilmez buluşma noktalarından biri.

Uzman isimlerin kaleminden çıkan makaleler

Proje koordinatörlüğünü Rahmi M. Koç Müzeleri Genel Müdürü Mine Sofuoğlu’nun üstlendiği, Gözde Akyüz tarafından yayına hazırlanan Ankara cildinin fotoğrafları Ali Konyalı ve Tarkan Kutlu imzası taşıyor. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’tan çıkan kitabın editörlüğünü ise Begüm Kovulmaz üstlendi. Müzenin zengin koleksiyonuna görsel bir bakış sunan kitap, tarihsel bir kaynak özelliği de taşıyor. Çengelhan, Çukurhan ve Safranhan binalarının tarihçesi ve sergilenen objeler hakkında bilgilerin yer aldığı kitapta, Prof. Dr. Mehmet Tunçer’in “Ankara Hanlar Bölgesi Gelişimi İçinde Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi”, Rijksmuseum Tarih Küratörü Eveline Sint Nicolaas’ın “Amsterdam Belediye Binası’nda Bir Ankara Manzarası”, Prof. Dr. Zeynep Çizmeli Öğün’ün “Ankyra ve Deniz Çapası” başlıklı makaleleri okura sunuluyor. Ayrıca Nihal Tokat Kuşhan, Serra Kaynak ve Özden Çelik’in “Küçük Ölçekte Büyük Dünyalar Bebek Evleri” yazısına referansla “Bebek Evlerinin Görkemli Tarihi” başlıklı bir makale de kitapta yer alıyor.

Sofuoğlu: Ankara cildimiz 30’uncu yaşımıza armağan

Rahmi M. Koç Müzeleri Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, “Rahmi M. Koç Müzeleri olarak 1994 yılından bu yana sanayi, iletişim ve ulaşım tarihindeki gelişmeleri yansıtan Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesiyiz. Ankara ve Ayvalık’taki müzelerimizle birlikte sayısı 25 bini bulan objeden oluşan çok geniş bir koleksiyona sahibiz. Çocuklara yönelik eğitimler, dönemsel sergiler, koleksiyonumuza eklenen yeni objeler ile benzersiz keşifler yapmak isteyenlere hitap ediyoruz. Kurucumuz sayın Rahmi M. Koç’un çocuk yaşlarda başlayan koleksiyon merakının bugün gelmiş olduğu nokta çok gurur verici. Müzelerimizi ve koleksiyonumuzu tanıtmayı amaçlayan üç ciltlik kitap çalışmamızın İstanbul cildini geçtiğimiz yıl yayımlamıştık. 30’uncu yaşımızla birlikte Ankara cildimizi de tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ayvalık müzelerimiz için hazırladığımız üçüncü cildi de çok yakın bir tarihte tamamlayacağız” dedi.

“Rahmi M. Koç Müzeleri – Ankara” kitabı, İstanbul ve Ankara’daki Rahmi M. Koç Müzeleri’nden ve Yapı Kredi Yayınları yayınlarından temin edilebilir.

Rahmi M. Koç Müzeleri – Ankara

Yayınevi: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları

Sayfa sayısı: 319

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Paylaşım Ekonomisi ve Start - Up Ekosistemi https://analizgazetesi.com.tr/haber/paylasim-ekonomisi-ve-start-up-ekosistemi-8734/

Paylaşım, aslında hepimizin hayatında doğduğumuz ilk günden beri yer alan ve doğal olarak derinliklerimizde saklı olan bir kavramdır. Peki, aslında hayatımızda yeni olmayan paylaşım teriminin ekonomi ile gerçekleştirdiği eşsiz birlikteliğin ardında saklı olan yıkıcı güç nedir? Paylaşım ekonomisinin günümüzde yarattığı yıkıcı güç, aslında onun tamamen ölçeklenebilir bir iş modeline ve start-up adı verilen teknoloji tabanlı girişimlere paradigmatik şekilde konu olmasında saklıdır. Bu kitapta; yeni ekonomik düzende sıcak bir konu olan paylaşım ekonomisinin start-up ekosistemi üzerindeki dönüştürücü rolü ile ilgili ampirik ve kavramsal çalışmaların derlemesini yansıtan bir literatür ortaya konulmaktadır. Son yıllarda popülaritesi artan paylaşım ekonomisine dayalı start-up'ların temel iş becerilerini keşfetmek ve bu dinamik ortamı anlayabilmek için hem pratikte hem de teoride öneriler sunulmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye'de start-up ekosisteminin gelişimine katkıda bulunan önemli oyuncular, kural koyucular ve destekçiler incelenmekte; paylaşım ekonomisi ve girişim ekosistemine ilişkin derinlemesine değerlendirmeler yapılmaktadır.

Paylaşım Ekonomisi ve Start - Up Ekosistemi

Yazar: Tuğba Ulaştıran

Yayınevi: Nobel Bilimsel Eserler

Sayfa Sayısı: 364

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Çocuklara ve Büyüklere Masallar https://analizgazetesi.com.tr/haber/cocuklara-ve-buyuklere-masallar-7163/

Masallarda gerçekler, gerçeklerde ise inanılmaz şeyler vardır. Bir çocuk ile bir yetişkinin hayal dünyası arasında önemli bir fark yoktur. Hem çocuklar hem yetişkinler için söylenecek masallar geleceğin dünyasında varlığını sürdürecektir. Eğitsellik açısından yazarı belli olan ve belli bir ileti vermek isteyen iki masal türü arasında yer alan bu kitapta, insan davranışları sorgulanmakta, irdelenmekte, günümüzde geçerli olan birtakım toplumsal değerler sunulmaktadır. Üstün Dökmen, Çocuklara ve Büyüklere Masallar’da, sadece küçüklere hitap etmiyor, büyüklerin de içindeki çocuğu harekete geçirip yetişkinler olarak dersler çıkarmalarının yolunu açıyor.

Çocuklara ve Büyüklere Masallar

Yazar: Üstün Dökmen

Yayınevi: Remzi Kitabevi

Sayfa Sayısı: 128

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yenilenebilir Enerji https://analizgazetesi.com.tr/haber/yenilenebilir-enerji-9565/

“Kaliteli bir yaşam için enerji büyük önem taşıyor; ısınmada, gıda üretiminde, teknolojik aletleri çalıştırmada elzem. Fakat kömür, petrol, doğalgaz yakarak enerji sağlamak atmosfere yüksek miktarda karbondioksit yayıyor, ayrıca sağlığımıza ve çevreye zarar veren kirletici maddeler üretiyor. Neyse ki kullandığımız enerjinin bir kısmı, en başta da güneş, rüzgâr ve su gücüyle elde edilen enerjiler böyle zararlı etkilere yol açmıyor.”

Dünya nüfusunun çoğu, yeterli enerjiye sahip değil. İklim değişikliğine ve kirliliğe yol açmayan, uygun maliyette, herkese yetecek güç kaynaklarına ulaşılmak isteniyorsa, çözüm yenilenebilir enerji kaynaklarında yatıyor.

Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi destekleyen piyasa dinamikleri de söz konusu, fakat ABD’nin Paris İklim Antlaşması’ndan çekilmesinin tartışılması ve fosil yakıt lobilerinin çalışmaları karşı yönde bir basınç oluşturuyor.

Oysa daha şimdiden dünyanın pek çok bölgesinde en ucuz elektrik, rüzgâr ve güneş çiftliklerinden elde ediliyor. Ve bu kaynaklar dünyanın tüm enerji ihtiyacını karşılayabilir.

Oxford Üniversitesi’nin cep kitapları serisinden yayınlanan bu kitabında yazar Nick Jelley güneş enerjisi, su gücü, rüzgâr gücü, biyokütle gibi temel yenilenebilir enerji kaynaklarının yanında dalga gücü, gelgit gücü, jeotermal güç gibi daha az kullanılan kaynakları da ayrıntılı biçimde değerlendiriyor. Bu alanda dünya genelinde yaşanan son gelişmeler ışığında okurlara güncel verileri de içeren, canlı bir yenilenebilir enerji tablosu sunuyor.

Yenilenebilir Enerji

Orijinal Adı: Renewable Energy: A Very Short Introduction

Yazar: Nick Jelley

Çevirmen: Menekşe Arık

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 160


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Aforizmalar https://analizgazetesi.com.tr/haber/aforizmalar-5369/

1925’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen İrlandalı yazar George Bernard Shaw, düşünsel içeriği her zaman öne çıkan güldürüleriyle yaşadığı toplumun alışkanlıklarına ve ahlak anlayışına yergi okları göndermiş; sanat, siyaset, felsefe ve ekonomi gibi çok farklı alanlardaki gözü pek eleştirileriyle döneminin düşüncesinin biçimlendirilmesinde etkili olmuştur. Oyunlarında baskın ve yaygın anlayışları iğneleyip eleştirmekten çekinmeyen Bernard Shaw’un yapıtlarının imbiğinden süzülmüş başına buyruk sözler, okurlarını her zaman şaşırtmış, düşündürmüş ve eğlendirmiştir.

Aforizmalar

Yazar: Bernard Shaw

Çevirmen: Celâl Üster

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 104


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İstanbul'un Gazi Vapurları ve Gazi Gemileri https://analizgazetesi.com.tr/haber/istanbulun-gazi-vapurlari-ve-gazi-gemileri-5146/

İstanbul’un Gazi Vapurları ve Gazi Gemileri, bir dönem Boğaziçi vapurlarının savaş yıllarındaki kahramanlık destanını anlatıyor. Balkan, I. Dünya ve Çanakkale savaşlarına katılmış olan İstanbul’un gazi vapurlarının hikâyesine ve bu gemilerin kaptanlarının hatıralarına mercek tutuyor. Ahmet Güleryüz’ün özenle hazırladığı bu eser, zengin görsel ve çizimleriyle Şirket-i Hayriye vapurlarının savaş yıllarındaki önemli görevlerini teknik bilgilerle donatarak okuyucuya sunuyor…

Türk milletinin Mustafa Kemal önderliğindeki şahlanışının önemli unsurlarından biri olan Karadeniz kaynaklı deniz nakliyatının kahraman gemileri ve Millî Mücadele döneminde görev yapmış Kuva-yi Milliye’ye ait gemilerin düşman gemileriyle verdiği amansız mücadele ise bu kitabın odaklandığı konulardan bir diğeri.

İstanbul’un Gazi Vapurları ve Gazi Gemileri, Türk denizcilerinin destansı geçmişine saygı duruşu niteliğinde. Cumhuriyetimizin 100. yılında, Türk milletinin kahramanlık ve bağımsızlık mücadelesine denizden sunduğu eşsiz katkıları bilmek isteyenlere…

‘İstanbul’un Gazi Vapurları ve Gazi Gemileri’ kitabını tüm Şehir Hatları vapurları ile Kadıköy, Beşiktaş, Moda, Kuzguncuk ve Çubuklu Arabalı Vapur iskelelerinde bulunan Vapur Kafelerden alabilirsiniz.

Şehir Hatları’ndan Türk Denizcilik Tarihine Kaynak Niteliğinde Bir Eser: “İstanbul’un Gazi Vapurları ve Gazi Gemileri”

Yazar: Ahmet Güleryüz

Yayınevi: İBB


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Bay Pond'un Paradoksları https://analizgazetesi.com.tr/haber/bay-pondun-paradokslari-9950/

Sıradan bir devlet memuru olan Bay Pond, başta dostları Yüzbaşı Gahagan ve Sir Hubert Wotton olmak üzere çevresindekileri çileden çıkaran paradokslarıyla, ilk bakışta anlamsız görünen çelişkili ifadeleriyle ünlüdür. Ne var ki “kafasında bir anlığına yüzeye çıkıp sonra dibe batan” bu “canavarlar” Bay Pond’a, karşılaştığı gizemli olayları çözecek müthiş bir sezgi gücü kazandırmıştır. Sherlock Holmes’ta temsilini bulan İngiliz polisiye geleneğinin hem devamı hem de yöntemsel bir eleştirisi sayılan Bay Pond’un Paradoksları, hiciv ile akılcılığın çarpıcı bir bileşimi olarak dünya klasikleri arasında yerini almıştır.

Bay Pond’un Paradoksları

Orijinal Adı: The Paradoxes of Mr. Pond

Yazar: Gilbert Keith Chesterton

Çevirmen: Çiçek Öz

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 168


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
19. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi https://analizgazetesi.com.tr/haber/19-yuzyil-avrupa-iktisat-tarihi-7508/

19. yüzyıl dünyanın çehresini değiştiren uzun bir yüzyıldı. Günümüzün önemli iktisat tarihçilerinden Ivan T. Berend, 19. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi ’nde şu önemli sorunun yanıtını arıyor: Niçin Avrupa’nın bazı ülkeleri ve bölgeleri 19. yüzyılın daha erken dönemlerinde ileri bir gelişme seviyesi yakalarken, diğerleri geride kaldı? Avrupa’daki ekonomik kalkınmayı uluslar ötesi bir ölçekte ele alan bu karşılaştırmalı çalışma, bölgesel farklılıkların ülkelerin ekonomik güzergâhında nasıl belirleyici bir etki yapabileceğini gösterirken, ilerlemenin ve geri kalmanın tarihsel nedenlerini de tartışmaya açıyor.

Akademik yaşamı boyunca iktisadi geri kalmışlık ve periferi ekonomileri üzerine çalışan Berend, bu kitapta sosyal, politik, kurumsal ve kültürel etkenleri bir arada ele alırken, bilgi, devlet ve kurumların iktisadi kalkınmadaki rollerini de inceliyor.

19. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi, o uzun yüzyılın makroekonomik eğilimlerini ve çeşitli iktisat teorilerini masaya yatırırken, ayrıca günümüze de ışık tutuyor.

19. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi

Orijinal Adı: An Economic History of Nineteenth-Century Europe Diversity and Industrialization

Yazar: Ivan T. Berend

Çevirmen: İsmail Ferhat Çekem

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 512

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
HIZ ÇAĞINDA HAKİKATİ ARAYANLARA KİTAP ÖNERİSİ https://analizgazetesi.com.tr/haber/hiz-caginda-hakikati-arayanlara-kitap-onerisi-835/

2021 yılında yayımlanan “Sır ve Gölge” adlı romanıyla okurlara merhaba diyen Selcen Gür’ün kişisel gelişim, felsefe, psikoloji ve Tasavvuf ile harmanlanmış yeni kitabı Plaza Sufisi Tara Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı.

İlk romanı Sır ve Gölge’de yaşamın sırları ve gölgeleri arasında kendini gerçekleştirmeye çalışan kadınların birbirine değen yaşamlarını yazan Selcen GÜR, bu kez bambaşka bir kapıyı aralıyor. Çağımız insanının bitmek bilmez arayışı ve soruları, Tasavvufun ve pozitif psikolojinin bakış açılarını harmanlayan metinlerle Plaza Sufisi’nde gün yüzüne çıkıyor. 

Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Hacı Bektaş Velî gibi büyük sufiler ve Csikszentmihalyi, M. Seligman, N. LePera, V. E. Frankl, D. Gilbert gibi çağımız yazarlarının da okura eşlik ettiği kitap dört bölümden oluşuyor. Yıllar süren okumalarını zengin bir kaynakça ve kişisel tecrübeleriyle sentezleyen Selcen GÜR, inancın biyolojisinden tevekkül ve teslimiyete, öfke ve haset gibi duygulardan kalıcı mutluluk ve erdemlere kadar çok sayıda konuyu bazen kurgusal bir zeminde bazen de tamamen kendi bakış açısını yansıtarak sürükleyici bir anlatımla ele alıyor. 

Plaza Sufisi, hız ve tüketimin doruk noktasına ulaştığı çağımızda hakikatin izinde gitmekte kararlı olanlara yoldaş olacak bir başucu kitabı.

Kitap Adı: Plaza Sufisi

Yazar: Selcen Gür

Yayınevi: Tara Kitap

Ebat: 13,5 x 21 cm

Sayfa Sayısı: 248

İlk Baskı Yılı: 2024


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yönetim Sanatı https://analizgazetesi.com.tr/haber/yonetim-sanati-1366/

Wu Jing, imparator ve yöneticiler için bir başvuru kaynağı olarak tasarladığı eserinde, erişebildiği bütün tarih kayıtlarından Taizong’un 23 yıllık saltanatı boyunca vezir ve danışmanlarıyla yaptığı konuşmaları derleyip konulara göre ayırmıştır. Devlet organizasyonundan edebiyata, tarımdan askerliğe, yönetimle ilgili çok geniş bir yelpazedeki konuları içeren Yönetim Sanatı, Taizong’un açık fikirli, eleştiriye önem veren, önce halkının refahını gözeten adil ve ideal yönetim anlayışını örnekleriyle ortaya koyar. Yönetim Sanatı yazıldığı tarihten beri Batı ve İslam dünyasındaki benzerleri gibi Doğu Asya’da yönetim konusunda en uzun süre okunan ve model kabul edilen eserdir. Yönetim Sanatı özgün dili Çinceden yapılan çevirisiyle Türkçede ilk kez yayımlanıyor.

Yönetim Sanatı

Yazar: Wu Jing

Çevirmen: Giray Fidan

Sayfa Sayısı: 384

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Cumhuriyetin 100 İsmi: Büyük Devrimin Portreleri https://analizgazetesi.com.tr/haber/cumhuriyetin-100-ismi-buyuk-devrimin-portreleri-2730/

Mustafa Kemal, kafasındaki inkılapları neden en yakınındakilerden bile gizlemek zorunda kaldı? Enver Paşa ile arasındaki rekabet Kurtuluş Savaşı’na nasıl yansıdı? Olaylar farklı gelişseydi, Milli Mücadele’nin lideri başkası olabilir miydi? Düşmana karşı direnişi beraber başlattığı silah arkadaşları neden birkaç sene içinde Gazi’ye muhalif oldu? Bir imparatorluğu yıkıp yerine bir cumhuriyet kuran bu istisnai nesli yaratan şartlar nelerdi? Eski İttihatçılar Kurtuluş Savaşı’nda nasıl bir rol oynadı?

Bir devrimi mümkün kılanlar yalnızca ona taraftar olanlar mıdır?

 Bir yanda ömrü cepheden cepheye savrulmakla geçenler, bağımsızlık ateşini yakmak için kalemini konuşturanlar, nutuklarıyla kitleleri seferber edenler, ellerindeki her şeyi vatanın kurtuluşu için feda etmekten çekinmeyenler… Öte yanda sürekli yalpalayan müteredditler, liyakatsiz muhterisler, vasat idare-i maslahatçılar… Emrah Safa Gürkan, kimi destek kimi köstek olarak Cumhuriyet’in kuruluşunda rol oynayan 100 ismi, onların hareketlerine yön veren arka planlarıyla kaleme alıyor. Ezbere anlatıların dışına çıkan bu portreler, kişileri olduğu kadar, o günün şartlarını da anlamamız için bize yol gösteriyor.

 Emrah Safa Gürkan, Cumhuriyet’in 100 İsmi - Büyük Devrimin Portreleri ve Cumhuriyet’in 100 Günü - İnkılabın Ayak Sesleri’nde bir şeyi kesin olarak görmemizi sağlıyor: Bir büyük liderin önderliğinde genç yaşlı binlerce insanın çabasıyla yaratılan ve şimdi bir asırlık çınar gibi kök salan Türkiye Cumhuriyeti’ni var etmek, bir “mucize”den çok daha fazlasını gerektirmişti. 

 Bu kitapta Nezihe Muhittin gibi kadın hakları aktivistlerinden Mustafa Suphi gibi devrimci Bolşeviklere, Mehmet Âkif gibi gelenekçi entelektüellerden Ahmet Ağaoğlu ve Yusuf Akçura gibi fikir adamlarına, Fuat Köprülü gibi biliminsanlarından Ahmet Emin gibi Columbia Üniversitesi’nde doktora yapmış gazetecilere rast geleceksiniz.

 

Emrah Safa Gürkan

Cumhuriyetin 100 İsmi: 

Büyük Devrimin Portreleri

Yazar: Emrah Safa Gürkan

Yayınevi: Mundi

Sayfa Sayısı: 432

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Türkiye'de Askeri Yenilik https://analizgazetesi.com.tr/haber/turkiyede-askeri-yenilik-1458/

Türk askerî yeniliği nedir ve hangi şartlarda gerçekleştirilmiştir? Sonuçları ve askerî alanın ötesine taşan etkileri nelerdir? Türkiye’de Askerî Yenilik bu sorulara cevap bulmak amacıyla başlatılan bir projenin sonuçlarını aktarıyor. Ambargolarla mücadele etmek durumunda kalan ülkemizde üretilen sistemler, ordunun teşkilat yapısından doktrine, uluslararası etkinlikten toplumsal değerlere kadar birçok alanda değişimi tetikleyen bütüncül bir yenilik ortaya çıkardı. Elinizdeki esere göre bu başarıda temel belirleyici etken, alana kendini adayan sivil ve asker uzmanların oluşturduğu uyumlu sosyal ağlar olmuştur. Kitapta bu iddia, konuyla ilgili düşünen ve araştırma yapan akademisyenlerin kaleme aldığı makalelerle temellendiriliyor ve askerî yeniliğin Türkiye’deki tarihinden olumlu-olumsuz örneklerle somutlaştırılıyor. Barış Ateş’in editörlüğünde hazırlanan ve ilk olarak İngilizce’de yayımlanan eser VakıfBank Kültür Yayınları aracılığıyla Türk okuruyla buluşuyor.

Türkiye'de Askeri Yenilik: Soğuk Savaş Sonrası Dönem Üzerine Bir İnceleme

Yazar: Barış Ateş

Yayınevi: Vakıfbank Kültür Yayınları 

Sayfa Sayısı: 384

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Şekerin Tarihi https://analizgazetesi.com.tr/haber/sekerin-tarihi-4660/

Şeker; sanayileşme, emek göçü ve beslenme değişiklikleri yoluyla bazı kültürleri yok edip, bazı kültürleri ise sıfırdan yaratarak her kıtada yaşamı dönüştürdü. Şeker servet kazandı, hükümetleri yozlaştırdı ve teknokratların politikalarını şekillendirdi. Dünyayı değiştirecek sonuçlar doğuran özgürlük çığlıklarını kışkırttı. “Küresel tarihe dair bir gövde gösterisi… Bosma, mütevazı şeker kristalini, küresel tarihin ve içinde yaşadığımız dünyanın çeşitli yönlerini anlamamızı sağlayacak güçlü bir prizmaya dönüştürüyor.” Los Angeles Review of Books

Şekerin Tarihi - Bu Tatlı Madde 2000 Yıl Boyunca Politikalarımızı, Sağlığımızı ve Çevremizi Nasıl Değiştirdi?

Yazar: Ulbe Bosma

Çevirmen: Yavuz Alogan

Yayınevi: Say Yayınları

Sayfa Sayısı: 432

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk https://analizgazetesi.com.tr/haber/yersiz-yurtsuz-bir-cocuk-6000/

Yapıtlarındaki özgüvenli ve bağımsız kadın portrelerinden hiç hazzetmeyen Naziler, onu kara listeye almakta gecikmedi. Kitapları yasaklanıp imha edildi. Uğradığı maddi kayıplar yüzünden Gestapo’ya dava açma girişimi sonuçsuz kalınca, çareyi ülkesini terk etmekte buldu. Keun 1938 tarihli bu romanında, kendisinin de sürgünde geçirdiği İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemi, on yaşındaki Kully’nin gözünden anlatır. Bu başına buyruk küçük kızın masumiyetinden damıtılan gözlemler, dönemin gerilimli atmosferini biraz olsun yumuşatır. Kully, muhalif yazar babası ve annesiyle birlikte Almanya’dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Vizelerinin süresi doldukça bulundukları ülkeyi terk eden aile, savaşın gölgesindeki Avrupa’da beş parasız dolaşır durur. Sınırlar, bir varış noktası olmayan bu yolculuk hikâyesinin ana izleğini oluşturur: Ülkeleri birbirinden ayıran sınırların yanı sıra Kully ve ailesini istedikleri hayatı yaşamaktan alıkoyan sınırlayıcı durumlar… Karınları aç olsa da lüks otellerde kalıp, ellerine geçen parayı pahalı restoranlarda harcarlar. Faturayı ödeyemedikleri için otellerde mahsur kalırlar. Kully’nin yayıncılarını ve tanıdıklarını sürekli para için sıkıştıran içkiye düşkün babası, Keun’un sürgünde olduğu dönemde romantik bir ilişki yaşadığı Avusturyalı yazar Joseph Roth’tan izler taşır.

 

Yersiz Yurtsuz Bir Çocuk

Orijinal Adı: Kind Aller Länder

Yazar: Irmgard Keun

Çevirmen: Zehra Aksu Yılmazer

Yazar: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 152

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İnci YILMAZ ŞİMŞEK'in "Kayıtsız Kimlikler" Romanı Üçüncü Baskısıyla Raflarda https://analizgazetesi.com.tr/haber/inci-yilmaz-simsekin-kayitsiz-kimlikler-romani-ucuncu-baskisiyla-raflarda-5946/

Lüleburgaz'ın gözde mekanlarından Kangaroo Roastworks Specialty Coffee'da gerçekleşen basın bülteni katalog çekimleri sırasında yazar İnci YILMAZ ŞİMŞEK "Kayıtsız Kimlikler" adlı eserinin üçüncü baskısıyla okuyucuların karşısına çıktığını müjdeledi.

 “HÜKÜMSÜZ KİMLİKLER”, “ÖLÜMÜNE AŞK”, “ÖĞRETMENLER İÇİN YARATICI YAZARLIK EL KİTABI” ve “ŞEN YUVA” , “UZAY’IN KAYIP GEZEGENİ”, “KAYITSIZ KİMLİKLER” , “BİR KEDİ VE BİR ADAM” kitaplarının yazarı olan ödüllü yazar İnci YILMAZ ŞİMŞEK’İN “KAYITSIZ KİMLİKLER”  adlı romanı 3. Baskıya geçti.  İnci Yılmaz ŞİMŞEK’İN son romanı olan KAYITSIZ KİMLİKLER isimli mülteci romanı çıktığı ilk günden itibaren sosyal medyada, yerel ve ulusal basında büyük ilgi gördü. KAYITSIZ KİMLİKLER romanı ile ilgili haberler basında geniş yer aldı. 

 “KAYITSIZ KİMLİKLER”, Amerika’da yaşayan Suriye asıllı Amerikalı bir gazetecinin Suriye’den kaçak yollarla Kanada’ya gitmeye çalışan mültecilerle yaptığı etkileyici röportajları içeren bir roman. Eser, Suriye’deki çeşitli etnik kökenlere sahip insanların gözünden Arap Baharı ve Suriye’deki savaşı anlatmaktadır. İlk baskısından itibaren büyük bir ilgi gören roman, üçüncü baskısıyla okuyucuları selamladı. Kapak tasarımı grafik sanatçısı Gönül YILMAZ’a ait olan kitabın editörlüğünü yaratıcı yazarlık eğitmeni Can AKKİRİŞ üstlendi.

 Yazar İnci YILMAZ ŞİMŞEK, “KAYITSIZ KİMLİKLER”in başarısının, savaşın gerçek yüzünü farklı insanların gözünden aktarmasından kaynaklandığını belirtti. Kitap, kaçak bir gemideki konteynerde geçen bir hikayeyi anlatarak umut tacirleri tarafından aldatılan insanların yaşadıklarını okuyuculara aktarıyor. YILMAZ ŞİMŞEK, “Her zaman söylediğim gibi, savaşta en çok kadınlar ve çocuklar ölür. KAYITSIZ KİMLİKLER, savaşın acımasızlığını, özellikle de kadınlar ve çocuklar açısından, gözler önüne seriyor. Üçüncü baskıya ulaşmamıza katkı sağlayan tüm okurlarıma teşekkür ederim” diyerek düşüncelerini ifade etti.

 “KAYITSIZ KİMLİKLER” romanı, Gülnar Yayınları etiketiyle kitapseverlerle buluştu. İnci YILMAZ ŞİMŞEK’in duygusal ve çarpıcı üslubuyla kaleme aldığı eser, Suriye’deki trajediyi yaşayanların gözünden unutulmaz bir öykü sunmaktadır.

 Basılı ve dijital dergilerde öykü çalışmalarını sürdüren, sosyal medyada kısa sürede kendi okur kitlesini oluşturan İnci YILMAZ ŞİMŞEK yeni kitaplarının üzerinde çalıştığının da müjdesini verdi.

 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Metropolis; Kent, Yaşam, İnsan https://analizgazetesi.com.tr/haber/metropolis-kent-yasam-insan-3549/

Sabancı Vakfı'nın destekleri ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izin ve katkılarıyla gerçekleştirilen Metropolis Antik Kenti kazıları, 1990'lı yılların başından bu yana kesintisiz olarak sürdürülüyor. 2003 yılından itibaren Sabancı Vakfı çatısı altında devam eden bu kazı çalışmaları, Anadolu'nun tarihine ışık tutan önemli bir çalışma olarak öne çıkıyor.

 

Metropolis kazıları boyunca Akropolis, Tiyatro, Agora, Hamam Kompleksleri, Araplıtepe Kilisesi gibi birçok değerli yapının yanı sıra 11 binden fazla tarihi eser gün yüzüne çıkarıldı. Bu çalışmaların 30 yılını geride bırakmasının anısına hazırlanan "Metropolis; Kent, Yaşam, İnsan" adlı kitap Cumhuriyetin 100. yılında yayınlandı. Kitap, kentte gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarını, burada yaşayan farklı medeniyetlerin izlerinden yola çıkarak okuyuculara basit bir dil ve anlatımla sunuyor. 5 yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu kitap, 444 sayfadan ve 30 farklı bölümden oluşuyor. Kitapta, konusunda uzman 22 yerli ve yabancı araştırmacının da katkısı bulunuyor.

 

Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Tarihin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış Anadolu coğrafyası, insanlık tarihi araştırmaları için eşsiz bir role sahip. İçinde bulunduğumuz topraklar, geçmişin ipuçlarını sunarken aynı zamanda bugüne ve geleceğe de ışık tutuyor. Sabancı Topluluğu olarak 90’lı yılların başında desteklemeye başladığımız, 20 yıldır da Sabancı Vakfı öncülüğünde devam eden Metropolis Antik Kenti kazıları; Geç Neolitik Çağ’ın ilk yerleşim döneminden Klasik Çağ'a, Helenistik Çağ'dan Roma ve Bizans dönemlerine, Türk Beylikleri’nden Osmanlı’ya uzanan beş bin yıllık bir mirası gün yüzüne çıkarıyor. Sabancı Vakfı olarak geçmişten günümüze ulaştırılan bu kıymetli kentin anısına, tarihe bir not düşmek istedik ve kültürel mirasa saygı projesi olarak ‘Metropolis; Kent, Yaşam, İnsan’ kitabını Cumhuriyetimizin 100. yılında yayınladık. Derin çalışmalar ve yoğun bir çalışma süreci sonucu hayata geçirilen kitapta Metropolis’te yaşayan medeniyetlerin, toplumların izlerini sürme fırsatını yakaladık. Bu değerli eserin hazırlanmasında büyük emeği geçen Metropolis Kazı Başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek ve kazı ekibi başta olmak üzere, kitaba katkı veren yazarlara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi.

 

Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Torbalı Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi ve Metropolis Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek de “Metropolis; Kent, Yaşam, İnsan” kitabı, Metropolis’te 1990’lı yılların başında başlayan arkeolojik kazı ve araştırmaların en güncel sonuçlarını arkeoloji bilimine ilgi duyan tüm okurlar ile paylaşmak amacıyla hazırlanmıştır. Kitap yaklaşık beş yıllık bir çalışmanın sonucudur. Proje fikri, Metropolis’te farklı dönemlerde çalışmış araştırmacıların kendi uzmanlıkları ile ilgili yazıları, yalın bir dille hazırlayarak bir araya getirme düşüncesinden doğmuştur. Her kesimden okuyucunun kenti ve kent yaşamını zihninde canlandırabilmesi hedeflenmiştir. Bu projede yer almayı kabul eden ve yazılarıyla kitaba katkı sağlayan meslektaşlarıma içtenlikle teşekkür ederim. Ayrıca Metropolis’teki arkeolojik araştırmalara uzun yıllardır desteğini esirgemeyen Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı nezdinde Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti’ne, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Sayın Nevgül Bilsel Safkan’a ve kitabın hazırlık sürecinde âdeta aynı ekibin parçası gibi birlikte çalıştığımız Sabancı Vakfı kurumsal iletişim ekibindeki tüm arkadaşlarımıza heyetimiz adına teşekkürlerimi sunmak isterim.” dedi. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Akış ve Arayış https://analizgazetesi.com.tr/haber/akis-ve-arayis-1654/

Gazeteci – şair Kemal Aslan’ın Akış ve Arayış adını verdiği Toplu Şiirler 1 adını taşıyan 17’inci kitabını yayınlandı. Kitapta Aslan’ın Barbarlar Çağı (2021) ve Matadore (2023) dışındaki şiirleri yer alıyor. 

Bu kitapta Tarihsiz Aşk (1993), Dilim İmla (1998), Yoksun (1988), Kim im (1988) ile daha önce yayınlanmamış 8 farklı dosyadaki şiirler bulunuyor.  Kemal Aslan ilk kitabı olan Tarih Siz Aşk’ın yayınlanmasından bu yana 30 yılın geçtiğini hatırlattı. Aslan, şunları söyledi: 

“Şiir yazma serüvenim 50 yılı öncesine dayansa da kitap olarak şiirlerimin ilk yayınlanmasından bu yana 30 yıl geçti. Bu sürede dünyada, Türkiye’de, bende ve ilişkide bulunduğum insanlarda çok şey değişti. Olmaz dediğimiz, aklımıza gelmeyen şeyleri yaşadık, yaşıyoruz. Akış ve Arayış, benim şiir serüvenimin nasıl şekillendiğini, hangi uğraklardan geçtiğini, insani bir halin gelgitlerini merak edenlere bir zemin sunuyor.”

Bu kitapta tarihsel, toplumsal ve siyasal koşulların, bireyin yaşamında ve ilişkilerinde bıraktığı izlere, etkilere odaklandığını ifade eden Kemal Aslan, sözlerine şöyle devam etti:

“Kitap, belkinin hala tüketilemediği, akış içindeki bir rübab-ı şikeste’nin çıkardığı akortsuz bir sesin arayışını aktarıyor. Başka bir dünyanın olabilmesi için var olan dünyada yaşanılan kederi dile getiriyor.”

Aslan, imgesel ağırlıklı şiirlerinde insanlığın yaşadığı trajik konuların tarihselliğini, yarım kalan bir insanlık düşünün travmasını akış ve arayış ile aşabilme arzusunu, mümkün bir dünya özlemi çerçevesinde dile getiriyor. 

Kitapta, sıradan yaşamlarda görülmeyen ama toplumsal yaşamda sürekliliğini koruyan konular, bazen minimal şiirler çerçevesinde, bazen de ironik bir biçimde ele alınıyor. 

224 şiirin yer aldığı kitabın kapak tasarımını ve illüstrasyonlarını Polat Canpolat yaptı. Artshop yayınlarından çıkan kitap, online platformlardan satışa sunuldu.


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
O Panda Benim https://analizgazetesi.com.tr/haber/o-panda-benim-4617/

Yüzlerce kişisel gelişim ve iletişim semineri, dil eğitimi ve farkındalık videosu ile tanınan Haluk Tatar, okurlarıyla bu kez “O Panda Benim” kitabıyla buluştu. Haluk Tatar’ın üçüncü kitabı O Panda Benim, yeniden başlamak, güvenmek ve affetmek üzerine düşündürüyor. Tatar kitabında, içinden çıkılmayan durumlarda uzanan dost elini ve iyi niyet taşlarıyla döşenen yolları anlatıyor.

Kitapta dostluk, evlilik ve delirme üzerine ders veren büyüleyici bir hikâye okuyucuyu bekliyor. O Panda Benim ile okuyucu korkularıyla yüzleşecek. Haluk Tatar, “Herkesin bir hikâyesi var. Hikâyeler, insanların büyüsüdür.” diyerek anlatmaya başlıyor ve ekliyor:

“Baştan uyarayım. Bu kitapta okuyacaklarını, bana deli deme diye olabildiğince yumuşattım. Olaylar burada okuyacaklarından daha da vahim ve inanılması zor şekildeydi. Birazdan okuyacaklarının hepsinin açıklaması da yine bu kitap bitmeden sana verilmiş olacak.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler https://analizgazetesi.com.tr/haber/letafetsiz-ama-evladiyelik-ogutler-73/

Müge Ceyhan’ın Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler isimli ilk öykü kitabında samimi, gerçekçi ve akıcı diliyle kaleme aldığı öyküler, okuyuculara kendi hayatlarından kesitler sunuyor. Ceyhan, öykülerinde okuyanların kendi hayatlarında da bulabilecekleri; duygulara, detaylara ve durumlara yer veriyor. 

Olay örgülerini ve yaşanmışlıkları öykülerinde konu alan yazar, gerçekçi detayların öykülerini güçlendirdiği düşüncesini savunuyor. Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler kitabında yer alan Masa Örtüsü isimli öykü, okurları derin düşüncelerle kendi hayatlarında bir yolculuğa çıkarıyor. Öyküde yer alan betimlemeler okuyucunun hikâye içerisinde yaşamasını sağlıyor. 

Biraz karamsar, biraz hüzünlü, biraz öfkeli ama son derece gerçekçi duyguları bir arada sunan Masa Örtüsü; büyük bir yanık izinin olduğu masa örtüsü, dibi tutmuş çaydanlıklar, kirli bardakların yalnızlıklarını okuyucuya hissettiriyor. Kim bilir belki de hepimizin hayatında en sevdiğimiz masa örtüsünde büyük bir yanık izi, kirli çaydanlıklar vardır.

Kitabında yer alan öyküler arasından en sevdiği öykünün Masa Örtüsü olduğunu söyleyen Müge Ceyhan, bu kısa öykünün boyundan büyük duygular taşıdığını vurguluyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İşte Aranan Lider https://analizgazetesi.com.tr/haber/iste-aranan-lider-5072/

Yazar Canan Duman tarafından kaleme alınan yeni nesil liderliğin ele alındığı; “İşte Aranan Lider” kitabı raflardaki yerini aldı.

Yönetim danışmanı, eğitmen, yazar Canan Duman tarafından kaleme alınan yeni nesil liderliği ele aldığı kitabı; “İşte Aranan Lider” Kanon Kitap tarafından yayınlanarak raflardaki yerini aldı. “Şirketler Yıldız Çalışanlarını Neden Kaybeder?” “İşin Geleceği Şimdi” kitaplarından sonra üçüncü kitabı “İşte Aranan Lider”de gelecekte liderliğin nasıl göründüğüne, gelecekteki liderlerin hangi becerilere sahip olacağına değiniliyor.

“Kahraman Liderlik” dönemi sona erecek

Duman kitabında, “Gelecekte post-kahramanlık yani kahraman liderlik dönemi sona erecek. Her şeyi bilen, herkese yön veren, tempoyu belirleyen, çok akıllı olduğu için herkesin takip ettiği baskın liderliğin sonuna gelinecek. İlişkilere çok daha fazla odaklanan ve liderliğin sadece kendisiyle ilgili olmadığını anlayan yeni türde liderlere ihtiyaç olacak. Liderlikte konumsal güç ve hiyerarşik güç azalacak. Güç paydaşlara geçecek ve kuruluşları yönetmesi gereken kişilerin otoritesi zayıflayacak” ifadelerine yer veriyor.  

Dünyada halihazırda karşı karşıya olunan krizlerin arttığından, salgının, savaşın, gezegenimizi tehdit eden iklim değişikliğinin, çevresel bozulmanın, ekonomik risklerin belirsiz bir geleceği işaret ettiğinden söz eden Duman, “Dünyanın giderek karmaşıklaşan ve birbirine bağlı sorunları varken hepimizi nitelikli çözümlere ulaşmaktan alıkoyan en önemli eksiklik, liderlik ihtiyacının hem tam olarak tanımlanamaması hem de bir türlü giderilememesidir. Yeni zamanlar yeni liderler ister, zor zamanlar dirençli liderler gerektirir” dedi. 

“İşte Aranan Lider”, yeni nesil liderliği tanımlıyor 

İşte Aranan Lider kitabında; yeni nesil liderde aranan beceriler tanımlanıyor, aynı zamanda liderliği seçmeyi, liderliği öğrenmeyi, liderliği etkileyen trendleri ve liderlik yeterliliklerini kapsayan bölümler içerdiğini belirten yazar, “Liderler neden yalnızdır, herkese uygun tek bir liderlik modeli var mıdır, liderler çatışmaları nasıl çözmelidir, yapay zekâda kim lider olursa dünyayı o mu yönetecek, liderler neden savaş açar” gibi sorulara yanıtlar veriyor. Kitap hibrit çalışmaya nasıl liderlik edileceğine değiniyor, liderin performansının nasıl ölçüleceği üzerinde duruyor, alçakgönüllü liderlik, şefkatli liderlik, sürdürülebilir liderlik, verimlilik ve liderlik gibi başlıkları açıyor, liderin profesyonel yaşamını nasıl sonlandıracağını ve emekliliğe sorunsuz geçiş için nasıl planlama yapacağını açıklıyor. Bu kitap yalın üslubu ile dünyada boşluğu hissedilen ve daha da büyüyeceği görülen lider açığına kapı aralıyor. 

Ülkelerin ve şirketlerin yeni nesil liderler yetiştirmeyi ciddiye almasının önemine ve potansiyel liderlerin bugünden belirlemesi gerektiğine dikkat çeken Canan Duman, “Geleceğin liderlerini yetiştirmek ülkelerin ve şirketlerin yüksek getiri sağlayacağı tek yatırım. Şimdi atılan adımlar, 2030, 2050 gibi tarihlerde dünyanın nasıl görüneceğini belirleyecek. Liderlerin mirası ise harekete geçme isteklerine bağlı olacak. İşte Aranan Lider, geleceğe bu açıdan ayna olacak bir misyon üstleniyor” şeklinde konuştu.

Liderlik neden önemlidir?

Yazar Duman, liderliğin neden önemli olduğunu ise şöyle açıkladı: “Savaşta, salgında, ekonomik çıkmazda öğrendiğimiz en büyük ders, liderliğin en önemli şey olduğudur. Artık neredeyse her kesimde liderliğe ihtiyaç var; sadece siyasi veya ticari senaryolarda değil, aynı zamanda evlerde de. Liderlik neden önemlidir? Çünkü bir ülkenin, şirketin başarılı olup olmayacağını belirleyen kritik faktördür. İşler feci şekilde ters gittiğinde, doğru liderlik kararı gidişatı değiştirebilir ve yenilginin pençesinden zaferi kapabilir. Pek çok insanın farkına varmadığı şey, tüm sorunlarının liderlik sorunları olduğudur. Kitap, liderlik arayışına girişenler ve yanıtlar arayanlar için, görünürde olan veya olmayan birçok şeyi keşfetmeye yardımcı olacak.”


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Mahabharata Ateş https://analizgazetesi.com.tr/haber/mahabharata-ates-1153/

Dünya genelindeki en büyük yoga okulu olan YogaKioo Türkiye’nin kurucularından biri olan Serra Sağra, eski felsefik yazıtlar dili olan Sanskrit üzerine Hindistan’da yoğun bir eğitim aldı ve yoganın temel metinleri üzerine uzun süre çalıştı.

1,8 milyon kelimeden ve 18 kitaptan oluşan Mahabharata Destanı; yaradılış, elementler, ölüm, alemler, erdem gibi insanın kendi var oluşuna dair merak ettiği bütün konulara cevap getiriyor. Destan, okuyucuya derin bilgiler verirken aynı zamanda yol gösteriyor. Felsefik açıdan sonsuz bir kıymete sahip olan Mahabharata Destan’ı, Serra Sağra’nın kaleminden, günümüzde yeniden can buldu.  

 

Yoga Öğretisi Işığında Dört Kitaplık Seri

Ardan binlerce yıl geçmesine rağmen Mahabharata Destanı’nın insanların hikayesine ışık tuttuğunu söyleyen Serra Sağra, destanın daha fazla insan tarafından duyulmasını istediğini belirtiyor. Mahabharata Destanı binlerce yıldır anlattıklarıyla insana hiç durmadan yol göstermeye devam ediyor.  Destan, insan hayatına ve var oluşuna dair akla gelebilecek her konuyu içermesinin yansıra kahramanlarının içinden geçtikleri olaylarla okura kendi hayatının bir aynası oluyor. 

 

Mahabharata Destan’ı okunması ve anlaşılması kolay bir destan değil. İnsanların hayat yolculuklarında önemli olan konuları doğru şekilde anlatmak istedim ifadelerini kullanan Serra Sağra, bu zamansız eserin daha fazla kişiye ulaşması ve destanın içerdiği bilgilerin daha anlaşılır olması amacıyla, destanı dört kitaplık bir seri halinde yazmaya başladı. Serinin ilk iki kitabı; Mahabharata Ateş ve Mahabharata Toprak kitaplarını okuyucuyla buluşturdu. 

 

Serra Sağra’nın kaleminden çıkan Mahabharata Ateş ve Mahabharata Toprak kitapları Mahabharata Destanı’nın bir tercümesi değil, destanın ana hikâyesini ve destanda işlenen konuları çok önemli yönleriyle aktaran bir kaynak sunan, destanı daha anlaşılır kılan özgün eserler olma özelliği taşıyor.

 

Mahabharata Ateş  

Kitaplar yalınızca Mahabharata Destan’ı üzerine yaptığım çalışmalardan ibaret değil geçtiğim tüm deneyimlerin toplamından oluşuyor diyen Serra Sağra, “satır aralarında kendi yolculuğumun tüm renklerini barındıran benim hikâyem” şeklinde ifade ediyor. 

Serra Sağra, destanda yer alan hikayelerin içinde, okuyucuların yolculuğunda araya duraklar koyarak eşlik ediyor. Hayatı başlatan ateş elementi Mahabharata Destanı’nı konu olan kitap serisinin de başlatan element oldu. Mahabharata Ateş kitabı; Mahabharata Destanı’nın konusu, yaşandığı zaman, yazarı Rişi (Ermiş) Vyasa’yı, destanda okuyucunun karşısına çıkan doğaüstü güçlere sahip varlıkları ve Büyük Bharata Krallığı’ndan bahsederek başlıyor.   

 

Mahabharata Ateş; yaradılış, Hindistan’daki Dört Varna, Karma ve Dharma, Beş İndra ve Şiva, Krişna ve daha birçok başlıkla Mahabharata Destanı’nın ana hikâyesi ve destanda işlenen konular yer alıyor. Serra Sağra’nın ustaca dokunuşları ve kalemindeki güç sayesinde Mahabharata Destanı, Mahabharata Ateş kitabında okuyucular bu destanın güçlü mesajlarını hissettirecek bir yolculuğa çıkarıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Bina Bina İçinde https://analizgazetesi.com.tr/haber/bina-bina-icinde-6097/

Mimari bir monografi kitabı olan Bina Bina İçinde, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluştu. Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan olarak ziyarete açılan Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi binasının geçtiğimiz yüzyılın ilk yıllarında başlayan yolcuğunu aktaran eser, 2016’da Venedik Bienali Türkiye Pavyonunun eş küratörlüğünü yapan Mimar Ertuğ Uçar ve Yazar Feride Çiçekoğlu tarafından kaleme alındı.

 

Beyoğlu’na tarihsel bir bakış sunan eser, Ertuğ Uçar ve Feride Çiçekoğlu’nun zaman içerisinde değişen Beyoğlu deneyimlerinden izler taşıyor. Bir asrı aşan varoluşuna üç hayat sığdırmış bir binanın Bodvi Apartmanı ile başlayan ve Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi olma serüvenine eşlik eden kitap, okuyucusunu bir zaman yolculuğuna davet ediyor. Bu yolculukta mekânsal hafıza tazelenirken binaların değişmesiyle unutulmaya yüz tutmuş anılar da açığa çıkıyor. Kolektif hafızanın ön plana çıkarılmasıyla “zeitgeist” yani zamanın ruhu, okuyucusuyla beraber hayat buluyor.

 

Ertuğ Uçar ve Feride Çiçekoğlu’nun titizlikle çalıştığı kitap, yalnızca Beyoğlu’nun değişen yapılarına değil, Bodvi Apartmanı aracılığıyla hem tarihe hem de sanata ışık tutuyor. 19. yüzyılın değişen yüzü olarak Pera’da boy gösteren ve bugün Resim Heykel Müzesi olarak sanatseverleri ağırlayan Bodvi Apartmanı, Bina Bina İçinde’de Uçar’ın sorduğu “Binaların şansı olur mu?” sorusuna adeta bir yanıt niteliğinde…

 

Ertuğ Uçar esere ilişkin şunları söylüyor: “Bu kitap İş Bankası Resim Heykel Müzesini, yalıtılmış bir mimari nesne olarak değil Beyoğlu’nun ve İstanbul’un yakın tarihi içinde yer alan, o tarihi yapan parçalardan biri olarak hikâye ediyor”.

 

Bina Bina İçinde kitabı Resim ve Heykel Müzesi mağazası RHM Dükkan’dan Pazartesi hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arasında temin edebiliyor, seçkin kitapçılarda satışa sunulan kitap, www.iskultur.com.tr adresinden de sipariş edilebiliyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Hekaton'la Son Tango https://analizgazetesi.com.tr/haber/hekatonla-son-tango-1033/

Türkiye’de ilk kez LGBT ve diğer marjinal akımlar üzerine bilimsel, psikiyatrik ve sosyolojik olarak kapsamlı bir çalışma sunan Dr. Mustafa Merter,  Hekaton’la Son Tango, kitabında yıllar içerisinde uluslararası boyutta edindiği iş ve akademik hayat tecrübelerini aktarırken vurguladığı bir diğer husus ise küresel çapta sürdürülen propagandanın, politikadan hukuk sistemine kadar yayıldığı oluyor. Eser, yeni medya düzeninin de yarattığı cinsel kimlik karmaşasından,  İstanbul Sözleşmesi’ne kadar geniş bir yelpazede bilimsel veriler sunuyor. Merter, meseleye devlet ve toplum bazında net çözüm önerileri sunmasıyla alandaki çalışmalara yön verecek referans bir eser haline geliyor. 

“KÜRESEL PROPOGANDA KARŞISINDA BİR PSİKİYATRİST”

Aileyi kurumunun bozguna uğraması konusunda propaganda çalışmalarına yönelik detaylı araştırmalar sunarak Netflix, Disney+ ve TikTok’a kadar analiz eden Merter, tüm bu sürecin sonucunda özellikle devlet eliyle, “Yüksek Stratejik Araştırmalar Enstitüsü” ile “Nefs İlmi Enstitüsü”nün kurulmasını önererek topluma düşen görev ve sorumluluklardan da söz ediyor. Merter, gerek çalışmaları gerekse bilimsel bakışıyla küresel propaganda karşısında Hekaton’la Son Tango eseriyle söylenecek yeni sözlerin olduğunu bizlere gösteriyor.

Akademik ön kabuller, değişmez, hatta değiştirilmesi tartışmaya dahi açılamaz gibi işlenen hükümlerle, bilimsel ve kültürel bir perspektif ışığında yüzleşen Merter, Hekaton’la Son Tango eserinde, yeni materyalizm, cinsel kimlik, nefret söylemi, akademik objektiflik ve insan hakları gibi içi giderek boşaltılan terim ve söylemlere dair, bu zamana kadar yapılmış en kapsamlı bilimsel araştırmalardan birini sunuyor. Merter, bu çalışmayla küresel propaganda karşısında bir psikiyatrist olarak duruyor. 

 

“MUSTAFA MERTER KİMDİR?”

1947 yılında İstanbul’da doğan Mustafa Merter, ilkokulu Cihangir’de, ortaokulu ise Avusturya Lisesi’nde okudu. Ailesi tarafından eğitimine devam etmesi için İsviçre’ye gönderilen Merter, burada, St. Moritz’de Montalya Lisesi’nden Lozan Lemania Lisesi’ne geçerek 1969 yılında İsviçre Federal Lise Diploması alarak mezun oldu.

Bir süre Almanya’da dahiliye asistanlığı da yapan Merter, branş değişikliği yaparak İsviçre’de psikiyatri eğitimine başladı. Uzmanlığını Zürih Üniversitesi Hastanesi’ne bağlı Burghölzli Psikiyatri Hastanesi’nde tamamladı. İlerleyen süreçteyse “Flufenazin Dekanoat” nöroleptik çalışmasıyla doktora eğitimini tamamladı.

1977 yılında Teresa Spescha ile evlenen Merter’in bu evlilikten iki çocuğu dünyaya geldi. 1987 yılında Türkiye’ye yerleşen Merter, Turgutreis’te serbest psikiyatr olarak mesleğini icra etmiştir. Merter’in yayımlanmış 3 kitabı ve çeşitli akademik makaleleri bulunmaktadır.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Sessizliğe Davet https://analizgazetesi.com.tr/haber/sessizlige-davet-5730/

Hayatı daha geniş bir bilinç, anlayış ve perspektifle yaşamamıza olanak sağlamak üzere “Sessizliğe Davet” başlıklı atölyeler düzenleyen Tarkan Küçükaksu, bu atölyelere katılma fırsatı bulamayan ya da katılıp pratik uygulama yapan ancak bu konudaki bilgilerini derinleştirmek isteyenler için zihni susturmanın yöntemlerini anlattığı “Sessizliğe Davet Gerçek Huzurun Keşfi” başlıklı kitabını yayımladı. İkinci Adam Yayınevi’nden basılan kitap, hem online’da hem de kitapçılarda yerini aldı.

Tekirdağ’da kurduğu “yenibironline” atölyesinde periyodik olarak çeşitli kamplar düzenleyen Küçükaksu, 23 yıldır “öz keşif” konusunda çalışıyor. Meditasyon sanatı ve mindfulness (farkındalık) çalışmalarından farklı olarak “Sessizliğe Davet”te herhangi bir çaba gereksinimi olmadığını kaydeden Küçükaksu, “Sürekli düşünenler için sessizliğe davet, sınırsız huzur ve mutluluk durumu vadediyor. En büyük şifa sessizlikte gerçekleşir. Hastalıklar, bedenin stres ve düşüncelerimize verdiği tepki sonucu oluşur. Oysa ki tam bir sessizlikte beden normale döner.” diyor.    

Zihnin sessizleşmesi, iç huzurun ve saf bilincin deneyimlenmesi sonucu dünyayla ilişkimizin dönüşeceğini ifade eden Küçükaksu, “Eğer kendi içsel huzurunuzu henüz görmediyseniz, dışsal olanlar daha çekici görünecektir. Bu durum doğaldır ve kabul edilebilir bir sonuçtur. Çünkü görmediğiniz şeyin yerine zihin gelecekte elde edilebilecek bu arzuları tercih edecektir. Oysa kendi varlığınızı deneyimlediğinizde, gelecekte bir noktada istek ve arzular ile uğraşma gereksinimi duymayabilirsiniz.” diye konuşuyor.  

Bir şey olmayı denemeyi bırakın

Tarkan Küçükaksu, kitabında bizleri istek ve arzuların ötesine, kendi gerçek muazzamlığımıza, tam ve bütünlüğümüze, hakikatimize şu sözlerle davet ediyor:

“Gerçek özünüz, sınırsız, benzersiz ve eşsizdir ve bu düşüncelerin veya kimliklerin ötesinde bir yerde bulunur. Kendinizi yeniden bulma yolculuğuna çıkmak bir dönüşüm, bir uyandırma anıdır. Bu yolculukta geçmişte hapsolmayı ve geleceği beklemeyi bırakmalısınız.”

Hayatın dalgalarına karşı gelmek yerine onlarla birlikte yüzmeyi öğrenmek, hayatın karmaşasını ve belirsizliğini kabul etmek ve onunla barışmak gerektiğini belirten Küçükaksu’nun önerilerinden bazıları şöyle:

“Yaşamı kontrol etme çabası yerine, hayatın doğal akışı ve ritmiyle uyumlu hareket etmeyi öğrenmeliyiz. Hayatımızı daha huzurlu hale getirmek için ‘sonuçları kontrol etme arzusu’ yerine ‘beklentisiz eylem’de bulunmalıyız. Eylemlerimizin kalitesine odaklanmalı ve eylemlerimizi tamamen ve bütünüyle yapmalıyız. Sonuçlar kontrolümüz dışındadır ancak eylemlerimize odaklanmak daha verimli ve tatmin edicidir.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İstanbul'un Baylan'ı https://analizgazetesi.com.tr/haber/istanbulun-baylani-76/

Bir İstanbul markası Baylan’ın şehrin yıllar içindeki sosyolojik ve kültürel değişimine tanıklık eden hikayesini anlatan ve tarihe ışık tutan “İstanbul’un Baylan’ı: 100 Yıllık Serüven” isimli kitap okuyucuyla buluşuyor. 

1923’ten günümüze markanın yolculuğunu, tarihi dönemeçlerin, değişimlerin, toplumsal ve ekonomik gelişmelerin izlerini sürerek kronolojik bir akışta anlatan kitap, bir kültür mirasını gelecek nesillere aktarma amacıyla hazırlandı. Araştırmacı yazar Sevecen Tunç tarafından kaleme alınan esere, Minoa, Pandora, Patika ve Remzi Kitabevi şubelerinin yanı sıra Baylan mağazalarından ulaşılabiliyor.

Kuşaklar boyu müdavimlik geleneğinin en özgün temsilcilerinden biri olan Baylan’ın kültür mirası niteliği taşıyan öyküsünün anlatıldığı eser farklı nesilleri aynı serüvende buluşturuyor. Bir kurum hikâyesi olmasının ötesinde İstanbul ile ülkenin geçirdiği sosyolojik ve kültürel değişimleri ve günümüz modern Türkiye’sine uzanan süreci ele alıyor. Baylan’ın asırlık lezzet yolculuğunda yeme-içme dünyasına yaptığı katkılar, gerçekleştirdiği “ilk”ler ve her daim koruduğu yenilikçi tavrı okurlara ilham veriyor.

Şekerleme ve pastacılık kültürünün başlangıç ve gelişim yıllarını anlatan kitap, aynı zamanda gastronomi literatürüne de bir katkı sağlıyor. Bir dönem kültür ve sanat insanlarının buluşma mekânı haline gelen ve “Baylancılar” olarak anılan bir edebiyat ekolüne ev sahipliği yapan Beyoğlu şubesinin öyküsü, edebiyat tarihimize düşülen kıymetli bir not niteliği taşıyor. 

Tasarımını Bülent Erkmen’in danışmanlığında BEK Tasarım’ın üstlendiği kitapta, kurum arşivinden daha önce gün yüzüne çıkmamış etkileyici fotoğraflar da yer alıyor.


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Evdeki Algoritma https://analizgazetesi.com.tr/haber/evdeki-algoritma-9381/

Bin bir hayallerle kurduğunuz evliliğinizin yıkılmak üzere olduğunu düşünün. Bir yandan da bağımlılıklarınızla mücadele ediyor, normal bir yaşam sürmeye çabalarken çevrenizdeki hiç kimseden beklediğiniz desteği göremiyorsunuz. Ayrılığın ve yeni bir hayat kurmanın sancılarını yaşarken, bir sabah kapınız çalıyor. Karşınızdaki hiç tanımadığınız adam size yaşamınızın tüm sırlarına vakıf olduğunu, mutluluğun kapılarını sizin için açabileceğini ve bunu da sadece evinize kuracağı küçük bir cihaz yardımıyla yapacağını söylüyor. Tepkiniz ne olur?

 

HAYAL VE GERÇEK ARASINDA

 

“Evdeki Algoritma” romanının baş kahramanı Serra, Artnet Güvenlik firmasından gelen Kenan isimli o yabancının teklifini kabul ediyor. Ve sorunlarla boğuştuğu depresif hayatında gerçekle hayalin iç içe geçtiği yeni bir sayfa açılıyor. Bir yandan evliliğinin geride bıraktığı derin izleri hayatından silmeye, bir yandan da alkol bağımlılığından kurtulmaya çabalayan Serra, bilincindeki dalgalanmalarla gerçeklik algısını yitirirken olup bitenlere anlam vermeye çalışıyor.

 

ÇOCUK BASKISI, AİLE, DİJİTAL DÜNYA ELEŞTİRİSİ

 

Aylin Sökmen, Edisyon Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan “Evdeki Algoritma” romanında Serra’nın hikâyesi üzerinden evlilik ve aileye ilişkin tabular, kadınlar üzerindeki çocuk baskısı, yalnızlık, toplumun normları dışında kalmak, sosyal medyanın hayatlarımıza etkisi ve dijital dünyada herkesin herkesi ‘izlemesi’ gibi dikkat çekici sorunlara da parmak basıyor. Yer yer gerçek dışı unsurlar barındıran roman, Sökmen’in üçüncü eseri. 2009 yılında “Salt Okunur” adında bir öykü kitabı yayımlayan yazar, 2020’de de “Kendinde Değil Gibisin” adlı romanını okurla buluşturmuştu.

 

112 sayfalık “Evdeki Algoritma”, dijital çağın gerçek hayatlara etkisi hakkında kafa yoranların ilgisini çekecek bir kitap.


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler https://analizgazetesi.com.tr/haber/letafetsiz-ama-evladiyelik-ogutler-3036/

İlk öykü kitabı Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler ile okurlarıyla buluşan Müge Ceyhan, okurları öykülerinde gerçekçi bir yolculuğa çıkarıyor. “Masalsı yapmacık süslemeler benim kalemimde eğreti duruyor. Ne kadar gerçek duyguları çizersem o kadar güçlü bir metin ortaya koyduğumu hissediyorum” diyen yazar Müge Ceyhan, olay örgülerini ve yaşanmışlıklarını öykülerinde konu alıyor. 

Tablolarının hikayelerini yazdığını ve çocukluk anılarının hikayelerini beslediğini söyleyen Ceyhan, ressam kimliği ve öykücü kimliğini bir arada sunuyor. Yazarın; çocukluğunda yaşadığı semtler, hüzünler, sevinçler, benzerlikler ve farklılıklar hikayelerini besledi. Kusursuzluktan çok uzak, hatalarla dolu fakat gerçek hislerle bezeli olan hikayeler okuyuculara kendi hayatlarından kesitler sunuyor.

 “Yaşadığım semtlerden, Rum ve Ermeni komşularımızdan, ayrım nedir bilmeden birlikte büyüdüğüm arkadaşlarımdan, Noel, Ramazan sofralarından çıkmış tüm cümleler aslında. Onları hüzünlerle, sevinçlerle besleyip hikayeleştirdim. Bence renkler zaten vardı, bana yalnızca onları tuvale yerleştirmek kalmıştı” şeklinde konuşan Müge Ceyhan, Mario Levi’den aldığı dersler sayesinde öykülerinin yerini bulduğunu söylüyor. En sevdiği öykülerinden birinin “Masa Örtüsü” olduğunu söyleyen yazar, kitapta yer alan bu kısacık hikâyenin boyundan büyük duygular taşıdığından bahsediyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Japon Edebiyatının Zevki https://analizgazetesi.com.tr/haber/japon-edebiyatinin-zevki-1064/

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) edebiyat kitaplığı genişliyor. Amerikalı tarihçi ve Japon bilimci Donald Keene’in yazdığı “Japon Edebiyatının Zevki” yayımlandı.  Naoki Yamamoto ve Sevde Öztürk’ün çevirisini üstlendiği eser, yazarın 1986 ve 1987 yıllarında gerçekleştirdiği Japon edebiyatı ve tiyatrosu konulu beş konferans serisinin derlenmesi neticesinde ortaya çıktı. Kitapta, on yedinci yüzyıl sanatçısı Tawaraya Sotatsu ve ressam Chojiro ile on sekizinci yüzyıl ressamı Minamoto no Nobuyoshi’nin illüstrasyonlarına da yer veriliyor. 

 

Batı’nın ve Doğu’nun estetik anlayışlarındaki farklılıklar ortaya konuyor 

 

Japon kültürünün zengin dokusunu keşfetmek isteyen okurlar için Türkçede ilk kez yayımlanan kitapta yazar Keene, Japon kültürünün derinliklerine inerek edebiyat, tiyatro ve daha birçok alandaki incelikleri ustaca işliyor. Keene'in benzersiz bakış açısı, okurlara Japon kültürüne doğru heyecan verici bir yolculuk vadederken, Japon kültürünün eşsiz öğelerini keşfetmelerine olanak tanıyor. 

 

Japon estetik idealinin dört ana özellik; ima, düzensizlik, basitlik ve bozulabilirlik üzerinden okunduğu kitap, “Japon Estetiği”, “Japon Şiirleri”, “Japon Şiirinin Kullanım Alanları”, “Japon Kurgusu” ve “Japon Tiyatrosu” başlıklı beş bölümden oluşuyor. “Japon Edebiyatının Zevki”, kültürler arası bir köprü kurarak Japon edebiyatının gizemli dünyasını anlamak isteyenler için bir başvuru niteliği taşıyor. VakıfBank Kültür Yayınları aracılığıyla raflarda yerini alan eser, okurları Japon kültürünün büyülü atmosferine davet ediyor. 

 

Kitaptan

“Belki de kiraz çiçeklerinin en büyük cazibesi, kendilerine has güzellikleri değil, çabuk bozulabilmeleridir: erik çiçekleri bir ay kadar dallarda kalır ve diğer meyve ağaçları en az bir hafta boyunca çiçek açar, ancak kiraz çiçekleri normalde üç günlük kısa bir çiçeklenmeden sonra dökülür, bu da sayısız şairin ağıt yakma fırsatı bulduğu bir olgudur. Süs kiraz ağaçları yenilebilir meyve üretmez ve yaz sonunda altlarından geçerken şemsiye taşımayı gerektirecek kadar çok tırtıl ve diğer nahoş böcekleri çekerler; ancak Japonlar üç günlük ihtişamları için bu ağaçları mümkün olan her yere mutlulukla dikerler.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Beyefendiler https://analizgazetesi.com.tr/haber/beyefendiler-9175/

1985 yılında İzmir’de hayta gözlerini açan şair İlker Hepkan’ın edebiyat dünyasına kendi özgün izlerini bırakan ilk şiir kitabı "Beyefendiler" 160. Kilometre Yayınevi etiketiyle okuyucuyla buluştu. Hepkan'ın duygusal derinliği ve dil ustalığıyla örülü “Beyefendiler” içsel yolculukları, kayıpları ve en çok da aşkı ele alarak okuyucusunu duygusal bir keşfe çıkarıyor. 

 

New York ve İstanbul arasında mekik dokuyan Hepkan, şiir yazmaya lise yıllarında başladı. Bir süre ara verdiği şiir kalemine New York Üniversitesi'nde Kültürel Çalışmalar doktorasını tamamladıktan sonra geri dönen şair, şiirin gücünü kullanarak okurlarıyla derin bir diyalog kurmayı amaçlıyor. Hepkan’ın postmodern, deneysel ve çağdaş tarzdaki şiirlerini bir araya getiren “Beyefendiler” ustalıklı ve özenle seçilmiş kelimeleriyle okuyucusuna adeta duygusal bir melodi sunuyor. 

 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Geleceği Hayal Ediyorum https://analizgazetesi.com.tr/haber/gelecegi-hayal-ediyorum-4052/

Çocuk kitapları yazarı ve psikolog Aygül Bahar Yılmaz'ın kaleme aldığı; Güneş Bloedorn'un renkli tasarımlarıyla zenginleşen “Geleceği Hayal Ediyorum” başlıklı kitap, genç okuyucuları geleceğin sınırlarını zorlamaya davet ediyor. Çocukları ve gençleri bilim, teknoloji ve sanatın kesiştiği serüvenlere çeken kitap Geleceğe dair heyecan verici kurgular, zihin açıcı etkinlikler ve keyifli akıl yürütme bulmacalarıyla genç zihinlerin sorgulama ve keşfetme yeteneklerini artırmayı hedefliyor.

İlkokul 3, 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin öncelikli olarak ilgi alanına giren “Geleceği Hayal Ediyorum”, düşüncenin sınırlarını zorlayan eğlenceli sorulara yanıt aramayı seven her çocuk için bir başucu kitabı olma niteliği taşıyor. 

Çocuklar, “Geleceği Hayal Ediyorum”un renkli sayfaları arasında paralel evrenlerle, yardımcı robotlarla, yeni keşfedilen gezegenlerle, akıllı arabalarla ve hastalıkların tedavisinde kullanılan çiplerle dolu bir dünyanın içine dalıyor.

Kitapta çocuklar için eşleştirme, farklı olanı bulma, labirent, örüntü, bulmaca, şifre çözme gibi odaklanmayı ve dikkati kontrol etmeyi önceleyen etkinliklerin yanı sıra çevre bilinci, zaman yönetimi, mekân algısı, teknolojinin toplum üzerindeki etkileri gibi önemli konularda düşünmeye iten felsefi sorular da yer alıyor.  

Kitabın “Teknolojik Harikalar” ve “Müzikal Dünyalar” başlıklı bölümlerinde yapay zekâ ve robotların hayatımızdaki rolü ve müziğin gezegenler arası etkisi gibi konulara yer verilirken; "Emosyonel Alfabeler" ve "Hatalar ve Yaratıcılık" başlığını taşıyan bölümler, duygularımızın ve hatalarımızın yaratıcılıkla nasıl birleşebileceğini keşfetmemize yardımcı oluyor. Genç okurlar, kitabın “Mıknatıssal Kesintiler” ve “Sanal Alışveriş” bölümlerinde ise teknolojinin günlük yaşamımız üzerindeki etkilerini ve bu etkilerin nasıl yönetilebileceğini keşfediyor. 

‘’Geleceği Hayal Ediyorum’’, genç okuyucuları gelecek, teknolojinin rolü ve çeşitli alanlardaki ilerlemelerin etik ve pratik sonuçları hakkında eleştirel düşünmeye davet ederken; dünyanın gerçek sorunlarına çözümler üretmeye de çağırıyor.  

‘’Geleceği Hayal Ediyorum’’, öğrencilerden eğitimcilere, bilim kurgu ve gelecekçilik meraklılarından oluşan geniş bir okuyucu kitlesi için hem ilham kaynağı hem de yararlı bir kılavuz niteliğinde.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Uyumsal Zeka AQ https://analizgazetesi.com.tr/haber/uyumsal-zeka-aq-2832/

Edebiyat dünyasının öykü ve romanlarıyla tanıdığı yazar Bahadır İçel’in 14’üncü kitabı “Uyumsal Zeka AQ: Tüm Zamanların Başarı Formülü” Kanon Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı. İçel, zeka denince akla ilk gelen IQ (analitik) ve EQ (duygusal) zeka tiplerine nazaran daha az bilinen ancak başarıyı yakalamak için en önemli faktörlerden biri olan Uyumsal Zeka (AQ) kavramını detaylarıyla incelerken, okura AQ farkındalığını artıracak etkili uygulamalar da paylaşıyor.

Yapay zekaya karşı AQ

Uyumsal zeka üzerine düşüncelerini kurumsal kariyerindeki deneyimleriyle harmanlayan İçel, özellikle pandemi ve sonrasında dünyanın hızla değiştiğini ve yeni şartlara uyum sağlama becerisinin iş yaşamında çok daha ön plana çıktığını vurguluyor. Son dönemde yükselen teknolojik gelişimlere de dikkat çeken İçel, “İletişim çağı bilişim çağına dönüşürken, hayatımıza yapay zeka, coin, metaverse gibi kavramlar girmişken sizi gelecekte başarıya götürecek, fark yaratmanızı sağlayacak yegâne zeka türü AQ’nuz olacak” diyor.

Uyumsal Zeka: Zihinsel bir yaklaşım

IQ’nun zekanın temeli olarak alınan sorumlulukları yerine getirmeye, EQ’nun insanlarla ve toplumla kurulan ilişkileri yönetmeyi sağladığını belirten İçel, AQ’nun ise zorluklar ve sorunlarla karşılaştığınızda nasıl ve ne kadar ayakta kalabileceğinizi belirlediğini söylüyor. Dolayısıyla Uyumsal Zeka’nın IQ ve EQ ile birlikte çalışan bir yaklaşım olduğunu ve yeni fikirlere açık olma, cesaret, dayanıklılık gibi becerilerin önemine işaret ediyor.

Başarılı liderlik için yol haritası

Günümüzde liderlik vasıflarının değiştiğinden bahseden İçel, başarılı liderlik için 8 maddelik bir yol haritası da paylaşıyor. Kitabının “Uyumsal Liderlik” başlıklı ikinci bölümünde “esneklik, merak, yeniden öğrenme, yeniden odaklanmış dayanıklılık, başarısızlığa tolerans gösterme, problem çözme becerisi ve ertelenmiş tatmin” gibi kavramları açımlayan İçel, Uyumsal Zekanın sürekli geliştirilmesi gereken bir olgu olduğunun altını çiziyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Eski Dünyanın Yangını https://analizgazetesi.com.tr/haber/eski-dunyanin-yangini-6157/

Kalben’in 2022 Ocak ayında yayımladığı ilk romanı “Eski Dünyanın Yangını”, üçüncü baskısı ile yeniden raflardaki yerini aldı. Birlikte büyüyen iki kadının, Kantante ile Koda’nın hikâyesini anlatan “Eski Dünyanın Yangını”, Holden Kitap etiketiyle yayımlandı.

 

Roman, küçük bir sahil kasabasındaki ilkokulda yolları kesişen, benzer acılardan müşterek bir gelecek yaratmaya çalışırken özgürlüğün keskin köşeleriyle yaralanıp ayrı yönlere sürüklenen Koda ve Kantante'nin "bütün katillere" vedası. Koda ve Kantante, aile kurumunun yarattığı travmalardan kurtulmaya çalışırlar. Büyüdüklerinde evden uzaklaşır, daha iyi bir yaşam için mücadele verirler. Oysa dışarısı da en az bir “yuva” kadar tehlikelerle doludur. Birlikte büyüyen iki arkadaşın yolları zamanla ayrılır. Ortalıktan bir anda kaybolan Kantante’nin nereye gittiğini, kimse bilmemektedir. Koda, Kantante’nin günlüğünü bulur ve yazdıklarından yola çıkarak onu bulmaya çalışır.

 

Kalben’in savaş, kriz, yoksulluk ve hastalık ile sınanıp duran düzen içinde, hayatta kalmaya çalışan kadınların mücadelelerinin, hayallerinin, sevme ve sevilme biçimlerinin üzerinde durduğu ilk romanı “Eski Dünyanın Yangını”, annelerinin küskün ve hüzünlü gölgesinde yeryüzüne kök salmaya çalışırken birbirine yaren olan iki yalnız çocuğun şarkısını okuyucusuna fısıldıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Güz Yaşları https://analizgazetesi.com.tr/haber/guz-yaslari-4578/

Yazar Nursel Özçelik’in 18 kısa öyküden oluşan kitabı “Güz Yaşları” raflardaki yerini aldı. Özçelik kitabını, “Höyükte karaltılar çoğalmaya başladı. Daha kim olduklarını anlamaya çalışırken köyden iki el ateş sesi duyuldu. Kadınlar birer heykel gibi dizilmişlerdi dere boyunca. Köyün kuşu dahi ses çıkarmıyordu.

Kıymetlinin değerini varlığında anlamak gibi bilinçli bir eylem özgürlüğü.

Ve benim ve senin ve onun olan özgürlüğü için adanış, bekleyiş, inanış, inadına direniş.

Gerek bir çıkmaz sokakta, gerek faşist bir ayazda, gerek bir hücrede, gerekse bir spot ışığının altında. Aşk için, onur için, özgürlük için insanlığa dokunuş öyküleri benim öykülerim” ifadeleriyle anlatıyor.


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler https://analizgazetesi.com.tr/haber/letafetsiz-ama-evladiyelik-ogutler-4158/

Ressam ve öykücü kimliğini iç içe geçiren Müge Ceyhan, “Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler” isimli ilk öykü kitabıyla 2 Aralık Cumartesi günü Ankara Kitap Fuarı’nda Ötüken Neşriyat Standında 14.00 – 16.00 saatleri arasında okuyucularıyla bir araya gelecek. 

İçerisinde birçok öykü bulunan Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler kitabı, bir çırpıda verilen kararların ve kendisini sessizce hissettiren gerçeklerin peşinden gidiyor. Müge Ceyhan öykülerinde adeta içinde kaybetmeye gönlünün el vermediği, yıllar boyunca özenle sakladığı insanların ve nesnelerin izlerini paylaşabilmek için okuyucuyu çağırıyor.

Ötüken Neşriyat etiketiyle yakın zamanda raflarda yerini alan Letafetsiz Ama Evladiyelik Öğütler isimli öykü kitabıyla Müge Ceylan, edebiyat ve resim sanatını harmanlayarak okurlarını, duygu yüklü görsel ve metinsel şölenle karşı karşıya bırakıyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Adı Her Neyse https://analizgazetesi.com.tr/haber/adi-her-neyse-2399/

İnkılâp Kitabevi etiketiyle geçtiğimiz günlerde raflarda yerini alan, Özlem Binel’in Adı Her Neyse romanı sürükleyici olaylar silsilesiyle ve gerçek hayattan esinlenilen kurgusuyla Türk edebiyatına adeta yeni bir soluk getiriyor. 

Gerçek aşka uhrevi bir anlam kazandıran Binel, yüz yıl sonra farklı mekân ve zamanda yeniden küllenen büyülü bir aşkın kahramanlarının hayatlarını derinlikle inceliyor. Yazar, kaleme aldığı hikayeyle giz motifleriyle yüklü bir aşk serüveninin yamacına sürüklüyor. 

Akıcı kurgusu ve başarılı dil kullanımıyla benzerlerinden sıyrılarak öne çıkan kitapta, 100 yıllık büyülü bir aşkın farklı zaman ve mekânlarda, farklı karakterler ile yeniden vücut bulmasını ele alınıyor. Adı Her Neyse, oldukça şaşırtıcı ve bir o kadar etkileyici, derinlikli çerçevesiyle okuruna hem keyifli hem de soluksuz bir okuma sunuyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Asya Nasıl Başardı https://analizgazetesi.com.tr/haber/asya-nasil-basardi-425/

Ak Portföy, Bestseller Koleksiyonu ile 2005 yılından bu yana dünyanın önde gelen akademisyen ve yatırım uzmanlarının kaleme aldığı 18 uluslararası bestseller eseri Türkçe'ye kazandırdı. Ak Portföy’ün koleksiyonuna eklediği son eser Asya Nasıl Başardı? oldu. Kitapta; yazar, gazeteci, akademisyen ve aynı zamanda bir Uzak Doğu uzmanı olan Joe Studwell, dünyanın geleceğinde ana rolleri üstlenmeleri beklenen ülkelerin sürdürülebilir kalkınma için kullandıkları metotları mercek altına alıyor. Studwell’in Asya’da 9 ülkeyi kapsayan kapsamlı araştırması hem ekonomik gelişimin nasıl başarılabileceğini hem de gelişememenin temel nedenlerini bu ülkelerin deneyimleri üzerinden inceliyor. 

Asya Nasıl Başardı?, 9 ülke ekonomisine ilişkin kapsamlı araştırmalarını, Batı'nın yanlış kanılarını çürüten, Asya'da gerçekte ne olduğunu ve neden olduğunu gösteren ve neden bazı ülkeler yükselirken diğerlerinin durgunlaştığını açıklığa kavuşturan erişilebilir, okunabilir bir anlatıya dönüştürüyor. Böylece dünyanın geleceğini şekillendireceğine inanılan bu bölgeyle ilgilenen herkes için vazgeçilmez bir kaynak kitabı olarak öne çıkıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Afrika'da Askerî Darbeler https://analizgazetesi.com.tr/haber/afrikada-askeri-darbeler-922/

“Askerî darbeler, ‘Batı dışı’ olarak tabir edilen toplumların siyasi sistemlerini 20.yy başından bu yana esir alarak, bu ülkelerin siyasi düzenlerinin olgunlaşmalarına izin vermemiştir. Olgunlaşma, yani katılım ve sivilleşmenin, ayrıca sağlıklı yürüyen seçim sistemlerinin kurumsallaşması hâlâ pek çok ülke için uzak bir rüyadan ibaret. Siyasetin, toplumu oluşturan ve toplumun genelinde bir parça olmayı sindirmiş tüm meşru unsurların temsiliyeti ile mümkün olabileceği ortadayken farklı etnik, dinî veya ideolojik gruplar dışlamayı, hatta muarızına hayat hakkı tanımamayı tercih ettiler. Bizatihi siyasetin kendisini bertaraf eden bu yaklaşımın en önemli göstergesi iç savaşlar ve darbeler olmuştur. Özellikle Afrika ve Latin Amerika’da bugün, gerçek manada siyasete şahit olmamış pek çok toplum mevcut. Zayıf ve kurumsallaşmamış siyasal sistemlerin çabucak silahlı yöntemlere başvurmasını açıklamak için pek çok bileşenden bahsedilebilir.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Hayal Varsa https://analizgazetesi.com.tr/haber/hayal-varsa-7999/

Enerji ve Tabi Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner’in hayatı, kızı Ayşe Beril Altıner tarafından kaleme alındı. Üç dönem milletvekilliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapan Şinasi Altıner’in Karabük’ün Kapaklı köyünde başlayan, yaşamın uçları arasındaki hikayesi bir yaşam kılavuzu niteliğinde.

Bir dönüşümün hikayesi…

Kitabın yazarı kızı Ayşe Beril Altıner’ın 14 yıllık bir araştırmanın sonucu, roman tadında yazdığı kitabı ‘Hayal Varsa’, bir siyasetçinin, eski bir bakanın siyasi yaşamının değil, olanakları çok kısıtlı bir köyde doğan, elektrik olmasa da hayallerinin ışığıyla aydınlanan yolu takip eden Şinasi’nin öyküsü. ‘Hayal Varsa’ yokluktan varlığa, karanlıktan aydınlığa, kaybedişten kazanmaya, travmadan yenilenmeye dönüşümün hikayesi.

Hayatı isyansız, keşkesiz, amasız yaşamak… Hayatla aynı yöne akmak…

‘Hayal Varsa’ bir adım sonrasında, ‘orada ne var?’ın merakı, iyiye, ileriye gitmenin tutkusu, ‘ben kendimi en iyi nasıl gerçekleştiririm’in sorgusu, şartlardan bağımsız hep büyük bir hayalin varlığı, kendine inanışın öyküsü… ‘Şinasi’nin, hayatındaki hiçbir sorunu engel olarak görmemesinin, sorunu giderene kadar yaratıcı çözümcülükle yaklaşmasının da kaynağı buydu.

Küçük Şinasi’nin çamurdan yaptığı radyodan ‘dinledikleri’, güttüğü inekleri kaybetme pahasına gözünü kapatıp kurduğu hayalleri, 4 km’lik ilkokul yolunda kaybettiği ve hayatındaki ilk ve tek medeniyet temsilcisi olan ucu silgili kaleminin simgeledikleri, belki de Büyük Şinasi’nin kaydettiği başarılarının temel taşlarıydı.

Merakı mirasa dönüştü…

Hayata karşı büyük bir merakla yaklaşan Beril, babasının yaşam öyküsünü kaleme alışının da bir merakla başladığını söylüyor. ‘’Bana sağladığından çok daha farklı şartlara doğmuş olan babamın kendi yaşam arkında nasıl olup da bunca mesafeyi kat ettiğini hep merak etmiştim. Başta sadece kendi merakımı gidermek içgüdüsüyle başlayan bu sohbetler on dört yıllık bir süreçte sekil değiştirdi. Babam için hazırladığım bir armağan ve kendi çocuklarıma nerden geldiklerini anlatan bir mirasa dönüştü.’’

‘‘Aslında genç Türkiye’nin değişim ve dönüşümünün bir yansıması…’’

Beril Altıner, kitabının akışta kalmaya inanan, umutla beslenen, kendini en iyi şekilde gerçekleştirmek isteyen herkese, özellikle de gençlere umut, bir yaşam kılavuzu olmasını diliyor. Kitabın sadece babasının değil, aslında çok önemli bir neslin hayatını içerdiğinin de altını çiziyor: ‘‘Babam, onunla eş zamanlı ve benzer koşullarda doğan pek çok insan gibi, aslında hayal kurmanın bile neredeyse imkânsız olduğu bir dönemde doğmuştu. Sadece bir evlat olarak değil, üç çocuk sahibi bir anne olarak merak ettim. Hayatta başarı nasıl elde ediliyordu? Sorunların üstesinden nasıl geliniyordu? Mutluluk denen şeyin sırrı neydi? Ve belki de en önemlisi, sadece hiçlerin olduğu bir ortamda hayaller nereden besleniyordu? Bana canımdan yakın babamın biyografisini yazmak için yola çıkmışken, çok geçmeden bunun genç Türkiye Cumhuriyeti'nin değişim ve dönüşümünün bir yansıması olduğunu da görmeye başladım. Bu kitapta, sadece bir çocuğun veya gencin değil, bir neslin yaşadığı sıkıntıları ve başarıları ele almış oldum. Aynı zamanda kaderin babama sunduğu hayat sürprizlerini onun nasıl yönettiğini gördüm. Yazarken önemli dersler çıkardım. Umarım bu kitap tüm okuyucularımız için geçmişin ışığında bugünümüzü anlamamıza ve yarınımızı şekillendirmemize yardımcı olacak bir çeşit kılavuz olur.’’

82 yaşındaki Şinasi Altıner, memleket ve dünya meselelerine hic eksilmeyen merak ve ilgisiyle, Ankara’daki evinde eşi Sevim Altıner’le elinden geldiğince yaşının keyfini, dedeliğinin tadını çıkarmaya, sportif ve dinamik kalmaya özen gösteriyor. Sürekli öğrenmeye, zamanı yakalamaya, yeni nesilleri anlamaya, günün şartlarına ayak uydurmaya, gelişmeye, kendini güncellemeye odaklanıyor.

Kitabın yazarı, travmanın aslında en çok etkilediği kahramanı olunca...

Kitabın yazarı olmanın yanı sıra hikayenin başrol oyuncularından biri olan Beril 3.5 yaşındayken, öğrencisi tarafından öldürülen annesiyle gömdüğü derin sessizliğini de ilk kez bu kitapla bozuyor. O dönemdeki bebek Beril’in duygularını, travmasını maalesef başkalarının tanıklığıyla yazsa da, bu dile getirişin bir son değil, başlangıç olduğunu biliyor. Babasının yaşam öyküsünün sınırları dışına çıkmamaya özen gösterirken içindeki fırtınayı, babasının yaşadığı trajediye saygı göstererek geriye çekiyor. Kendi çocuğunu hayata getirdikten sonra iki çocuğu evlat edinmesine sebep olan bu kaybediş, biliyor ki başka bir hikayenin konusu… Yıllar içinde yaşananları sindiren, sükunetle anlamlandırmayı öğrenen Beril, hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına, yaşadıklarının, karşılaştıklarının illa bir sebebi olduğuna inanıyor. Yaşam yolculuğunda bu sebepleri keşfetmeye, elinden geldiğince kendi payına düşeni yapmaya çalışıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Otlakçı https://analizgazetesi.com.tr/haber/otlakci-143/

Çoğunlukla Meslek dergisinde yayımlanan ilk hikâyelerinden örneklerin toplandığı bu kitapta yazarın gerçekçi yönünü tüm etkisiyle görüyoruz. Memduh Şevket olup biteni alaycı tavrıyla kısa ve bol diyaloglu bir biçimde hikâyeleştirir. Ona yakıştırılan “gözlemci gerçekçi”lik, okuyanda “yazma sanatı”na karşı bir ilgi, istek uyandırır niteliktedir. En kaba, uslanmaz karakterlerine dahi olgun ve duyarlı yaklaşarak okurun sempati duymasını sağlamayı başarmıştır.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Haziranın Yirminci Günü https://analizgazetesi.com.tr/haber/haziranin-yirminci-gunu-5217/

Edebiyat-ı Cedide topluluğunun en önemli temsilcilerinden Cenap Şahabettin, yazı hayatına erken yaşlarda başlamış ve şiirde büyük başarı elde etmiştir. Bu başarısını nesirde de kaydeden Cenap Şahabettin tiyatro, mizah, seyahat, makale, eleştiri gibi türlerde eserler kaleme almıştır. Hikâye yazarlığı ise pek bilinmeyen şairin bu yönü elinizdeki derlemeyle gün yüzüne çıkmaktadır. Cenap Şahabettin’in, çeşitli süreli yayınlarda kalmış az sayıdaki hikâyelerinin tamamı orijinal dili ve günümüz Türkçesiyle ilk kez okurla buluşmaktadır.

Cenap Şahabettin (1871-1934) Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Fünun) topluluğunun Tevfik Fikret’le birlikte şiirdeki en önemli temsilcisi şair, yazar, doktor. Gülhane Askeri Rüştiyesi’ni ve Tıbbiye İdadisi’ni bitirdikten sonra eğitimine Askeri Tıbbiye’de devam etti ve buradan doktor yüzbaşı olarak mezun oldu (1889). İhtisas için gönderildiği Paris’ten döndükten sonra bir süre Haydarpaşa Hastanesi’nde çalıştı, ardından Karantina İdaresi’ne geçti. Bu esnada Mersin, Rodos, Cidde ve Suriye’de karantina doktorluğu ve sıhhiye müfettişliği yaptı. Birinci Dünya Savaşı başlayınca kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Darülfünun (İÜ) Edebiyat Fakültesi’nde Fransızca, Garp ve Osmanlı edebiyatı dersleri verdi (1914-1922). Bazı Avrupa ülkelerine ve Arap bölgelerine yaptığı seyahatlerdeki izlenimlerini gazete ve dergilerde tefrika olarak yayımladı. Seyahat notlarından ikisi sağlığında kitap olarak yayımlandı (Avrupa Mektupları ve Hac Yolunda). Erken yaşlarda şiir yazmaya başlayan Cenap Şahabettin, ilkin bazı şairlerin gazellerini taklit etti. Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit etkisinde kaleme aldığı şiirlerini ise henüz Tıbbiye’de öğrenciyken Tâmât adıyla kitaplaştırdı (1887). Fransa’da bulunduğu yıllarda parnasyen ve sembolistlerin etkisinde kalan şair, Avrupa’dan döndükten sonra eserleriyle edebiyat çevrelerinde tartışmalara yol açtı. Yazılarını Ahmet Peyman, C., Dahhak-ı Mazlum, Hakkı Talip, Raik Vecdi, Safi, Şekip, Şekip Hicri gibi takma adlarla Mekteb, Hazîne-i Fünûn, Maarif, Malûmat, Saadet, Sebat, Muhit, Hürriyet, Şebab, Hak, İctihad, Tasvir-i Efkâr, Peyam-ı Sabah ve Servet-i Fünun gibi dergi ve gazetelerde yayımladı.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Bedia https://analizgazetesi.com.tr/haber/bedia-218/

Bedia Kimdir?

Türk tiyatro tarihine adını yazdırmış Bedia’nın yaşam terazisinin bir tarafında dönemin en iyi eğitimini aldığı, varsıl çevrenin ona hazırladığı iyi bir eş, iyi bir anne rolü, diğer tarafında ise bilinmezlerle dolu bir varoluş mücadelesi vardı. Bedia ikincisini seçti. Bedia, Türk sahnesini kuşatan yoklukları yüksek kültürü ve azmiyle doldurmuş sayılı birkaç aktristin en önde gelenlerinden, yaşadığı dönemin en orijinal, en üretken kadınlarından biriydi. Bu kitap kendini yoktan var eden Bedia’nın hikâyesidir. 

Her satırında onun müstehzi gülümsemesini göreceksiniz.

Bedia, Türk ve Müslüman bir kadın olarak, bir sahnesi, batılı anlamda bir tiyatro geleneği olmayan bir coğrafyada; bir grup öncü ile yıldırıcı engellere karşı büyük bir mücadele vermiştir. İçindeki sönmeyen sanat ateşini paylaşan bu insanlar, bir sahne ve bir tiyatro geleneği yaratmışlardır. Bu kitap aynı zamanda batılı anlamda Türk tiyatrosunun hikâyesidir. Onlar aynı zamanda Müslüman kadınların da sahneye çıkabildiği bir tiyatro yaratılmasını, bir ülke yaratmak için yapı taşı olarak kullandılar. Ve bir ülke yarattılar. Bedia’nın bu varoluş mücadelesi, aynı zamanda bir ülkenin varoluş mücadelesidir. 

Cumhuriyet’in yüzüncü yılında, anısı ve anıları önünde saygıyla…

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Benim İstanbul'um https://analizgazetesi.com.tr/haber/benim-istanbulum-1647/

Şairler, yazarlar, ressamlar ve müzisyenler Ve onların bir zamanlar yaşadığı İstanbul…

Havası, suyu, toprağı ve insanıyla başlı başına bir âlem olan İstanbul.

Bir yanda Boğaziçi’nin maviliği…

Kaynak sularının tadı, doyumsuzluğu.

Yoğurdu, meyvesi, bozası, saray yemekleri...

Tarihi mekânları…

Bir zamanların rüya şehri…

 

Şimdilerin kayıp ufku…

Haldun Hürel, İstanbul sevdasını bir kez daha dile döküyor…

Kalbinin İstanbul’undan kanatlanıp zamanda gezintiye çıkıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Basübadelmevt https://analizgazetesi.com.tr/haber/basubadelmevt-3131/

Ölümsüzlük korkutucu olabilir mi? Türkçe korku edebiyatının öncü isimlerinden Murat S. Dural Basülbadelmevt'te insanlığın Gılgamış'tan beri izini sürdüğü ölümsüzlük kavramına çevirmiş kalemini. Ölmemek ile ölememenin geçidinde, ölümsüzlüğün bir lütuf mu yoksa lanet mi olduğunu sorguluyor. Bu soruşturmada, son iki bin yılın ziyadesiyle önemli olaylarına dair kurmaca tanıklıkları saklı. Biraz bilinebilen insanlık tarihinin küçük bir kesiti. Bu nouvellada anlatılanlara inanmak zorundasınız. Hem, kim kurmaca bir tanıklığın gerçek olanından daha değersiz olduğunu iddia edebilir ki?

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Kurmak ve Onarmak https://analizgazetesi.com.tr/haber/kurmak-ve-onarmak-7283/

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün yeni kitabı Kurmak ve Onarmak: Mimar-Restoratör Mualla Eyüboğlu (1919-2009) yayımlandı. Işıl Çokuğraş ve C. İrem Gençer’in birlikte kaleme aldıkları kitapta Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından Mualla Eyüboğlu’nun kişisel arşivi temel alınarak hayatı ve 1940’lardan 1980’lere kadar süren meslek yaşantısı inceleniyor.

Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (İAE), yayınladığı araştırma kitaplarıyla İstanbul’a ilişkin akademik literatürün gelişmesine katkı sunmaya devam ediyor. İAE’nin İstanbul Araştırmaları Dizisi’nden çıkardığı yeni kitabı, Kurmak ve Onarmak: Mimar-Restoratör Mualla Eyüboğlu (1919-2009), Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından Mualla Eyüboğlu’nun hayatını ve 1940’lardan 1980’lere kadar süren meslek yaşantısını anlatıyor. Yazarlar Işıl Çokuğraş ve C. İrem Gençer’in kitapta inceledikleri otobiyografik notlar, mektuplar, aile fotoğrafları, mesleki defterler, çizimler, yapı fotoğrafları ve restorasyon süreçlerine ait yazışmalar dönemin mimarlık ve restorasyon, düşün ve uygulama ortamını kavramaya yardımcı oluyor.

Anadolu’yu odağına alan mimar Mualla Eyüboğlu

Erken Cumhuriyet dönemi mimar profilinden farklı olarak kendine özgü bir yol ve kimlik inşa eden Mualla Eyüboğlu, Türkiye’de ismi anılan az sayıdaki kadın mimardan biri. Kariyerinde Anadolu’yu ön plana çıkaran Eyüboğlu, köye romantik bakışın ötesine geçerek Anadolu’nun sorunlarını ve çıkmazlarını gören, Anadolu’ya karşı sorumlu hisseden bir meslek insanı olarak Cumhuriyet’in en önemli girişimlerinden olan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda aktif rol aldı. Sosyal yapısında etnik çeşitlilikler barındıran Trabzon’da geçen çocukluğu ve farklı Anadolu kültürlerini deneyimlediği Köy Enstitüleri yılları onu dönemin mimarlarından ayıran ve mesleğe bakışını belirleyen etkenler oldu. Eyüboğlu’nun Köy Enstitüleri’ne ait çizim, not ve fotoğrafları, bu projelerin nasıl ve hangi koşullarda tasarlanıp hayata geçirildiğini ve Enstitülerde öğrencilere nasıl bir eğitim verildiğini ortaya koyuyor. 

Payitaht eserlerinin onarımına giden kariyer yolculuğu

Mualla Eyüboğlu, kariyerinin sonraki dönemlerinde İstanbul’daki tarihi yapıların restorasyonunda görev aldı. Kitapta, mimarın Topkapı Sarayı (özellikle Harem Dairesi), Rumeli Hisarı, Siyavuş Paşa Kasrı, Şerifler Yalısı ve Ayasofya’nın bazı birimlerinde yürüttüğü onarım çalışmaları; hasar tespitleri, onarım önerileri, keşif raporları, krokiler, notlar, resmi yazışmalar ve fotoğraflar eşliğinde incelenirken aynı zamanda alanın önde gelen aktörlerine ve restorasyon uygulamaları etrafında gelişen mesleki tartışmalara da yer veriliyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Ahmet Ferit'e Mektuplar https://analizgazetesi.com.tr/haber/ahmet-ferite-mektuplar-7644/

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) iki siyasetçi ve fikir insanı Yusuf Akçura ve Ahmet Ferit Tek’in 1902-1933 yılları arasındaki mektuplaşmalarını yayımladı. Prof. Dr. İsmail Türkoğlu ve Prof. Dr. Ömür Ceylan tarafından yayıma hazırlanan eser, “Ahmet Ferit’e Mektuplar” adıyla okura sunuldu. Kitap, Yusuf Akçura ve Ahmet Ferit Tek’i daha yakından tanıyabilmek için okurlara bir fırsat sunarken, ikilinin yaşamlarının gölgede kalan kısımlarını gün yüzüne çıkarıyor. Kitapta mektupların orijinal hâllerine de yer veriliyor.

 

Rusya Türklerinin siyasi mücadeleleri ve Jön Türk hareketi

Hemen hemen her hafta birbirlerine yazan Akçura ve Tek’in mektupları; Rusya Türkleri’nin 1905 İhtilali sonrası giriştikleri siyasi mücadelenin tarihine ayna tutuyor. Bununla beraber Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi çıkmazda izlemesi gereken ve Yusuf Akçura’nın üzerinde durduğu üç siyasi yöntem olan Osmanlılık, İslamcılık ve Türkçülük politikalarının sorgulandığı “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı kitabın yazılış serüveni, Jön Türkler’in muhaceretteki mücadeleleri ve birbirleriyle olan ilişkilerine ışık tutuluyor.

 

Türk siyaset ve kültür hayatında ender rastlanan bir dostluk

Yusuf Akçura’nın torunu Yusuf Akçura’nın izniyle Türk siyaset ve kültür tarihi açısından son derece önemli olan bu mektupların yayımlanmasının mümkün olduğunu paylaşan

Prof. Dr. İsmail Türkoğlu ve Prof. Dr. Ömür Ceylan, ikilinin yıllara yayılan dostluğunu şu sözlerle aktarıyor: 

“Yusuf Akçura ve Ahmet Ferit Tek, Kuleli Askerî Lisesi’nde başlayan samimiyetlerini, Akçura’nın vefatına dek sürdürmüş iki yakın dosttur. Yusuf Akçura’nın 1903’te 

Fransa’dan Rusya’ya dönüşüyle yoğunlaşmaya başlayan mektuplaşmalar 1935’e 

kadar devam etmiştir. Bu 32 yıllık sürenin bir bölümünü (1909-1925) İstanbul ve 

Ankara’da birlikte geçirmişlerdir. Ahmet Ferit Tek’in 1925’te Hariciye Vekâleti’nde 

görevlendirilmesiyle mektuplaşmalar yeniden başlamıştır. Mektuplardan anlaşıldığı üzere birbirlerine hemen hemen her hafta mektup yazmışlardır. Birbirlerini 

bu derece seven, saygı duyan iki dost herhâlde Türk siyaset ve kültür hayatında 

enderdir.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Anadolu'da Bir Devrimci Prenses https://analizgazetesi.com.tr/haber/anadoluda-bir-devrimci-prenses-8718/

Gazetecilik alanındaki uzmanlığını güçlü kalemiyle birleştiren Zeynep Oral, Anadolu’da Bir Devrimci Prenses kitabıyla okuyucuyu tarihsel bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Ülkesinin birliği, bütünlüğü ve kadınların özgürlüğü için savaşmış, akıllarda oluşmuş tüm önyargıları yıkıp geçen bir prenses olan İtalyan Prenses Cristina’nın hayatı okuyucuyla buluşacak.

 

Özgür Bir Ruh, Cesur Bir Yürek: İtalyan Prenses Cristina

 

İnkılâp Kitabevi imzasıyla raflardaki yerini alan; “Anadolu’da Bir Devrimci Prenses”, 1800’lü yılların İtalya’sında “soylu” kimliğine ve patriarkal düzene aldırmadan kadınların özgürlüğü, ülkenin birliği, bütünlüğü ve bağımsızlığı için savaşan Prenses Cristina Trivulzio Belgiojoso’nun Osmanlı’ya sığınmasını ve ardından yaşadıklarını konu alıyor.

 

Zeynep Oral, yenilikçi biyografi tekniğiyle kaleme aldığı Anadolu’da Bir Devrimci Prenses kitabı ile Prenses Cristina’yı adeta yaşatıyor. Okuru tarihsel bir serüvene çıkaran Anadolu’da Bir Devrimci Prenses, Milano’dan Kudüs’e uzanan uzun bir yolculuğa çıkarıyor.

 

Kitap Hakkında

 

1808 yılında soylu bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Prenses Cristina, kendine biçilen rolleri kabul etmeyen prenses, ülkesi için yazılar yazıyor, bildiriler yayımlıyor, radikal görüşlü kaçak İtalyanlara evinin kapılarını açıyor. Fakat bu durum hükümetin tepkisini çekiyor. Prenses, çareyi o sıralar Avrupa’dan gelen göçmenlere kucak açan Osmanlı’ya sığınmakta buluyor. Devrimci Prenses, zihinlerde cinsiyete ve sınıfsal statüye dair oluşmuş tüm kalıpları yerle bir ediyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Tarladan Turneye https://analizgazetesi.com.tr/haber/tarladan-turneye-7928/

Ünlülerin Menajeri İbrahim Koç Tarladan Turneye uzanan Başarı Hikayesini Doğum Gününde Kitaplaştırdı. Yıllardır yurtiçinde ve dışında binlerce başarılı konsere imza atan menajer Koç,

Kitabında Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde tütün tarlasında başlayıp ünlü kulislerine ulaşan hayat hikayesini kaleme aldı. Koç Avustralya’dan, Kanada’ya pek çok lokasyonda ünlülerle yaşadığı anılarına da yer verdi.

Önce D&R, Trendyol, Butik kitap gibi çoğu internet sitesinde satışa çıkan kitap, raflardaki yerini de aldı. 

15 yıldır menajerlik ve organizatörlük yapan İbrahim Koç Aralık ayı itibariyle imza günlerinin de başlayacağını ve pekçok noktada sevenleriyle buluşup, kitabını imzalayacağını söyleyerek heyecanını ve mutluluğunu dile getirdi.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Öğrenmenin Derinliklerine Yolculuk: Öğrenci Olmak https://analizgazetesi.com.tr/haber/ogrenmenin-derinliklerine-yolculuk-ogrenci-olmak-383/

Final Kültür Sanat Yayınları’ndan çıkan Prof. Dr. İrfan Erdoğan’ın Öğrenci Olmak adlı kitabı, öğrencilik yaşamının her aşamasında karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri sunuyor. Öğrenme sürecini daha etkili ve verimli hâle getirmek isteyenler için değerli bir kaynak olan kitap, öğrencilere, eğitimcilere ve öğrenmeye ilgi duyan herkese hitap ediyor. 

Eğitim alanında yazdığı çok sayıda kitap ve gerçekleştirdiği çalışmalarla bilinen iletişim bilimci Prof. Dr. İrfan Erdoğan’ın “Öğrenci Olmak” adlı kitabı Final Kültür Sanat Yayınları’ndan çıktı. Halen İstanbul Üniversitesi öğretim üyeliği görevini sürdüren İrfan Erdoğan'ın eğitimde reform, eğitim sistemleri ve sınıf yönetimi üzerine yaptığı çalışmaların bir yansıması olarak kaleme aldığı “Öğrenci Olmak”, eğitim ve öğrenme süreçlerinin temel taşlarını, bilimsel ve felsefi perspektiflerle derinlemesine inceliyor. 

 

Eğitim ve öğrencilik üzerine derinlemesine yapılan analizlerle, Cumhuriyetin aydınlanma ideallerini ne kadar yansıttığını gösteren kitapta, bu ideallerle paralel olarak, bireylerin bilgi ve farkındalıkla nasıl daha aydın bir toplum oluşturabileceği vurgulanıyor. Cumhuriyetin 100. yılında, eğitim kalitesinin ve öğrenmenin inceliklerinin toplumumuz için ne kadar kritik olduğunu hatırlatan kitap, kendini tanıma, geleceği resmetme, bakış açısı kazanma gibi konularla, bireyin öğrenme sürecindeki yerini ve önemini vurguluyor. 

 

“Öğrenci Olmak”, öğrenciliğin sadece okul ve kurs gibi düzenlemeler içinde değil, aynı zamanda bu unsurların ötesinde ve yaşam boyu gerçekleşebileceğinin altını çiziyor. Öğrenci olmanın, kendinden yola çıkarak var olmak, kendi öğrenme sürecinin öznesi olmak ve evrensel olana doğru bir açılım yapmak anlamına geldiğini belirtiyor.

 

Kitapta, öğrencilik yapmanın ve öğrenci olmanın farkları üzerine yapılan irdelemelerin yanı sıra, öğrenci olmanın temel dayanağı olan bilimsel ve felsefi yaklaşıma dair açıklamalar yer alıyor. Ayrıca, öğrenmek, bilmek, kendini tanımak, planlı olmak, motive olmak, rutinler, sınırlar ve seyahatler gibi birçok konu üzerinde duruluyor. Kitap, bu konuları detaylarıyla ele alarak, öğrencilere öğrenme sürecinde karşılaşabilecekleri zorluklara dair de rehberlik ediyor ve onlara daha etkili öğrenme yöntemleri sunuyor.

 

Kitapta, öğrenme ve bilme kavramları etrafında yapılan açıklamalar, okurların bu süreci daha derinlemesine anlamasına yardımcı oluyor. Başlama ve bitirme süreçleri üzerinde durularak, öğrencilerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olan motivasyon eksikliği ele alınıyor. Aşina olma, çevresel etkenler, ortam ve dengeli olma gibi konular, öğrenme sürecinin daha geniş bir perspektiften incelenmesini sağlıyor.

 

“Öğrenci Olmak”, öğreterek öğrenme, ezberleme, eğitimde derinleşme gibi konularla öğrenme sürecini daha etkili hâle getirme yöntemlerini sunuyor. Okuma, yazma, günlük rutinler gibi temel alışkanlıkların öğrenme üzerindeki etkisi de detaylı bir şekilde inceleniyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Ateşle Oynayanlar https://analizgazetesi.com.tr/haber/atesle-oynayanlar-9468/

BigChefs Yönetim Kurulu Başkanı Gamze Cizreli, içsel bir seyahatname olarak adlandırdığı kitabını, “Ateşle Oynayanlar" ismiyle okurlarıyla buluşturdu. Satırlarında arzularıyla korkuları, işleriyle aşkları, ailesiyle dostları, anılarıyla fikirleri, geçmişinin kökleriyle gelecek vizyonu bir araya geliyor. Çocukken büyüklerinden dinlediklerini de bugünün gençlerine öğretmek istediklerini de okuyucularıyla paylaşıyor. 

Geleceğin Kıvılcımlarına İlham

Gamze Cizreli, bu kitapla birlikte, bir toplumsal fayda hareketine de imza atıyor. Kitabının ve ilerleyen dönemlerde gerçekleştirilecek olan "Ateşle Oynayanlar" seminerlerinin tüm gelirini, Türk Eğitim Vakfı (TEV) altında "Bir Kıvılcım Yeter" burs fonuna bağışlıyor. Bu sayede, birçok genç kızın üniversite hayalleri gerçeğe dönüşürken; kıvılcımlar da aleve dönüşüyor.

 "Ateşle Oynayanlar", başarıya giden yolda atılan her bir adımı, her kararın ardında yatan gelgitleri, zorluklarla nasıl başa çıkıldığını ve en önemlisi bir kıvılcımın nasıl bir alev haline geldiğini anlatıyor. "Ateşle Oynayanlar" ilham almak, cesaret bulmak ve içindeki kıvılcımı harlamak isteyen herkes için bir rehber niteliğinde.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İrade Psikolojisi https://analizgazetesi.com.tr/haber/irade-psikolojisi-7396/

Bu kitapta insanlık tarihinde ilk defa irade konusunda yepyeni bir paradigma sunulmaktadır! Peki, nedir bu yepyeni irade paradigması? Egodan beslenen, sınırlı güce sahip olan dünyasal irade ve ebedî özden beslenen, sınırsız güce sahip olan varoluşsal irade.

İnsan evladının davranışlarını ve edimlerini izah etmek için irade işleyişini anlamak son derece önemlidir. Bu kitapta irade fenomeninin gizemi, bilinmeyen mekanizmaları, işleyişi ve insan hayatına etkileri açıklanmaktadır.

İnsanlık tarihinde ilk defa iradenin sınırsız bir güce sahip olabileceğine dair gerçek bu kitapta açıklanmaktadır. Bir insan hedeflerine ulaşamadığında ona iradesinin sınırsız ve tükenmez potansiyele sahip olabileceği söylenmelidir.

Bu kitapta insanlık tarihinde ilk defa irade ile zekâ olgularının tamamen farklı iki insan yetisi olduğu kanıtlanmıştır. Zekâ karar verme mercidir, irade ise zekâ tarafından verilmiş kararın icra edilme mercidir.

Günümüzün en sıra dışı yazarlarından olan ve kişisel gelişim okurlarının yakından takip ettiği Manaf, kitaplarında farkındalığı artıran keskin analizler ile öne çıkıyor. Yaratıcılık, Aşk, Zekâ, Başarı, Mutluluk, Değişim, İnsan, Devrim, Hırs, Şöhret, Siyaset, Ahlak, Merhamet, Aydınlanma, Bilinç, Anlayış, Zihin, Bilgelik, Yol, Duygu, Masumiyet, Kuşku, Merak ve Kahkaha gibi insana dair hemen her konuda 92 eseri bulunan yazar, şaşırtıcı bir sadelik ve akıcı bir anlatımla her kesime hitap ediyor. Tüm kitapseverler yazarın yüze yakın kitabına ilişkin paylaşımları, yazarın kitaplarına özgü sosyal medya hesapları üzerinden de takip edebiliyor. 

İrade konusundaki doyurucu ve sürükleyici anlatımıyla elinizden düşüremeyeceğiniz, tek solukta okunacak gerçek bir başucu kitabı olan "İrade Psikolojisi”, okuyucunun irade konusundaki tüm sorularına yanıt bulmasını sağlıyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yüz Akımız 100 Kadın https://analizgazetesi.com.tr/haber/yuz-akimiz-100-kadin-1209/

Hayata imza atan, geleceğe ilham olan kadınlarımızı kaleme alan iş insanı ve yazar  Ayla Erdim, ‘Yüz Akımız 100 Kadın’ adlı kitabıyla ses getirmeye devam ediyor. Kendi alanlarında güçlü, başarılı kadın hikayelerinin yer aldığı bu kitap, genç kuşağa rehber oluyor. Cumhuriyetimizin yüzyılında çıkan bu projenin sahibi olarak Ayla Erdim “Ülkemizin her yerinden başarılarını ispat etmiş ve rol model olmuş kadınlarımızın hikayelerini genç kadınlarımıza, “sen de yapabilirsin” cesaretini vermek üzere yola çıktık. Okurken duygulandığım öyle çok hikâye var ki kitapta, ümitsiz olan gençlerimize rehber olmaya devam etsin dileğimdir.”

‘Yüz Akımız 100 Kadın’ın devamı gelecek

Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 kadınımızın hikayesi okuyuculara ışık olan, Kadınlarımızın parlayan güneş olduğunu ifade eden yazar Erdim, ikinci kitap için şimdiden çalışmalara başladı. Yeni başarı öykülerini için yazar Ayla Erdim, girişimci, fark yaratan kadınlarla buluşacağı kitabında ilham olmaya devam edecek.

Öncü hikayelerinin yer aldığı “Yüz Akımız 100 Kadın” gerçekleştirilen etkinliklerle de fark yaratmayı sürdürüyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Letafetsiz Ama Evladiyelik Öyküler https://analizgazetesi.com.tr/haber/letafetsiz-ama-evladiyelik-oykuler-4475/

Müge Ceyhan bu hikayeleriyle bizi sanki çok değer verdiği sandık odasına çağırıyor. İçinde kaybetmeye gönül indiremediği, yıllar boyunca özenle sakladığı insanların ve nesnelerin izlerini paylaşabilmek için… Bir örtüdeki reçel izi, kirli bir küllük, yıkanmaktan yıpranmış bir kumaş… Hayatlar…Unutulamayanlar… Hikâyenin doğasına yakışır o ince ayrıntıları yakalama özeniyle… Buna bir de yazarın ressamlığından gelen gözlerin gördüklerini eklediğinizde duygu yüklü bir görsel şölenle karşı karşıya kalıyorsunuz. Umut veren genç hikayeciler kuşağına hassasiyetini ve derinliğini taşıyan bir kalem katıldı. -Mario Levi

“Yaşamımızın içinde kimi zaman farkında bile olmadan geçip gittiğimiz anların, sıradan gelen günlerin bazen ne kadar özel olduğunu yitip gittiklerinde anlarız ya... Bazen bir masa örtüsünde kalan kahve lekesi, bazen müsvedde defterlerdeki kısa notlar, kimi zaman bakıp görmediğimiz duyguların sakladığı gözlerdeki çekmeceler gibi.

Şanslıysak renkler solmadan ucundan yakalarız hayatımızı, bazen de sepyalaşmış anılarda yaşatır dururuz, takılmış plak misali.” -Müge Ceyhan

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Kadınlar Markalaşıyor https://analizgazetesi.com.tr/haber/kadinlar-markalasiyor-1023/

İletişim Uzmanı Ece Arar'ın yazdığı "Kadınlar Markalaşıyor" isimli kitap, Cumhuriyet'in 100. yılında tüm kadınlara armağan olarak yola çıktı. Güvercin Yayınevi tarafından yayınlanan kitap online ve fiziksel tüm kitapçılarda yer alıyor.

Ece Arar'ın, ağırlıklı olarak girişimci olmak isteyen ve halihazırda girişimci olan; bir iş kurmak, yaratıcılığını kullanmak isteyen kadınlar için yazdığı 'Kadınlar Markalaşıyor' kitabı; 

tutkuyla yapılan bir şeyi işe dönüştürmek, markalaşma aşamaları, sosyal ağ yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi gibi bölümlerden oluşuyor.

Arar kitabına şöyle başlıyor, " "Baştan söyleyeyim, bu bir kadın kitabı.

Neden peki? Çünkü ne varsa kadınlarda var, çünkü geçmiş olmayabilir ama gelecek kadınların."

Arar kitabı için şöyle diyor, "Kadınlara yol gösterici olmak istememle başlayan süreç bugün 'gerçek ve uygulanabilir önerilerden' oluşan bir rehber kitaba dönüştü. 

Kitabımla özellikle bir iş kurmak isteyen, bağımsızlığını kazanmaya çalışan, özgüven eksikliği duyan, nereden başlayacağını bilemeyen, içlerinde girişimci bir 'ruh' olan kadınlara ulaşabileceğimi düşünüyorum. Bir tek kadın bile bu kitabı okuyup kendi işini kurarsa amacıma ulaşmış olacağım."

 "Kadınlar Markalaşıyor", Cumhuriyet'in 100. yılında tüm kadınlar için bir başucu kitabı olarak raflarda yerini alıyor.


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Büyük İnsanlık https://analizgazetesi.com.tr/haber/buyuk-insanlik-8943/

Bugün kaç işçi öldü dünyada?

Peki ya Türkiye’de?

Onlar bazıları için sadece günlük, aylık ve yıllık olarak ortalamaları alınan birer sayı. Oysa onların birer hayatları vardı, sevdikleri, geride bıraktıkları, uğruna öldükleri. Ve yazık ki uğruna ölmeye devam edecekleri… 

Bu kitap, artık uğruna ölmesinler diye hazırlandı. İş ve işçi güvenliği sağlansın, 3 kuruş için hayatlar harcanmasın diye çıkıldı yola. Kimi zaman Zonguldak oldu yolun sonu, kimi zaman Diyarbakır, kimi zaman Ordu. Hikâye her yerde aynıydı. Bir işçi, bir mecburiyet, bir ölüm…

Kimi ailesine bakmak için yerin dibine inmek, kimi metrelerce yükseklere çıkmak, kimi zehir solumak zorunda. Yerler farklı olsa da her biri ölümün kıyısında. Ve sordu bir işçi daha, “Ölüm hep bana mı düşer usta?”

Büyük İnsanlık, zincirlerinden başka kaybedecekleri hiçbir şey olmayanların hikâyesi…

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Uzun Zaman Önce https://analizgazetesi.com.tr/haber/uzun-zaman-once-4725/

Geçmişin, bir urgan gibi dolanmışsa boynuna, kaderinden ne kadar kaçabilirsin?

Selim çok çabalasa da kaçamıyor kaderinden. Yeşil hortumun kanlı izleri bedenini aşıp ruhuna işlemiş bir kere. Yine de bir umut, çıkıyor yola, her şeyi unutup sil baştan başlamak istiyor hayata. İçinde uyuyan canavarı fark etmeden usulca yaşıyor. Ta ki onu görene kadar… 

Yaralarından tanıyorlar birbirlerini; iyileştiririz sanıyorlar, fakat bunun ölümcül bir tedavi olduğunu fark etmiyorlar.   

Selim çocukluk travmalarını Gizem’in yaralarını sararak atlatacağını sanırken çıkması imkânsız bir girdabın içine çekiliyor. Önce içsesinde şeytanı duyuyor, sonra yüzünde cehennemi görüyor. Artık bir şeyleri değiştirmek için çok geç. Öyle ya bu öfke ona aile yadigârı.

Uzun Zaman Önce geçmişinden yaralı bir adamın ve onun uç noktalarda gezinen zehirli aşkının romanı. Sonu baştan yazılmış trajik bir hikâye.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Türkiye'nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi https://analizgazetesi.com.tr/haber/turkiyenin-200-yillik-iktisadi-tarihi-3596/

Türkiye’nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi hem kapsadığı dönem hem de içerik ve vurguları ile, iktisadi tarihimize farklı bir yaklaşımı hedefliyor.

Osmanlı-Türkiye iktisat tarihçiliğinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Şevket Pamuk’un bu son çalışmasının önemli bir özelliği son 200 yılı birlikte ele alması. Türkiye iktisadi tarihçiliğinde 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl sık sık birbirlerinden kalın duvarlarla ayrıldı. Oysa Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde önemli siyasal değişiklikler gerçekleşirken, iktisadi açıdan önemli süreklilikler de yaşanmıştı. Bu sürekliliklerin bir bölümü Osmanlı geçmişinden, bir bölümü de Sanayi Devrimi sonrasında dünya ölçeğinde ortaya çıkan gelişmelerden kaynaklanıyordu. Bu nedenle Pamuk, son 200 yılı bir bütün olarak ele alıyor ve bugünkü Türkiye ekonomisinin kimi özelliklerinin kökenlerini 19. yüzyıldaki dönüşümlerde arıyor.

Kitap ayrıca ekonomilerin uzun dönemli gelişmesini değerlendirirken temel ölçütler olarak, bir yandan kişi başına gelir artışlarını ya da iktisadi büyümeyi, öte yandan da sağlık ve eğitim boyutlarıyla insani gelişmeyi ve bölüşümü öne çıkarıyor.

Yazar, önce ayrıntılı veriler kullanarak son 200 yılda Türkiye’de iktisadi büyümenin dünya ortalamalarına yakın ama onların biraz üzerinde, buna karşılık insani gelişmenin dünya ortalamalarının altında kaldığını ortaya koyuyor. Daha sonra da Türkiye’de uzun vadeli iktisadi gelişmenin niçin dünya ortalamalarının üzerine çıkamadığını sorguluyor. Bu soruların sadece iktisatla sınırlı bir çerçevede yanıtlanamayacağının altını çizen Pamuk, daha doyurucu yanıtlar için toplumsal ve siyasi yapıların da dikkate alınması gerektiğine işaret ediyor ve iktisadi gelişmenin nihai nedenleri olarak kabul edilen kurumların Türkiye’deki özelliklerini ve işleyişlerini inceliyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Kurtuluş Savaşı Tarihi https://analizgazetesi.com.tr/haber/kurtulus-savasi-tarihi-920/

Kurtuluş Savaşımız... Kuva-yı Milliye’nin gayrınizami birlikleriyle başlayan ve yeniden yaratılan bir orduyla süren mucizevi bir askeri mücadele...

İstanbul Hükümeti’nin işgale kayıtsız kalmasıyla başlayıp, isyanlarla ve tehditlerle Milli Mücadele’ye engel olmasına uzanan bir iç siyasi mücadele...

Savaşa bulaşmamak için, bu savaşla ilgisi olmayan Yunanistan’ı Anadolu’ya süren İngiltere başta olmak üzere İtilaf Devletlerine karşı sürdürülen bir diplomasi ve dış siyaset seferberliği...

Çoğu zaman, doğasındaki destansı niteliğiyle ve öne çıkan kahramanlık öyküleriyle hatırlanan Kurtuluş Savaşı, bu kitapta başından sonuna eksiksiz öyküsüyle yer alıyor.

Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi’nin yayınları ve belgeleri ile hazırlanan Kurtuluş Savaşı Tarihi, savaşı tüm yalınlığıyla ve bilimselliğe yaraşır bir nesnellikle anlatıyor.

Muharebeler, taktikler, manevralar ve iyi kumandanlık örnekleriyle örülü bir savaşın öyküsünü okuyanlar, bu mücadelenin arkasındaki ruhu daha da iyi anlama fırsatını yakalıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Kısa Türkiye Tarihi https://analizgazetesi.com.tr/haber/kisa-turkiye-tarihi-27/

Osmanlı İmparatorluğu’nda değişim rüzgârları 19. yüzyıl başından itibaren güçlenmiş, çağdaşlaşma gereksinimi giderek vazgeçilmez bir hal almıştır. Sultan III. Selim’le başlayan bu süreçte önemli kilometre taşlarını oluşturan Islahat ve Tanzimat fermanları; onların peşinden gelen Jön Türk hareketi ve II. Meşrutiyet devrimi, son noktada Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet devrimleriyle taçlanırken altı yüzyıllık bir imparatorluktan modern bir devletin doğuş öyküsü de şekillenmiştir. Ama bu öykünün içinde ileriye doğru her adım büyük mücadeleler ve acılar pahasına atılmış, reform ve hürriyet coşkularını istibdat dönemleri, görece istikrar ve huzur umutlarını bitmek bilmeyen yıkıcı savaşlar izlemiş, devrimler ve karşı-devrimler peşpeşe sıralanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi de gelgitlerle ilerleyen bu çağdaşlaşma serüveninin parçası olmuştur.

Yakın tarihimiz ve İttihat ve Terakki üzerine değerli çalışmalarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi’nde, 19. yüzyıl başındaki ilk reform çabalarından 2000’li yıllar Türkiye’sine kadar uzanan bu çalkantılı süreci son derece kolay okunan ve akılda kalan bir özet halinde okuyucuya sunuyor.

Tarihini okuyarak bugününü anlamak isteyenler için bir başucu kitabı…

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Anadolu'nun Yankıları https://analizgazetesi.com.tr/haber/anadolunun-yankilari-9382/

Burak Eker’in solo keman için hazırladığı, temeline de öncü bestecimiz A. Adnan Saygun’un öznel mi öznel, eşsiz yapıtı Töresel Musıki’yi aldığı—dahası bu esere bir methiye, saygı duruşu mahiyetinde—son derece pratik, duru ve nitelikli bir çalışma. Anadolu’nun Yankıları aklımıza ilk gelebileceklerden çok daha fazlasına sahip: Sayısız entelektüel katmanıyla bu çalışmanın değeri, içine girildikçe artacak, dolaşıma sokuldukça pekişecektir, şüphesiz. Malzemesine içeriden bakabilen, temas etmekten, sese dökmekten geri durmayan; müzik biliminin, kompozisyonun ve icranın birbirinden kopuk olmadığı, bilâkis destekleyip birbirini tamamladığı böylesi bir üretimin varlık alanımız müziği önemseyen herkese ilham olması dileğiyle…

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İki Keman için İstanbul https://analizgazetesi.com.tr/haber/iki-keman-icin-istanbul-1344/

Burak Eker’in iki keman için bestelemiş olduğu “İstanbul” isimli duoyu dinledim. Eser çok hoşuma gitti. Hem teknik bakımdan hem de müzikal bakımdan çok beğendim. Eser içinde insanı duygulandıran pasajlar var. Bölümler içinde tonal modülasyonlar yapılmış. İkinci keman sadece ezgiye bir eşlik aracı olarak kullanılmamış, zaman zaman birinci kemanla birlikte güzel melodilerle inişli çıkışlı bir birliktelik sunuyorlar. Bu eseri yazdığı için kendisini kutluyorum. Eserin konserde canlı çalınmış halini de dinlemeyi çok isterim.

Prof. Saim Akçıl

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Sosyolojiyi Kurmak https://analizgazetesi.com.tr/haber/sosyolojiyi-kurmak-1935/

VBKY’nin İnsan ve Toplum kitaplığı “Sosyolojiyi Kurmak: Montesquieu, Tocqueville, Comte, Durkheim” eseri ile genişliyor. Fransız sosyolojisi ve tarihsel sosyoloji alanında uzmanlaşan akademisyen Enes Kabakcı’nın yazdığı kitap, “bir Fransız bilimi” olarak on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan sosyolojinin erken dönem tarihini Fransız düşünürler 

Montesquieu, Tocqueville, Comte ve Durkheim’ın gözünden inceliyor. 18’inci yüzyılın sonu ve 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar uzanan; düşünsel, iktisadi ve siyasi değişimlerin baş döndürücü hızda yaşandığı bir dönemde ortaya çıkan nüfus artışı, kentleşme ve uluslaşma gibi gelişmeler insanlığı daha önce karşı karşıya kalmadığı pek çok sorunu çözmeye itiyor. Eser, toplumun bilgiye olan ihtiyacını karşılamak amacıyla ortaya çıkan sosyolojinin doğuşunun ve kurumsallaşma yolculuğunda etkili olan dört kurucu düşünürün orijinal metinlerini merkeze alıyor. 

 

Sosyolojik perspektiften modernleşmeye bakış

Yazar Enes Kabakcı, sosyolojinin tarihsel serüvenini ise şu sözlerle anlatıyor: “Sosyoloji, toplumsalı sadece açıklama, anlama veya çözümleme çabası değil aynı zamanda –ve daha önemlisi– modernleşmenin siyasal ve toplumsal açmazlarına çözüm bulmaya, dejenerasyon sürecindeki düzeni yeniden tesis etmeye elverişli bir müdahale aracıdır. Bu anlamıyla sosyoloji, her iki kesim için de modernleşme süreciyle birlikte ortaya çıkan sorunlara modern bir sistematikle çare arayışının bir ifadesi ve toplum üzerine bilimsel bir düşünme biçimidir. Sosyolojiyi anlamak, her şeyden önce onun ortaya çıkış ve gelişiminin tarihsel koşullarını bilmekten yani düşünsel, ekonomik, siyasal ve toplumsal bağlamı kavramaktan geçer. Pozitif Felsefe Dersleri’nde; “Tarihi bilinmedikçe, bir bilim tam olarak anlaşılamaz.” derken, Comte’un zihninden, isim babası olacağı bilimin de geçtiğini kestirmek güç değildir. Nitekim onun bu lakonik ifadesi, en az diğer bilimler kadar sosyoloji için de geçerlidir.”

 

“Sosyolojiyi Kurmak”, “Charles-Louis de Secondat de Montesquieu (1689-1755): “Sosyal Bilim”in Habercisi”, “Alexis de Tocqueville (1805-1859): Sahadan “Siyaset Bilimi”, “Auguste Comte (1798-1857): Sosyolojinin İsim Babası”, “Émile Durkheim (1858-1917): Akademik Sosyoloji” başlıklı dört bölümden oluşuyor. Kitap, sosyolojiyi bir tarihsel bağlama oturtarak kurucuları üzerinden bu yeni bilimin anlaşılmasına ışık tutuyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Önce Saatler Bozuldu https://analizgazetesi.com.tr/haber/once-saatler-bozuldu-2054/

Sağlığımız açısından fazla kiloların yapabileceği hastalıkları konu alıyor.  Ayrıca kanser hastası eşinin ve kendisinin başından geçen olayları  anlatılan sürükleyici  bir kitap. 

Rahmetli eşinin  Yeşim Özşahin’nin  2002 yılında meme kanseri ile başlayan  hastane ziyaretleri yoğun  tedavi sürecinin yer aldığı anlatılıyor.  Kitabın Yazarı  Aslan ÖZSAHİN hastahanedeki izlenimlerini söyle dile getiriyor:

‘’Sadece kadınların değil tüm insanların kabusu olan kilo sorunu ve bununla ortaya çıkan depresyon belirtileriyle başladı. Bu konuyu benim ikna yöntemlerim, diyetisyen desteğinin yanı sıra meme ameliyatını yapan cerrahın önerisiyle psikolog desteği alarak devam ettik. Daha sonraları  demans bulguları ortaya çıktığında kilolar daha da artmış, önemsemez olmuştuk. İşte amacım eşimle geçirdiğimiz bu süreçteki tecrübelerimi sizlerle paylaşmaktır. Kitap’ın gelirini iki lisenin fizik laboratuvarını düzenleyip fizik öğretmeni olan  eşim Yeşim Özsahin’in ismini vermek istiyorum.   Kitabımı okuduğunuzda belki çoğunuz yakın çevrenizde bu tür insanların var olduğunu hatta kendinizin de bunları yaşadığınızı söyleyeceksiniz. Benim yaptığım, sizin yapmadığınız ya da yapamadığınız ya da bir başka deyişle ben bütün yaptıklarımı, yapamadıklarımı kısaca yaşadıklarımı birilerine faydası olur ya da farkındalık yaratırım düşüncesiyle yazıya dökerek kitabımı oluşturdum.’’

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Savaş Sanatı https://analizgazetesi.com.tr/haber/savas-sanati-2677/

Osman Pamukoğlu, İnkilap Kitabevi tarafından yayımlanan yeni kitabı Niccolò Machiavelli ve Büyük Friedrich’in Savaş Sanatı Üzerine’de Makyavel ve Frederik’in savaş taktiklerini madde madde ele alıyor ve günümüz koşullarına göre değerlendirme sunuyor. 

 

Yüzyıllara meydan okumuş iki isimle beraber teori ve pratikteki askeri tecrübelerini yeni kitabında bir araya getiren Pamukoğlu, İtalyan düşünür Niccolò Machiavelli ile Almanya’nın kurucusu Prusya Kralı Büyük Friedrich’in savaş hakkındaki görüşlerini ayrı ayrı ele alıyor. Pamukoğlu, bu görüşlerin bugün için uygulanabilirliklerini tartışıyor ve kendi fikirlerini tüm açıklığıyla okura sunuyor. 

 

Dünya siyasi tarihinde keskin fikirleriyle öne çıkan Machiavelli’in, teoride kalıp savaş meydanına uyarlanamayan görüşlerine eleştirel bir dille de yaklaşan Pamukoğlu, tarihe askeri başarılarıyla geçmiş Büyük Friedrich’in savaş taktiklerine paralel fikirler sunuyor. Friedrich’in 18. yüzyıldan gelen taktiklerini bugünün savaş ortamına uyarlayan Pamukoğlu, küçük detaylar dışında savaş sanatının temel ilkelerinin aslında yüzyıllardır değişmediğini vurguluyor. 

 

Askeri öğrenciler için bir kılavuz niteliği taşıyan Niccolò Machiavelli ve Büyük Friedrich’in Savaş Sanatı Üzerinemeraklı okur için de anlaşılır bir dil ve keyifli bir okuma vaat ediyor. 

 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yalanlar ve Gerçekler https://analizgazetesi.com.tr/haber/yalanlar-ve-gercekler-2750/

Bugünün tarihi yazıldığında gelecek kuşakların, bugünlerde yaşanan gerçekleri bilme hakkı var. 

Türkiye’nin güney sınırı, terör üreten bir coğrafyaya dönüştürülmüştür.

Suriye’de sınıra yakın bölgede yuvalanan El Kaide türü terör örgütleriyle Türkiye, Küçük Afganistan’la komşu durumuna getirilmiştir.

Dünyada en fazla göçmeni barındıran ülke olan Türkiye, demografik yapının değişimi tehlikesiyle yüz yüze kalmıştır.

Yozlaşmanın yaygınlaştığı, cehaletin bilgeliğin yerini aldığı toplumda güneş batarken, bilgi ve liyakat artık gereksizdir…

Tarih, stratejik körlük ve kişisel ihtiras uçurumlarıyla, stratejik öngörü ve diplomatik olgunluk zirveleri arasında gidip gelen bir yolculuğun öyküsüdür. 

“Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar” demişti, İtalyan düşünür, Giordano Bruno, 1600’lerde…

Belgeler ışığında, “Yalanlar ve Gerçekler…”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Çocukluğumun Büyükadası https://analizgazetesi.com.tr/haber/cocuklugumun-buyukadasi-3353/

Anılarımda Büyükada önemli bir yer tutar. Doğduğum yıldan başlayarak, her yaz adaya gittim. 

Çocukluk yıllarımda, haziran başında adaya ayak basmamızla okulların yeniden başlayacağı eylül ayı sonuna kadar tam dört ay, bizler için cennet olan bu mekanı terk etmezdik. Evet, Adalar sadece benim için değil, yaşıtım olan bütün çocuklar için gerçek bir cennetti.

Viktor Albukrek "Bir zamanlar Büyükada" adlı kitabında 1931-1961 yılları arasındaki otuz yılı kapsayan anılarını kaleme aldı. Ünlü şair/yazar Ataol Behramoğlu "Benim Prens Adalarım"da adaya yerleştiği 1980 sonrası adasını dile getiriyor. Ben ise farklı bir döneme, ağırlıklı olarak 1950-1970'11 yıllara odaklanıyorum. 

Günümüzün Büyükadası dünün Büyükadası değil, doğru. Çok değişti, mekanları değişti, insanları değişti, esnafı değişti, eşrafı değişti. Horoz, Mustafa Telgezer, Letter Küçükandonyadls'ler yok artık. Ben o eski 1930'lu, 40'1ı yılların karpostallarda kalan adasını tanımadım. Ama benim yaşadığım dönemin fotoğrafları da soldu, renklerini yitirdi. 

Nino Varon, kitabın önsözünde şöyle yazdı: Çocukluğumuzun, gençliğimizin çok özel günlerini paylaştığım sevgili arkadaşım Yakup: Müşterek Ada anılarımızı kaleme almış olman beni, arkadaşlarımızı ve yaşıtlarımızı, o unutulmaz günlere götürecek. İyi ki yazdın. Belki bu sayede çocuklarımız. torunlarımız, bugünün gençliği bizleri birazcık olsun tanıyacak." 


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Frankfurt Seyahatnamesi https://analizgazetesi.com.tr/haber/frankfurt-seyahatnamesi-3230/

1930’ların Almanya’sına, tedavi için bu ülkeye gelmiş bir Türk aydınının Frankfurt penceresinden bakışlarını içeren bu küçük kitap deneme tadıyla da okunacak 20 kısa yazıdan oluşuyor. Üsküdar’ı seyrederek sıkıntılı bir halde Sirkeci’den trenle yola çıkan Hâşim, Balkanları, Orta Avrupa düzlüklerini aşarak Frankfurt’a ulaşır. Bu eski Alman şehrinin II. Dünya Savaşı öncesi durumunu türlü yönlerden betimleyen Frankfurt Seyahatnâmesi, gazete ve dergi sayfalarından aktarılırken yapılan değişiklikleri de gösterecek biçimde yeniden ele alındı. Ahmet Hâşim’in diğer eserleri de aynı yöntemle basıma hazırlanıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Ortaçağ'da İstanbul https://analizgazetesi.com.tr/haber/ortacagda-istanbul-512/

Greko-Roma dünyasının son büyük kentsel yerleşimi Konstantinopolis, nasıl ortaçağ Hıristiyan Avrupa’nın en büyük kentine dönüştü? Yedinci yüzyılda halifelerin fetih rüyalarını süsleyen kentle 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği kent arasında ne gibi farklar vardı? Konstantinopolis’in, eski dünyanın çöküşü sürecinde hayatta kalmasının nedeni, sağlam altyapısının ve kentsel hayatın temel yapılarının aslen değişmemesiydi. Altıncı yüzyıl ortalarında hayata geçen temel sosyal hizmet kurumları, liman, pazar, imparatorluk sarayı, kilise gibi kurumlar “Karanlık Çağlar” denen yedinci ve sekizinci yüzyıllar boyunca hizmet etmeyi ve ardından gelen uzun canlanma döneminde model olmayı sürdürdü. Kentin erken dönem Hıristiyan çehresi, ancak onuncu yüzyıldan itibaren yeni manastırların, aristokrat evlerinin inşasıyla ve Haliç’teki ticari hayatın dönüşmesiyle değişmeye başladı. Ama bu yeni imarlaşma o sıralarda hâlâ var olan çekirdeğin etrafında örgütlenmekteydi. Kentsel hayatın sürekliliği, 1203-4 Dördüncü Haçlı Seferiyle ve ardından gelen yağma ve yangınlarla kesintiye uğradı. Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğunun son iki yüzyılında, merkezi olmayan, dağınık bir periferiye yayılan bir kent haline geldi.

Dünyanın önde gelen Bizans tarihçilerinden Paul Magdalino, yazılı kaynakların yanı sıra arkeoloji ve mimarlıktan da yararlanarak ortaçağ İstanbul’unu tahayyül etmemizi sağlıyor. Yaşadığımız kenti, her gün adımladığımız sokakları ve varlığını kanıksadığımız yapıları o çağlara uzanan bir resme oturtmak amacıyla fotoğraflarla da desteklenen bu çalışmayı İstanbul tarihiyle ilgilenenler ya da belki İstanbul’u seven herkes ilgiyle okuyacak. Yazarın kendi ifadesiyle, “Bu kitap Osmanlı ve Cumhuriyet İstanbullarının altında, 330’dan 1453’e o uzun Bizans geçmişi boyunca tarihi yarımadada veya çevresinde birikmiş kentsel tecrübe katmanlarına yapılmış derin bir kazıdır.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Türkiye'de Çingene Müziği https://analizgazetesi.com.tr/haber/turkiyede-cingene-muzigi-1294/

Türkiye’de Çingene Müziği / Batı Grubu Romanları’nda Müzik Kültürü

Çingeneler’in tarihini yazmak, arşivlerdeki evraklarda onların soyları, meslekleri, yönetici erkle olan ilişkileri, göçleri, iskânları, işledikleri suçları yanyana getirerek toparlanmış bilgiyi sunmak şeklinde algılanmıştır yıllarca. Onlarla ilgili kararnâmeleri, fermanları, mahkeme sicillerini taramak kuşkusuz tamamen kıymetsiz değildir. Fakat Çingene kimliğini, Çingene’nin yaşamla olan ilişkisini, doğaya karşı duruşunu, ruhunu tek ve kısa bir ifadeyle “Çingene kültürünü anlamak” bu topluluğun yaşamlarına nüfûz ederek onları anlamaktan geçer.

Çingene, Hindistan içlerinden dünyanın dört bir yanına dağılan ve farklı adlarla anılan bir topluluğun Türkiye’deki genel adıdır.

Çingeneler’in bölgelere göre değişen isimleri vardır; bunların en yoğun nüfusa sahip olanı daha çok Türkiye’nin batı kesimlerinde yaşayan ve Roman adıyla bilinen gruptur. Türkiye Çingeneleri arasında Romanlar müzik ve dans kültürleriyle diğer akrabalarına göre daha tanınmış ve karakteristik bir yapıdadırlar.

Türkiye’de yayımlanan ilk Çingene müziği monografisi olma özelliğini taşıyan bu çalışmada, Romanlar’ın müzik ve dans kültürlerine paralel diğer Çingene toplulukları ile olan ilişkileri de ele alınmıştır.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Fatma Girik https://analizgazetesi.com.tr/haber/fatma-girik-8324/

Fatma Girik, Türk sinemasında ağırlıklı olarak anne, köylü ve kentli kadın rolleriyle dikkat çeker. Canlandırdığı tiplemelerde güçlü veya erkeksi kadın ya da ezilen kadın olarak görebiliriz onu. Ama hangi rolde olursa olsun oyun biçimi gerçekçidir ve ezilmeyi reddeder.

Haksızlıklara karşı koyan, cesur bir kadındır Fatma Girik. İzleyici üzerinde bıraktığı izlenim “hayatın kötülükleriyle karşılaşmış ama yılmamış, mücadeleci bir kadın” etkisidir… Sinemaya adım attığı ilk günden bugüne memleket insanının sevgisini kazanmış sanatçılarımızdandır Fatma Girik. Yaşamına 200’ün üstünde sinema filmi ve dizi film sığdırdı. Canlandırdığı her rolle toplumun sesi oldu.

Kimi zaman Ezo Gelin kimi zaman Kanlı Nigâr kimi zaman da Şoför

Nebahat oldu. Toplumsal sorunları takip eden, emekçinin, ezilenin ve halkın yanında olan bir sanatçıydı. Düşlerinin peşinde koştuğu bir yaşamdı onunkisi. Siyasete de atıldı, hizmet etti, ama düşüncelerinden hiçbir zaman taviz vermedi…

Fatma Girik kitabında usta sanatçının yaşam öyküsü, sinema kariyeri, filmografisi, siyasi çalışmaları, yaptığı televizyon programı ve özel yaşamı yer alıyor. Fatma Girik, kolektif güçlü içeriği ve zengin görsel arşiviyle bugüne kadar yapılmış en kapsamlı eser olma özelliğini taşıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Dijital Dünya https://analizgazetesi.com.tr/haber/dijital-dunya-7031/

Profesör Sangkyun Kim, yükselen trendlerin evreni ve devrim olarak nitelendirdiği Metaverse’ü, Dijital Dünya - Yükselen Trendlerin Evreni: Metaverse kitabında derinlemesine inceliyor ayrıca bunu alanda herhangi bir bilgisi olmayanların bile anlayabileceği bir dille kaleme alıyor. Profesör Sangkyun Kim’in asıl amacı metaverse’ün ne olduğunu tanıtmak olsa da kendi yazdığı senaryolarla da gelecekte metaverse’te karşılaşabileceğimiz durumlar hakkında tahminlerde bulunuyor ve neler yapabileceğimizi anlatıyor.  

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Kahkaha Nedir ve Nasıl Atılır? https://analizgazetesi.com.tr/haber/kahkaha-nedir-ve-nasil-atilir-6194/

Tüm dünyada büyük bir okur kitlesi tarafından gün geçtikçe daha da yakından takip edilen, en karmaşık konuları sade bir anlatımla aktaran yazar, bu kitapta “Kahkaha” konusunu tüm detaylarıyla, kapsamlı bir biçimde ele alıyor. A.Z. Yayıncılıktan çıkan kitap, hem derin teorik bilgilere hem de çok boyutlu pratik deneyimlere dayanıyor.  

Dünyaca ünlü yazar Akif Manaf, kitapta kahkaha üzerine önemli tespitler yapıyor ve şunları söylüyor:

Kahkaha, yüksek sesle gülmektir. Ayrıca çokça gülmek de bir nevi kahkahadır. Bununla birlikte duygusal bir ifadedir kahkaha. Kahkaha, toplamda yaklaşık on beş farklı yüz kasının kasılması ve genişlemesidir. 

Bilimsel araştırmalara göre kahkaha sayesinde kandaki kortizol seviyesi azalır, dopamin ve oksitosin salgıları artar. Sonuç olarak kahkaha acı, endişe ve stres seviyesini düşürür. Neticede insanın sağlık durumu iyileşir. 

Esasında kahkaha bir nevi iletişim kurma aracıdır; başka insanlarla bağlantıya geçmeyi ve sosyal etkileşimi kolaylaştırmaktadır. Kahkaha bulaşıcı olduğu için başkalarının da iyi hissetmesini sağlar. 

Kahkaha atan insan hafiflik kazanır ve kahkaha kanatlarını kullanarak uçmaya başlar. Varoluş pek çok kahkaha atma fırsatıyla doludur. Sadece herkes bu fırsatları değerlendirmeli ve coşkuyla dolup taşmalıdır. 

Kahkaha atarak mutlulukla dolup coşmak varken neden insanlar mutsuzluk içinde acı çeksin? Çünkü bu, küresel toplumun çıkar gruplarının işine gelir. Onlar herkesin mutsuz olup acı çekmesini ister çünkü acı, insanı yıkıma uğratır ve yıkılmış insanı manipüle etmek çok kolaydır. 

Gerçek şudur ki sadece insan kahkaha atabilir. Maalesef hayvanlar kahkaha atamaz. O yüzden kahkaha, insanı insan yapar. Bu nedenle kahkaha en üstün eylem ve bir insan için olmazsa olmazdır. 

Canın sıkıldığında yedi kez, “Kahkaha” diye bağır ve nedensizce kahkaha at! Çimlere yat ve gökyüzüne gülümseyerek bak. Sırtüstü yattığında karın kasları gevşer ve kahkaha enerjisi daha kolay bir şekilde hareket eder. 

Bacaklarını havaya kaldır ve çocuk gibi hareket ettir. O zaman içindeki çocuk gıdıklanacak ve hiç sebepsiz yere kahkaha atacaksın. Gözlerini kapat ve içsel kahkahanı bul! Aniden kahkaha ateşlenecek. 

Bedenin hafifleyecek. Eğlenceli bir biçimde çocuk gibi çimlerde yuvarlan ve kendini bütünüyle kahkahaya bırak. İnsanlığı asırlardır kahkaha atmaktan alıkoyan çıkar gruplarına başkaldır. 

Küçük çocuk gibi anlamsız sesler çıkar ve bu seslerin komikliğiyle ilgili kahkaha at. Kahkaha enerjisi tüm vücuda yayılacak, bedeni gevşetecek, rahatlatacak, geliştirecek, değiştirecek ve dönüştürecektir. 


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İrade Terbiyesi https://analizgazetesi.com.tr/haber/irade-terbiyesi-3268/

İrade eğitimi alanında çalışan bir tıp hekimi olan Dr. Ethem Bakar’ın 20. yüzyılın başlarında telif ettiği Terbiye-i İrade, piyasaya çıktığı dönemde Osmanlı okurları arasında oldukça rağbet gördü. Bu önemli eser, dönemin gençleri başta olmak üzere bütün Osmanlı halkını irade terbiyesi konusunda bilinçlendirmeyi amaçlıyordu. Ethem Bakar, büyük oranda Batılı kaynaklardan faydalanarak ortaya gerçek bir rehber eser çıkardı. Ketebe Yayınları’nın günümüz Türkçesine uyarladığı eser satış listelerinde ilk sırada yer alıyor. 

 

İrade Terbiyesi, ilk bölümü teorik, ikinci bölümü ise daha çok pratik uygulama olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor. İlk bölümde iradenin ne olduğu, irade terbiyesinin mümkün olup olmadığı, buna dair teoriler, iradenin ruhsal unsurları, psikolojisi ve nefse hâkimiyetin imkânı gibi konulara değinilirken ikinci bölümde iradenin güçlendirilmesi için gerekli vasıtalar açıklanıyor. İnsanı kötüye sevk eden fikir ve duygularla nasıl mücadele edileceğine dair yollar gösteriliyor. 

 

Yıllar boyu bir yanlış anlaşılmanın peşinden giden Türk okuru, Ketebe Yayınları aracılığıyla tavsiye edilen asıl eserle nihayet buluştu. Sakarya Üniversitesinde doktor öğretim üyesi olan Ömer Faruk Can ve hattat Fatma Zehra Can’ın yaptığı araştırmalar neticesinde müellif hakkındaki ilk derli toplu bilgileri kaleme alarak yazarın hüviyetini gün yüzüne çıkardı. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Bir Sağlık Markasının Yolculuğu https://analizgazetesi.com.tr/haber/bir-saglik-markasinin-yolculugu-2075/

Liv markasını hayata geçirmek için çıkılan yolculukta, markanın kısa tarihçesini ve yaratılış hikayesini kaleme alan, Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti’nin yeni kitabı “Bir Sağlık Markasının Yolculuğu” raflarda yerini aldı.

Bir kurumun doğum hikayesini anlatan kitap, 10 yıl önce sağlıkta A Plus bir marka olma inancı ile sektöre giren ve bunu başaran Liv Hospital’ın; var olma süreçlerini, bir markayı harekete geçiren unsurlarının neler olduğunu, global marka yolculuğunda nelerle karşılaştığını, sosyal açıdan nasıl güçlü olacağını ve tüm bunların 360 derece yaklaşımla nasıl ele alınarak işleneceğini anlatıyor.

Meri İstiroti’nin kaleme aldığı “Bir Sağlık Markasının Yolculuğu” aynı zamanda sağlık profesyonelleri ve sağlık yöneticiliği yolculuğundaki öğrenciler için de bir ders kitabı olma niteliğinde.

Marka oluşum sürecinin içerisinde yer alan kişilerin de yorumlarının eklenerek bir belgesel tadında hazırlanılan kitap; deneyimin hayata geçmiş halini, A Plus bir marka olma hedefine varırken yaşanılan zorlukları ve bununla birlikte yaşanılan güzellikleri anlatıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Doktordan Az Kullanılmış https://analizgazetesi.com.tr/haber/doktordan-az-kullanilmis-6064/

Mutsuzluk, günümüz koşullarında insanın en büyük derdi. Columbia Üniversitesi merkezli düşünce kuruluşu Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’nın yayınladığı Dünya Mutluluk Raporu’na göre Türkiye, 2023 Mutluluk Raporu'nda 137 ülke içinde 106. sırada yer alıyor. Koşulların bu kadar zorlu olduğu bir hayatta ise sağlıklı kalmanın ilk anahtarı gülümsemek.

 

Hastanelerin en hüzünlü koridorlarına sahip onkoloji bölümünde kariyerini sürdüren Uzm. Dr. Tayfun Hancılar ise mutsuzluk yerine gülümsemeyi tercih edenlerden. Çünkü gülümsemenin olağanüstü gücüne inanıyor ve herkesi bu yönde teşvik ediyor. Hastalıklardan ziyade gülümsemenin bulaşıcılığını savunan Hancılar, okuyanın yüzünde bir tebessüm yaratmak adına “Doktordan Az Kullanılmış” kitabını yazdı. Kitapta Hancılar’ın perspektifiyle insana, hayata, ilişkilere dair birçok konu mizahi bir dille ele alınıyor. 

Türkiye’nin mutsuzluk sıralamasında epey ön sıralarda olduğunun altını çizen Hancılar, “Ben de 32 yıllık bir onkolog olarak hayatım boyunca mutsuzluk yerine gülümsemeyi tercih ettim. Yapabildiğim kadarıyla… Bu kitap yüzünüzde hafif bir gülümseme yaratabilmek için yazıldı. İlk on sayfayı okuyup kendinizi mutlu hissediyorsanız devam edin… Sonuna kadar geldiyseniz tebrikler, ‘mutluluğu ve gülmeyi’ seven birisiniz demektir. Unutmayın sağlık en önemli varlığımız ve sağlık da ancak mutlu beyinlerde olur!” dedi.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Buda'yı Ararken Rumi'yi Buldum https://analizgazetesi.com.tr/haber/budayi-ararken-rumiyi-buldum-5061/

“Bir gün karşılaşacaksın. Geçen onca yıl, aslında neyi beklediğini, yüreğin çaresizce sızladığında anlayacaksın. Beklediğinin ‘O’ olduğunu anlamayacaksın önce. Yüzyıllardır tanıyormuşsun hissi doğacak yüreğinde. Hep seninleymiş̧ ama yokmuş̧ gibi. Gözlerine baktığında, kendini asırlardır orada yaşıyormuş̧ gibi hissedeceksin. O gelmeden önce hayatın yolunda seyretse de onca yıl ‘hiç̧’ olduğunu anlayacaksın. Asıl aradığının ‘kendin’ olduğunu onun gelişiyle anlayacaksın.”

İnsan, sonsuz birliğin koynundan bir kıvılcım olarak kopar ve dünyaya gelir. O birliğin gizi, kalbindeki kara bir lekede gizlenir. Yaşam, bir gün o saf birliğe dönene kadar bilinmezlikle seyreder. Tekâmül denilen bu birliğe dönüş için tevafuk-i vesileler gereklidir.

Buda’nın doğduğu topraklara merak salan Süveyda, olduğu topraklarda o gize ulaşır. O saf birliğe döner. Konya’da aşkını o bedene yerleştirir. Beşerî aşk ilahi aşkın dünyaca tecelli ettiği halidir. Önce can olur, sonra gam, sonra da kocaman bir hiç.

Katmandu’ya uzanan yoldan Agra’ya ulaşan, Konya sokaklarında sonsuzluğa eren bir aşk hikâyesi... Evrenin gönderdiği mesaj misali yeniden ve yeniden karşısına çıkan, ama hayal ama gerçek bir “aşk”. Önce can olan, sonra gam, sonra da kocaman bir hiç.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Büyükada Arkamdan Bakar https://analizgazetesi.com.tr/haber/buyukada-arkamdan-bakar-8651/

Hayatımın ilk 25 yılını ve o her bir yılın üç mevsimini Büyükada'da geçirdim.

İlk kez bisiklete binmeyi,

Arkadaşlıkları,

Erik çaldığım ağaçlardan düşerek dizimi kanatmayı,

Yüzmeyi, boğulmamayı,

Güneşlenmeyi,

Ölmez komşulukları,

Sevgiyi ve paylaşmayı,

Büyükada'da öğrendim.

Büyükada'nın bir tarih, yitik değerler diyarı ve sevgi adası olduğunu bu kitapta yaşayabilirsiniz

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Masumiyet https://analizgazetesi.com.tr/haber/masumiyet-4437/

Gökyüzüne bakamadan. Mevsimlerin değişmesini fark edemeden alelacele, mekanik olarak büyütülen çocuklarımızın, geleceğimizin, masumiyetimizin korunması için yazıldı bu kitap. Düşünceyle değil bir hisle yazıldı.

Kitap, yeryüzünün bugünkü acı durumunu ve küresel sistemin. Çocukların. Çocukluk masumiyetlerini ellerinden nasıl aldığını anlatıyor. 

Akılları kalplerinden ayrı düşmüş, çocukluğunu kaybetmiş, ekran bakışlı büyüklerin, çocukların ellerine o karanlık ekranları vererek, içi katkı dolu bebek mamalarını yedirerek ve hiç açmamaları gereken Wi-Fi’lerini  kapatmayarak onları o yakıcı radyasyon denizinin içine attıklarını gözler önüne seriyor.

Hayati Sır. Çocuklara. Çocukluğunu kaybetmemiş büyüklere sesleniyor. Alacakaranlık kuşağına sokulmaya çalışılan bu dünyanın ümidi. Çocukluğunu, masumiyetini kaybetmemiş olanlardır diyor. Ve insanın büyüdükçe içindeki çocukluğunun büyümemesi gerektiğini vurguluyor.

Ardından kitap. aşka geliyor. Bizi İlâhi Aşk’a davet ediyor. Masumiyeti korumanın Aşkla mümkün olduğunu ve koskocaman kâinatın küçücük kalbimize nasıl sığabileceğini söylüyor.

İnsanın, maddenin karanlığından kurtulduğunda, düşüncelerini terk ettiğinde ve kendi hislerine güvendiğinde ruhun özgür kalabileceğini anlatıyor Hayati Sır. Ve devam ediyor; “Bütün hayat aslında, ‘bir’ histir ey çocuk. Hissettiğin an yaşayacaksın. Durdurmayacaksın. His. Cennet’tendir. Hissettiklerinin önünü aklın keser. Dünya aklın. Oysa Cennet. ‘Bir’ histir.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Sıradan Bir Yahudi'nin Biyografisi https://analizgazetesi.com.tr/haber/siradan-bir-yahudinin-biyografisi-7067/

Yakup Barokas anılarını kaleme almaya başladığında aslında bunları kitaplaştırmayı düşünmüyordu. Amacı, abisi Rıfat’ın başından geçen komik hikâyeleri bloğunda paylaşarak okuyucusunu gülümsetmek ve artık var olmayan bir döneme tanık etmekti. Bunun için belleğini zorladığında, bu “hikâyenin” çok daha öncelerinden, belki de aile geçmişinden başlaması gerektiğini fark etti.

Varlığı uzun yıllar kendisinden gizlenen Holokost Kurtulanı engelli bir abinin hikâyesi de tabii ki bu kitapta yer almalıydı. Ve kendi başından geçen ilginç olaylar… Çalkantılı üniversite yılları, göç ettiği ülkede tutunma çabaları, Şalom Gazetesi’nde Genel Yayın Yönetmenliği görevinde bulunduğu dönemin izleri, ülkenin önde gelen siyasilerinin yurtdışı gezilerine katılımında deneyimledikleri, iş ve sosyal yaşamı ve hatta pişmanlıkları…

Okudukça hikâyenin pek de öyle “sıradan” olmadığını, birçok önemli olayın ayrıntılarına değindiğini, yazarın yaşam serüveniyle birlikte dönemin Türkiye’si ve İsrail’inden kesitler içerdiğini görecek, roman tadındaki bu samimi biyografiden keyif alacaksınız. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Kuzeye https://analizgazetesi.com.tr/haber/kuzeye-3471/

Çinli ünlü yazar Xu Zechen tarafından kaleme alınan Kuzeye romanı Türk edebiyatına kazandırıldı. Kitap, Beijing Publishing Grup ve Türk Çin Kültür Derneği’nin işbirliği ile Türkçe’ye çevrildi. Romanın çevirisini Dong Fangyuan ve Li Yahui gerçekleştirdi. Kitabın editörlüğünü ise Dilruba Karakaş ve Ekin Yeşeren yaptı. “Kuzeye” Derneğe ait olan Lotus Yayınları tarafından yayımlandı.

Çin’in En İyi Edebiyat Kitabı Ödülü

Kuzeye kitabı, Onuncu Maodun Edebiyat Ödülü ve 2018'de Çin’in En İyi Edebiyat Kitabı Ödülü’ne layık görüldü. Birçok dile çevrilen kitabın Türkçe’ye tercüme edilmesi Türk edebiyat dünyasında da ilgi uyandırdı.

Ondan Fazla Dile Tercüme Edildi

Xu Zechen tarafından kaleme alınan ünlü eser Almanca, İngilizce, Japonca, Korece, İtalyanca, Moğolca, Hollandaca, Rusça, Arapça, İspanyolca ve Türkçe dahil olmak üzere ondan fazla dile tercüme edildi.

Bir Nehrin ve Ulusun Gizli Tarihi

Tarihi büyük Çin kanalının yan kollarında sular çekildikten sonra toprak altında kalan sayısız kalıntı aynı zamanda tarihin karanlık yüzünde kalan olayları da içinde saklıyor. Kitap, bir İtalyan askerin ailesine yazdığı duygu dolu mektuplarla başlıyor. Tarihin bir dönemine ışık tutan bu mektuplar ünlü yazara bu sürükleyici romanı yazmasında ilham kaynağı oluyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yoldaki Işık Sensin https://analizgazetesi.com.tr/haber/yoldaki-isik-sensin-3381/

Yaşam koçu ve enerji teknikleri uzmanı Tuba Küçükaksu, ilk kitabını okurla buluşturdu. “Yoldaki Işık Sensin” adlı kitap Destek Yayınları’ndan çıktı.

 

Profesyonel yaşam koçu ve enerji teknikleri uzmanı Tuba Küçükaksu, 23 yıllık “aydınlanma” arayışında öğrendiklerini kitap haline getirdi.“Ferrarisini Satan Bilge” misali tüm hayatını bir kenara bırakıp “kendini” bulmaya çabalayan, bu arayışta yolu Şaman ayinlerinden tasavvufa uzanan, Amazonların derinliklerinden Hindistan’a binlerce mil yol kat eden Tuba Küçükaksu’nun kişisel gelişim içerikli otobiyografi kitabı “Yoldaki Işık Sensin”, Destek Yayınları tarafından okura sunuldu. 

AYDINLANMA ARAYIŞINDA OLANLARA

Tuba Küçükaksu, kendi hayatından yola çıkarak kaleme aldığı “Yoldaki Işık Sensin”de, aydınlanma arayışında olanlara zamanın geldiğine dair emareleri nasıl anlayacaklarını, yönlerini nasıl belirleyeceklerini ve bu yolculukta nelerle karşılaşacaklarını anlatıyor. 

BİR YOLCUNUN EL KİTABI

Tuba Küçükaksu, “Bir yolcunun el kitabı” diye tanımladığı kitabında okurlarına şöyle sesleniyor: “İnsan en çok kendine kör. Görmüyor içindeki hazineyi. Ancak gözün görmediğini gönül biliyor. O yüzden gözünün gördüğü yere değil gönlünü çeken yere gideceksin. Yüreğini dinlemeyi bileceksin. Gönül burada tek kılavuzundur ve sana mutlaka doğru yolu gösterir. Yapman gereken şey o yolu takip etmek ve yüreğin yolculuğuna çıkmaktır.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yapay Zekâ: Disiplinlerarası Yaklaşımlar https://analizgazetesi.com.tr/haber/yapay-zeka-disiplinlerarasi-yaklasimlar-7459/

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) “İnsan ve Toplum” serisine katılan “Yapay Zekâ: Disiplinlerarası Yaklaşımlar” eserini yayımladı. Berrin Küçükcan ve Banu Fulya Yıldırım tarafından hazırlanan eserde, her bir konu sektör uzmanları ve akademisyenler tarafından ayrı ayrı incelendi ve yorumlandı. 

Alanında bir ilk olma özelliği taşıyan “Yapay Zekâ: Disiplinlerarası Yaklaşımlar”, yapay zekâ hakkında genel bilgilerin yanı sıra yapay zekânın dilbilim, bankacılık, sağlık, hukuk, kütüphanecilik, arşivcilik başta olmak üzere çeşitli alanlardaki uygulamalarına ışık tutuyor. Kitapta, Halise Şerefoğlu Henkoğlu, Türkay Henkoğlu, Nilüfer Alimen, Senem Öner Bulut, Ayşe Banu Karadağ, Muhammet Emin Gedikli, Mehmet Oytun Cibaroğlu, Serkan Yıldırım, Oğuzhan Serin, Bahattin Yalçınkaya, Canan Ergün, Tolga Çakmak, Şahika Eroğlu, Mehmet Torunlar, Mehmet Altay Ünal ve Fahrettin Özdemirci yazılarıyla yer alıyor. Kitap, yapay zekânın ne olduğunu merak eden okurlara hem konuyla ilgili temel bilgileri sağlarken hem de yapay zekânın ortaya çıkışı ve farklı alanlardaki uygulamaları hakkında bilgi veriyor. 

Kitabın birinci bölümü; “İnsan Odaklı Yapay Zekâ: İnsan Bilgisayar Etkileşimi ve Yapay Zekânın Kesişimi Üzerine Bir Değerlendirme”, “Yapay Zekânın Sosyoekonomik Etkileri ve Belirsiz Geleceği”, “Yapay Zekâ, Dil ve Çeviri”, “Makinelerin Öğrenebilmesi ve Günümüze Etkileri”, “Bankacılığın Yapay Zekâ ile Dönüşümü”, “Sağlıkta Yapay Zekâ Uygulamaları”, “Metaverse Yapılarında Mülkiyet Hakları ve Otantikliğin Sağlanması” konu başlıklarından oluşuyor. Eserin ikinci bölümünde ise, “Kütüphane Hizmetlerinin Dönüşümünde Yapay Zekânın (AI) Temel Unsur Olarak Kullanımı”, “Kütüphanelerde Yapay Zekâ, Makine Öğrenimi ve Derin Öğrenme Yaklaşımlarına Yönelik Bir Literatür Değerlendirmesi”, “Yapay Zekâ Neyim Olur?: Arşivleri Anlamadan Yapay Zekâyı Hayatımıza Dâhil Edebilir miyiz?”, “Yapay Zekâ Hâkimiyetinde Veri Merkezlerinin Varlığı” konu başlıklarına yer veriliyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Kızıl Çengi https://analizgazetesi.com.tr/haber/kizil-cengi-3002/

Cahide Sonku’nun inanılması zor yükseliş ve düşüş öyküsü, toplumsal hayatımızın kendine özgü labirentlerinde gizlidir.

Bütün Türkiye’nin CAHİDE’siydi...

On üç yaşında adımını attığı Darülbedayi’de, rakiplerini geride bırakmayı, ilk ve biricik primadonna olmayı becerdi.

Çok az sayıda oyuncuya nasip olabilecek doğal yeteneğe ve güzelliğe sahipti. Bu özelliklerine zekâsını ve çalışkanlığını ekledi.

Altın yıllarını yaşayan Türk Tiyatrosu’nun ve kuruluş aşamasındaki Türk Sineması’nın tartışmasız “1 Numara”sı oldu. Çok ama çok para kazandı.

Örnekleri sadece ABD’de görülebilecek tarzda bir hayat yaşadı. Türkiye’nin playboyları, geçeceği değil, geçme ihtimali olan yollara bile kırmızı halı döşettiler. Ayakkabılarından şampanyalar içildi. Bütün takıları, ayakkabıları, çantaları, kıyafetleri Paris ya da Londra’dan getirtildi. Zaman içinde, hediye edilen son model otomobillere bile burun kıvıracaktı.

Her çıkışın bir inişi vardır!

Cahide Sonku’nun düşüşü de tıpkı yükselişi gibi meteor hızıyla gerçekleşecekti. Ünlü yıldız zaman içinde alkolün bataklığına gömülecek, Beyoğlu’nun izbelerinde yitip gidecekti.

Osman Balcıgil, tıpkı öteki çok okunan biyografik romanları Celile, Yeşil Mürekkep, İpek Sabahlık ve Afife Jale’de olduğu gibi, bu kez de Kızıl Çengi’de, Cahide Sonku’dan hareketle Türkiye toplumunun derinlerine iniyor

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yaratıcı Oyuncu Yaratıcı İnsan https://analizgazetesi.com.tr/haber/yaratici-oyuncu-yaratici-insan-5085/

Ayla Algan’ın kaleme aldığı ‘Yaratıcı Oyuncu Yaratıcı İnsan’ kitabı Yapı Kredi Yayınları etiketiyle raflara çıktı. Ayla Algan ‘Yaratıcı Oyuncu Yaratıcı İnsan’ kitabında, günümüz oyuncusuna farklı bir kılavuz kitap armağan ederken hayranlarına da zarif bir selam veriyor. Kitap, oyunculuğun tarihsel gelişimini, Ayla Algan’ın kendi oyunculuk serüveninden, tecrübelerinden izler taşıyor.

Aristoteles, “Göster, gündelik ne yapıyorsan göster, düzelterek estetik hale getir” diyordu. Ben de diyorum ki: “Gösterme, ol. Anda yaşa.”

Tiyatromuzun duayen isimlerinden Ayla Algan, ‘Yaratıcı Oyuncu Yaratıcı İnsan’da oyunculuğun tarihsel gelişimini, kendi oyunculuk serüveninden, tecrübelerinden damıtarak anlatıyor. Okurla bir atölye dersindeymiş gibi samimiyetle paylaşıyor yaratıcı kişiliğinin, çok yönlü sanatının etkileyici bilgisini. Günümüz oyuncusuna farklı bir kılavuz kitap armağan ederken hayranlarına da zarif bir selam veriyor.

“Yaratıcı oyuncu, yazarın yazmadığı yerlerde vardır. Role iyi girildiği zaman yaratılan tipler yaşar ve ölümsüz olurlar. Seyirci ile yolculuk bilimsel bir yolculuktur. Kahve falı ya da eğlence tiyatrosu değildir. Bugünün oyuncusu, oyuncu insandır; zihin ve bedeniyle rolünü tasarım yaparak hazırlar. Bu dijital çağ içinde, sizler de merak edin, düşünün, araştırın, belki yeni egzersizleri, yeni tanımlamaları, benim bulamadığım yeni kahramanları siz bulursunuz.”

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Osmanlı'da Eğlence https://analizgazetesi.com.tr/haber/osmanlida-eglence-1822/

Osmanlı’da Eğlence, tüm dinî, etnik, sosyal statü çeşitliliği içinde İstanbul toplumunun kültürel beslenme kanallarını, eğlence dünyasını bize canlı biçimde sunuyor. Özgü Çilli, bu değerli araştırmasında, dinî mensubiyetin şekillendirdiği farklı yaşam gelenekleri ile eğlenceler arasındaki ilişkileri, kadınların bu etkinlikler üzerinden sosyal hayata dahil olma imkân ve çabalarını, modernleşme hareketinin eğlence hayatında yarattığı değişimleri, yönetimin ve aydınların bu yeni süreçteki rol ve tutumlarını aktarıyor. Osmanlı döneminde İstanbul’un eğlence hayatını ele alırken, çalışmasının merkezine sosyal ve kültürel etkinlikler içindeki insanı yerleştiriyor. Bir anlamda Karagöz’den ziyade, Karagöz üzerinden Karagöz’e giden seyirciyi anlatıyor. “İnsanların sadece kendi hemcinsleriyle sosyalleşebildiği Osmanlı toplumunda eğlence dönemlerinde bahşedilen geçici özgürlüğü içselleştirememiş bireylerin davranışlarının bir uçtan diğer uca savrulabildiği görülür. Yüzyıllar boyunca geleneksel gösterilerde, bastırılmış her türlü duygunun serbestçe dışavurumuna alışan ve bu gösterileri seyirci olarak izlemeleri konusunda herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmayan bireyler, 19. yüzyılın modernleşmiş dünyasına özgü yeni kültürel ortamlarda da önceleri eski alışkanlıklarını muhafaza etmeye çalışmıştır. Ancak bu yeni hayatın adab-ı muaşeret kuralları yavaş yavaş kendilerini dayatmış, eğlence esnasında her şeyin mubah görülmesi olgusu, yerini belli bir görgüye bırakmıştır.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yorma Birader https://analizgazetesi.com.tr/haber/yorma-birader-376/

Gösteri dünyasının gösterişi sevmeyen duayeni Mustafa Oğuz bu kitapta hem kendi hikayesini anlatıyor hem de kahramanları eşliğinde 1970'lerden 2000'li yıllara Türkiye'nin popüler kültürünü... Hangi şarkıları sevdik, hangi starlara düşkündük, nelere güldük, nasıl eğlendik? Türkiye'nin inişli çıkışlı siyasi hayatı eğlence dünyasını, televizyonu ve popüler kültürü nasıl etkiledi?

Yorma Birader'i okurken Mustafa Oğuz'un hayatıyla birlikte "o sırada Türkiye"yi de okuyacaksınız.

"Hayatı hiç ıskalamadan yaşayan tam bir keyif adamıdır. Dostluğuyla gururlandığım insanların başında gelir Mustafa Oğuz."

Erol Evgin

"Mustafa Oğuz olmasaydı MFÖ bugün aynı yerde olmazdı. Bizi bugünlere getiren insandır."

Mazhar Alanson

"Bu dünyada Kazancakis'in Zorba'sının öğütlerine kulak veren ve tutmaya çalışan insanlardan birinin de Mustafa olduğunu düşünürüm."

Sezen Aksu

"Yaşamın tadını çıkarma konusunda hepimizden ileridedir. O benim dostumdur."

Şener Şen

"Sanatçının gönül çizgisine ters düşmeyecek şekilde çalışan, güvendiğim bir kardeşim olarak gönlümdedir."

Timur Selçuk

"Mustafa'nın başarısı, Muhsin Bey'in hatalarını yapmamasında gizlidir."

Yavuz Turgul

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Duyguların Efendisi https://analizgazetesi.com.tr/haber/duygularin-efendisi-6345/

Daha önce yayımlanan kitaplarıyla satış rekorları kıran yazar Çetin Çetintaş, yeni kitabı "Duyguların Efendisi" nde duyguların doğuşunu, yönetimini ve sağaltımını ele alıyor. Elementlerin duygular üzerindeki gücünü sayfalarında anlatan Çetintaş,  her duygunun bir elementin temsilcisi olduğunu ve dengelenmesi ile insanın duygu çöplüklerinden kurtulmasına yardımcı olabileceğini aktarıyor.

"Duygularımız haber kaynaklarıdır, hiçbir duygu sebepsiz oluşmaz." diyen Çetintaş, kitabında duyguların sadece yaşanmaktan öte, hangi ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktığını görmenin ve bunu yönetmenin önemine odaklanıyor. Kontrolsüzce yaşanan veya baskılanan duyguların, insanın kendisine verebileceği en büyük zararlardan biri olduğunu satırlarında aktaran Çetintaş, durumun fiziksel ve ruhsal sağlık üzerinde olumsuz etkilerine de vurgu yapıyor.

İnsan duygularının gizemli dünyasını araştıran ve bu konuda derin bir bakış açısı sunan yazar Çetin Çetintaş’ın 10. kitabı "Duyguların Efendisi", duyguların hangi ihtiyacı ortaya çıkardığını görmek ve yönetebilmek fikrini merkezine alarak, okura bilgi dolu bir rehberlik sunuyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Mindful Kartlar ve Mindful Günlüğüm https://analizgazetesi.com.tr/haber/mindful-kartlar-ve-mindful-gunlugum-3799/

Prof. Dr. Zümra Atalay imzalı Mindful Kartlar ve Mindful Günlüğüm İnkılâp Kitabevi etiketiyle kısa süre önce raflardaki yerini aldı.

 

Prof. Dr. Zümra Atalay tarafından hazırlanan; Mindful Kartlar ve Mindful Günlüğüm yeni bir güne, taze ve umut dolu bir bakışla adım atmak isteyenleri bir araya getiriyor. Atalay, Mindfulness’ı her yaştan okuyucunun keşfetmesini sağlayarak gündelik hayatına entegre etmek etmesine yardım ediyor.

 

Mindful Kartları, günlük yaşamınızda kolaylıkla uygulayabileceğiniz mindfulness deneyimlerini içerirken, Mindful Günlüğüm de bu deneyimlerinizi takip etmenizi ve farkındalığınızı arttırmanızı sağlıyor. Kartların numara sırasına göre kullanıldığından etkili bir deneyimin ortaya çıkacağını sunan Zümra Atalay, verilen uygulamaları Mindful Günlüğüm ile de yerine getirdiğinizde, yaşamınızdaki olumlu değişiklikleri keşfetmenize yardımcı oluyor. 

 

İnteraktif bir çalışmayı okuyucuyla buluşturan İnkılâp Kitabevi, Prof. Dr. Zümra Atalay'ın mindfulness araçları sayesinde, yaşam biçimini daha mutlu ve huzurlu hale getirmeyi hedefleyen herkes için benzersiz bir rehber oluyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Romantik Bilim https://analizgazetesi.com.tr/haber/romantik-bilim-5628/

Çocuk, ergen ve yetişkin psikiyatrisi üzerine kırk yılı aşkın bir süredir çalışan Prof. Dr. Yankı Yazgan, ilk eseri Romantik Bilim kitabı ile okurlara ilham ve anlam dolu bir yolculuk sunarken; yakında çıkacak olan yeni kitabının yanı sıra Çocuklu Hayat, Düşe Kalka Büyümek, Bir Tatlı Telaş eserlerini de İnkılâp Kitabevi çatısı altında okuyucuya sunmaya hazırlanıyor. 

 

Çizerliğiyle de tanınan Yazgan, Romantik Bilim’de çizgilerinden ufak bir bölümünü okurlarıyla paylaşırken; sohbet havasında kaleme aldığı köşe yazılarında da okurla bir araya geliyor. Siyaset, yolsuzluk ve yoksulluk gibi güncel konulara da düşündürücü perspektifler ortaya koyan Yankı Yazgan, teknoloji ve tıp gibi hayatın ayrılmaz parçalarına dair özgün görüşlerini de kitabında samimi bir dille paylaşıyor.   

 

İnkılâp Kitabevi imzasıyla zihinlerde farklı bir pencere açacak; Romantik Bilim, sadece yazara özgü anlatım tarzı ve içerikleriyle değil, aynı zamanda psikiyatrist yazar Prof. Dr. Engin Geçtan ile gerçekleştirdiği psikoterapi söyleşisine ve İnkılâp Kitabevi yayın direktörlerinden Gülşen İşeri'nin Yankı Yazgan ile özel söyleşisine de ev sahipliği yapıyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Jansen ve Ankara https://analizgazetesi.com.tr/haber/jansen-ve-ankara-7910/

Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM), Çağatay Keskinok, Irmak Yavuz Özgür ve Eren Efeoğlu tarafından kaleme alınan Jansen ve Ankara: Planlar-Yazışmalar kitabını yayımladı. Kitap erken Cumhuriyet döneminde başkentin fiziksel planlamasını üstlenen Hermann Jansen ve Ankara Şehri İmar Müdürlüğü arasında yapılan yazışmalarla farklı ölçekteki planları, eskiz ve perspektif çizimlerini ilk kez gün yüzüne çıkartıyor. 

 

Ankara’nın imar planlarının hazırlanması ve uygulanması sürecine ışık tutan çalışmaların yer aldığı Jansen ve Ankara: Planlar-Yazışmalar kitabında 1930-1938 yılları arasındaki yazışmalara yer veriliyor. Yazışmalarda kentin planlaması ve bölgeleme, tarihi kentin korunması, kent yaşamı, kentsel hizmetler ve halk sağlığı, planların uygulanması ve yapılaşma, kent güzelliği ve yapı düzeni gibi önemli kavram ve konular ele alınıyor. 

 

Hermann Jansen’in, abartısız ve kentin oluşumunda iktisadi boyutu önemseyen, kentsel mekânın üretiminde sadeliğe ve akılcı çözümlere özen gösteren, bütüne biçim verme kaygısı ve toplumsalcılığı esas alan imar yaklaşımı yazışmalarda ortaya çıkıyor. Kitapta bu yaklaşımın 1928 Ankara İmar Planı yarışma sonucuna etkileri de gözlemlenebiliyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki zorlu koşullarda bile ilkesel bir bakış ve modern bir arayışla ele alınan planlama anlayışı ve şehircilik yaklaşımı yazışmalarda kendini gösteriyor.

 

Kitap, doğrudan şehircilik ve şehir imarı ile ilgili okuyucuya sunduğu 77 yazışmanın yanı sıra, bu yazışma ve planlardan hareketle araştırmacılara yararlı olacak konu, kavram, yer ve kişi isimlerinden oluşan bir dizine de yer veriyor. Kitabın hazırlık aşaması, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Harita ve Plan Belgeleme Birimi ve Berlin Teknik Üniversitesi Mimarlık Müzesi Arşivi’ndeki Jansen planlarının incelenip yazışmalarda gönderme yapılan planlarla eşleştirilmesini kapsıyor. Çevrimiçi uydu görüntüsü üzerinde coğrafi olarak konumlandırılan plan ve eskizler kitapta etkileşimli olarak erişime sunuluyor. Yazışmalarda ele alınan yerlere dair dönem fotoğrafları ve hava fotoğrafları, o yere ait bir imge oluşturması açısından ilgili yazışma ve planlarla eşleştirilerek okura sunuluyor. 

 

Kitabın kapak tasarımı yine Jansen’den ilham alıyor. 1928 Ankara Nazım İmar Planı Yarışması’nda ünlü şehir planlamacısının tasarısında kentin kurucu bileşeni olarak öne çıkan unsurlar, kapakta kuş bakışıyla yalın bir imgeye dönüşüyor. Bu soyutlamanın merkezindeki eksenler, kentte hareketin temel eksenleri olarak doğu-batı doğrultusunda demiryolunu, kuzey-güney doğrultusunda ise Atatürk Bulvarı’nı gösteriyor. Tasarımın merkezi, Jansen’in kentteki açık alan sistemini kurgularken esas aldığı çanak biçimli havzayı parçalayan akarsu vadileri Bentderesi, İncesu Deresi ve Çubuk Çayı’nı simgeliyor. Kent, planda kuzeyde Etlik ve Keçiören, güneyde ise Çankaya ile sınırlanıyor. 

 

Günümüzde bu sınırlar çoktan aşılmış, kentin doğal bileşenleri artık gözlenemez olsa da Jansen Planı’nın bu imgesi, kentin kurucu ve dönüştürücü bileşenleri olarak bu katmanlarının yeniden bir arada düşünülmesi gerektiğini hatırlatıyor. 

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
İnsanca Yaşamaktır Hayat https://analizgazetesi.com.tr/haber/insanca-yasamaktir-hayat-1238/

Ünlü iş adamı Hayrettin Kağnıcı ikinci kitabını yayınladı.  İlk kitabı “İnsan Böyle Bir Şey” i 2021 yılında yayınlayan Kağnıcı, ikinci kitabını da bu ay okuyucularına sundu. Yeni kitabının ismi “ “İnsanca yaşamaktır hayat!” Profesyonel iş hayatının yanı sıra, Dünyanın değişik bölgelerine seyahat eden fotoğraflar çeken, -ki bu ülkelerin sayısı nereyse 150 yi bulmuş durumda- Kağnıcı bir çok ödüle de layık görülmüş. Yani on parmakta on marifet sahibi iş adamı, sıcak günlerde gölgede bize dost olabilecek bir kitap ile karşımızda. 

“Gelecek, mümkün görünür hale gelmeden önce fark edenlerindir.”

İnsanı anlamanın en kolay yolu, ona felsefe ve matematiksel düşünceyle bakmaktır. Bu bakış açısından bakamazsak, doğayı, toplumsal düzeni, hayatı ve en önemlisi de beynimiz nasıl çalışıyor, nasıl düşünce üretiyor, nasıl algılıyor konularını anlayamayız. Diyor yazarımız.

İnsanlar arasında bu kadar büyük farklılıklar ve anlaşmazlıklar neden var? Neden birbirimizi öldürüyor, neden din olgusunun yarattığı farklılıklar nedeniyle bunun doğru ve kabul edilebilir olduğuna inanıyoruz? Sorgulamalarına da satırlarında yer vermiş Hayrettin Kağnı’cı.

Bu kitapta, sonucun sebebi olarak “beynimizin çalışma prensibi, beynimizin nasıl düşünce ve algı ürettiği” ve davranışlarımızı yönlendiren, kişiliklerimizin, kimliklerimizin oluşmasında temel olan “eğitim” konuları işlenmiş.

Hayatımızı değiştirip hemen şimdi, en zor olanı, imkânsız gibi görüneni hayal etmeli, tercihlerimizi hayallerimizden yana kullanmalıyız. Unutmamalıyız ki: “İnsanca yaşamaktır hayat!”


]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri https://analizgazetesi.com.tr/haber/neoliberal-finansallasmanin-politik-kokenleri-926/

VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) iktisat dizisi genişliyor. Ekonomik sosyolojisi, siyaset sosyolojisi ve hukuk sosyolojisi üzerine çalışan sosyoloji profesörü Greta R. Kripper’ın “Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri” adlı eseri yayımlandı. Geçtiğimiz otuz yılda ABD ekonomisinde finansın yükselişinin politik sosyolojisinin ele alındığı eser Ahen Yağan çevirisiyle ve M. Fatih Karakaya editörlüğünde Türkçeye kazandırıldı. 

VBKY’nin Türkçede ilk kez okura sunduğu kitapta, Greta R. Kripper dünyada yaşanan finansal çılgınlığın, panik ve çöküşlerin temeline inerek finansallaşmayı tarihsel sosyolojinin perspektifinden okumak isteyenlere pencere açıyor. Kitap, “Finansallaşma Nedir?”, “ABD’de Finansal Kuralsızlaşmanın Sosyal Politikası”, “Reagan Yönetimi Küresel Ekonomiyi Keşfediyor”, “Amerikan Para Politikasının Oluşumu” başlıklı bölümlerden oluşuyor. 

Eser, 1970’lerde politikacıların karşılaştığı bir dizi politik, ekonomik ve toplumsal ikilemler üzerinden ABD ekonomisinin finansallaşma sürecinin izini sürüyor. Michigan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü akademisyenlerinden Krippner, finansallaşma ile son birkaç on yılda ABD ekonomisinde finansal faaliyetlerin giderek daha baskın hâle geldiği geniş tabanlı bir dönüşüme atıfta bulunuyor. Kitapta, devletin, 1960 sonları ve 1970’lerdeki kriz koşullarından kurtulma çabalarının ABD ekonomisinde finans sektörüne yönelişin tohumlarını nasıl ektiği vurgulanırken, finansallaşma konusunda mevcut görüşlere de alternatif bir bakış açısı sunuluyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Yılanlı Bahçe https://analizgazetesi.com.tr/haber/yilanli-bahce-1727/

Ünlü tarihçi, oyuncu ve şair Pelin Batu, kavramlar arasındaki anlam arayışını dile getirdiği kitabı "Yılanlı Bahçe"yi, değerli Cihan Yurdaün ile birlikte edebiyatseverlerle buluşturuyor. İki isim yakaladıkları ahenkle felsefenin yanında okuyucuya estetik bir bakış açısı da sunuyor. 

Yılanlı Bahçe; zihninizi açacak, duygularınıza dokunacak ve hayal gücünüzü zirveye taşıyacak!

Pelin Batu ve Cihan Yurdaün'ün kaleme aldığı Yılanlı Bahçe, hayranlık uyandıran üslubu ile sonsuz ufuklara kapı aralıyor. Her bir kavram üzerine yazılmış ikişer şiirden oluşan kitapta toplam 60 şiir yer alıyor. Hiçlik sarmalının içindeki anlam arayışını yoğun bir şekilde yansıtan dizeler, Batu ve Yurdaün'ün yorumuyla okurları zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Yılanlı Bahçe ile okur; sayfalar arasında kaybolacak, dizeler arasında varoluş sancılarıyla yoğrulacak, zaman zaman hüzünlenecek ve son sayfaya geldiğinde felsefi bir derinlikle karşılaşacak.

İnkılâp Kitabevi etiketiyle edebiyat dünyasında yeni kapılar aralayan; "Yılanlı Bahçe", Pelin Batu ve Cihan Yurdaün’ün benzersiz üslubuyla, okuyucuları derinden etkileyecek bir dünya yaratıyor.

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com
Adı Mercan https://analizgazetesi.com.tr/haber/adi-mercan-4028/

Tahran’ın Kırmızı Sirenleri, Rolls Royce’u Taramışlar Baba ve İsfahan’ın Gözyaşları romanlarıyla tanınan Shahzadeh N. İgual’in yeni eseri; Adı Mercan.

Bu kez İkinci Dünya Savaşı’nın en hüzünlü ve en unutulmuş hikâyelerinden birini kaleme alan yazar, gerçek yaşam öyküleriyle kurguyu yine ustaca birleştiriyor: Gizemli bir Varşovalı kadınla anlatıcımız İstanbul’da bir günü beraber geçirirler. Beyoğlu pasajlarında, Galata sokaklarında başbaşa dolaşır, kimi tarihi restoran ve kafelerde uzun uzun sohbet eder, geçmişe çetin bir yolculuğa çıkarlar. İkisi de aynı duyguya sahiptir: “Tek başına yüklenmek, taşımak, yorulduğunu kendine dahi itiraf edememek.”

“... Bu konuyu yazmaya nasıl karar verdiniz?” dedi minik kahve fincanını iki eliyle acemice tutup köpüklerini yudumlarken.

Rahatlamıştım. Mevzuyu önce onun açmasına pek mutlu olmuştum. Dirseklerimi masaya yaslayıp, “Başka bir öykünün peşinden koşarken rastladım size ve hikâyeye,” dedim... 

Sonu belirsiz, zor bir yolculuk bu. Aslında ürkütücü olan başka bir şey daha var: İran’a göç ettirilen Polonyalılarla, Rusya’da kalmayı seçenlerin toplamı dört yüz binden öteye gitmiyor. Peki, Rusya’ya getirilen bir buçuk milyon Polonyalıdan geriye kalan bir milyon yüz bin Polonyalı nerede?.. " "... Oturduğumuz askeri kamyonun kasasına bir şeyler fırlatıyorlardı: minik mendillerin içine konmuş tatlı ekmekler, peynir, meyve, şekerleme… Benim önüme düşen mendili açtığımda bir parça ekmek, peynir ve şeker gördüm. En son ne zaman peynir yemiştim, hatırlamıyordum. Hiçbir maddi değeri

olmayan o mendilin içindekiler değildi beni etkileyen. Şu anda ağlamamın nedeni, İran halkının o kocaman yüreğidir. Kimsemizin olmadığını bilerek, ne acılar çektiğimizi hissederek bize açtıkları kollarıdır beni hâlâ ağlatan…

Siyah beyaz, çok eski lakin hiç eskimemiş bir fotoğraf. Dört adam var dükkânın önünde. Asker gibi yan yana dizilip dimdik durmuşlar. Saidian bey gülerek “Şu baştaki rahmetli babam... Bu da ben. Yanımdaki sarı kafalı da Polonyalı Andray. Avukatmış memleketinde... Biz onun, o bizim lisanımızı bilmez ama anlaşırdık bir şekilde.”

“Nasıl tanıştınız peki?” diye soruyorum... "

“... Peşi sıra birkaç şarkıya eşlik ediyor Varşovalı kadın. Her birini başka duygularla mırıldanıyor. Her eserde bir yerlere gidiyor, birilerini karşılayıp uğurluyor. Gözlerini her tizde açıp, her peste kısıyor. Her

değişen ritimde birilerine rastlıyor, her şarkı bitiminde hoşça kal diyerek ayrılıyor. Varşovalı kadın geride bıraktığı ve aslında hiç tanıyamadığı sevdiklerini şarkıların güftelerinde kucak kucak taşıyor…”

Adı Mercan, yeni bir coğrafyada, yeni bir hayata üstelik sıfırdan başlayan Rahel, Lola, Helena, Sara ve daha birçok kadının öyküleri üstünden okurunu başka dünyalara taşıyor. Romanı için araştırma yaptığı dönemde bazıları hala hayatta olan bu kadınlarla görüşen İgual, yaşananları onların anılarından aktarıyor. Roman, İranlılarla aile kuran, İran'da iş hayatına atılan, dünyaya çocuk getirip büyüten, kimi Hıristiyan kimi Yahudi, bu yürekli göçmen kadınların yaşamlarına tanıklık etmemizi sağlıyor.

Yakın tarihin bu unutulmuş detaylarına ışık tutan Adı Mercan romanı, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasına ait hiç anlatılmamış gerçek yaşam öyküleriyle okuyucuyu şaşırtırken İran'ın zengin yaşam kültürünü gözler önüne seriyor...

]]>
Gazete Birlik info@gazetebirlik.com