Dolar $
32.59
%0.21 0.07
Euro €
34.79
%0.41 0.14
Sterlin £
40.28
%0.32 0.13
Çeyrek Altın
3924.35
%-1.05 -41.03
SON DAKİKA
Son Yazıları

Uygulamalı eğitimi nasıl mümkün kılarız?

22 Aðu 2020

Dünyada hangi ülkeye giderseniz gidin, kiminle konuşursanız konuşun; bilimsel, sosyal, kültürel kalkınmanın ve sermayenin en önemli faktörü olarak size eğitimi anlatırlar. Hatta ekonomik bir kalkınma ve ülke marka imajı ve algısında da eğitim yine karşınıza çıkar.

Zira eğitimin paydaşı toplumdur. Hani dilimizde bir söz var ya; bunda tüyü bitmemiş yetimin, doğmamış çocuğun hakkı vardır, diye işte sadece bu söyleyişten hareketle eğitimin paydaşlarının sınırsız olduğunu açık bir şekilde görüyoruz.  

Tabii ki bütün bunlar eğitimin ülkenin ilerlemesinde asli ve zorunlu olan bir etken ve toplumların yüklediği hem doğal bir misyon hem de toplumsal bir görev, sorumluluk olarak değerlendirmek eğitimin bizlerdeki manevi değeri ve önemi.  

Bahsi geçen manevi ve toplumsal değerlerle beraber eğitim aynı zamanda da ekonomik kalkınmada bir model. Bu cümleyi iki açıdan değerlendirebiliriz. Öncelikle eğitimin farklı sektörlerle kurduğu direkt ya da dolaylı ekonomik ilişki ve etkileşim, ki bu da eğitimi bir sektör haline getiriyor. Diğeri ise; eğitimle beraber artan bilimsel temelli üretim anlayışı, müşteri ve beklenti odaklı hizmet geliştirme ve tabi ki nitelikli iş gücü yetiştirme. Örneğin; Hindistan’ın uzun yıllardır eğitimde matematiğin üzerinde yoğunlaşması sayesinde bugün dünyaya birçok yazılımcı kazandırmıştır.  

Zaten yapılan araştırmalarda ekonomik büyüme ile eğitim arasında pozitif yönlü ilişki olduğu da ifade edilmektedir. Buradan çıkan sonuçlardan ilki; eğitim seviyesinin nitelik olarak artması ülkeye sağladığı büyümede kattığı verimlilik. İkincisi ise; eğitim sektörünün ilerlemesinin sektör paydaşlarına sağladı ekonomik katma değer. 

Konumuzun teması tam da bu noktada netleşiyor. Covid-19’dan dolayı maalesef Milli Eğitim ve Yükseköğretim interaktif bir eğitim sunamıyor. Bunun en önemli sorunu ise uygulamaya yönelik derslerin yapılamaması. Uygulama olmadan mezun olmanın, bahsettiğim nitelikli iş gücünü yetiştirmede sorunların yaşanacak olması, düşündürüyor. 

Aslında şunu söyleyenlerin sayı da sesi de yüksek. Birçok insan, zaten hem Milli Eğitim’in hem de Yükseköğretim’in uzun yıllardır açık ve uzaktan öğretim sistemiyle eğitime devam ettiklerini, zaten birçok programının açıköğretim ve uzaktan öğretim yöntemiyle okunabildiğini, yıllardır mezun verdiğini ve mezunların da iş hayatında bulunduklarını, söylüyorlar. Evet, bir açıdan doğru. 2019-2020 akademik yılında 4.188.434 öğrenci uzaktan öğretime ve açık öğretime kayıtlı. Sadece bu sayı bile değerlendirmek için güzel veri. 

Teorik ya da kuramsal bilgilerin aktarılmasında sorunların yaşanmadığını biliyoruz. Ancak uygulamanın yapılamaması gelecek temelli sorunları barındırıyor. Sorunu en çok yaşayabilecek olan taraf şüphesiz tıp bilimleri. Tıp, eczacılık, diş hekimliği, psikoloji gibi vaka odaklı bölümler bu durumla daha çok yüz yüze. Benzer durum sağlık meslek liseleri için de geçerli, temel tıbbi müdahale ya da uygulamalı bilimi anlayamadan mezun olabilirler. 

Uygulamanın yapılamamasının yükseköğretimde yaşatacağı sorun; öğrencinin mesleki bilgi ve deneyimi öğrencilik yıllarında alamamış olmak ve alana ilişkin temel esasları öğrenmeyi iş yaşamına bırakıyor olmak. Sorun diyorum çünkü yetişmiş ve nitelikli iş gücünün tanımı, güçlü lisans eğitimi alan kişi olarak açıklanır. Ve bu sayede hızlı bir gelecek yapılanması meydana gelir. Peki, pandemi devam ederken, sosyal hayatın en etkileşimli kitlesi üniversite gençleri olurken, yurtlarda 4-6-8 kişilik odalarda kalırken nasıl mümkün olacak?

Tavsiyem şu;

Yükseköğretim için konuşuyorum. Yıllardan beri üniversitelerde yaz okulu uygulaması yapılmakta. Yaz okulunun sağladığı kolaylıklardan biri, başka bir üniversitede ders alabilmedir. Sözünü ettiğim bölümler ya da uygulaması esas olacak olan bölümlerde okuyan öğrenciler, ikamet ettikleri yerleşim yerinde var olan fakültede uygulama derslerini alsınlar. Örneğin; öğrenci Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyor ve ailesi ile Bursa’da yaşıyor. Bursa’da da tıp fakültesi var. Uygulama derslerini Bursa Uludağ Üniversitesi’nde alıp, kalan teorik odaklı derslerini de kendi üniversitesinin sunduğu online platformlarda alması. Zaten Bologna süreci kapsamında dersler standartlaştırılmakta. Böylelikle öğrenciler kent değiştirmeyecek, uygulama derslerini görecekler ve nitelikli iş gücümüz geleceğe hazırlanacaktır. 


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları