En ciddi riskimiz Suriye meselesi
Rusya ve İran destekli Suriye rejim güçlerinin İdlib'deki hava saldırısında 33 askerimizi şehit etmesi Türk piyasalarında deprem etkisi oluşturdu. Koronavirüs salgınıyla sarsılan yurt dışı piyasalardaki olumsuzlukların üzerine gelen İdlib saldırısı Borsa İstanbul'da yüzde 9'un üzerinde kayba sebep oldu.
Dünyanın 2020 yılına iyi başlamadığı ve yayılan olaylarla giderek bozulan siyasi, askeri ve ekonomik gelişmelere paralel her geçen günün bir önceki günü arattığı bir ortamda Türkiye, küresel dünyanın merkezinde denge arayışlarını sürdürüyor.
Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren İran yanlısı Haşdi Şabi ve diğer terör örgütlerini yöneten generallerden Kasım Süleymani ve 6 komutanın ABD tarafından öldürülmesiyle başlayan ve Doğu Akdeniz kaynaklı Libya’da Rusya ve işgalci batının desteklediği terörist Halife Hafter’e karşı Türkiye’nin desteklediği merkezi hükümet arasındaki savaşla devam eden olumsuzluklara Çin’den yayılan koronavirüs salgını eklendi.
Ardından Türkiye’de meydana gelen depremler, İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetler destekli Özgür Suriye Ordusu rejim güçleri arasındaki çatışmaların şiddetlenmesi üzerine, Türkiye’nin Suriye rejimine Şubat sonuna kadar İdlib’den çekilme ültimatomu vermesi ve devamında toplamda 50’ye yakın Türk askerinin şehit edilmesiyle alevlenen gerginlik zirveye çıktı. Türkiye – Rusya – İran ve Suriye arasında gerilen ipler Birleşmiş Milletler (BM), NATO ve diğer uluslar arası kuruluşlar tarafından yumuşatılmaya çalışılıyor. Türkiye’nin İdlib’den çıkması için Suriye’ye verdiği süre ise bu hafta sonu itibariyle doluyor.
En büyük risk Suriye
Türkiye piyasaları bir yandan virüs salgını gibi küresel risklerden etkilenirken diğer yandan Libya’nın yanında özellikle Suriye kaynaklı siyasi ve askeri gelişmeler ülkenin büyüme patikasına girdiği, cari dengesini düzelttiği, faiz ve enflasyon oranlarını aşağı çektiği dönemde başta turizm olmak üzere ekonomik iyileşmelerinde ciddi risk oluşturuyor.
Son olarak bu hafta hem de Regaib Kandili gecesinde İdlib’de Suriye rejiminin hava saldırısında 33 askerimizin şehit edilmesi Türkiye piyasalarında deprem etkisi meydana getirdi. Türkiye’nin 5 yıllık CDS’leri birden 382,45 seviyesine kadar yükseldi. Saldırı sonrasında başta NATO ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere dünyanın her yerinden gelen Türkiye’ye yönelik destekler CDS’leri ancak 322 seviyesine çekebildi. Geçen yıl Mayıs ayında CDS’ler 521 düzeyine çıkmış bu yıl Ocak ayında 234,8’e kadar gerilemişti.

Üç belirsizlik giderilmeli
Özellikle son saldırının gerçekleştiği Cuma gecesi sonrası haftanın son gününde borsa yüzde 10 düşüşle açıldı. Son 7 yılın en seans içi düşüşü olan işlemlerde Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi 99 bin seviyesine kadar geriledi. Borsa günü ancak yüzde 4 eksi ile 105,994 puandan kapatabildi. Türk 2 yıllık tahvil faizi yüzde 12,51’i test ettikten sonra 10 baz puan düşüşle haftayı 12,41 puandan tamamladı. Dolar/TL kuru 6,20 ile başladığı günü 6,25 lira ile kapattı. TL böylece son 3 ayda dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimi olarak kayıtlara geçti. Euro da 6,83 liradan 6,92 liraya yükseldi.
Bu arada Rusya hava destekli Suriye rejim saldırıları sonucu 33 askerimizin şehit edilmesi üzerine uluslar arası camia da olayı sert dille kınadı. BM, NATO ve ABD her konuda Türkiye’nin yanında olduklarını dile getirirken İngiltere’nin PKK ve uzantıları KCK, TAK ve HPG’yi terör örgütleri listesine eklemesi memnuniyetle karşılandı. Türkiye’nin Avrupa ve batıya geçmek isteyen mültecilere sınır kapılarını açması da piyasaların ciddiyetle takip ettiği gelişmeler arasına girdi.
Türk piyasalarını değerlendiren birçok yorumcu, para politikası ve tedbirlere yönelik piyasadaki belirsizliklerin giderilmesi gerektiğini, şu an için iyimser olacak bir gelişmenin olmadığını, koronavirüs salgını ile ilgili müspet bir ilerleme ve Suriye’deki kriz konusunda çözüm olmadan oluşan olumsuz algının kırılmasının zor olduğu yolunda ortak görüş belirttiler.
Büyürken enflasyona dikkat
Hafta içinde Türk piyasalarını müspet yönde etkileyen önemli gelişmeler de oldu. Bilhassa merakla beklenen 2019 yılı büyüme rakamı, makro ekonomik planda birçok belirsizliğin aydınlanmasına da sebep oldu. Büyümede 1325 baz puan ile faizlerin sert düşmesinin yanında kredi kanalının canlanması ve ekonomik aktivitenin artması dikkat çekti.
Bu yılın ilk çeyreğinde kredi talebindeki artışa paralel bir büyüme beklentisi içine giren Türkiye, artan enflasyonu aşağı çekmenin yollarını arayacak gibi görünüyor. Büyüme içinde hane halkı tüketim harcamalarının yüzde 6,8 büyümesi de gözden kaçmayan rakamlar. Bilhassa Merkez Bankası’nın (TCMB) Rusya ve Suriye geriliminin getirdiği piyasa oynaklığından doğan maliyet enflasyonunu ve kur baskısını nasıl azaltacağı merak konusu.
TCMB’nin son dönemde almayı kararlaştırdığı makro ihtiyati tedbirlerin bu konuda öne çıkacağı tahmin ediliyor. Tahminlere göre Merkez Bankası, maliye politikalarına destek vermek amacıyla doğrudan yatırımları ülkeye çekme ve net ihracatın daha da yukarıya çıkartılması konusunda üretime destek verici politikalarının etkili olacağı beklentisi oldukça yüksek.
Ekonomide diğer sevindirici taraf ise ekonomik güven endeksinin Şubat ayında yüzde 0,5 artarak 97,5 seviyesine çıkması oldu. Hatta endeksteki artışın reel kesim yani imalat sanayi ve hizmet sektörüne yönelik güven endekslerine dayanması gözden kaçmadı. Reel kesim güven endeksinin yüzde 0,3 artarak 106,7 değerine ulaşması, hizmet sektörü güven endeksinin de yüzde 3,4 artarak 98,5’e yükselmesi bu kadar badireye rağmen ekonomideki hareketliliği ortaya koyması açısından manidar.
Tüketici güven endeksinin Şubat’ta yüzde 2,7 azalarak 57,3, perakende ticaret güven endeksinin yüzde 2 azalarak 102,9 ve inşaat sektörü güven endeksinin yüzde 5,7 azalarak 74,5 değerinde gerçekleşmesi enflasyon ve beraberinde oluşacak faizlerin hareketi açısından gerçekten önemli.

Koronavirüs tehdidi sürüyor
Son 10 günde dünyada ve Türkiye’de yaşananlara bakıldığında ekonomik aktivitelerin bu kadar iyi gelmesi bile sevindirici bulunmalı. Çünkü; Çin’den yayılan koronavirüs salgınının dünyanın birçok yerinde kendini göstermesi, sınırlarını kapatan ülke sayısının giderek artması, virüse bağlı dünya turizminin en çok istifade ettiği Çinli turistlerden gelen taleplerin bıçak gibi kesilmesi, birçok hava yolu şirketinin iflası, uluslar arası birçok kongre ve fuarın iptal edilmesi, hükümetlerin vatandaşlarına yönelik seyahat uyarıları, ünlü otel ve kruvaziyerin virüs sebebiyle karantineye alınması, Türkiye’ye gelen Rus ve İranlı turistlerin bu yıl nasıl hareket edeceği, Çin’in eski Çin, Rusya’nın da eski Rusya olmaktan çıktığı, borsaların 10 trilyon dolara yaklaşan kayıplarına ulaştığı bu dönemde Türkiye gibi turizmden ciddi gelir elde eden ülkelerin ekonomisini nasıl toparlayacağı merak edilmiyor değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’nin her türlü olumsuzluklara ve saldırılara karşı güçlü ve hazır olduğunu belirttiği konuşmalarında özellikle ekonomik sıkıntıları çözme noktasında kararlı adımlarını atmaktan geri durmayacağını belirtiyor. Türkiye’nin 2019 yılı büyümesini örnek gösteren Erdoğan, dengelenme ve toparlanma eğilimindeki ekonominin bu yıl da beklentilerin de ötesinde büyümesini sürdüreceğini ifade ediyor.
FED faiz indirimlerine başlar mı?
