Sürdürülebilir geleceği nasıl yakalayacağız?
İnsanoğlu bundan böyle istikameti bulabilmesi için verileri iyi analiz etmek zorunda. Yaşantımızı rakamlara ve beraberinde verilere bağlamak sıkıcı gibi görünse de, doğruyu bulmada veri okumak çağımızın artık bir gereği olarak kaçınılmaz bir hal alıyor.
Gelecekte devletler veriyi doğru okuyarak yönetimlerinde adaleti yakalayacak… Şirketler verilerini iyi analiz ettiğinde sürdürülebilirlik kazanacak… İnsanlar verileri gerçekçi okuduğunda yaşamanın gayesini öğrenecek.
Doğruyu bulmak belki felsefik bir bakış açısı olsa da artık dijitalleşen dünyamızda felsefenin yıllardır üzerinde çalıştığı “istikamet”i bulmak daha kolaylaşıyor. Verileri hakkıyla okuyan, dijitalleşmeyi hakkıyla uygulayan doğruya ulaşmada artık zorlanmıyor.
***
Söz konusu minvalde dinimizin geleceğe projeksiyon tutan bir emri var…
“Hikmet ve ilim mü’minin yitik malıdır, nerede bulursa alır…”
Bu bir hadis… Yani Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam’dan bizlere kalan ve istikbale taşımamız istenen bir sözü…
Hadisi bugüne uyarladığımızda dikkatinizi çekmek istediğim nokta şurası…
Geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da insanlık ilimden vazgeçemeyecek. İlim yapacak… Fakat ilmi istikamete, gerçeğe çevirmekte ve ilimden doğruyu çıkarmakta zorlanacak. Yani eşyanın gerçek mahiyetini tam anlamıyla öğrenemeyecek. Tez-hipotez-sentez süzgecinde kıvranıp duracak.
***
Hadiste buyrulduğu üzere, ilim mü’minin yitik, kaybolmuş malı olduğundan onu her yerde araması gerekiyor. Mü’minin görevi bu… Dolayısıyla sadece mü’min, ilim yolunda diğer insanlardan ayrılacak…
Zira mü’minin yitik malı sadece ilim değil. Hikmet de ilim gibi mü’min için bir kaybolmuş mal. Mü’min onu da her yerde arayacak.
Mü’min ilim ve hikmet ararken de çağın gereğini yani dijitalleşmeyi hakkıyla yerine getirmeye çalışacak. İlmin peşinden koşacak… Veri oluşturacak… Elde ettiği ilmi ve verileri “feraseti”yle analiz edecek. Hikmete râm olacak…
Özetle mü’min, “Kaybettiği hikmet ve ilme odaklanarak” sürdürülebilir geleceği tasarlayarak insanlığa da yol gösterecek.
***
“Peki o zaman mü’min ilmi ve hikmeti nasıl arayacak? Bu konuda da dinimiz yol gösteriyor mu? Böyle bir yol var mı?” şeklinde soruları duyar gibiyim…
Elbette var… İstikametin en doğrusunu, her zemin ve zamanda olduğu gibi Kur’an-ı Kerim gösteriyor.
“Oku! Seni Yaratan Rabbinin adıyla oku!” emri, istikameti bulmanın, sürdürülebilir geleceği yakalamanın özeti... Kainatı oku, dünyayı oku, en küçük parçadan devasa büyüklükteki yaratılanları oku, insanı oku, antropoloji ve sosyoloji oku… Çevreni, işini, aileni ve kendini oku…
Yani sürdürülebilir geleceği tasarlamak istiyorsan verileri, dataları ve ilmi “Rabbinin adıyla” oku…
İşte o zaman kaybolmuş malın olan ilim ve hikmeti yakalar, sürdürülebilir, mutlu bir hayata kavuşursun.
İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy da bir şiirinde farklı bir şey söylemiyor…
Kulak verelim:
İhlâs ile ilm öğrenecek halka imâm ol / Tevhîd diyerek veche - i maksûda bekâm ol / İhmâli bırak, vecd ile câmîye müdâm ol / Allâha güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol / Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol…