Merkez Bankası patikada sağlam mı?
Merkez Bankası (TCMB) ile ilgili bu yıl çokça haber yaptık. Özellikle Mart ayında gündeme gelen Türk Lirası'nın (TL) korunmasına yönelik swap olayları, Mart ve Nisan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantıları… Net/brüt rezerv ile "ilave sıkılaştırma" tartışmaları en fazla üzerinde durduğumuz konular oldu.
44 günlük gazete olarak Ocak Enflasyon Raporu’na yetişemesek de dünkü Nisan Enflasyon Raporu’nu gazetemizde yayınlama fırsatı bulduk. Fazla bir şey kaçırmamışız… Zirâ birkaç konudan başka Nisan Raporu’nun Ocak’takinden pek farkı yokmuş!
Raporun özeti şu:
Merkez Bankası 2019 ve 2020 enflasyon tahminlerini korudu… PPK metninde değiştirilen “ilave sıkılaştırma tedbirleri” değişikliğine açıklama getirildi ve sıkı duruş vurgusu yenilendi…
Raporun piyasalardaki görüntüsü de beklenenden farklı olmadı.
Sıkı duruşu dışlamayan politika söylemi Türk Lirası’nı (TL) destekledi... Rezerv endişeleri, gerileyen kuru baskıladı… Olumsuz tarafı ise piyasalar TCMB’nin rezerv açıklamalarını tam anlamıyla yeterli bulmadı.
Merkez Bankası cephesinde kısa günün telhisi pardon özü bunlar!..
***
Piyasada yorumlar fazla olsa da konu itibariyle çeşitlilik açısından zayıf...
Meselâ bir analistler Merkez Bankası’nın sıkılaşmadan taviz verilmeyeceği açıklamasını takdir ettiklerini açıkça beyân ediyorlar. Onlara göre, son PPK toplantısında ilave sıkılaştırmanın metinden çıkarılmasının öncelikle “Bir gevşeme mi geliyor?” istifhamını doğursa dâhi Nisan Enflasyon Raporu ile birlikte söz konusu meselenin ortadan kalktığını söylemesi, gerginliğin bir nebze esnediği anlamını taşıyor.
Yine bir bankacının; “Para politikasında enflasyon patikasına bağlı parasal duruşun korunacağını, patikada yukarı yönlü risklerin artması durumunda ilave sıkılaştırmaların eldeki mevcut araçlarla yerine getirileceğini net olarak gördük. Gevşeme politikalarının olmayacağı yolunda ikna olduk. Hatta Haziran’da olması muhtemel faiz indiriminin de Eylül’den önce gerçekleşmeyeceğini düşündük. Ama yine de Merkez Bankası’ndan 2,5 puan indirim beklediğimizi de ifade etmek istiyoruz…” sözleri aslında faiz indirimiyle ilgili net sinyali de vermiyor değil.
***
Diğer konu Merkez Bankası’nın rezerv konusunda piyasaları ikna edip edemediği meselesi…
Aslında yapılan açıklamalar piyasaların net rezervlere dâir soru işaretlerini gideremedi.
Rezervlere yönelik iddialar var…
10/20 milyar doların kaybolduğundan bahsedenler mi dersiniz… İddialara cevap alamadıklarından yakınanlar mı dersiniz… Merkez Bankası’nın dersini iyi çalışmadığını söyleyenler mi dersiniz…
Ancak sunumda “Bankaların likidite gelişmeleri, likidite pozisyonları, on-off shore faiz farkları bu imkânların kullanılması rezervlerde oynaklık meydana getirebiliyor” cümlesini sarfeden TCMB Başkanı Çetinkaya’yı da dinlemek lâzım. O da iddialara “Tartışalım, tamam… Ama tartışmalar brüt rezerv üzerinden yürüsün” diyor.
Çetinkaya savunmasını; rezerv rakamlarındaki dalgalanmanın istisnaî olmadığı, bu dalgalanmadaki en belirleyici unsurlardan birinin hedefleri kapsamında piyasa işleyişi için sundukları bazı araçların bankalar tarafından farklı yoğunlukta kullanılması olduğu savıyla pekiştiriyor.
Bence karşı cephe de buna cevap verebilmeli!..
Tabii, böyle karışık ve netameli ortamlarda ne Merkez Bankası ne de karşı cephenin anlaşılamayan mesajlar vermemesi en doğru tavır... Dolar/TL’de elbette bir dalgalanma söz konusu. Ancak bu volatilitedeki dalga boyu ne kadar kısa tutulmaya çalışılırsa ekonomi için o kadar faydalı değil mi?
Evet, piyasada müphem ve meçhul kalan noktalar olsa da işin biraz olumlu yönüne bakarak PPK metnindeki değişikliğin malûm açıklamalarla en azından faiz konusunda bir netliğin oluştuğunu söylemek kanaatimce en gerçekçi yaklaşım!.. Açıkçası, böyle karışık bir dönemde sağduyuya yakın olmak en güzeli.
Bu vesileyle 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun, diyorum.