Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA

Petrol çağının sonu mu?

Petrolün patronu olan Amerika Birleşik Devletleri gücünü petrolden alıyor ve bence gücü kötü kullanıyor. Bu güne kadar Petrolün satışı ABD dolarıyla olunca tabii ki bir zenginlik oldu yeni dünyada. Ama artık o güzel günler yavaş yavaş bitiyor. Üç yüz bin asker yurt dışında. Dünyanın jandarması olan Amerika Birleşik Devletlerini Trump'ın politikası da kurtaramadı.

COVID-19, bu yılın başlarında küresel ekonomiyi vurduğunda, petrole olan talep beşte birden fazla düştü ve buna bağlı olarak da fiyatlar düştü. O zamandan beri gergin bir iyileşme oldu, ancak eski dünyaya dönüş pek olası değil artık. Pazar karıştı. Artık fosil yakıt üreticileri, zayıf noktalarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Mesela, ExxonMobil, 1928'den beri üye olan Dow Jones Industrial Average'den ihraç edildi. Suudi Arabistan gibi petrostatlar, bütçelerini dengelemek için 70-80 dolarlık bir petrol fiyatına ihtiyaç duyuyorlar. Ancak, bugün sadece 40 dolar kazanabiliyorlar. 

Geçtiğimiz günlerde Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'nin (ASEAN) 37'inci Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) görüşmesinde sekiz yıl süren müzakerelerin ardından uzlaşma sağlandı. Böylece, dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması da imzalandı. RCEP bünyesinde ASEAN üyeleri Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam ile birliğin diyalog ortakları Avustralya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda yer alıyor. Yani başka bir deyişle yeni bir Gümrük Birliği kuruluyor.  Asya-Pasifik ülkeleri anlaşma gereğince gelecek yıllarda aralarında uygulanan gümrükleri kademeli olarak azaltacak; ortak ticaret kuralları sayesinde lojistik kolaylaştırılacak. 

Anlaşma ticaret, hizmetler, yatırımlar, e-ticaret, telekomünikasyon ve telif hakları gibi alanları da kapsıyor. 2 milyar 200 milyon tüketicinin bulunduğu dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesinin gayrisafi yurtiçi hasıla toplamı, düyanın gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 30'u dolayında.  Çin, Japonya ve Güney Kore'nin ilk kez aynı anda bir serbest ticaret anlaşmasının tarafı olduğu birlik dünyada yeni bir ekonomik durum oluşturacak. Yeni düzenin kendi ekonomisini oluşturması bekleniyor. Bu dünyanın üçte birini kapsayan topluluk içinde ne Avrupa var ne ABD. Artık petrol değil başka yenilenebilir enerjiler kullanılacak ve Çin bu konuda başı çekmeye başladı bile. 

Acaba Çin bu aşamada ABD’yi uyuttu mu? Çünkü ABD petrol için ortadoğuya girip saplanıp kaldı ve güçsüzleşti.

21. yüzyılın enerji sistemi petrol çağından daha iyi olmayı vaat ediyor insan sağlığı için daha iyi, politik olarak daha istikrarlı ve ekonomik olarak daha az değişken bir dünya sunuyor. Değişim büyük riskler içerir. Düzensiz olursa, petrostatlardaki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı artırabilir ve Çin'deki yeşil tedarik zincirinin kontrolünü yoğunlaştırabilir. 

Diğer büyük risk, dünya gsyih'sinin % 8'ini ve yaklaşık 900 milyon vatandaşı oluşturan petrostatların geçişidir. Petrol talebi azaldıkça, en ucuz ve en temiz ham petrolün olduğu ülkelerin kazanacağı pazar payı için şiddetli bir mücadele ile karşı karşıya kalacaklar. Ekonomik ve siyasi reformun artan aciliyetiyle boğuşurken bile, bunun için ödenecek kamu kaynakları azalabilir. Bu yıl Suudi Arabistan'ın hükümet geliri ikinci çeyrekte % 49 düştü mesela. Önümüzde tehlikeli birkaç on yıl var. Tasarlanan yatırımlar, çevresel, ekonomik ve politik koşulları sınırlamak için gereken 1.5 ° C'yi bırakın, sıcaklıkları sanayi öncesi seviyelerin 2 ° C'si içinde tutmak için gerekenlerin büyük ölçüde gerisinde kalıyor. 2021 yılının şubat ayından sonra İklim değişikliği kargaşası propagandası başlayacak. Tam da o tarihlerde tesadüf buy a Bill Gates İklim ve enerji kullanımıyla ilgili bir kitap çıkaracak. Böylece dünya insanları Kovidi unutup İklim ve çevre konularına adepte olup ilgi duyacaklar. Rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesine yapılan yıllık yatırımın yaklaşık 750 milyar dolar olması gerekiyor, bu da son seviyeleri üçe katlıyor. Ve fosil yakıtsız yenilenebilir enerjiye geçiş hızlanırsa, olması gerektiği gibi, daha da jeopolitik türbülansa neden olacaktır. Yeni bir enerji düzenine geçiş yaşamsaldır, ancak karmaşık olacaktır. 

Ümit ediyorum ki, ülkemiz 21. Yüzyılda gerekeni öncelikle yaparak yeni enerji düzeninde yerini alacaktır.