Dolar $
32.59
%0.22 0.07
Euro €
34.8
%0.45 0.15
Sterlin £
40.37
%0.52 0.21
Çeyrek Altın
3961.92
%-0.1 -3.91
SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 27 Haziran 2022 02:47

KARAYİP DENİZİ'NDEKİ VİRJİN ADALARI

Bu yazımda sizi Karayip Denizi'ndeki iki adaya, Virjin Adalara bağlı meşhur St Thomas ve St Martin Adası'na götürmek istiyorum. Karayip Denizi kuşkusuz masmavi suları, olağanüstü adalar toplulukları ile harika bir destinasyon

Karayip Denizi'ndeki Virjin Adaları

Gece gemide seyahat edip sabahın erken saatlerinde uyanıp ve bir adaya demir atmış olmak ve o günü o adayı keşfederek geçirmeyi hayal etmek çok harika bir duygu .

Bu yazımda sizi Karayip Denizi’ndeki iki adaya, Virjin Adalara bağlı meşhur St Thomas ve St Martin Adası’na götürmek istiyorum.

Miami’den yola çıkmışız ve muhteşem Karayip Denizi’nde yol alıyoruz. Karayip Denizi kuşkusuz masmavi suları, olağanüstü adalar toplulukları ile harika bir destinasyon. Küba başlı başına harika bir deniz tatili ve kültür destinasyonu. Biz ise bu rotada Fort Lauderdale, Puerto Riko, Bahama Adaları derken bir diğer yandan ise Virjin Adalarını varıyoruz.

Yaklaşık bir haftadır denizdeyiz ve benim gibi denizi çok seven birisi sanırım denize hiç bir zaman doymuyor. Yüzünüze ve teninize değen güneşin o güzel ışıkları, rüzgarın o mis gibi bol oksijenli dokunuşları, denizin ve gökyüzünün mavilikleri.

Bütün bunlar beden ve ruh sağlığınız için en güzel terapi diyebilirim. En azından benim için kesinlikle öyle.

virjin-1

Adanın faunası oldukça vahşi

Gemimizde erkenden uyanıyoruz ve ilk yaptığımız şey kamaramızın balkonuna çıkıp dışarıya bakmak. Harika! St Thomas Adası’nın küçük limanına demir atmışız ve ada keşfedilmek için bizi bekliyor adeta.

Hemen günübirlik turumuz için hazırlanıp, geminin güvertesinde güzel bir kahvaltı edip buradan uzaktan limandaki rengarenk tekneleri ve yatları izliyoruz. Hava çok güzel.

Kahvaltımızdan sonra gemiden inip kiralamış olduğumuz özel araca geçiyoruz.

Heyecanlıyım çünkü araçla adada bir tur atıp ardından buradaki koyları keşfedip dünyaca meşhur Magens Beach’ten denize gireceğiz. Aracımızla adanın altını üstünü getiriyoruz, dik yokuşlardan adanın tepelerine doğru tırmanıyoruz ve St Thomas Adası’nın harika manzaralarını en yüksek noktalardan hayranlıkla seyredebiliyoruz.

St Thomas Adası Puerto Riko’ya yaklaşık altmış beş kilometre uzaklıkta, volkanik bir yapısı var ve Virjin Adaları’nın başını çekiyor diyebilirim.

Adanın faunası oldukça vahşi, yerleşim çok az. Ada’da yaklaşık sadece kırk elli bin kişi oturuyor. Burası dünyada sanki unutulmuş bir yer gibi.  2017 senesinde İrma Kasırgası buraları da etkisi altına alıp evlere ve hatta büyük kiliseye de fazlasıyla zarar verip geçmiş.

Ada, yüksek ağaçlar ve yeryüzü orta boy sürüngenlerle dopdolu. Güneşin sıcaklığında pek hareket etmiyorlar sanki ama gerçekten gözümüzün gördüğü her yerdeler. Sanki geçmiş zamanların birer şahidi gibiler. Çıktığımız tepelerden aşağıda meşhur Magens Beach’in türkuaz rengindeki koyu ve berrak suları görünüyor. Adayı yaklaşık bir buçuk saat aracımızla gezdikten sonra nihayet plajımıza geliyoruz. Ada’nın en güzel tarafı gerçekten bizi hayran bırakan deniz, koylar ve plajlar.

virjin-4

Tablonun içindeymişim gibi

Plajda epeyce turist var ve bu sıcak güneşin altında büyükçe bir şemsiye edinmek bir mesele. Neyse ki hızlı bir şekilde hal ediyoruz ve bir dakika bile kaybetmeden kendimizi bu nefis buz gibi sulara atıyoruz.

Kendimi sanki bir tablonun içindeymişim gibi hissediyorum. Böyle bir güzellik gerçekten olabilir mi diye insan kendine soruyor. Suyun pırıl pırıl mavi tonları, çevredeki ağaçların yeşilliği, kumsalın kusursuz beyazı, gökyüzünün mavisi. Tüm bunlar gerçekten mükemmel bir tablo gibi görünüyor. Denizin üstünde pelikanlar uçuyor ve büyük bir coşkuyla ve dik bir açıyla denizin dibine dalıyorlar. İnsanlara da alışık gibiler çünkü çok yakınımızda yüzüyorlar. Dostlarımızla birlikte çok eğleniyoruz. Sahilde ise barda bize soğuk içeceklerimizi ve özellikle buraya has olan Pinacoladalarımızı hazırlamışlar.

Bütün bir gün burada vakit geçirmek, denize girmek, doğaya hayran olmak, dinlenmek ve pelikanları ve diğer yerel kuş türlerini izlemek çok keyifli. Akşam vakti ise tatlı bir yorgunlukla gemimize dönüyoruz. Ertesi gün ise gemimiz St Martin Adası’na demir atıyor. St Martin 1648 yılından bu yana Virjin Adaların bir parçası. Ada aslında iki parçaya bölünmüş. Yarısı Hollanda Krallığına ait, diğer yarısı ise Fransa’ya ait ve dolayısı ile Avrupa Birliğinin bir parçası. St Martin Adası’ da Irma Kasırgasından nasibini almış ve adanın her yeri çok zarar görmüş. Bugün hava hafif bulutlu ama bu tarz havaları da çok seviyorum. Bu sefer adanın çevresini bir katamaranla gezeceğiz.

virjin-2

Koyları tek tek geziyoruz

Yine limanda gemimizden ayrılıp aşağıda bizi bekleyen katamaran yönetim ekibi ile tanışıyoruz. Fonda Karibiğin güzel yerel müzikleri çalıyor. Bu adada da fazla yerleşim ve yeşillik yok fakat denizi çok güzel. Koyları tek tek geziyoruz. Epeyce bir rüzgar var aslında. Martılar etrafımızda uçuşup duruyor.

Uzaktan St Martins Adası’nın Hollanda kısmında bulunan Princess Juliana Havalimanı’na iniş yapan uçakları görebiliyoruz. Uçakların buradaki Maho Beach Plajına çok yakın inmesi sebebiyle burası dünyaca bilinen bir lokasyon. Bir çok turist buradaki uçakların inişini çok yakından izlemek için geliyor. Ancak, bu durum aynı zamanda insanlar için ciddi bir tehlike de oluşturuyor çünkü uçakların iniş kısmına çok yakın durduğunuzda uçağın rüzgarı sizi kolayca sürükleyebiliyor.

Yavaş yavaş güneş yüzünü göstermeye başlıyor. Yaşasın, artık denize girme zamanı. Katamaranımızla Mullet Beach’e varıyoruz ve deniz pırıl pırıl, kumsal ise upuzun, bembeyaz ve ipek gibi.

Uzaktan kumsalda oturan insanların rengarenk şemsiyelerini görüyoruz. Rüzgarda hafif uçuşuyorlar.

Biz ise kendimizi koyun serin sularına bırakıyoruz. Etrafımızda orta boy değişik görünümlü siyah balıklar yüzüyor. Doğanın bana vermiş olduğu enerjiyi çok seviyorum. Suyun yumuşaklığı, bizi kavraması çok güzel. Dalarken bazı yerde kumu ellediğimde kumun inceliğini hissediyorum. Doğa bize nasılda cömert davranıyor. Sadece insanın yüreğini biraz açması gerekiyor. Doğaya dokunabilmek bence olağanüstü bir duygu.

Düşündüğümde beni çok güzel duygular sarıyor. Burada çok özel bir konumdayız çünkü tam Atlantik Okyanusun başladığı batı kıyılara çok yakınız hem Karibiğin ortasındayız.

Buralarda denize girebilmek ve burayı deneyimlemek ne büyük bir ayrıcalık ve hediye. Bu düşünceler bana çok büyük mutluluk veriyor ve her attığım kulaçta bu mutluluğu hissedip buradaki coğrafyayı, doğayı kucaklıyorum sanki.

Saatlerce bu koylarda denize girip yüzmenin keyfine varıyoruz.

Akşamüstü ise gene bulutlar çıkıyor, gökyüzü koyu gri bir renk alıyor ve biz çok yorulmuş olarak katamaranımızda havlularımıza sarılarak, ciddi bir rüzgarlı havada bir yandan kumanyalarımızı yiyerek bir yandan sıcak çay ve kahvelerimizi yudumlayarak büyük bir keyifle gemimize dönmeye çalışıyoruz.

virjin-3

Bu yağmur başka bir yağmur

Yağmur yağmaya başlıyor ama sanki bu yağmur başka bir yağmur. O kadar yumuşak ve sempatik ki. Islanıyoruz fakat sanki doğa ana bizi yıkıyor veya arındırıyormuş gibi hissediyorum. Bu yağmur o kadar güzel ki. Damlalar yumuşak yumuşak yüzüme çarptıkça çok mutlu oluyorum.

Gemiye gidinceye kadar tamamen ıslanıyoruz ama sorun yok çünkü üstümüzde zaten mayolarımız var.

Gemiye döner dönmez sıcak bir duş almanın, emniyette hissetmenin ve konforlu bir alanda bulunmanın harika duygusunu yaşıyoruz.

Bu adalara gün olur da yolunuz düşerse çok fazla bir beklentiniz olmasın ama doğayı seviyorsanız burada doğa ile kucaklaşmak sizi çok mutlu edecektir ve umarım sizde benim gibi buralarda unutulmaz anılar biriktirirsiniz.


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR