Dolar $
32.52
%-0.05 -0.01
Euro €
34.84
%0.07 0.02
Sterlin £
40.63
%-0.04 -0.01
Çeyrek Altın
3995.16
%0.94 36.84
SON DAKİKA
Son Yazıları

Manipülatörlere ceza yağacak

08 May 2020

Ellerinde olmayan Türk Lirası karşılığı Türk bankalarından dolar alıp manipülasyon yapan Londra merkezli bazı finans kuruluşlarının swap dışı hamlesi, dolar/TL kurunu 7,26 liraya kadar taşıdı. BDDK ve TCMB aldığı önlemlerle kur atağını zamanında önledi. Hukuki süreç başlatıldı. Ağır cezalar yolda.

Türkiye ekonomisi uluslararası yeni bir kur saldırısını başarıyla atlattı. 2019 Mart ayında swap hareketiyle Türk ekonomisini yıpratmaya çalışan Londra merkezli bazı finans kuruluşları 6-7 Mayıs günlerindeki swap dışı manipülatif açığa satışlı kur ataklarında yine boylarının ölçülerini aldılar ve yüksek derecede temerrüde düşerek büyük zarar ettiler.

Söz konusu finans çevrelerine cezalar da gecikmedi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), manipülasyonda parmağı olan Paris merkezli BNP Paribas, ABD’li Citibank ve İsviçreli UBS’nin Türk Lirası ile işlem yapmasını yasakladı. Manipülasyon olayına karışan diğer uluslar arası bankaların da Türk düzenleyici kuruluşları tarafından ağır müeyyide ve cezalarla karşılaşacağı tahminleri yapılıyor.

Diğer yandan söz konusu çevrelerin; Türkiye’nin Merkez Bankası rezervlerinin düşük olduğu, borç çevirme konusunda zorluğa düşeceği, döviz mevduatlarına el konulacağı, ülkede cari açık endişelerinin oluştuğu ve makro ekonomide birçok zafiyetin olduğuna dair rakamlara dayanmayan gerçek dışı spekülatif haberlerle kur üzerinde baskı kurmaya çalışıp Türkiye’yi Uluslar arası Para Fonu’ndan (IMF) yardım istemeye zorlamaya yönelik olduğu ileri sürülüyor.

Bu defa swap dışı saldırdılar

Koronavirüs sebebiyle yabancı çıkışlarını önleme veya yavaşlatma konusunda BDDK ve Merkez Bankası’nın (TCMB) aldığı önlemleri sindiremeyen Londra merkezli bazı finansal kuruluşları, Türk Lirası aleyhine manipülatif  kur operasyonu düzenledi. Zarar edeceklerini bile bile swap dışı kur atağı başlatıp özellikle pandemide küresel bazda yıldız gibi parlayan Türkiye ekonomisini zayıf göstermek isteyen yabancı finans çevrelerinin ekonomiden çok siyasi bir manevra içinde hareket ettiği tahminleri yapılıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yabancı yatırımcılarla yaptığı toplantı esnasında önceki gün akşam saatlerinde başlatılan kur atağında bazı yabancı finans kuruluşları ellerinde TL olmadığı halde Türk bankalarıyla TL karşılığı dolar anlaşması yaptı. Dolar/TL kuru söz konusu alış/satış sözleşmesiyle birlikte dolar lehine yukarı yönlü harekete geçti ve kur 7,2690 liraya kadar yükseldi. Dolar/TL kuru manipülasyonun ardından alınan önlemler ve oluşan kâr satışlarıyla normale dönerek 7,07 liraya kadar indi.

Açığa satanlar perişan halde

Londra merkezli bazı finans kuruluşlarının kur manipülasyonunda Türk Lirası’nı açığa satmaları sonrasında Türk tarafının aldığı sıkı önlemler dolayısıyla yükümlülüklerini yerine getiremedikleri için pozisyonlarını kapatamayınca temerrüde düşerek büyük zarar yazdılar.  

Merkez Bankası ile BDDK pandemi dolayısıyla gelişen ülkelerden sermaye çıkışı karşısında Türk Lirası’nın korunması adına bazı tedbirleri gündeme taşımıştı. BDDK, en son hafta içinde aldığı kararla bankaların yurt dışı şubeleri dahil Türk Lirası yatırımlarını öz sermayelerinin binde 5’ile sınırlandırmıştı. Merkez Bankası da 22 Nisan’da bankaların döviz karşılığı TL swap limitlerini yüzde 20’den yüzde 30’a çıkarmıştı, önceki gün de yüzde 40’a çıkarmıştı.

Son olarak açığa satış yapan yabancı kurumların almış oldukları dövizin karşılığı Türk Lirası’nı getiremediği ve Merkez Bankası’nın 17.30’daki EFT sisteminin kapanış saatini 3 gündür uzatmasına rağmen temerrüde düşmekten kurtulamadıkları gözleniyor. Aslında bu durum Türkiye’ye yönelik kur saldırısının doların kendini “7 lira”ların üzerine attığı günlerde başladığını gösteriyor.

Mart 2019’da yine ellerinde Türk Lirası olmadığı halde yüklü miktarda dolar alan yabancı bankalar, daha sonra TL bulamadıkları için Türk bankalarına ödeme yapamamışlar yüzde 1000’leri geçen faizlerle TL bulup pozisyonlarını kapamak zorunda kalmışlardı. Merkez Bankası o dönemde de manipülatif hareket eden yabancı bankalara ciddi bir ders vermişti.

BDDK’dan seri düzenlemeler

BDDK,  finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemler hakkındaki yönetmeliğe aykırı davrananlara, bir önceki yıl sonu finansal tablolarında yer alan faiz, kâr payı gelirleri, alınan ücret ve komisyonlar ile bankacılık hizmet gelirleri toplamının yüzde 5'ine kadar idari para cezası uygulanacağına dair bir yönetmelik hazırladı. Yönetmelik Resmi Gazete’de dün yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik Bankacılık Kanunu’nun 76/A ve 93’üncü maddelerine dayanıyor.

İlgili maddeye göre, finansal piyasalarda yapay arz, talep veya döviz kuru dahil fiyat oluşumunu sağlamak amaçlı işlem ve uygulamaların yapılması, internet ortamı dahil farklı araçlarla gerçeğe aykırı veya yanıltıcı bilgilerin yayılması, tasarruf sahiplerinin gerçeğe aykırı veya yanıltıcı şekilde yönlendirilmesi ya da bu amaçları sağlamaya yönelik benzer işlem ve uygulamaların yapılması, finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemler olarak kabul ediliyor. Bu madde kapsamına giren işlem ve uygulamalar Kurul tarafından belirlenerek, idari para cezası uygulanıyor.

Sıfırcılar bile not indirmedi

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's (S&P), Türkiye'nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu "B+", uzun vadeli yerel para birimi cinsinden kredi notunu ise "BB-" olarak teyit etti. Kuruluşun açıklamasında, döviz kurundaki oynaklığa ve Kovid-19 nedeniyle ekonomik faaliyetteki bozulmalara rağmen, Türkiye ekonomisinin bu yılın ikinci yarısında toparlanmasının beklendiği ifade edildi.

Türkiye'nin net kamu borcunun GSYH'ye oranının 2020 yılı sonunda yüzde 34 seviyesinde olacağının tahmin edildiği açıklamada, artan yükümlülüklere rağmen mali hareket alanı bırakmasının beklendiği aktarıldı.  Açıklamada, istikrarlı gürünümün, Türkiye'nin özel sektörünün direncine karşı Kovid-19 pandemisi kaynaklı aşağı yönlü risklerin yanı sıra kamu net borç stokunu dengelediği bildirildi.

Şu anda Türkiye’nin en riskli tarafı beş yıl vadeli borcunu iflasa karşı sigortalamanın maliyetini gösteren CDS’in 618’lerde bulunması. CDS’lerin yükselmesinde TL’nin değer kaybıyla jeopolitik riskler öne çıkıyor.

Yine Türkiye ekonomisinin önemli göstergelerinden tahvillerdeki hareket göstergede halen tek haneli olarak devam ediyor. İki yıllık tahvil faizi yüzde 8,76, beş yıllık tahviller yüzde 12,41, on yıllıklar ise yüzde 12,95 seviyesinde.

Piyasanın gözü dış kaynakta

IMF’nin koronavirüs kredi olarak ayırdığı 1 trilyon dolar için yaklaşık 80’e yakın ülke talepte bulundu. Ancak Türkiye kendi kaynaklarıyla yoluna devam ediyor.  Özellikle G20 ülkeleriyle gerçekleştirilmesi muhtemel swap ve yerel para takasıyla ilgili görüşmeler ise son noktaya gelmiş durumda. Piyasalar ise Türkiye’nin dış kaynak konusunda nasıl hareket edeceğini merak ederken, bu durumu spekülatif olarak değerlendirmek isteyen finans çevreleri ise TL üzerinden ekonomiye baskı yapmaya çalışıyor.

Richmond FED Başkanı Thomas Barkin’in gündeme düşen açıklaması da G20 swap anlaşmalarıyla ilgili bazı gelişmeleri ortaya koyuyor. Barkin, Türkiye veya başka ülkelere FED ile para swap imkanı tanınması hakkındaki soruya, ancak “karşılıklı güven” ilişkisi tesis edilen ülkeler ile FED'in swap anlaşması yapabileceğini söylüyor. Barkin’in Türkiye ile ilgili ilginç açıklaması ise FED’in yabancı merkez bankaların tanıdığı imkanların piyasalara istikrar kazandırmayı amaçladığını, kaynak sağlamak için var olmadıklarına dikkat çekerek, Türkiye'nin halihazırda gecelik repo imkanını kullanabildiğini belirtmesi…

TCMB’nin güçlülüğüne vurgu

Koronavirüs sürecinde dolar endeksinin 100’ün üzerinde hareket etmesi doların güçlülüğünü gösteriyor. Gelişmekte olan ülkelerden ise pandemi sebebiyle para çıkışları oluyor. Söz konusu ülkelerden son 4 ayda para çıkışları 80 milyar dolara yaklaştı. Türkiye’de ise bu durum 8 milyar dolar civarında. FED’in Türkiye ile swap anlaşması yapmasını istediğini tahmin etmiyorum. Zaten Barkin de TCMB’nin güçlülüğüne vurgu yaparak bankanın gecelik repo imkanlarını kullanmasını istiyor.

Zaten Türk hükümeti IMF’den herhangi bir swap veya kredi konusunda işbirliğinden yana değil. Aralarında ticareti yoğun olan G20 ülkeleriyle swap yapılmasına daha sıcak bir yaklaşım var. Ancak yerel para ile ticaret de Türkiye’nin en fazla öne aldığı husus.

Yeterli dövizimiz var

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da son olarak yabancı yatırımcılarla gerçekleştirdiği toplantıda Türkiye’nin yeterli döviz rezervi olduğunu, serbest piyasa politikalarından uzaklaşılmayacağını, hele hele sermaye kontrolleriyle ilgili hiçbir planlarının olmadığını ifade ediyor. Bakan Albayrak özellikle yabancı ülkelerle TL-yerel para swap mekanizması kurulması konusunda iyimserliğini ortaya koyuyor.

