Dolar $
32.6
%0.22 0.07
Euro €
34.84
%0.25 0.08
Sterlin £
40.57
%-0.06 -0.02
Çeyrek Altın
4079.69
%0.3 12.22
SON DAKİKA

Tekstilde korona belirsizliği

Ülkemizde döviz girdisi sağlayan sektörlerden ilk akla geleni tekstil olsa gerek. Koronavirüs salgınının Çin'de üretimi önemli ölçüde düşürmesi, Türk konfeksiyon ve hazır giyim sektörü açısından karmaşık bir tablo ortaya çıkardı.

Yılda yaklaşık 170 milyar dolarlık ihracatıyla sektörün lideri konumunda olan Çin'e yönelik talebin diğer ülkelere, bu arada Türkiye’ye de kayacağı beklentisi sıkça dile getirildi. Ancak virüsün özellikle Türk hazır giyim sektörünün en büyük alıcısı olan Avrupa’ya da yayılması ve alınan tedbirler, yaşlı kıtaya yapılan ihracatın geleceği konusunda belirsizliğini koruyor.

Ege Giyim Sanayicileri Derneğinin Ege İhracatçı Birliklerinde düzenlediği panelde ulusal ve uluslararası pazarda tekstil ve hazır giyim sektörüne yansımaları büyük bir hararetle tartışıldı. Yapılan konuşmalarda korona salgınının, Türk üreticiler ve ihracatçılar için hem tehdit hem de fırsat unsurları barındırdığı görüşü öne çıktı. Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe yılda yaklaşık 18 milyar dolarlık ihracatla, sektörün küresel aktörleri arasında yer alan Türkiye, 2020’nin ilk iki ayında ihracatını geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 6,7 artırdı. Tahmin edeceğiniz gibi bu artışı körükleyen özellikle Çin'e yapılan tıbbi malzeme ve maske ihracatı. 

Aslında Türkiye krizi en az hasarla atlatacak ülkelerden biri olarak görülüyor. Çünkü yılın ilk iki ayında Türkiye’ye kısmi bir sipariş kayması yaşandı.   

Çin’deki ve Uzakdoğu’daki fabrikaların tekrar üretime başlamasıyla birlikte hammadde ithalatında bir rahatlama olacağı beklense de bunun ne kadar zaman alacağı kestirilemiyor. Pekiyi ihracattaki sıkıntıların sürmesi halinde yeni pazar bulunabilecek mi? 

Benim temennim, kısa vadede belirsizlikler ve endişeler olsa da, Türkiye'nin, bu krizi en az hasarla atlatacak ülkelerden biri olması. Eğer Allah hastaları korusun hiç ölüm olmadan bu durumu atlatırsak, kriz sonrasında Türkiye’ye yönelik kalıcı bir talep olacağı kesin gibi. Belki de artık en büyük pazarımız olan Avrupa, sadece maliyet için çok uzaklara gitmemesi gerektiğini bu vesileyle öğrenecek diye düşünüyorum. Dolayısıyla kriz sonrası siparişlerin Uzakdoğu’dan önce İnşallah Türkiye’ye yönleneceğini umuyorum. 

Ancak salgın bu şekilde devam ederse bize yurt dışından yeni siparişler gelir mi? Veya bir, bir buçuk ay sonra müşterimiz bize dönüp, ‘Ben mal satamıyorum. Verdiğim siparişler dursun. Beklemeye alalım" derse işte bizim için en büyük tehlike o zaman başlar. Yani o kadar zor bir durum ki. Yine Avrupalının mertliğine kaldı iş. Şaka bir yana bu dönem çok zorlu yaşanan bir dönem.

Yapılan toplantıda şu anda sektörün zaten yüzde 85 kapasiteyle çalıştığı, yeni siparişler gelse bile bunun ancak kısmi olarak karşılanabileceği söyleniyor. Bir başka önemli sorun da ihraç ürünlerinde kullanılmak üzere dışarıdan alınan ham maddelerin tedarikinde yaşanan sıkıntı. Ertuğrul, “Almanya daha önce gelinlikleri büyük ölçüde Çin’e yaptırıyordu. Ama şimdi Almanya’dan Türkiye’ye bir yönelim var. Güpürler, danteller veya gelinliğin üzerindeki çoğu parçalar Çin’den tedarik ediliyor. Gelinlik üreten arkadaşlarımız sipariş olsa da hammadde tedarikinde sıkıntı yaşadıklarını ve büyük ihtimalle siparişlere karşılık veremeyeceklerini söylüyor” diye konuştu.

Yurt dışı böyle pekiyi Perakende sektöründe gelecek neler vaadediyor derseniz, bir yavaşlama olacağı öngörülüyor.

İç pazarın yanı sıra Avrupa’ya ürün satan bir firmanın yönetim kurulu başkanı olan Toygar Narbay da şu an için ihraç ürünlerin sevkiyatında bir sorun olmadığını Amerika’nın Sesi Radyosuna anlattı. “Pazarda hem mal tedarikinde bir problem var, hem de korkudan dolayı perakende sektöründe bir yavaşlama öngörüyoruz. Dolayısıyla ilk etapta çok büyük bir sipariş artışı beklenmiyor" dedi Ama mart ve nisan aylarında yurt dışındaki alıcıların 2020-2021 kış sezonu siparişlerini vermeleri lazım. Normalde alıcılar siparişin yüzde 80’ini önceden verir, yüzde 20’sini sezona daha yakın bir zamanda verir. Ama muhtemelen daha temkinli davranacakları için bu oranlar yüzde 60’a, yüzde 40 olacaktır. Bu siparişlerin de yakın pazarlardan, yani Türkiye’den alınması mümkün olabilecek. Burada Avrupa'ya yakın olmamız sayesinde Türkiye bu kadar kısa sürede yabancı pazarlara mal yükleyebilir. Dolayısıyla özellikle mayıs, haziran ve temmuz aylarında kış siparişlerinden kaynaklanacak bir artış bekleniyor bu güzide sektörde.

Belki bu sayede yeni yatırımlar yaptıracak, sipariş artışı sağlanabilir. Belki Türk tekstil sektörüne bir merdiven atlanabilir.