Hem Suriye meselesi hem de koronavirüs tehdidi karşısında Merkez Bankası’nın (TCMB) gelişmelere göre alacağı ilave tedbirlerin yanında faiz indirimlerini Mart ve gelecek aylarda da devam ettireceğine dair kanaat yüksek. Diğer yandan Merkez Bankası’nın döviz karşılığı Türk Lirası swapta pozisyonun kullanılmayan kısmının kotasyon swap limitine aktarılabileceğine dair değişikliği de dikkat çekti.
Diğer taraftan koronavirüs sadece turizmi değil, ülkelerin üretimlerini de etkiliyor. Çin’de ekonomik aktivitenin durma noktasına geldiği ve buna bağlı birçok gelişmiş ülkede ekonominin daha da durağanlaştığı bir ortamda ABD Merkez Bankası (FED) başta diğer küresel merkez bankalarının da faiz indirimlerini sürdüreceği yolunda açıklamalar çok fazla. Altın yatırımcısı ise FED’in faiz artırıp artırmayacağına dair projeksiyonlar yapıyor.
FED Başkanı Jerome Powell, her ülkede olduğu gibi koronavirüsün ABD ekonomisi için de risk oluşturduğunu, risklere karşı ekonomiyi büyütmek için faiz indirimleri de dahil her türlü tedbiri alacaklarını belirtiyor. Bilhassa Powell’ın açıklamasının birçok ekonomistin “virüse karşı en iyi yöntem faiz indirmek ve parasal gevşeme” gibi bir konuyu yoğun olarak tartıştığı ve borsa endekslerinin düştüğü bir dönemde gelmesi manidar bulunuyor.
FED’in eski yöneticilerinden Kevin Warsh’ın WSJ’de kaleme aldığı yazısında koronavirüse karşı merkez bankalarının öncü olmasını istediği de düşünülürse önümüzdeki aydan itibaren FED’in 25 baz puanlık faiz indirimiyle yeni bir rotaya gireceği, FED’i Çin Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası, İngiltere, Japonya ve diğer merkez bankalarının faiz indirimlerini devam ettireceklerine ve faiz kararında ortak adımlar atacaklarına dair öngörüler artıyor. Küresel merkez bankalarının dünyayı etkileyen birçok tabii afet, ekonomik kriz, siyasi gelişme karşısında faiz indirerek ortak bir konsensüs oluşturdukları biliniyor.

Şubat enflasyonu ne gösterecek?
Piyasalar bir yandan Suriye meselesi ve koronavirüs salgınıyla alakalı gelişmelerin takip edileceği gelecek haftada yurt içinde Şubat ayı enflasyonu ve İmalat PMI verileri önemli gündem maddeleri. Yurt dışında da imalat PMI verilerinin yanında işsizlik rakamları, işsizlik maaşı başvuruları, dış ticaret dengesi rakamları takip edilecek. Türkiye’de ilave şok gelişmeler yaşanmazsa 3 Mart Salı günü açıklanacak Şubat ayı enflasyonu kredi büyümesi, tüketici eğilimi ve faizler konusunda belirleyici olacak. Ekonomistler Şubat ayı TÜFE’yi aylık yüzde 0,7 ve yıllık yüzde 12,7 (Ocak yüzde 12,15) olacağını tahmin ediyor.
Söz konusu gelişmeler çerçevesinde bu hafta borsa sert düşerken altın ve döviz yatırımcısına kazandırdı. Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, haftayı yüzde 9,27'lik kayıpla 105.993,65 puandan tamamladı. Borsa hafta içinde en düşük 99.332 puanı gördü.
Serbest piyasada doların satış fiyatı yüzde 1,86'lık kazançla 6,2330 lira, euronun satış fiyatı da yüzde 3,54'lük artışla 6,8450 lira oldu. Kapalıçarşı’da 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 0,62’lik artışla 326 liraya, Cumhuriyet altının satış fiyatı yüzde 0,6’lık primle 2 bin 168 liraya çıkarken çeyrek altın 533 liradan satıldı. Yatırım fonları içinde en fazla kazandıran yüzde 3,37 ile kıymetli madenler fonları şeklinde belirlendi.
Haftalık bazda 1000 TL’lik yatırım borsada 907,3 lira, dolar 1018,6 lira, , euro 1035,4 lira, altın 1006,2 lira oldu.
Piyasalarda gelecek haftaki öngörüler ise şöyle oluştu:

BIST 100…
Suriye ve koronavirüs salgını ile ilgili gelişmelere ilaveten yurt içi ve yurt dışından gelecek ekonomik verilere yönelik rakamlar Borsa İstanbul’u da etkileyebilir. BIST 100 endeksinin Türkiye’de enflasyon, yurt dışında ABD tarım dışı işsizlik verisi ve imalat ile hizmet PMI’larına yönelik verileriyle özellikle FED’in faiz indirme ihtimaline yönelik yaklaşımlarla yön çizeceği ihtimali olan küresel piyasalar paralelinde hareket etme ihtimali var. Haftayı 105.994 puandan kapatan borsanın gelecek hafta şok gelişmeler olmadığı sürece yukarı yönlü hareket edeceği tahmin ediliyor. Endekste 105.000 ve hemen altında 104.000 puan destek, yukarıda ise direnç olarak 107.000, 108.200, 110.900 puanlar takip edilebilir.
DOLAR/TL…
ABD’de büyüme rakamlarının iyi gelmesi ve diğer ekonomik veriler konusunda toparlanma içine giren ABD’de koronavirüs sebebiyle yatırımcıların altın ile birlikte güvenli liman olarak ABD tahvillerini tercih etmesi doları diğer para birimleri karşısında güçlendirdi. Suriye İdlib olaylarına yönelik Türkiye’nin CDS’lerindeki ani artışlar TL’ye ciddi değer kaybettirdi. Suriye’nin TL üzerindeki olumsuz baskısı halen devam ediyor. Olumsuzluklara karşılık Türkiye’nin 2019 yılını pozitif büyüme ile kapatması ve son çeyrekte yüzde 6 büyümesinin yanında ekonomik güven endeksinin de yukarı yönlü seyri kayıpları bir nebze telafi etti. Ayrıca Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal’ın her türlü olumsuzluklara karşı tedbir alma gücüne sahip olduklarını ve gerekirse makro ihtiyati tedbirlerin gündeme gelebileceğini belirtmesi piyasalara bir nebze destek verdi. Doların teknik olarak gidebileceği zirveyi CDS’ler 382’ye geldiğinde 6,25 liraya çıktığında gördük. Şu anda 322 seviyelerindeki CDS’lerle birlikte doların 6,05’lere doğru yeniden döneceğine dair beklentiler fazla. Ancak henüz Suriye konusunda şok gelişmelerin her an gelebileceğini de unutmamak gerekir. Dolarda yukarıda 6,30’lu seviyeler canlı. Beklenen aşağıdaki 6,05’ler de güçlü destek konumunda.
EURO/TL…
Euronun dolar karşısında Euro Bölgesi’nde ekonomiye güvenin gelmesiyle kendini yeniden 1,10’ların üzerine atması, TL’yi bu hafta ciddi zayıflattı. Türkiye’nin Suriye ve Libya sorunları da TL’yi euro karşısında değer kaybetmesine sebep oluyor. Yüzde 3,5 seviyelerinde değer kazanan euronun, gelecek hafta da aynı performansını sürdürmesi bekleniyor. Euro/TL’de pivot bölge 6,8 lira. Eurodaki güçlenme devam ederse 7 liralar gündeme gelebilir. Şu anda en güçlü direnç 6,92 lira civarında. Aşağıda ise 6,7 lira ise kuvvetli destek görüntüsü veriyor.
ALTIN…
Koronavirüs sebebiyle haftalardır 1600 doların üzerinde çıkışını sürdüren altın fiyatları koronavirüste küresel endişelerin artmasına rağmen FED’in faiz indireceğine dair beklentilerle 1585 dolar seviyesine geriledi. FED’den 18 Mart’ta gerçekleştireceği toplantıda 25 baz puanlık faiz indirimi gelirse altın fiyatlarında gerileme daha da artabilir. ABD tahvil faizlerindeki gerileme zaten altından ziyade tahvile yönelen yatırımcının ilgisini gösteriyor. Bu saatten sonra ABD tarafından faizle ilgili gelecek her açıklama altın yatırımcısı için önemli. Halen 1585 seviyesindeki altının şok gelişme olmadığı sürece gelecek hafta 1575’ler ve üzerinde bir dinlenmeye geçeceği ve FED’i bekleyeceği tahmin ediliyor. Ancak burada koronavirüsün yayılış şiddetinin de dikkatle takip edilmesi gerekiyor.
PETROL…
Haftanın en çok kaybedenleri arasında petrol borsalardan sonra ikinci sıraya yerleşti. Brentte 49 dolar seviyesine kadar gerileyen petrolün son günkü kaybı bile yüzde 4 seviyelerinde. Petrol üreten ülkeler koronavirüs şaşkınlığında üretimi kısma gibi bir noktada karar vermiş değiller. Bu da fiyatların daha da düşmesini sağlıyor. Koronavirüs sebebiyle üretim ekonomisinin durması ve petrol kullanımının giderek azalması petrol üretici ülkelerin ekonomilerini de yakından ilgilendiriyor. Petrolün 40 dolarlar seviyesine gerilemesi Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Rusya gibi ekonomilerini 70 dolarda zor çeviren ülkeleri endişelendiriyor.