Dolar $
32.52
%-0.03 -0.01
Euro €
34.78
%-0.1 -0.03
Sterlin £
40.37
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4089.19
%0.54 21.61
SON DAKİKA
Son Yazıları

Marka antropomorfizmi; Kendinden bir şey bulma işi!

26 Þub 2021

Son dönemlerde tüketiciler ile ürün ve marka arasında duygusal bir bağ oluştuğuna tanıklık ediyoruz. Oluşan bu bağın birden fazla nedeni var. Markanın yaşattığı deneyim, kişinin marka tutundurması dışında markaya yüklediği anlam (örneğin; ilk televizyonumuz, ilk arabam gibi), tüketici etnosentrizmi bu duygusal bağın oluşmasına etki edenlerden birkaçı.

Ancak işin derinlerine indiğinizde aslında tüketici ile ürün ve marka arasında yaşanan bağın en temel nedeninin tüketicinin markada kendinden bir şeyler bulması olduğunu göreceksiniz. 

Kendinden bir şey bulma sadece kişilik yaklaşımı değil. Yani; marka kişiliği ile tüketicinin kişiliğinin uyuşması değildir. Fiziksel benzerlik bile bağ kuran faktörlerden. Nasıl mı? 

Yıllar önce İngiltere’de bir araştırma yapılmıştı. Hala daha anlatılır. Aynı araştırma belirli aralıklarla güncelleniyor. 

Araştırma şu;

Otomobillerin ön görünümlerine bakarak, araçların karakteristik özellikleri çıkarıldı. Şöyle tahayyül edebilirsiniz; farlar gözler, yan aynalar kulaklar, plakalık ağız, araç logosunun olduğu yer burun, kaputtan aşağıya uzanan alan çene yapısı olarak kabul ediliyor. 

Ardından; 

Analize konu olan arabaları satın alan ve kullanan kişilerin karakteristik özellikleri çıkarıldı. Sonuç; tam bir uyum. Aslında bu sonucu genelleyebilir ve gelecekteki satın almaların tamamının bu yönde gerçekleşebileceğini söyleyebilirim. 

İnanın, tüketici kendi kişiliği ile uyumlu olduğu için ürünü satın aldığının ve marka ile arasında duygusal bağın gelişmesinin kaynağının bahsettiğimiz konu olduğunun farkında değil.  

Böylesine tüketici ve marka arasında kişilik temelli ilişki kurulmaya başlanınca pazarlama psikolojinin kapısını çaldı. Psikolojiden “antropomorfizm” kavramını istedi. Başına da kendi değeri olan “marka” eklenince ortaya “marka antropomorfizm” çıktı.

Antropomorfizm, Türk Dil Kurumu’na göre; “insan biçimsellik” anlamına geliyor. İnsana ait olan kişilik özellikleri, insanlarla kurulan iletişimleri ve diyalogları, insana yapılan hitap ya da seslenişleri, insanlar tarafından kullanan isimleri kısacası insana özgü olan kişilik, kimlik hatta anatomik durumları insan dışı bütün varlıklara yükleme anlamında kullanabiliyoruz.

Bilgisayarı bozulan birinin bilgisayarına yönelik; sen de terk et beni, sen de bırak. Cümlesi antropomorfizme örnek olabilir. 

Pazarlamada kullanılan alanlarından bir tanesi ve belki de en popüleri maskotlardır. Sanal ya da karton karakterler de marka antropomorfizmi olarak değerlendirilir. Çünkü onların insanları gibi bir ismi, sesi, yaşı, cinsiyeti vardır. Bir toplumu vardır ve bu toplum içerisinde ait olduğu sosyal sınıf bile vardır. Hatta konuşmalarında temsil ettiği ya da doğduğu kültürden izler taşır. 

İnsan gibi davranan ama insan olmayan varlıklardır. Aslında tüketiciye sempatik gelen, markanın hayata kendi bakış açısı ile bakmasıdır. Strateji burada gizli işte. Toplumun geneli anime, bitmoji, emoji bunları sevmedik mi? Sevdik, çünkü duyguyu bırakın temsil etmeyi, yeri geldiğinde sözlü anlatımdan daha iyi anlatıyorlar. 

Yeni tüketici karşısındaki markada yansımasını görmelidir. Markalarda ünlü kullanarak tüketici kendinden bir şeyleri çok göremez. Gelin marka antropomorfizmini iyice araştırın. Faydasını göreceksiniz! 


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları