Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA
Son Yazıları

Sürdürülebilir sağlam bir büyüme istiyoruz!

28 May 2019

Türkiye'nin sağlıklı bir büyüme patikasına girmesi hepimizin umudu. Beklentiler ilk çeyrek için yüzde 2,8 civarında bir daralmaya işaret ediyor. Ancak açıklanacak büyüme rakamlarının büyüme patikasının sağlamlığı noktasında bize iyi bir enformasyon olacağını bilmek lâzım. Sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme; iç tüketimle değil, verimli, katma değerli ve ihracatın verdiği güçle sağlanan bir ivme olduğu artık herkesin malûmu.

Zaten büyümenin sağlamlığı sürdürülebilir olmasından gelir. Küresel riskler veya iç faktörlerden derinlemesine olumsuz etkilenen bir büyümenin sürdürülebilirliği tartışılır. Sürdürülebilir sağlam büyümenin ilk göstergesi, işsizlik rakamlarının düşük olması... İşsizlik rakamlarında yüzde 5’ler büyümenin güçlü olduğunu gösteren en önemli datalardan biri. Şayet rakamlarınız yüzde 10’lar ve daha üzerinde oluşuyorsa bu sürdürülebilir büyümeden uzaklaştığınızın habercisi...

Tabi büyüme makroekonominin başı niteliğinde. Düşük büyümeler olumsuzluğa işaret etmediği gibi her yüksek büyüme de gerçekçi ve sürdürülebilir olmuyor. Yüksek ithalat ve aşırı tüketimle büyümelerinizi yıllık yüzde 25’lere dâhi çıkarabilirsiniz. Ama neticede ekonomiyi mahvedersiniz. Enflasyonu patlatırsınız. Cari açığınız yükselir, yerli paranız yabancı paralar karşısında zayıflar, finansman ihtiyacınız artar ve faizleri tutamazsınız…

Büyümeyi yerli yerinde dengeli ve sürdürülebilir hale getirmek ekonomiye verimlilik gücü ve öngörü katar. İstihdam ile üretim işlerlik kazanır. Fiyat istikrarı sağlanır. Fiyat istikrarıyla birlikte ülkede yatırımlar arka arkaya sıralanır. Bütçeniz rahatlar. Böylece halk rahat bir ortamda hayatını sürdürür.

 

 

İyi de bu iş nasıl hayata geçecek?.. Sürdürülebilir büyümeyi ekonomide nasıl ikame edeceğiz?

Bu noktada; işgücü yetenekleri ve bilgisine yapılan yatırımlar, genel sermaye yatırımları ile teknolojik gelişmeler olmazsa olmaz.

İşgücü yetenekleri ve bilgisi derken özetle ne demek istediğimi anlatayım... Okullu veya okulsuz eğitimden bahsediyorum. Küresel rekabetin zirve yaptığı dünyada eğitim, genel yetenek ve bilgi seviyelerinin artırılması sürdürülebilir büyümenin tabanını oluşturuyor. Bugün bir fabrikada çalışan işçilerin dâhi dünyadaki gelişen ortama göre eğitilmesi, yeni yetenek ve bilgilerle donatılarak üretime yenilik ve ivme kazandırılması büyümede aktiviteyi ileriye taşıyor.

İç tüketimden uzaklaşıp büyümenin motorunu ihracat yapacaksak öncelikle düşük maliyetle ürettiğimiz ihracattan vazgeçmeliyiz. Burada ne Çin, ne Hindistan, ne Pakistan ve Endonezya ile yarışabiliriz. Adamlar tüm dünyayı zaten mallarıyla esir almışlar. Türkiye bu alandan çıkıp farklı bir trend izlemesi gerekiyor. 

Büyümeye direkt katkı sağlayacak diğer alan da sermaye yatırımları. Fiyat istikrarı sağlamış bir ülkeye yatırım akacağını her yazımda mümkün mertebe söylüyorum. Biliyoruz ki, makro seviyede ülke ekonomisini yöneten siyasiler. Siyaset cephesi önce yerli iş dünyasına kendini anlatabilir ve inandırabilirse güven ortamı oluşur. Oluşan güven ortamı yerleşiklerin de desteğiyle yabancı yatırımları çeker. Yoksa reklam verir gibi yapılan roadshowların yatırım çekmede fazla bir etkisinin olacağı düşüncesinde değilim.

 

 

Anlattıklarım, Türkiye şartları için ne kadar geçerli, oturup iyice analiz etmek gerekir. Türkiye eğer bir iş insanının çok rahat bir şekilde iş yapabileceği, yatırım yapabileceği bir durumda mı, değil mi? Bu soruya verilecek cevap, büyümede sürdürülebilirliğin net göstergesi olacağını belirteyim.

Meselâ Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal’ın 2020 yılında “Program Bütçe” sistemine geçileceğini söylemesi dolaylı dâhi olsa büyümeye aktivite kazandıracak bir açıklama.

Sayın Ağbal’ın, “Yeni sistemle devletin kamu kaynaklarını dağıtırken nelere öncelik verdiği ortaya çıkıyor. Kamuoyunun bütçe hakkındaki bilgilenme düzeyi yükseliyor. Program Bütçe, parayı nerede harcadığınızı değil, hangi amaçla harcadığınızı ortaya koyuyor.  Bütçede şeffaflık, hesap verilebilirlik seviye kazanıyor. Program Bütçe, kamu kaynaklarının kullanma noktasında verimliliğini arttırıyor. Kaynakların daha doğru yerlere kanalize edilmesine yardımcı oluyor” demesi bile vergisini veren vatanperver iş insanına moral, yatırım hamlelerine açılan bir kapı ve sürdürülebilir büyümeye katkı olacağı kanaatimdeyim.

Zirâ devlet harcamalarda sanki kendine çeki düzen verecek gibi duruyor. Dolayısıyla devletin her birimine indirgenecek “hesap verilebilirlik” anlayışının yaygınlaşmasını, büyümede yeni bir sinerji oluşmasını ve yılın ikinci çeyreğinden itibaren resesyon izlerinin silineceği bir ortamın doğmasını istemek bir vatandaş olarak hakkımız olmalı, diyorum.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları