Stratejik ortaklık refaha açılan kapı
Libya'da Türkiye'nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerinin, işgalci devletlerin arka verdiği general Hafter'i yenmesi Akdeniz'de tüm dengeleri değiştirdi. Türkiye ile Libya arasındaki stratejik ortaklık; yeni bir Libya'nın doğuşunu ve bölgenin siyasi ve ekonomik istikrarını sağlayacak.
Türkiye, Doğu Akdeniz’de yürüttüğü milli enerji politikasında sınırlarını genişleterek sürdürüyor. Libya ile gerçekleştirdiği stratejik ortaklıkta ikinci aşamaya geçen Türkiye, Libya’nın yeniden yapılandırılmasıyla birlikte bölgede siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarın ve huzurun sağlanmasına katkı verecek stratejik ortaklıkların yaygınlaştırılması konusunda adımlarını hızlandırıyor.
Hiçbir zaman herhangi bir ülkenin kaynakları için kendi menfaatlerini öne almayan, hak ve hukuk adına gücünü kullanan Türkiye, Libya’da stratejik ortaklığını tarihi gerçekler ve coğrafi şartlar üzerine kurdu. 2016 yılından bu yana bölgesine yönelik iç siyaset ve dış politikada önemli kararlar ve sorumluluklar alarak uygulamalar yapan Türkiye hareketini Suriye’de de gerçekleştirdi. Türkiye aynı prensiple Birleşmiş Milletler’in (BM) resmi olarak tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerinin yanında yer alarak Libya’da da insan haklarının çiğnenmesine ve hukuksuzluğa karşı savaş açmış durumda.
Petrol değil istikrar için
Darbeci terör baronu general Hafter’in Libya’da hakimiyet kurduğu zamanlarda petrol meselesini gündemden uzak tutmaya çalışan güçler, Hafter’in Türkiye destekli UMH güçleri tarafından mağlup edilmesi sonrasında Libya petrollerinin haritası üzerine yorum üzerine yorum yapıyor. Hatta Libya petrollerinin Türkiye’nin eline geçeceğinden bahsediyor. Aynı iddiaları Türkiye’deki muhalefet de dilinden düşürmüyor. Hafter’in yanında saf tutarak Türkiye’nin milli politikalarına saldıran iç siyaset böylece kimliğini ortaya çıkarmış oluyor.
Hafter’i iktidara getirerek Libya’nın petrollerini sömürecek başta ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar hariç diğer Ortadoğu ülkelerinin işgaline mani olan Türkiye ise, şimdi Libya’nın istikrarlı bir şekilde yeniden kurulmasını ve ekonomik gücüne kavuşmasını sağlamak amacıyla çalışmalar yapıyor. Türkiye aynı zamanda enerji kaynaklarının yoğun olarak bulunduğu İslam dünyası topraklarında istikrarsızlık isteyen Batı ve onun yandaşlarına karşı milli politikalarla karşı duruyor ve stratejik ortaklıklar için zeminler arıyor.
Osmanlı’nın emaneti
Libya’ya Osmanlı’nın bir emaneti olarak bakan milli politikalar tarihi ve coğrafi bağları da göz ardı etmiyor. Özellikle Cumhuriyet döneminde 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda Libya’dan gelen yardımları unutmayan Türkiye, Arap baharıyla sekteye uğrayan 2018 yılına kadar verdiği müteahhitlik hizmetlerini Libya’nın kuruluşunda daha da büyütmek istiyor.
Libya’da süren iç çatışmaları stratejik ortaklıkla bastıran Türkiye iktisadi alandaki desteklerini genişletmeyi planlıyor. Libya'nın Türk müteahhitlerinin 1972 yılında yurtdışına çıktıkları ilk ülke olduğunu vurgulayan Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün, “O tarihten bugüne kadar toplam 28,9 milyar dolar proje bedeli ile müteahhitlerimizin en çok iş üstlendiği 3'üncü ülke Libya'dır. Yaşanan iç karışıklıklar öncesinde Libya'da firmalarımızca yıllık 4 milyar dolara varan bir iş hacmi yakalanmıştır. Dolayısıyla Libya, geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte de bizler için önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.
İktisadi ilişkiler derinleşir
Müteahhit çevreleri de, Türkiye’nin, geçmişte müteahhitlik hizmetleri kaynaklı alacaklarını Libya’ya destek vererek alabileceğini hatta ülkenin inşasında da Türk inşaat sektörünün Libya’yı yeniden ayağa kaldırabileceğini belirtiyor. İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi ekonomist Prof. Dr. Sedat Aybar da, Libya’da en önemli gelirin petrol olduğunu, Afrika’da petrol rezervlerine en fazla Libya’nın sahip olduğunu, Türkiye’nin de bu sondaj konusunda kabiliyetlerini buraya sevkettiğini, ülke kaynaklarının Libya halkına kazandırılmasıyla borçların ödeneceğini ve kalkınmanın hızlanacağını kaydediyor. Aybar, “Birincisi bu aramalardan gelen katma değerin Libya halkı lehine kullanılması ikincisi de Türkiye ile olan iktisadi ilişkilerin derinleşmesi ülkemizin çıkarına olacak bir adım. Libya ile yaptığımız ticaret Türkiye lehine olan bir ticarettir. Bunun yanı sıra jeopolitik ve diplomatik alanda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de sıkışmışlığının aşılması konusunda da bu girişim etkili olacak" diyor.
Diğer taraftan Türkiye Petrolleri’nin (TPAO) Libya’da 200 milyon dolara yakın yatırımı olduğunu, 2014 yılında durdurulan petrol sektörü ile ilgili faaliyetlerin başta Sirte ve Murzuk’ta petrol hilali denilen bölgede yatırımlarını artıracağı tahminleri yapılıyor.
Dünya için iyi bir adım
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu petrolün önemli bir kısmının Libya’dan karşılanabileceğini belirten ekonomistler de dünyanın önemli ve kaliteli petrol yataklarına sahip Libya’da darbeci general Serrac Hafter’in yenilmesinin Libya’nın yeniden petrol piyasalarına dönüşün bir işareti olduğunu belirtiyorlar. Günlük 1,6 milyon varil petrol üretimi yapabilen ve yıllık 30 milyar dolarlık bir petrol gelirine sahip olan ve dünya petrol üretiminin yüzde 3’ünü elinde bulunduran Libya’nın Türkiye’nin destekleriyle petrol gelirini çok yakın zamanda 50 milyar dolar seviyesine çıkarabileceğini ifade ediyorlar.
Aynı ekonomistler, Libya’nın yeniden devreye girmesiyle petrol fiyatlarını yükseltmek için üretimi düşüren OPEC kararlarının askıya alınabileceğini, bu durumun da pandemi sonrası yeniden toparlanma sürecine giren küresel ekonomi için iyi bir adım olacağını düşünüyor.
Ekonomistler, Doğu Akdeniz’deki enerji savaşları içinde Türkiye’nin kendine biçtiği yolun birçok engellerin olmasına karşılık açık olduğunu ve Hafter’in ülkeden kovulmasıyla Libya milli kuvvetlerinin her zaman Türkiye’nin yanında olacağını dile getiriyorlar.
Libya Başbakan Yardımcısı Ahmed Muaytik de, Türkiye ile birlikte Libya’nın yeniden inşasını ve kuruluşunu gerçekleştireceklerini söylüyor. Muaytik, “Türkiye ile gerçek bir stratejik ortaklık kurduk ve Libya’ya saldıranları püskürttük. Yakında tüm Libya, milli güçlerin eline geçecek. Türkiye bundan sonra da her alanda, kuruluş, kalkınma ve devlet kurumlarıyla ortağımızdır ve öyle olmaya devam edecek” ifadelerini kullanıyor.