Dolar $
32.57
%0.14 0.04
Euro €
34.86
%0.59 0.2
Sterlin £
40.52
%0.88 0.35
Çeyrek Altın
3989.29
%0.59 23.12
SON DAKİKA
Son Yazıları

Soytarılığın ekonomi politiği

12 Haz 2020

Virüs salgınıyla kavrulan, ırkçılık karşıtı ayaklanmalarla alev alan ABD'de ilerde bugünleri ele alacak bir kitabın kapağına, Donald Trump'un elinde İncil'le Beyaz Saray bahçesindeki fotosunu koymak çok uygun düşerdi sanırım.

Mahalle yanarken elinde kutsal kitapla televizyonların karşısına çıkan, her zamanki gibi inandırıcılıktan uzak dünya lideri, düşerken tutunabildiği son dala, insanların inançlarına tutunmaya çalışıyor. Kendinden emin girdiği 2020 yılında, belki de göklerden gelen bir kararla, virüsün gazabına uğrayıp sıkışan Trump için Kasım seçimlerine kadar çok zaman yok. Birkaç ay öncesine kadar önde götürdüğü kamuoyu yoklamalarında geriye düşmüş durumda; daha da kötüsü fark rakibi Biden lehine giderek açılıyor. O da bütün çaresizler gibi, artık ne kadar işe yarayacaksa, kutsalın arkasına saklanıyor.

Virüsün ortaya çıkışı Trump için talihsizlik belki. O konuda yapabileceği bir şey yoktu. Ancak sonrasında kriz yönetimine ilişkin ciddi açıkları olduğunu şimdiden söyleyebiliriz. Önce görmezden geldiği, etkisinin sınırlı olacağını söylediği salgın Amerika’yı hallaç pamuğu gibi attı ve Başkan Mart başında söylediklerini birkaç hafta içinde yutmak zorunda kaldı. Üstelik geç gelen ve yetersiz tedbirler sebebiyle ne can kaybını durdurabildi ne de ekonominin çökmesini. Üstüne bir de Amerikan polisinin alışkanlık haline getirdiği ırkçılık ve aşırı güç kullanma sorunu devreye girince kendisini elinde kutsal kitapla, yanan bir şehrin ortasında Ordu tarafından korumaya alınmış halde buldu. Şimdilik bu bir çözüm olabilir ama Trump’u Kasım’da ne ordu ne de polis kurtarabilir. Bu çaresizliğinin içerisinde gözlerini düşünebildiği tek kurtarıcıya, para basma makinesine çevirdi.

FED Aşıyı, Piyasalar Kafayı Buldu

Meşhur monetarist ekonomist Friedman’la ilgili bir şaka belki bugünkü para politikaları için de kullanılabilir. Friedman bir gün sınıfta uyuklayan bir öğrenciyi uyandırmak için bir soru sorar. Kendine gelen öğrenci, “soruyu duyamadım ama cevap para arzını kontrol etmek olacak” der. Friedman’ın para arzını her şeyin cevabı gibi görmesinin daha uç örneğini uzunca bir süredir dünyadaki merkez bankaları sergiliyor. 2008 kriziyle başlayan bilanço büyütme, parasal genişleme furyası tam artık sona erecek, işler normalleşecek derken koronavirüsle vites atarak geri geldi. Sorunlara çözüm bulamayan siyasetçilerin boyuna gırtlağına bastığı merkez bankaları önüne gelene para dağıtıp, tüm zamanların en büyük finansal balonunu körüklemeye devam ediyor. Sıfır faiz yetmedi mi, eksi faiz verelim; beş trilyon bilanço büyüklüğü az mı geldi, onu da yediye hatta sekize çekelim. Trump zihniyetinde bir başkanın çözüm önerisi olarak zenginlerin vergilerini daha da düşürmeye kalkmasını beklerdim; doğrusu o konuda şimdilik yanıldım. Ama likidite çılgınlığı ile borsayı uçurup pandemi öncesi seviyelerini bile geçirerek kendince yeterince çaba göstermiş oluyor. Ekonomi baş aşağı giderken gelir yaratamayan, iflasın eşiğindeki şirketlerin hisseleri kapışılıyor, uçak kaldırmayan havayolu şirketleri borsayı ayağa kaldırıyor. Gidecek adres bulamayan para bütün dibi delik gemilerin yelkenlerini şişiriyor. Birçoğunun zamanla suyun dibini görmesi kaçınılmaz ama yarınlar olmayacakmış gibi siyaset yapmak günümüzde geçer akçe.

ABD böyle yapar da gelişmekte olan piyasalar geri durur mu? Onlar da kendi cesametlerine uygun ekonomik saçmalama paketleri açıklayıp, kendi varlık fiyatlarını şişirmeye çalışıyorlar. Sokaktaki adam geçmiş kazıkları unutup köpekbalığı yuvası borsada tam anlamıyla “oynuyor”. Fiyatlar, temel göstergelerden kopup şiştikçe de bir zamanların “Çiftlik Bank” hikayesi daha makro ölçekte yaşanmak üzere doludizgin ilerleniyor. Ama ne gelişen ne de gelişmekte olan ülkelerde asıl sorunun kaynağına inilecek bir çaba şimdilik görünmüyor. Gelir dağılımı bozukluğu, işsizlik sebebiyle alım gücünü kaybeden büyük kitleler biraz daha borç batağına sokularak, küçük tasarrufçuyu tokatlayarak gemi yüzdürmeye çalışılıyor. Bir sonraki seçime kadar bir yanda para basma makinesi, bir elde kutsal kitap yolculuğumuz devam ediyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları