Dolar $
32.54
%-0 -0
Euro €
34.95
%0.35 0.12
Sterlin £
40.74
%0.19 0.07
Çeyrek Altın
3973.1
%0.38 15.04
SON DAKİKA
Son Yazıları

Munzam silahını çekti indirimlere kapı açtı

19 Tem 2020

Merkez Bankası yeniden faiz indirim hesapları yapıyor. Anketlerde yılsonu enflasyonu olarak öngörülen çift haneli beklentiyi kırmak için Temmuz PPK toplantısını önemseyen TCMB, bugünlerde yaptığı hazırlığı Ağustos'tan itibaren piyasalara indirmeyi düşündüğü gözlerden kaçmıyor. TCMB, yılsonu enflasyon öngörüsü olan yüzde 7,4'lük hedefi tutturmanın altyapısını hazırlıyor.

Merkez Bankası (TCMB) para politikasındaki güçlü duruşunu sürdürebilmek için bir yandan rezervlerini tahkim ederken enflasyondaki ateşi söndürecek tedbirleri de göz ardı etmiyor. Bankanın asıl hedefi; elindeki araçları en etkin şekilde kullanarak Temmuz sonrası faiz indirimlerini yeniden başlatabilmek.

TCMB’nin haftaya yapacağı 23 Temmuz’da Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faize nasıl dokunacağı bilinmez ancak Temmuz ve Ağustos enflasyonuyla birlikte yılsonu yüzde 7,4’lük hedef doğrultusunda faiz indirimlerine yeniden başlayacağına dair izlenimler ağırlığını hissettiriyor.

Geçen Nisan ayında yılsonu enflasyon tahminini petrol fiyatlarındaki düşüş, talepteki zayıflık ve sebze – meyve fiyatlarında gerçekleşecek gerilemelerle birlikte tek hanede sabitleneceğini öngören Merkez Bankası, aynı hedef doğrultusunda politikalarını sürdürüyor. Zira genel beklenti Temmuz’dan itibaren enflasyonun aşağı yönlü olacağı yönünde.

Manşet enflasyon Haziran’da yıllık yüzde 12,62 olurken aylık ise yüzde 1,13 şeklinde gerçekleşmiş, 2020 yılbaşına göre yüzde 5,75, on iki aylık ortalamaya göre yüzde 11,88 şeklinde oluşmuştu.

İndirim tekrar başlar mı?

Özellikle çekirdek enflasyonun yıllık yüzde 10,32’den yüzde 11,64’e çıkmasını risk olarak algılayan, aylık bazda yüzde 1,60 düşüşe karşılık yıllık yüzde 12,93 oranında artan gıda fiyatlarını baz olarak kullanan TCMB, hedeflere göre bozulma eğilimine giren enflasyonu kur ve faiz makasıyla yeniden kontrol altına almayı planlıyor. Anketlerde yılsonu enflasyonu olarak öngörülen çift haneli beklentiyi kırmak için Temmuz PPK toplantısını önemseyen TCMB, bugünlerde yaptığı hazırlığı Ağustos’tan itibaren yaygın bir şekilde piyasa kanallarına indirmeyi düşündüğü gözlerden kaçmıyor.

TCMB’nin enflasyonu dizginleme noktasında kurun yükselişini önleyecek araçları efradını cami, ağyarını mani şekilde kullanacağı şüphesiz. Kur tutulabilir, Türk Lirası’ndaki değerlenme yeniden sağlanabilirse enflasyonda da hedefler doğrultusunda geri çekilmeler olur ve faiz indirimleri yeniden başlayabilir.  Dolayısıyla piyasa araçlarına destek vermek isteyen TCMB yeterli olmasına rağmen rezervlerini yeniden kuvvetlendirme adına şimdiden harekete geçmiş durumda.

Rezerv ve piyasa araçlarıyla desteklenecek Merkez Bankası’nın yüzde 8,25’lik politika faizini daha nereye kadar çekebilir, konusu piyasalarda sürekli tartışılıyor. Ağustos ayı ile birlikte normale dönmesi beklenen şartlar gerçekleştirdiği takdirde, bundan sonraki ilk faiz indiriminde oranın yüzde 8’e ve daha sonra da yılsonu enflasyon hedefi olan yüzde 7,4’lük oranın biraz aşağısına veya yukarısına yakın bir yerde tutabilmek TCMB’nin en belirgin politikası olacağı öngörüleri yapılıyor.

Munzama daraltma

Zorunlu karşılık oranlarıyla piyasada denge oluşturan TCMB, Mart ayındaki munzam karşılıktaki politikasını tersine çevirdi ve yeni bir uygulamanın içine girdi.

Resmi Gazete’de dün yayınlanan Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’e göre vadesiz ihbarlı 1 yıla kadar vadeli mevduat/katılım fonu yabancı para yükümlülüklerde zorunlu karşılık oranı yüzde 19’dan yüzde 22’ye yükseltildi. 1 yıl ve 1 yıldan daha uzun vadeli yabancı para yükümlülükler için ise zorunlu karşılık oranı yüzde 15’ten yüzde 18’e çıkarılırken 3 puanlık zorunlu karşılık oranlarındaki artışların rezervlere katkı vereceği gözleniyor.

17 Mart’ta pandemi sebebiyle genişleme politikaları çerçevesinde zorunlu karşılık oranlarında 5 puan indiren ve 5 milyar doları piyasaya veren Merkez Bankası bu defa aynı oranları yükselterek 9,2 milyar doları hesaplarına katmayı planlıyor. Uygulama PPK toplantısından sonra 24 Temmuz’da başlayacak.

Nitekim TCMB’nin net uluslararası rezervleri 10 Temmuz’da 2,05 milyar artarak 32,2 milyar dolara yükselmiş görünüyor. Zorunlu karşılık oranlarındaki 3 puanlık artışla birlikte gelecek günlerde rezervlerde belirgin bir çıkışın olacağı tahmin ediliyor. Tabii ki rezervlerde hedef daha yüksek rakamlara ulaşmak.

Her alanda destek

Merkez Bankası (TCMB) rezervlerini yükseltmek için sadece munzam karşılıklarının artırılmasının yanında hükümetin maliye politikalarına da destek vermeye çalışıyor. Bütçe açığını Hazine’nin özellikle dış borçlanmalarından doğan ağırlıkları hafifletme yoluyla karşılamaya uğraşan TCMB, bütçe açıklarındaki makasın açılmasına engel oluyor.

Tabii hakikaten küresel ekonominin dip yaptığı ve Merkez Bankalarının genişleme politikalarıyla faizleri indirdiği, piyasadaki tahvil ve bonoları topladığı bir ortamda bütçeleri dengede tutmak kolay iş olmasa gerekir.

Durumu biraz Türkiye bütçesi içine girerek analiz yapalım… Malûmunuz faiz dışı giderler, bütçe gelirlerinden fazlaysa faiz dışı açık oluyor. Bu durumda bütçe borçların faizlerini dahi ödeyemez olduğu gibi ödenmesi gereken faiz ve verilen açık kadar da yeni borç bulmak durumunda kalınıyor.  Yani bütçe zora giriyor. Faiz dışı giderler, bütçe gelirlerinden azsa o zaman faiz dışı fazla var demek. Diğer bir ifadeyle ne kadar faiz dışı fazla olursa, o kadar az borçlanma yapılacak anlamına geliyor.

Bütçenin fotoğrafı

Pandemi sebebiyle ekonomiyi desteklemek için artan kamu harcamaları 2020 Mart ayından bu yana bütçe açıklarını yükseltiyor. Son Haziran bütçesi de aylık 19,4 milyar lira açık verirken yılbaşından bu yana 6 aylık dilimde 109,5 milyar liralık açık da dikkat çekiyor.

Diğer husus ise, bu yıl ilk 6 ayda faiz giderleri önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40,4 oranında artmış olması. Bu yıl ilk 6 ayda bütçe 71,2 milyar liralık faiz giderini hesabına yazdırdı. Geçen yıl aynı dönemde bu rakam 50,7 milyar lira civarındaydı.

Faiz dışı bütçe giderleri Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,6 artarak 493 milyar 605 milyon liraya ulaştı. Faiz dışı giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı yüzde 51,6 olarak hesaplandı.

Merkezi yönetim bütçesinden Ocak-Haziran döneminde 564,8 milyar lira harcama gerçekleştirilirken, asıl bakılması gereken bütçe gelirleri 455 milyar 411 milyon liraya ulaştı. Hesaba göre; 493,6 milyar liralık faiz dışı bütçe giderinin 455,4 milyar liralık bütçe gelirinden fazla olduğu görülüyor ki bütçenin faiz dışı açık verdiği ortaya çıkıyor.

Yüzde 3’lük hedef

2018 yılında fazlaya geçen faiz dışı denge, son 2 yıldır açık verdiği gerçeğiyle hareket ediyor, tabii bu da borçlanmayı artırıcı bir unsur. Vergi gelirlerindeki düşüşler bunda en büyük etken. Ancak ekonominin canlanmasıyla birlikte artacak vergi gelirleri nispeten faiz dışı dengedeki açığı azaltacağı tahminleri de var. Çünkü henüz vergi tahsilatları tam anlamıyla gerçekleştirilmiş durumda değil. Şu ana kadar bütçe TCMB’nin kâr ve yedek akçe takviyesi pandemide bütçenin kurtarıcısı oldu. Buna benzer TCMB destekleri devam ediyor.

Yılsonu bütçe açığında GSYH’e göre hedef yüzde 3’ü geçmemek. Şu andaki resim ise hedefi oldukça aşıyor. Fakat gelirlerdeki artış beklentisi de hedefe yakın gerçekleşmelerin olacağı yönünde. Hükümet büyük bir ihtimalle Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) hedeflediği çıpayı aşmayacak… Öngörüler bu şekilde yapılıyor.

Hangi bütçe sağlam

Şu anda hangi ülkenin bütçesine baksanız, Türkiye’den daha kötü durumda. ABD, Almanya, Rusya, İtalya, İspanya hatta para bankası İsviçre gibi birçok gelişmiş ülkelerin yanında gelişmekte olan birçok ülkenin bütçelerinin hali normal hesaplamalara göre iç açıcı değil. Neo klasikçileri ve parasalcıları bilmem ama Keynesçiler bugünkü bütçeler karşısında fazla üzülmüyor, zaten.

Merkez bankalarının katkılarıyla parasal genişleme yerinde, zamanında ve derde derman olan nokta atışlarla planlı bir şekilde kullanıldığında Türkiye’nin de şu anda baş belası haline gelen cari açık ve enflasyonu aslında yükseltmemesi lazım. Özellikle piyasaya düşen başıboş paranın döviz ve altına gitmesi kesinlikle önlenmeli, yatırıma yönlendirilmeli… Şeffaflık öne çekilmeli, o kadar.

Zira enerji fiyatları düşük, talep daha sınırlı, ithalat ise fevkalade geri planlara çekilmiş durumda. Bizde enflasyonun en büyük etkeni kur olduğundan aslında belli seviyede giderken fiyatları da fazla tetiklememesi gerekiyor. Kur ve faizin baskılandığından bahsedilse de gerçekte vaziyet hiç de öyle görünmüyor. Her şey serbest piyasa şartlarında gelişiyor.

Borçta sıkıntı yok

Pandemi sebebiyle bütçeyi sıkıştıran elbette ki borçlanma. Hazine Haziran ayında 12,5 milyar liralık iç borç servisine karşılık 22,4 milyar liralık iç borçlanma yaptı. İç borç çevirme oranı yüzde 179,6 oldu. İç borç çevirme ile ilgili söylenecek şey şu: 18 aylık dilimin 16’sında iç borç servis rakamının üzerinde borçlanma gerçekleştirildi.

Hazine’yi tek rahatlatan ise bu yıl Hazine’nin sadece 4,7 milyar dolar dış borç çevirecek olması. Elbette risk açısından dış borcun iç borca göre daha düşük olması maliye politikalarına rahatlatıyor. Ayrıca faiz oranlarının da düşüklüğü sistemin nefes almasını sağlıyor.

Kamu dış borcunda sorun yok… Artık özel sektör borcu da yavaş yavaş yoluna giriyor ki Mayıs 2020 sonu itibariyle özel sektörün uzun ve kısa vadeli toplam kredi borcu 162 milyar dolara inmiş. Özel sektör yılbaşından bu yana 17 milyar doların üzerinde borç ödemiş. Sektörün kısa vadeli borcu ise 7 milyar dolar civarında.

Kamu/özel toplam borç stokuna bakıldığında Türkiye'nin 31 Mart itibarıyla brüt dış borç stoku 431 milyar dolar, net dış borç stoku 256,5 milyar dolar ki bu yekunun büyük miktarı uzun vadeli. Toplam borç stokun milli gelire oranı yüzde 33,8. Uluslar arası standartlara göre bu oran yüzde 60 ile sınırlandırılıyor. Demek ki borçluluk da aman aman fazla bir sıkıntımız bulunuyor.

Pandemi etkilerinin azalması ve ileride tamamen ortadan kalkmasıyla borçluluk oranlarımız daha da gerileyecek. Yani Türkiye canlı ekonomisi sayesinde borç ödeme konusunda sanıldığı kadar da zorlanmayacak. Şu anda en büyük sıkıntımız; daha çok dış mihrakların siyasi yaklaşımlarıyla yeniden 500’lerin üzerine çıkan 5 yıllık risk primimiz CDS’ler.

Borsa İstanbul prim üzerine prim yazıyor

Bir gözü 23 Temmuz’da yeni faiz kararı verecek Merkez Bankası’nda (TCMB) olan yurt içi piyasalarda yatırımcı, parasal genişlemenin de etkisiyle ralli döneminde Borsa İstanbul’da yüksek kârlara imza atıyor. Uluslararası alanda altın yüksek kârlılığıyla dikkat çekerken yurt içinde Borsa İstanbul yüksek işlem hacimleriyle yatırımcısına büyük kazanç kapıları açıyor.