Albayrak’ın yabancıya yatırımcıya söylediği;  “Bu yıl çok ufak bir cari açık bekliyorum. Bankalar ve özel sektör borçlarının tamamına yakınını çok rahat çeviriyor. TCMB'nin brüt ya da net rezerv hedefi yok. Türkiye'nin rezervleri fazlasıyla yeterli. Swap görüşmeleri devam ediyor, birden fazla anlaşma olabilir. Swap görüşmeleri sonuçlandıkça açıklayacağız. Swap için G-20 ile görüşüyoruz, sonuçlandırılması konusunda iyimserim. Pandemi öngörü yapmayı zorlaştırıyor. Enflasyon konusunda bu yıl baskı beklemiyorum. Yılın son çeyreğinde toparlama olacak.  Ek teşvik paketlerine tabii ki ihtiyaç duyulabilir…” ifadeleri…

Yabancı yatırımcıdan güven

Uluslar arası birçok fon yöneticisi ve yatırımcı, Türkiye’nin pandeminin ekonomiye verdiği zarara rağmen IMF’den destek almayacağı yönünde fikir birliği içinde. Yatırımcılar söz konusu olumsuz dönemden Türkiye’den çok daha fazla gelişmekte ülke olduğunu ve Türkiye’nin bu dönemde avantajlarıyla kimseye yardım için yanaşacağını tahmin etmediklerini kaydediyor. Yatırımcılar, açıklanacak bir dış finansman kaynağının Türk piyasalarını ciddi şekilde düzelteceğini ve ekonomiye de katkı sağlayacağı görüşünü paylaşıyor.

Dünyada tüm ülkelerin dolar karşısında değer kaybettiği ortada. Gelişen ülke para birimleri dolara karşı yüzde 4’ün üzerinde kayıplar yaşıyor. Gelişen ülke para birimleri ise ortalaması yüzde 20’ler civarında. Türkiye’nin yılbaşından bu yana dolar karşısındaki kaybı sadece yüzde 18. Ancak Brezilya reali yüzde 32, Rand yüzde 25, Peso yüzde 23 gibi Türkiye’den daha büyük kayıplar yaşadılar.

Kur nereye gider?

Son günde 7,2690 lirayı gören dolar/TL kuru, işlemler ilerledikçe dengesini bulmaya çalıştı. Gün içinde 7,07 lirayı gören kurda dalgalanma sürerken 7,00 lira eşiği hem kuvvetli destek hem de pivot olarak ortaya çıkıyor. 7,2 lira ise kurda kuvvetli direnç konumunda. Yükselen bir dolar endeksi ve Türkiye’nin çıkıştaki CDS’leri düşünüldüğünde kısa vadede dolara eğilim devam edecek görüntüsü veriyor. Ancak Türkiye’den swaplarla ilgili gelebilecek bir haber dolar/TL kurunu yeniden TL lehine çevirebilir. Dolar/TL 2690 ile tarihi rekorunu kırdı belki ama, yukarıya çıkış ABD parası için hiç de kolay olmayacak.

Güvenli liman olma yolunda dolarını güçlü tutmak isteyen ABD, Çin ile başlattığı ticaret fazı ile ilgili görüşmeler ve ABD’nin “Virüsü Çin yaydı” iddialarını da içine alarak buradan çıkacak sonuçlar önemli. Gelişmeler euronun güçsüzlüğünü beklerken dolara yeniden aşağı yönlü bir trend izletebilir.  Zira ABD ile Çin arasında virüs kaynaklı yeni bir korumacılık savaşının başlayabileceği konusu kalın çizgilerle uluslar arası piyasalarda ifade ediliyor.

Bir gerçek var… Koronavirüs süreci tamamlandığında ve ekonomiler normal seyrine döndüğünde finansal piyasalar da reel rakamlarla hareket edecek. Piyasalarda oluşacak risk iştahı belirsizliğin ortadan kalkmasıyla muhtemelen canlanacak ve yatırımcılar güvenli bölgelere demir atacak. Onlardan biri de elbette Türkiye. Oluşacak sermaye akımları gelişen ülke ekonomilerinde yeniden denge oluşturabilir. Bahsettiğimiz süreç ise şayet farklı bir gelişme olmazsa bu yılın üçüncü çeyreği ve daha sonrası olarak görünüyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları