Bildiğiniz gibi ülkemizde Akdeniz ve Ege Bölgesi turunçgil üretimi açısından çok önemli bir potansiyele sahip. Geçtiğimiz haftalarda meydana gelen ve uzun yıllardır ülkemizde ilk kez yaşanan sıcak hava nedeniyle, turunçgil ürünleri olumsuz yönde etkilenmiş ve bunun sonucunda meyvelerde kurumalar ve dökülmeler meydana gelmişti.

Bu olumsuz gelişmenin ardından TARSİM, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden Prof. Dr. Turgut Yeşiloğlu’un teknik liderliğinde, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Ertuğrul Turgutoğlu, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Güçer Kafa ile Tarım ve Orman Bakanlığı ve TARSİM yetkililerinden oluşan proje ekibi kurduğunu bildirdi.   

Detaylı ve bilimsel çalışmalar yürütülmeye başlandı.  

TARSİM, söz konusu bölgelerdeki önder üreticilerinde görüşlerini alarak, saha inceleme ve AR-GE çalışmalarının tamamlanmasının ardından, turunçgil ürünlerinde sıcak hava zararının gelecek yıldan itibaren tarım sigortası kapsamına alınmasını planlanıyor. 

Ancak, uygulama 2021 yılında başlayacağı için portakal, mandalina, limon ve diğer ürünlerdeki zararlar karşılanmayacak.  

Bu yıl üreticilerimizin zararları ne olacak sorusu ise ortada duruyor. İhracat potansiyeli çok yüksek olan bu ürünleri üreten çiftçimizi küstürmemek için sadece bu yıla yönelik ek bir destek verilmesinin gerektiğini ifade eden üreticilerimiz, aynı zamanda sigorta primlerinin de azaltılmasını talep ediyor. 

Zaten salgın ve yükselen girdi maliyetleri nedeniyle zor günler geçiren çiftçimiz, birde doğal afete maruz kaldı ve ciddi zarar gördü. Zarar gören ekili alanların tespit edilmesi ve zor durumda olan çiftçilerimizin bir an önce desteklenmesi bu dönemde tarım sektörüne verilecek en önemli katkılardan biri olacaktır. 

Bildiğiniz gibi değişik nedenlerle  Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıt yaptırmayan pek çok üreticimiz var. Bu durumda olan çiftçilerimizin de bir bölümü de doğal afetlerden çeşitli büyüklüklerde zarar gördü. Bu nedenle önemli taleplerden biri de, pandemi sürecinde ÇKS veya TARSİM’li olup olmadığına bakılmaksızın çiftçimizin zararlarının tazmin edilmesi.

TARSİM’in ürüne zarar veren pek çok koşulu doğal afet kabul etmediği ve çiftçilerimizin zararlarını tespit etme noktasında da eksik kaldığı bizlere ulaşan şikâyetler arasında yer alıyor. Özellikle sokağa çıkma yasağı olduğu dönemde yerinde tespit yapılamadığını, muhtarların telefonla aranmasıyla alınan bilgilerin zararların gerçek boyutunu ortaya koyamadığını ifade eden üreticilerimiz, tarım sigortası yaptırmak istediklerini ama özellikle maddi koşullarının el vermediğini ifade ediyor.  

Tarımda sigorta kapsamını ne kadar arttırır ve sigorta primlerini ne kadar düşürseniz, tarıma o kadar büyük bir hizmet yapmış olursunuz. Yaşadığımız bu sürecin en az kayıpla atlatılması ve üretimin devamlılığı için temel şartlardan biri budur. 

Her gün onlarca çiftçimiz ile telefonla konuşuruz. Özellikle son 2 haftadır TARSİM ile ilgili şikâyetler ön plana çıktı. Takdir edersiniz ki; şikâyeti olmayan aramaz. Bu nedenle sistemden memnun olan, sigorta yaptıran ve poliçelerini yenileyen pek çok üretimiz de vardır. Ancak bizim görevimiz yaşanan olumsuzlukları aktarmak, çiftçimizin sesi olmak. 

Tarım milli güvenlik kadar önemli diyorsak, tarım sigortalarının yaygınlaşması da özellikle küresel ısınma ve pandemi sürecinde tarım için o kadar önemlidir. 

Yazının başında özetlediğimiz çalışma için TARSİM’i kutluyoruz, üreticilerimizin serzenişlerine karşılık olarak daha geniş olanaklarla hizmet vermesini bekliyoruz.