Dolar $
32.5
%0.24 0.07
Euro €
34.55
%0.17 0.06
Sterlin £
40.41
%-0.01 -0
Çeyrek Altın
4104.97
%0.7 28.27
SON DAKİKA

Ne ülkeymiş Türkiye

Geçtiğimiz hafta Amerike Birleşik Devletleri bir taraftan Avrupa Birliği diğer yandan aleyhimize çalışıp durdu.

Biz ne haşmetli bir ülke imişiz ki dünya efendileri dört bir yandan sarıp yok etmek için çalışıyorlar. Aslında herkes kendi işine baksa bu dünya daha yaşanır olmaz mı? Egolarıyla kendilerini herkesten üstün gören yaratıklar yemi paylaşmak istemezler. Onun gibi büyük devletler de devamlı sömürmeye alışmışlar. Şimdi ülkeler uyanınca da rahatsız oluyorlar. Haftalar süren çekişmelerin ardından, AB zirvesi, AB bütçesi ve hukukun üstünlüğü mekanizması konusunda bir uzlaşma sağlayarak bitti. Haberlerde böyle deniyor. Aslında amacı farklı olan bu toplantıda, Fransa ortalığı karıştırmaya kalkınca bazı ülkeleri karşısına aldı. Fransanın bu oyununa izin vermediler.  Zirvenin sonuçlarına eklenen siyasi bildirimlerin yanı sıra, bizim haricimizdeki ülkelerde uzun zamandır beklenen fonların serbest bırakılmasına bu toplantıda izin verildiğini gösteriyor. Rüşvet bile onları yanlış yapmaya inandıramadı. 

Aynı günlerde ABD’deki savunma bütçesi konuşulurken peşine ülkemize yapılması istenen yaptırımı da eklediler ve kabul ettiler. 

Bu yaptırım kararları ülke olarak bizi nasıl etkiler? Aslında bizi daha çok bir birimize bağlar diye düşünüyorum. Fransa başta olmak üzere, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi birden bizi AB ile karşı karşıya getirdi. Bunun nedeni Türkiye’nin bölgedeki gücü. Fransa yavaş yavaş bölgedeki gücünü kaybediyor. Sömürdüğü Afrika artık uyandı. AB’den Türkiye’ye aşamalı yaptırım kararı düşünülüyordu ama bu karar dış işlerimizin başarılı çalışması ve dik duruşumuzla biraz süre kazanıldı. Biliyorsunuz, Mart ayına ertelenmiş oldu bu çalışmalar. Bu arada Avrupa Birliğinin hırçın delikanlıları ve yeni Amerikan yönetimi bize karşı olmaya ve diğer devletleri kışkırtmaya çalışacak.

AB zirvesinden Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleriyle bağlantılı kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırım listesinin genişletilmesi kararı çıktı. Yaptırımların kapsamının genişletilmesi ise Mart’ta gündeme gelecek. Biz bu konuda da dirayetli bir şekilde duruyor ve bildiğimiz doğrudan şaşmıyoruz. 

Türkiye’nin tutumunu değiştirmemesi durumunda ise yaptırımların kapsamının genişletilmesi gündeme gelecek. Buna göre AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, en geç Mart ayına kadar Türkiye'ye karşı izlenecek yol haritası konusunda seçenekler ve mevcut yaptırımların kapsamının genişletilmesinin de yer alacağı bir rapor hazırlayacak. 

Rapor, Mart ayında yapılması planlanan AB liderler zirvesinde ele alınacak. AB liderlerinin, Türkiye'ye karşı izlenecek yol konusunda 20 Ocak'ta göreve başlayacak ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden ile de istişare etmek istediği dikkat çekiyor.

Avrupa Birliği’nin yaramaz çocukları olan Yunanistan'ın ve Kıbrıs Rum Kesiminin'ın talep ettiği  ağır yaptırımlar ve silah ambargosuna  yönelik bir karar ise AB liderler zirvesinde kabul görmedi. Zaten mahalenin devamlı ağlayan çocuğunun durumu güvensizlik ve nefret duygularının oluşmasına yol açar. Yetti artık cazgırlıkları. 

Avrupa Birliği ile bu durumdayken ABD ile de farklıbir durumda değiliz. 

Trump ile Erdoğan, ikili ticaret hacmi konusunda 100 milyar dolarlık bir hedef belirlemişti. Hali hazırda 1800'den fazla Amerikan firması, teknoloji, gıda, sağlık, bilişim gibi çok geniş bir yelpazede Türkiye'de faaliyet gösteriyor ve bu şirketlerin Türkiye'deki güncel yatırımları 50 milyar doları aşmış durumda. Resmi rakamlara göre son 17 yılda Amerika'dan Türkiye'ye 12 milyar dolar civarında doğrudan yatırım gerçekleşti.

Türkiye ile hem stratejik bağımlılık hem de gerilim ikilemi yaşatan AB ile ABD bu yaptırımlarla bizi yıldıramayacak. Her yaptırım bir fırsat oluşturacak. Zaten Amerika Birleşik Devletleri ile ticaretinde açık veren bir ülkeyiz. Bunca yıldır, ticaretin artırılması hakkında yürütülen görüşmeler bir türlü bizim lehimize olmadı. Hep onlar kendilerine yonttular. İktidarın karşısına konan tehditler ekonomimizin içine sokulmuş olduğu zafiyetler ile birleşince sürekli kaybeden bir konumda kalıyoruz. Biz yine kendi kendine yeten ülkeler içinde konumlanmalıyız. Böyle olursa her yaptırım aslında bir fırsat olup, uzun vadede iç talebin canlandırılması ve zaten yükselen Asya pazarına yönelişi de körükleme açısından doğru kullanılma olanağı yaratabilir. Zaten bu yaptırımlardan ABD'nin nasıl bir fayda sağlayacağı da şüpheli, belki de sadece tehdit olarak kullanıyor. Ama karşısında Mert yılmayan konumlandığı coğrafi bölgede başarılı bir ülke var artık. Bu yapılan yaptırımlar kalleşçe olmazsa zaten Türkiye bunun üstesinden gelir.