Haftalık bazda yüzde 3,46 oranında kazandıran Borsa İstanbul euro, altın ve doları kazançta resmen üçe katladı. Sadece ortalama Temmuz ayının yarısına kadar yüzde 1,94 prim yapan Borsa İstanbul BIST 100 endeksi, ekonomide çarkların dönmeye başladığı Mayıs’ta yüzde 6,1 ve Haziran ayında yüzde 7,6 prim yaptı. Borsa İstanbul’un pandeminin zayıfladığı ve piyasalarda iyimserliğin arttığı Mayıs ayından bu yana yatırımcısına yüzde 17,4 kazandırarak dünyadaki birçok borsanın da prim yönünden önüne geçti.

Yurt içinde Borsa İstanbul yüzde 3,46, euro yüzde 1,04, altın yüzde 0,10 ve dolar yüzde 0,01 değer kazandı. Türk piyasalarında 1000 TL’lik yatırım bir haftada borsada 1034,6 lira, euroda 1010,4 lira, altında 1001 lira ve dolarda ise 1000 lira oldu.

20-24 Temmuz haftasında piyasalar yurt içinde Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararı, Merkezi Hükümet Haziran ayı borç stoku, Standard&Poor’s’un (S&P) Türkiye’ye vereceği not, tüketici güven endeksi takip edilecek. Yurt dışında da ABD imalat PMI, konut satışları, Avrupa’da tüketici güven endeksi, imalat PMI, Japonya’da dış ticaret dengesi, TÜFE ve imalat PMI küresel piyasalara damgasını vuracak.

 BIST 100…

Borsa İstanbul yakaladığı ralli sayesinde yatırımcısını aralıksız kazandırırken haftayı yüzde 3,46 primle 118.786 puandan kapattı. Endeks en düşük 116.125 ve en yüksek 119.451 puanları gördü. Borsada gelecek haftaki beklenti endeksin 117.000 puanı destek yaparak 120.000 bandında hareketini sürdüreceği yönünde.

DOLAR/TL…

Haftayı yüzde 0,01 değer kazanarak 6,8680 liradan tamamlayan dolar kurunda stabil hareket beklentisi yüksek. Döviz piyasasının gelecek hafta özellikle S&P’nin Türkiye’ye yönelik not değerlendirmesini takip edecek. Türkiye’de bütçe açığına rağmen TL’nin değer kaybetmemesi dikkatlerden kaçmıyor. ABD tarafında da ekonomiye verilecek yeni teşvikler, işsizlik ve imalat PMI verileri dolara yön verecek. Kurun 6,85 lirayı pivot yapıp 6,75-6,90 arasında seyredeceği öngörülüyor.

EURO/TL…

Yurt içi döviz piyasasında haftayı en kârlı kapatan yüzde 1,04 prim yapan euro. 7,8490 liradan haftaya başlayacak euronun halen 1,14 seviyesindeki euro/dolar paritesi öncülüğünde artışını sürdüreceği gözleniyor. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faizleri değiştirmemesi, ECB başkanı Christine  Lagarde’ın pandemiye karşı acil alım programının tamamen kullanacağını açıklaması ve pandemiye yönelik yeni ekonomik paketlerin devreye gireceğine dair beklenti euroya prim yaptırdı. Euronun 7,82 lirayı pivot yapıp 7,75 – 7,95 lira aralığındaki bir trend izleyeceği sanılıyor.

ALTIN…

Uluslar arası piyasalarda onsu 1800 doları aşan altın, bu bölgeyi aşmakta zorlanıyor. Burada doların diğer para birimlerine karşı artış eğilimini sürdürmesi, küresel ekonomideki iyileşmeler, aşıya dair gelişmeler ve petrole olan talep etkili oluyor. Şu anda altını tek destekleyen pandemide ikinci dalga beklentileriyle ABD/Çin arasındaki gerilim. 1800 doları pivot yapan ons altın fiyatları 1790 – 1815 dolar arasında gezinecek görüntüsü veriyor. Yurt içinde ise 24 ayar külçe altının gramı yüzde 0,10 kazanımla 399,40 liradan kapandı. Cumhuriyet altını 2652 liradan, çeyrek altın da 648 liradan satıldı.  398 lirayı pivot kabul eden Türkiye’deki altın fiyatlarının 394-405 lira arasında seyredeceği tahmin ediliyor.

PETROL…

Fiyatı düşmesinden diye haftalardır sondaj kuyularını devre dışı bırakan ABD’de petrol stoklarındaki erimeye rağmen ekonomilerin iyileşmesi ve aşıya yönelik gelişmelerle brent petrol 43 dolardan aşağı inmiyor. ABD’de sondaj kuyusu 18 haftalık dilimde 503 azalarak 180’e indi. 43 doları pivot yapan brent petrol 41-45 dolar arasında seyredecek öngörüsü fazla.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları