Türkiye'nin gayrimenkul politikası
Ülkemizin yaklaşık 78 milyon hektar (780.000 bin kilometre kare) olan yüzölçümüne baktığımızda; TÜİK 2017 verilerine göre, - 28 milyon hektarı (%35'i) orman, - 23 milyon hektarı (%29'u) tarım arazisi, - 15 milyon hektarı (%19'u) çayır ve mera, - 12 milyon hektarı (%15'i) da arsa olduğu belirtiliyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı bunun 66 milyon hektarının sorumlusu. Tarım ve orman arazileri için politikalar üretip uzun vadeli hedefler belirlemesi şart.
Bizim çalışma alanımız 12 milyon hektar arsanın içinde olduğu şehir ve diğer yerleşim yerlerindeki üzerinde yapı inşa edilecek arsalar.
Bu arsalar için gayrimenkul politikası üretmemiz gerekiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çalışma alanında bulunan 12 milyon hektar bu arsaların bir kısmı kamunun (Hazine ve diğer kamu kuruluşlarının) bir kısmı da özel kişilerin elinde.
Bu gayrimenkuller sanayi, turizm ve şehirleşme amacıyla kullanılmaktadır.
Bu gayrimenkullere ilişkin yapılaşma en az elli yıl süre ile kullanımı belirlemektedir.
Bu kullanımın belirli politikalar oluşturularak planlanması gereklidir. Yoksa yapılaşma ile bu arsaların elli- yüzyıllık kaderi belirlenmektedir.
Yanlış kullanım sonucu ülke kaynakları havaya savrulmaktadır.
Politika belirlenmesi işi, “Türkiye’nin Gayrimenkul Politikası” başlığı altında kamu ve özel sektör işbirliği ile yapılmalıdır. Bu politikaların ana amacı da verimlilik ile elde edilen gelirin adil paylaşımı olmalıdır.
Maalesef bütüncül anlamda “Türkiye’nin Gayrimenkul Politikası” yok.
Şu an için kalkınma planı adı ile politikalar belirleniyormuş gibi yapılıyor, Tarım ve Orman Bakanlığı kendi alanındaki araziler için bunu yapıyormuş gibi görünüyor ve belediyeler de bu politikaları imar planları yoluyla hayata geçiriyormuş gibi yapıyor.
“..Miş gibi yapma” dönemini bitirip, bu konuyu uzun vadeli çözmemiz gerekiyor. Saydığımız bakanlıklar ile özel sektörün bir araya gelerek çalışması ve bu çalışmanın bir Anayasa gibi hepimizin elinde olması gerekiyor.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerine baktığımızda; bunların ülke topraklarına ilişkin “gayrimenkul politikaları”nın olduğunu; alt başlıklarının da orman, tarım, turizm, sanayi, ticaret ve konut olduğunu görüyoruz.
Çünkü amaç, su gibi, maden gibi sınırlı olan arazi kaynağını en verimli biçimde kullanmak. Belirttiğimiz “gayrimenkul politikası” belirleme işi, Medeni Kanun’daki taşınmaz mülkiyet rejimini de, imar planlamasını da, şehirleşme ve konut sistemini de değiştirecek.
Üst hakkına, yani arsanın üstünü belirli dönem kullanmaya ilişkin mülkiyet rejimi düzenlenecek. Vergileme mantığı da bu doğrultuda değiştirilecek. İmar planlaması da belirlenen politika hedeflerine uygun yapılacak.
Tahminimce halkımızın zenginliğini yani milli geliri en az yüzde 30 oranında etkileyecek olan “Türkiye’nin Gayrimenkul Politikası”nı oluşturmanın zamanı geldi.
Haydi, bir el verin.