Petrolde ABD-Çin kavgası
Dünya covid-19 salgını sebebiyle canıyla uğraşırken ABD ve Çin sıcak savaş da dahil oluşması muhtemel petrol fırtınasını hiçe sayarak koronavirüs sonrasına hazırlanıyor. İki ülkenin son korumacılık savaşından beri yürüttüğü mevcut politikaları, virüs salgını sonrasında da küresel ekonomiye sorunlar yaşatacağa benziyor. Yarınki OPEC toplantısı beklenen gelişmede kritik önem taşıyor.
Dünyanın en büyük enerji ithalatçıları Çin ve ABD düşen petrol fiyatlarını fırsata dönüştürmek için büyük savaş veriyor. Çin Rusya üzerinden, ABD ise Suudi Arabistan üzerinden baskı kurarak küresel petrol ticaretini kendi lehlerine çevirmenin planlarını yapıyor.
Dünya covid-19 salgını sebebiyle canıyla uğraşırken ABD ve Çin sıcak savaş da dahil oluşması muhtemel petrol fırtınasını hiçe sayarak koronavirüs sonrasına yatırım peşinde. Görünen köy kılavuz istemez ama iki ülkenin son korumacılık savaşından beri yürüttüğü mevcut politikaları, virüs salgını sonrası yine küresel ekonomiye sorunlar yaşatacağa benziyor.
OPEC ve OPEC dışı petrol üretici ülkelerin, ABD ve Çin arasında yaşanan liderlik mücadelesinde nasıl saf tutacağı ve böyle kritik bir dönemde nasıl kararlar alacağı yarınki OPEC toplantısında bir nebze belli olacak. Petrol üreticisi ülkeler Çin ve ABD’nin elini görmelerine rağmen kartları farklı karmak isteseler de buna güçleri yetmiyor.
Ancak dünyanın büyük bir kriz yaşadığı bu dönemde kapılar “güçlü olanın kazanacağı bir dünya”ya mı, yoksa “hakkın ve adaletin hakim olduğu bir dünya”ya mı açılacak, işte cevaplanması gereken asıl soru bu…
Diyalogun bittiği yer
Dünya, halen yaşadığı covid-19 salgını ve sonrası için küresel diyalogu sürdürebilecek bir taşıyıcıya ihtiyaç olduğu gerçeği ile hareket ettiği takdirde sorunları kısa vadede çözüm aşamasına getirebilir. Fakat korona pandemisi öncesi ticaret ve siyasette ülkeler arası yaşanan korumacılık politikaları yeniden vahşi bir şekilde yeniden ortaya çıkarsa o zaman buna diyalogun bittiği yer veya gerilimin yeniden başladığı nokta demekten başka çare kalmaz.
“Önce insan” odaklı yerel veya uluslar arası işbirliği ve beraberinde geliştirilecek politikalar kesintiye uğrarsa sorunlar sadece sağlıkla kalmaz, ekonomik krizle çalkalanacak dünya gıda başta temel ihtiyaç tedarikinde zafiyete uğrar ve covid-19 kaosundan daha büyük bir buhranın içine yuvarlanır.
Sorunun aşılması noktasında uluslararası eşgüdüm, ölçülü, şeffaf ve insan odaklı yaklaşımlara ihtiyaç olduğu acilen bir kenara yazılmalı. Ülkeler yine gümrük tarifeleriyle sınırlarına duvarlar çekerse insanoğlu, pandemide kendini eve hapsettiği gibi, dar çemberler içinde nefes alamaz hale gelir.
Küresel yakıt ihracatı
Yarın yapılacak OPEC toplantısına dönersek, alınacak kararların dünyanın geleceği açısından fevkalade önemli olacağını belirtmek gerekir.
İki devin arasındaki petrol çekişmesinde son perdeyi aktaralım…
2019 yılında 506 milyon ton petrol ithalatıyla rekor kıran Çin, koronavirüs salgını sonrasına hazırlık için petrolü ucuza kapatarak tükenen stoklarını doldurmanın yollarını arıyor. Sarı devin hedefi, OPEC ve teşkilat dışı petrol üreticisi ülkelerin yaşadığı talep ve fiyat kaosundan faydalanmak.
Çin bilhassa küresel hale getirdiği petrol işleme kapasitesini boş bırakmamak konusunda kararlı. Geçen yıl rafine yakıt ihracatını yüzde 14 artırarak 67 milyon tona çıkaran Çin, aynı ihracatın devamı noktasında politika geliştiriyor. Ülkenin yakıt ihracatı, iç talebini dahi geçmiş durumda. Dolayısıyla Çin hükümeti koronavirüsten kaynaklanan küresel durgunluğa rağmen öncelikle resmi stokları 180 güne çıkarmak niyetinde. Çin pandemiden önce günlük 14 milyon varil petrol tüketiyordu ve sadece petrole 250 milyar dolar ayırıyordu.
Derdi Çin seddini yıkmak
ABD de, Çin’den farklı değil. Dünya petrol yataklarını siyasi yoldan elde edemiyorsa, askeri güç kullanıyor. ABD kendi petrolülleri ve kaya gazına sahip olmasına rağmen Çin gibi dünyanın en büyük petrol tüketen ülkesi. Çin’den bir farklı var… Kaya gazı da dahil dünyanın en fazla petrol üreten ülkesi. Günlük 13 milyon varil petrol üretiyor. ABD’nin geçen yılki petrol tüketimi ise günlük 21 milyon varil. Açığı ise günlük yaklaşık 5 milyon varil. Diğer taraftan dünya genelindeki petrolün yüzde 20’den fazlasını ABD tek başına tüketiyor.
ABD Başkanı Donald Trump, petrol fiyatlarının 20-30 dolar arasına düşmesinden sonra kaya gazı üreten firmaları destekleyeceğini ve Çin’in rezervlerinden daha fazla bir petrol stokuna sahip olmak için çalıştıklarını söylemişti.
Dünya ekonomisinde liderliği kaptırmamak isteyen ABD, Çin’e karşı petrol kartıyla cevap vermenin savaşını veriyor. ABD, Çin’in yüksek enerji ithalatını kullanarak halen 18 milyar dolarlık ihracatını 50 milyar dolar seviyesine taşımak istiyor. Bunun için de son dönemde ABD tüm engellere rağmen günlük petrol üretimini 13 milyar varile yükselterek dünyanın en büyük üreticisi Suudi Arabistan’ı dahi geçti.
Tabii ABD’nin asıl niyeti Çin ile arasındaki dış ticaret açığını kapatmak için bu ülkeye petrol veya petrol ürünlerini satışını yükseltme çabası içinde. Mesela İran gibi Çin’e petrol satan Çin seddi diyebileceğimiz ülkelere baskı uyguluyor. Çin sadece İran’dan değil, Venezüella, Libya gibi 15 ülkeden petrol alıyor. İşte ABD bu ülkeleri ticari olarak baskı altında tutup Çin’e ABD petrolü vanalarını düşemeye çabalıyor.
OPEC’ten sonra G-20 toplanır
ABD ve Çin’e karşı farklı bir yaklaşım izlemesi mümkün olmayan OPEC ve koalisyonu ellerindeki kartı yarın açacak. Fiyatların yükselmesini istemeyen Çin’e karşı ABD politikaları doğrultusunda OPEC’in nasıl karar vereceğini bugünden kestirmek zor. Ancak büyük bir ihtimalle OPEC toplantısının ardından bu ay veya en geç gelecek ayın başında G-20 ülkeleri sadece petrol için olağanüstü toplanır diye düşünüyorum.
Zira küresel piyasalarda günlük petrol talebi 40 milyon varil azaldı. Birçok ithalatçı ülke petrol siparişlerini iptal ediyor. OPEC ve OPEC dışı petrol üreten ülkeler, petrol fiyatlarının son 3 ayda yüzde 60 düşmesi üzerine azalan stoklarını en düşük fiyattan artırmak isteyen Çin’e karşı nasıl bir karar alacak, hep birlikte göreceğiz.
