Evet, bugün yılın son yazısını kaleme alıyorum. 19 Mart 2019’da yayın hayatına başlayan Analiz Gazete’mizde kuruluşundan bu yana 517 yazımla okuyucularımızla buluşmuşuz. Tabii ki gündemi tutan haberler, röportajlar ve değerlendirmeler hariç.

Allah nasip ederse, bundan sonra da İstanbul Sanayi Odamız’ın (İSO) “Hayata ekonomi penceresinden bakan, bu alanda ekonomi okuryazarlığını geliştiren Analiz Gazetesi’ni kutluyoruz” takdir ifadelerine her zamankinden daha fazla lâyık olmayı sürdürmeye gayret göstereceğiz.

***

Ekonomi açısından 2021 yılının 2020’den daha mutedil bir seyir izleyeceği yolunda beklentiler yüksek. İş dünyası, ekonomistler, medya, hatta siyasetçiler dahi aynı kanaati taşıyor. Halen belirsizliğini devam ettiren küresel virüs salgını ve kuraklık ciddi risk kategorisinde olsa da jeopolitik risklerle birlikte gidişâtın geçen yıllardan daha hafif seyredeceğine dair ümitler fazla.

Yarından itibaren 2021 yılına gireceğiz. Göreceğiz ki, mutasyon ve sağlıkla ilgili diğer endişelerle hükümetler ve guvernörler ekonomileri desteklemekten geri durmayacak. Yüksek enflasyona sahip Türkiye gibi ülkeler, oranları biraz daha aşağı çekmeye çalışırken, enflasyonları sıfır seviyesindeki ülkeler, daha teşvik edici rolleriyle arz ve talebi ayakta tutmaya çalışacaklar.

Pandemi sürecinde istenmeyen oranlarda gerileyen küresel büyüme, dış ticaret ve turizm, belki de yeni yılda 2019’un üzerine çıkarak herkesi şaşırtacak.

***

Mamafih Türkiye’nin Birleşik Krallık ile yılın son günlerinde imzaladığı serbest ticaret anlaşması (STA) olumlu görüşlerimizi biraz daha üst perdeye çıkarıyor. Yakın zamanda İngiltere ile “efradını cami, ağyarını mâni” daha özel bir ticaret anlaşmasıyla yeniden masaya oturabiliriz.

Lokomotif adasını kaybeden Brüksel ise mahzun... İngiltere ile serbest ticaret anlaşması (STA) imzalayan Türkiye’ye artık efelenemeyecek ve süngüsü düşmüş olarak siyaset yapmaya ve bizimle anlaşma yoluna gitmeye mecbur kalacak.

Fransa, Almanya, Belçika ve diğer gürûhuyla Doğu Akdeniz’de fırtınalar koparan Avrupa Birliği, ağzının payını almış olarak mecburen süt liman yerinde oturacak. Avrupa, İngiltere’nin birlikten çekilmesiyle hafifleyen siyaseti ve düşen dişleri sebebiyle önüne geleni ısıramayacak.

***

Olaya daha farklı pencereden bakarsak, aslında Türkiye bir bakıma siyaset ve ekonomide alan genişletiyor. Rusya ile önemli bir partner olan ülkemiz, İngiltere ile aynı ilişkileri yükselterek yeni bir hinterlandın temelini atıyor ve büyük bir ekonomik merkezin doğumunu hazırlıyor.

Dünkü yazımda Birleşik Krallık Uluslararası Ticaret Bakanı Liz Truss’ın ülkemize bakışını, “Türkiye ile daha ihtiraslı, agresif ve iki ülkeye özgü bir ticaret anlaşmasını yakın gelecekte imzalamak için çalışıyoruz...” sözleriyle ifade etmiştim… 

Sözü; “Bana sorarsanız, gelecekte dünyaya örnek olacak iki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşmasına (STA) derinlik ve genişlik kazandıran, yüksek mesaj yüklü İngiliz Bakan’ın sözleri…” şeklinde tamamlamıştım.

Nitekim imzaladığımız STA, İngiltere ile gerçekleştirdiğimiz ihracatçımızı yüzde 74 vergiden kurtarmasının yanında, küresel yeni bir sayfa ve yeni bir ekonomik bölgenin kuruluşunu haber veriyor. Zirâ Türkiye ile Birleşik Krallık dünyanın karşılaştığı mevcut zorlu şartlar içinde açılım ve çözüm için bir araya geldi. Türkiye, Rusya, İngiltere; yeni bir hinterlanda ve yeni bir küresel ekonomik merkeze yelken açıyor…

***

Hayali bile güzel!

63 ülke ile serbest ticaret anlaşması imzalayan İngiltere, oluşturduğu bu büyük gücü, ihtimal ki, dinamizmi yüksek Türkiye’ye de taşıyacak. Birçok konuda eleştirilere maruz kalan Türkiye, mezkur hamlelerle muasır medeniyetler çizgisini yakalayacak. Elde ettiği teknolojik kazanımları daha da hızlandıracak.

İngiltere ile imzaladığımız STA’nın net özeti; yeni ekonomik bir bölge ve Türkiye’nin dinamizmi ile Birleşik Krallık’ın küresel anlamdaki gücünün biraraya gelmesinden başka bir şey değil…

İşte bu iki disiplin; Türkiye’nin uluslararası baskıları savmada ve yapması gereken başta yapısal reformlar olmak üzere ev ödevlerini tamamlamada ciddi sâikler.

Türkiye’nin bu STA başarısı, son günlerde yaptırımlarla ilgili ABD’deki ortak çalışma grubu görüşmelerine de yansıyor. Teknik müzakereler, sanki Avrupa’dan kopan İngiltere ile yaptığımız STA etrafında şekilleniyor.

 İngiliz Bakan Truss’ın bahsettiği “beyaz sayfa”dan benim anladığım da tam bu noktayla kesişiyor.

Yeni yılın ve gelecek senelerin beklentilerimiz dahilinde hayırlısıyla geçmesi temennisiyle…