Dolar $
32.57
%0.07 0.02
Euro €
34.96
%0.39 0.13
Sterlin £
40.7
%0.14 0.05
Çeyrek Altın
3960.27
%0.06 2.37
SON DAKİKA

Zor imtihanlardan geçiyoruz

Tarihin tekerrür ettiği dönemi yaşıyoruz. Karahummasının yaşandığı döneminde insanların çürüyerek ölümlerin gerçekleştiği veba salgını, akabinde doğal afetler ve kıtlıkların yaşanmıştır. Her yüzyılda bir yaşanan bulaşıcı hastalık, doğal afetler ve arkasından kıtlıklar yaşanmış. "Temenni ederim ki yaşamayız." Geçmişte yaşanan salgın ve vebalar günümüzde tekerrür ediyor. 2020 den sapasağlam çıkanlara bir gazi unvanı verilebilir. Zor imtihanlardan geçiyoruz.

Denizlerde gerçekleşen ölü balıkların kıyıya vurması, yılan topluluklarının yüzeye çıkması deprem olacağının habercisi olduğunu göstergesi olabilir. Doğadaki birçok farklılar ve değişim deprem haberci olabilir. 1999 depreminde yaşandığı gibi suyun ısınması ile balıkları karaya vurması sebepsiz şekilde toplu ölümlerin gerçekleşmesinin arkasından depremin olması aynı belirtilerin şimdilerde de yaşanması korkutucu gerçeklerle karşı karşıya bırakıyor. Biz neler yapıyoruz deprem için? Maddi olasılıklar sınırlı olması insanların elini kolunu bağlamış durumda, evde çayımızı kahvemizi yudumlarken depremi bekliyoruz.

Yaz aylarıyla birlikte virüsün etkisinin azaldığını düşünerek bir rehavete kapıldık. Tatilin etkisi ile gezmek dolaşmak tatil yapmak çok cazip geliyor. Kim istemez ki doğanın güzelliklerinden ve denizinde yeşilliğinde tatil yapmayı, gelgelelim acı gerçeklere ölüm oranlarının düşük olması yoğun bakımlarının dolu gerçeğini değiştirmiyor. Doktorların korktuğu mesele ise eylül ayında gribal enfeksiyonların başlaması ile vücudun bağışıklık sisteminin zayıflaması ve korona virüsünün yaşadığımız pandemi sürecinde ölüm oranlarının ikiye katlanabileceğinden bahsetmeleridir. Tedbiri elden bırakmamak ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek daha akılcı geliyor. Böyle bir durum da bir yıl daha karantina demek oluyor.  

Ayasofya camisinin tarihçesinden bahsetmiştim. Gerek Yunanistan da olsun gerek ispanya da Osmanlı döneminde ecdadımızın oralara kadar gidip kültürel tarihi yapıtları viraneye çevirip yıktıklarını düşünürsek, tekrar gündeme gelen Ayasofya müzesinin dini ve kültürel değer taşıdığını ve müze olarak kalmasını söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo için dini kültürel değerler sadece Ayasofya için geçerli oluyor sanırım kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden Yunanistan, Rusya, ABD bizim ülkemizde polemik yaratarak farklı yerlerden vurmaya çalışması ve bizim ülke olarak sorunlarımıza karışmaları kabul edilemez. Sorunun kendinde olduğunu anlamayan ABD çözümü ülkemize ve başka ülkelere karışarak huzur bozarak bulmaya çalışıyor.

Hatırlatmak gerekirse Ayasofya’nın müze olmasını isteyende ABD’dir. Ayasofya’nın cami olmaktan çıkarılması Yunanistan’a ve ABD’ye yapılan bir jesttir. Mustafa Kemal Atatürk’ün müzeye çevirmek için hazırlanan kararnameye imza atmamıştır. İşin ilginç tarafı Atatürk soyadını kullanmadığı dönemde nasıl oluyor da Atatürk ile imza atabiliyor. Mustafa Kemal Atatürk ‘ün imzası kopyalanarak sahtekârlık yapılmıştır. Bir şekilde karambole getirilerek hiçbir hukuki uygunluğu bulunmadan halledilmeye çalışılmış müze haline getirilmiştir. Ayasofya konusunda birçok kişi maalesef bilgi sahibi olmadan, kanaat sahibidir. Dini ve tarihi bir konu üzerinden polemik yapılmaktadır.

Ayasofya ile ilgili son kararı yine cumhurumuz çok güzel cevap vermiştir. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 1934 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile müze ilan edilen Ayasofya ile ilgili yeni düzenleme için araştırma talimatı verdi. Başkan Erdoğan, Ayasofya'da namaz kılınabileceğini ifade ederek, "Ayasofya cami olarak turistler tarafından ziyaret edilmeye devam edilebilir. Sultan Ahmet'te olduğu gibi buna milletimiz karar vermeli." dedi. 

Sakarya’daki havai fişek fabrikasının patlamasında ölenlerin ailesine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.