6 milyon varil kısıntı olur
Petrol üreten koalisyonun günlük 6 milyon kısıntı yapacağı tahminleri üzerinde duruluyor. Yapılan hesaplamalara göre, petrol üreten ülkelerin günlük 10 milyon varil üretim kısıntısı yapsa bile bu stoklarda günlük 15 milyon artış anlamına geliyor. Yani stoklar hâlâ Çin’in istediği seviyede değil, yukarıda.
Ancak ne pahasına olursa olsun, resmi stoklarını 90 günlük net ithalat seviyesini iki katına çıkarmak isteyen Çin hükümeti, tüm ticari alanlarının ihtiyacı da dahil geçen yıl ithal ettiği 506 milyon tona yakın petrolü bu yıl da stoklamak niyetinde.
Geçen yıl günde ortalama 14 milyon varil petrol tüketen Çin'in günlük tüketimi Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, İngiltere, Japonya ve Güney Kore'nin toplam ihtiyacına denk geliyor.
OPEC büyük sınav verecek
Petrol üretim kısıntısını destekleyen ve stoklarını giderek artıran ABD, yarınki OPEC toplantısına katılacak. Bugün Çin’e en fazla petrol satan Rusya da dahil Suudi Arabistan ve diğer büyük üreticiler üretim kısıntısı konusunda anlaşmaya hazır. Yani Amerikan politikası OPEC üzerinde baskısını sürdürüyor.
ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan ve Rusya’nın petrol üretimini 10 milyon varil azaltmasını beklediğini söylemesi sanki fiyatlara ince bir ayar.
Rusya Enerji Bakanı Aleksander Novak da, Rusya'nın piyasaların aşırı arzla karşı karşıya olduğu ortamda petrol üretimini artırma planı olmadığını söylerken Rusya ve Suudi Arabistan’ın toplantıda petrol üretimini kısma yönünde birlikte hareket edeceği yolunda Trump’ın twitti de petrol fiyatlarını 34 doların üzerine çıkarmıştı.
Rusya ve ABD’nin aynı kararda buluştuğu bu OPEC toplantısında buna bir petrol satrancı denebilir. Fakat oyunu şu anda kimin kazanacağı henüz belli değil.
Çin pandemiyi fırsat bilerek bu yıl ucuz petrol almak niyetinde. ABD ise Çin’e karşı yüksek dış ticaret açığını pahalı petrol satarak karşılamak mücadelesinde. Bu iki büyük devletin oyununda OPEC hakikaten yarın büyük bir sınav verecek.
Pozitif ayrıştık alımlar güçleniyor
ABD ve Avrupa’da giderek ağırlaşan koronavirüs salgını endişeleri küresel piyasalarda satışları körüklerken Türkiye’de ise pay piyasaları alımlarla güçlülüğünü sürdürüyor. Döviz fiyatlarındaki çıkışa rağmen sanayideki güçlülük ve düşük gelen enflasyon yatırımcı ilgisini alım yönünde çekti. Gelecek hafta gündem elbette yine covid-19 salgını olacak. Koronavirüse yönelik haberler piyasa akışında en belirleyici faktör olarak takip edilecek.
Geçen hafta küresel borsalar arasından pozitif ayrışan Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi haftalık bazda yüzde 1,62 oranında değer kazandı. Haftayı 89.552 puandan tamamlayan BIST 100 endeksi hafta içinde en düşük 86.815, en yüksek 90.408 puanları gördü.
Uluslar arası piyasalarda onsta 1620 dolar bantına oturan altın fiyatları yurt içinde gram fiyat yüzde 3,48’lik artışla 348 lira oldu. Cumhuriyet altını yüzde 3,4 ile 2312 liradan satıldı.
Döviz piyasasında ise TL hem dolar hem euroya karşı değer kaybetti. Dolar/TL kuru yüzde 3,73 kazançla 6,6980 lira, euro/TL kuru da yüzde 1,84 primle 7,2330 lira oldu. Yatırım fonları içinde haftalık en fazla değer kazanan yüzde 1,82 ile kıymetli madenler fonları olarak kayda geçti.
Hafta sonunda 1000 TL’lik yatırım borsada 1016,2 lira, altın 1034,8 lira, dolar 962,7 lira, euro, 981,6 lira oldu.
Söz konusu gelişmeler çerçevesinde piyasalarda gelecek haftaya yönelik beklentiler şöyle oluştu:
BIST 100…
Gelecek hafta yine koronavirüs haberleri piyasalarda en fazla takip edilecek gündem. Haftaya yurt içi ve dışında piyasaları veri bazında etkileyecek bir gelişme beklenmiyor. BIST 100 endeksinin 90 bin seviyesinde direnç kazanması önemli bir gelişme olmadığı takdirde 92 binli rakamların ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Endekste dikkat edilecek husus aşağı ve yukarıda hareket alanının 3 bin puanlık bir güçte olması. Teknik açıdan 88 binin destek konumunda olduğu düşünülürse alımların arttığı piyasanın covid-19’a rağmen dünyaya göre normal bir trend kazanacağı düşünülüyor.
DOLAR/TL…
Tüm dünyada işlerin durmasına karşılık Türkiye’de İSO imalat PMI endeksinin 48 seviyesinde gelmesi ve enflasyondaki gerileme TL cephesinde moralleri yüksek tuttu. Covid-19 salgınına yönelik Türkiye’nin aldığı önlemlerin müspet yansıması da TL’ye destek veren diğer gelişmeler arasında. Salgına karşı ABD Merkez Bankası’nın (FED) gerek küresel merkez bankaları ve gerekse ülke içinde aldığı tedbirler doları güvenli liman olarak güçlendirdi. Haftayı 6,73 seviyesinden kapatan kurun gelecek hafta daha sakin seyretmesi bekleniyor. Teknik olarak 6,80 direnç, 6,60’lar ise destek konumunda görünüyor.
EURO/TL…
Türkiye’deki müspet gelişmelerin yanında Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) salgın sebebiyle para politikası stratejisini 6 ay ertelediğini duyurmasının yanında büyük bankaların yıl boyunca tutması gereken kaldıraç oranlarında değişikliğe gitmesi euroyu dolar karşısında zayıflattı. Ancak parite etkisiyle TL karşısında değer kazanan euro, hafta içinde dolar kadar prim sağlayamadı. Haftayı 7,28 seviyesinden kapatan kurun gelecek hafta euro/dolar paritesine bağlı yukarıda 7,35, destekte ise 7,20’lerde hareket edeceği tahmini yüksek.
PETROL…
ABD Başkanı Donald Trump’ın twitti ile 35 dolar seviyesine yükselen brent petrol, yarın yapılacak OPEC toplantısından sonra yol belirleyecek. Toplantıdan üretimi kısma yönünde karar çıkacağına kesin gözle bakılırken kısma derecesi petrol fiyatlarına yön verecek. Günlük 10 milyon ve daha fazla varillik bir kısma petrol fiyatlarını 40 doların altına atabilir. Teknik olarak ise brentte 37 dolar direnç, 29 dolar destek konumunda.
ALTIN…
Küresel covid-19 salgınında dip ve zirveleri gören altın yine 1620 dolar ile yukarı yönlü bir hareket içinde. ABD’deki istihdam verileri, PMI’ler ile Çin ekonomisinde düzelme emareleriyle ilgili gelen haberlere rağmen virüsün küresel ekonomiye yönelik tehdidi, doların yanında altını güvenli liman olmaya itiyor. Altının gelecek hafta yine alım yönlü hareket edeceği tahmin edilirken 1630 doların direnç, 1610 dolarlı seviyelerin destek olacağı kanaati yüksek.