Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA

Ramazan hüzünlü ve buruk…

Hoş geldin ya şehri ramazan, mahyalarda gördüğümüz o ihtişamlı yazılar ramazanın geldiğinin müjdesini verir. İnsanların bir arada coşkuyla kutladığı, vermiş olduğu maneviyatıyla beraber camilerde ibadet edeceğimiz günler gelmesini dört gözle bekliyorum. Ne makam mevki ne de zengin fakirin ayrıldığı yerlerdir. Camilerimiz duaların semaya yükseldiği insanın huzur bulduğu mekânlardır.

En çok da iftar vakti geldiğinde insanların tatlı telaşları, iftara hazırlıkları kalabalık ortamlarda bir arada aynı sofraya oturmak kadar insanı mutluluk veren başka bir yer yoktur. İnsanların birlik ve beraberlik içinde bir arada bulundu zamanlardan biridir. Ramazan bereketiyle gelse de bu yıl hüzünlü ve buruk geçiyor. Bu yıl farklı bir ramazan geçiriyoruz. Sevdiklerimizle beraber olamasak da varlıkları bizi sevindiriyor.

Çocukluğumdaki ramazanı hatırladığımda evler kalabalık bütün aile bir arada sofralar ikramlıklar hazırlanırdı. Tekne orucu diye bir şey vardı küçük çocukları oruca alıştırmak için yarım gün tutarlardı.  Benim için ramazan buzdolabının üzerine magnet tutturulan ramazan imsakiyesi idi. Şimdiki gibi cep telefonları yoktu tabi takvimlere bakarak öğrenirdik. Tabi bu arada her türlü bilgi vardır. Ansiklopedi gibi yaprak arkaları vaktin geçmesi için güzel bir aktiviteydi. Bir yıl boyunca takvim yaprakların arkası okunurdu. 12 saat oruç tuttuğumuz içinde çok zorlamazdık. Televizyonlarda yine iftar programları olurdu. İftar ezanı erken okunduğu için teravih de erken olurdu. Camiler daha kalabalık olur. İnsanlar iftar sonrasında sohbet etmek için toplanırlardı.

İftar öncesi pide kuyrukları tabii ki olmazsa olmazlardandı. Evin en küçüğünün görevi iftardan önce pideyi alıp gelmesi beklenirdi. Fırından gelen ekmek kokuları bütün mahalleyi sarardı. Orucu bozmamak için bin bir takla atılırdı. İftarı açmak için top atışını ve ezanı beklerdik. Şimdilerde ise sağ olsun çeşitli mobil uygulamalar ve televizyonla birçok şeye gerek kalmıyor. Oruç açıldıktan sonra TV de iftar özel programları izlerdik ya da şehirde düzenlenen ramazana özel eğlencelere giderdik.

Sahur vakti geldiğinde kurulan cep telefonu alarmı ile değil davulun sesi ile birlikte kalkılırdı. Komşuluk ilişkileri farklı bir havada geçerdi. O gün ne pişirildiyse bir tabak da illa ki gönderilirdi. Şimdiler ise şehirleşen, geleneklerinden uzaklaşmış hayatları yaşıyoruz. Yaşamın getirmiş olduğu tek düze hayatları yaşıyoruz. Komşulukların bittiği kimsenin birbirinden haberdar olmadığı, bırakın paylaşmayı, karşı komşumuzu tanımıyoruz. 

Teşekkürler Türkiye…

Evde kaldığımız süreçte tek olumlu yönü büyük şirketlerin açık büfe şeklinde verdikleri iftarlar olmayacak, şirketler abartılı iftar menüleri ile davetler düzenleyemeyecekler. Bu yıl çöpe atılan yemek ve ekmek israfı olmayacak. Gün ekonomik olma günü, birçok insanın işten çıkarıldığı günlerde yardımlaşma ve birlik olma ve kenetlenme günüdür.

100. yılı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bu yıl farklı bir şekilde kutladık. Virüs evlere kapatsa da havai fişekler eşliğinde Saat 21.00’da bütün Türkiye tek yürek oldu. Evler ay yıldızlı bayraklarla süslendi. Aynı anda Karsın bir ucundan diğer ucuna hep birlikte “İstiklal Marşı” söylendi.